hesabın var mı? giriş yap

  • "imamoğlu'nun tokatladığı genç"ten sonrasını okumadığım troll (bkz: furkan bölükbaşı) uydurması.

    lan siz ne çeşit bi arsızsınız. utanmazlık, ahlaksızlık içinde yüzerken bir de adama iftira atıp insanlıktan bahsediyorsunuz. önce evriminizi tamamlayın sonra konuşun.

    edit imamoğlu: bkz

    edit imamoğlu 2: entrynin bu kadar fav almasına takılanlar olmuş. mesele entrynin bu kadar fav alması değil. mesele iftiracı, kişiliksiz, şeref ve haysiyet yoksunu insanların iftiraları ile sözlüğü bulandırması. o kadar görüntüye rağmen hala çıkıp bir insanı "bilmem kimi tokatladı" diye lanse ederseniz, göz göre göre yalan söylerseniz ve ne çeşit bir mal ve maşa olduğunuz zaten biliniyorsa, şereften uzak şahsınıza giydirilen basit bir entry bu kadar fav alır.

  • napolyon'nun tablolarını incelerken rastlantı sonucu gördüğüm şahıs. meşhur taç giyme töreninin tablosu*.

    bu da bizim elemanımız. napolyon'un arkasında töreni dikkatle izliyor *

    bu olay bazı otoritelere göre avrupa'nın sekülerleşme sürecindeki en önemli sembolik olaylardan birisi. çünkü normalde papalar imparatorlara taç giydirirken napolyon tacı kendi kendine giydirmiş. ressam arkadaş da büyük ihtimalle böyle bir anı ölümsüzleştirmek istemiş. esas nokta şu: gerçekten de tören esnasında bir osmanlı mensubu bulunmuş mu yoksa tamamen ressamın hayal ürünü veya simgesel bir anlatımı mı?

  • ankara'da bir berberde traş olurken görmüştüm.

    not: bu entrinin taşıdığı bilgiler:
    a) zekai tunca (en azından) bir dönem ankarada bulunmuştur.
    b) kendini traş ettiren bir insandır.
    c) görülebiliyor.

  • bir gazetecinin "tek bir kitapla şair olunur mu?" sorusuna "tek bir kitapla peygamber olunuyor da şair niye olunmasın?" cevabını vermiştir.

  • fazlasıyla gerçek ve de vahim bir olayı "amerikan" merceğinden "süzerek" ve "seçerek" yansıtan, o yüzden tam olarak samimi gel(e)meyen dizi. gariptir, izlerken martin mystere maceralarını hatırladım; onun karelerinde de soğuk savaş dönemi abd-sscb çekişmeleri ve didişmeleri böyle "kör kör parmağım gözüne" yapılırdı, benzer üslubu bu dizide de kullanmışlar.

    yine de mesele gerçeğe dayandığı için sağlam bir atmosfer kurmuşlar. keza "beni duyuyorlardı ama seni dinliyorlardı" gibi replikler de etkileyiciydi.

  • toplanın, yeni formatı (2024-'27) yazıyorum.

    gelecek yıldan itibaren 36 takımlı yeni uefa şampiyonlar ligi, uefa avrupa ligi ve yenilenen ismiyle uefa konferans ligi formatlarına göre yeni sezondan itibaren:

    uefa ülkeler sıralamasında 1-4. sırasındaki ülkeler yine uefa şampiyonlar ligi gruplarına 4'er takım göndermeye devam edecek iken uefa avrupa ligi play-off turuna 2 takım gönderecekler. bu ülkeler uefa konferans ligi elemelerine yalnız 1 takım gönderecek.

    uefa ülkeler sıralamasında 5. sırasındaki ülke uefa şampiyonlar ligi gruplarına 2 takım, elemelerine 1 takım; avrupa ligi play-off turuna 2 takım, elemelerine 1 takım; konferans ligi elemelerine 1 takım gönderecek.

    uefa ülkeler sıralamasında 6. sırasındaki ülke uefa şampiyonlar ligi gruplarına 2 takım, elemelerine 1 takım; avrupa ligi play-off turuna 1 takım; konferans ligi elemelerine 2 takım gönderecek.

    uefa ülkeler sıralamasında 7-10. sırasındaki ülke uefa şampiyonlar ligi gruplarına 1 takım, elemelerine 1 takım; avrupa ligi elemelerine 1 takım; konferans ligi elemelerine 2 takım gönderecek.

    uefa ülkeler sıralamasında 11 (türkiye)-15. sırasındaki ülke uefa şampiyonlar ligi gruplarına takım gönderemezken, elemelerine 2 takım; avrupa ligi elemelerine 1 takım; konferans ligi elemelerine 2 takım gönderecek.

    uefa ülkeler sıralamasında 16-50. sırasındaki ülke uefa şampiyonlar ligi elemelerine 1 takım; konferans ligi elemelerine 3 takım gönderecek. uefa ülkeler sıralamasında 15. sıranın altındaki ülkeler uefa avrupa ligi'ne katılamıyor.

    uefa ülkeler sıralamasında 51-55. sırasındaki ülke uefa şampiyonlar ligi elemelerine 1 takım; konferans ligi elemelerine 2 takım gönderecek.

    ilk debem editi: teşekkürler sevgili sözlük ahalisi. azıcık yardımcı olabildiysem ne mutlu bana.

  • bence otobüs durağının rızası var; hiç tepki vermiyor.

    edit; başlığı açan, benim entrymden (ç)alıntı yapmış ama olsun onu da beğenin.

    tanım; son kelimesinde "d" harfinin fazlalık olduğu başlık.

  • filmlerde pek yansıtılmıyor ama çizgi romanlara bakarsanız superman aslında uçmuyor, zıplıyor. geldiği gezegenin yerçekimine göre dünyanın yerçekimi kuvvetli olmadığı için uzun mesafeleri bu şekilde kat ediyor, hatta gücünün kaynağı da budur. buna benzer bir düşünce dragonball z animesinde de var. g kuvveti falan...

    daha büyük mesafeleri zıplamak için de bir noktaya ulaşmak istercesine kolunu kullanıyor. filmlerde, bu pek yansıtılmayınca da çok saçma duruyor.