ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
90'lı yıllara özgü problemler
-
allahın liselileri ya biriniz de çıkıp babanın zorla vergi iadesi zarfı doldurtmasından bahsetmemiş.
evet bence 90'ların en büyük problemi vergi iadesi meselesiydi.
uyanışların en güzeli
-
bir milletin uyanmasıdır.
fridanin parcalanmis omurgasi
-
yaptığı intihal ortaya çıkınca bırakmış en azından. bunun hiçbir şey olmamış gibi devam edenleri de var sonuçta.
bir otobüse kaç golf topu sığar
-
(bkz: ben ne bileyim yandex miyim) şeklinde cevap verirken kamera kaydı da alırsanız google'a kapak takıp yandex'te işinizi elinize almış olursunuz.
(bkz: bi de böyle düşün)*
format bitmesine rağmen gönlüm el vermedi sbce editi:
iş bulduran soru.
ron swanson
-
konuşma yapması gerektiği zaman, bizzat ilk sezonda dile getirdiği üzere, hiçbir bilgi vermeyen, yalnızca durumu dile getiren şeyler söylüyor.
zorla kendisine yığılan bir sergi açılışı konuşması:
"okay, everyone, shut up and look at me! welcome to visions of nature.
this room has several paintings in it. some are big. some are small. people did them, and they are here now. i believe that after this is over, they'll be hung in government buildings. why the government is involved in an art show is beyond me.
i also think it's pointless for a human to paint scenes of nature when they could just go outside and stand in it.
anyway, please do not misinterpret the fact that i am talking right now as genuine interest in art and attempt to discuss it with me further.
end of speech."
(bkz: sözlerini de çevireyim tam olsun)
"pekala, herkes çenesini kapayıp bana baksın! "visions of nature" sergisine hoşgeldiniz.
bu odada bir takım resimler var. bazıları büyük. bazıları küçük. birileri onları çizmiş ve şimdi buradalar. sanıyorum ki bu iş bittiği zaman hükümet binalarına asılacaklar. devletin sergiyle ile ne işi olur anlamıyorum.
ayrıca insanın dışarıya çıkıp doğanın içinde duracağına, resmini çizmesini saçma buluyorum.
neyse, lütfen bu konuşmayı yanlış anlayıp sanata gerçek bir ilgi duyduğumu sanmayın ve benimle konu üzerine tartışmaya kalkışmayın.
konuşma bitmiştir."
alper potuk
-
kendisi hakkında atılan bir tweet beni güldürmüştür. sizi bilemem ama.
"alper potuk'la az önce anlaştım arkadaşlar cok kolay oldu adam herseye evet diyo gidin sizde anlaşın."
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"şu an karda yalnız başıma yürüyorum, teknolojiden uzak... mutluyum."
bunu facebook'a yazdığının farkında mı acaba bu gerizekalı arkadaşım...
sanrısal algıların kaygısal düzlemdeki izdüşümleri
-
an itibariyle boynumdaki fuları atıp kaçtığım ifade.
tavuk dünyası
-
bu konuda bilir kişi olabilirim
istanbul'da zincir bir fast food şirketinde 10 yıl ofiste satın alma müdürlüğü yaptım
yiyecek içecek sektöründe değişmeyen tek şey kar marjidir.
üründen ürüne değişir %300 %500 arası olur genelde. tavuklu ve kaşarlı menüler en çok geçirilen üründür.
yani şöyle düşünün 10 tl ye mal edilen bir ürün
50 100 tl arası satılır.
yıllarca neden her sokakta bir büfe açıldığını anlayın artık.
şimdi ülkenin durumundan dolayı maliyet arttı.
ama işletmeler %300 %500 kardan vazgeçmiyor.
olay bundan ibaret.
almayın aldırmayın gitmeyin demekle olmaz.
kesin birileri gene gidecek
kapitalist sistem budur.
biz de bu sistemin kölesiyiz
edit: benim yazıma cevap veren kişiler olduğu için editlemek zorunda kaldım.
bana satın almacı diyerek zaten söze başlayanlar oldu. kamyonla gidip malı alan ben değilim.
ben bir ürünün belirlenmesini, kalitesini, maliyetini, satış raporlarını, ve son olarak tüketiminden sorumluydum.
şirketin büyüklüğüne göre alacağınız malzemede kiminle muhattab olacağınız belirlenir.
ben coca-cola'nin bayi müdürüyle değil
türkiye ve asya kıtasından sorumlu olan kişiyle görüşürdüm veya pınarın, sütaş' in plasiyeriyle değil genel müdürüyle anlaşma yapardim.
et ve tavuk ürünlerinin tüketimi inanılmaz fazla olduğu için ve de çok hassas ürünler olduğu için direk sahibiyle görüşürdüm. öncelikle bunu belirtmek istedim çünkü bilgi sahibi olmadan konu hakkında bilgi sahibi olanlara bok atmayın. açık konuşayım bunları yazarken bile ben utandım.
çok daha detaylı bilgi verebilirim fakat başınızı şişirmek istemiyorum.
bir yiyecek içecek işletmesinde 2 kalem maliyet hesaplanir
1.si ürünün ham maliyeti
2. si ürünün hazilanma ve sunum maliyeti
1.sini çıkartırken ürünün içine neler konulduğunu grami gramina hesaplanır.
buna ürün reçetelemek denir
yani her ürünün 1 reçetesi vardır.
100 gr tavuk
20 gr mantar
10 gr patates
20 gr makarna gibi
bu ürünleri alırken verdiğiniz fiyatı koydugunuz grama bölerek cikartirsiniz
2. maliyet "işletme maliyeti"
ama siz patatesi tavuğu alıp direkt müşteriye vermiyorsunuz
onu önce gidip alıyorsunuz "lojistik maliyet"
sonra bir dükkana koyuyorsunuz "kira maliyeti"
daha sonra onu pişiriyorsunuz " enerji maliyeti"
sonra bu ürünü biri yapıyor birileri servis ediyor
"personel maliyeti"
şimdi alt alta yazdım sakın çok maliyet diye düşünmeyin.
çünkü o dükkana 1 müşteri gelip 1 ürün satılmıyor
personel günde onlarca kişiye bakıyor.
kira hiç iş yapmasan veya 100 katı ciro yapsan aynı kalıyor ay içinde
kısaca kesiyorum
arkadaşlar iyi bir işletme öncelikle ürünün en kalitelisini alır
personeline iyi maaş verir bu yüzden müşteriye iyi davranılır. bunlar olduğu sürece biraz da matematik bilgisiyle hayatta kalırsınız.
çok ama çok daha detay var yazmayacağım
ama son olarak şunu söyleyeyim
şu anda yiyecek içecek sektöründe maliyetler arttı
fakat işletmeler pandemiden önceki dönemden daha çok para kazanıyor.
maliyet 2 arttiysa fiyatlar 10 zamlandi
edit2: o kadar çok mesaj geldi ki hepsine cevap vermeye çalıştım.
anlamadığınız çok nokta olmuş
size şunu söyleyeyim.
tavuk dünyası veya belirli bir ürünü alan zincir işletme sizin gibi fiyattan almaz
mesela pazarda 80 tl olan ürünü boyle işletmeler
30 40 tl ye alır yıllık anlaşma yapar
mesela bir keresinde kaşar firmasıyla anlaşma yaptım yıllık olarak 22 tl
siz o zaman kaşarı 55 tl den aliyordunuz.
daha fazla yazmayacağım
bir gün çok detaylı işletme maliyeti enrtysi gideceğim.
debe editi: bu bilgileri yazarken hiç bu kadar gündem olacağını tahmin etmemiştim.
burası (bkz: kutsal bilgi kaynağı) kim ne derse desin.
küçük bir bilgi kırıntısı sağlayabilmek bile insanı mutlu ediyor.