hesabın var mı? giriş yap

  • aşk bitmeden ayrılanlar için:

    ayrıldıktan sonra ne onun canını yakmaya çalışın, ne de onun sizin canınızı yakmasına izin verin.

    ayrılık yeterince kötü- bir de çocukça oyunlara girişmeyin. haber almaya, haber göndermeye çalışmayın.

    büyük ihtimalle duyduklarınızın, gördüklerinizin yarısından çoğu, sizin canınızı yakmak için olacaktır.
    zira kendi canı da yanıyor.

    biraz zaman verin..kızgınlıklar zaman aşımına uğrarsa, daha nesnel bakarsınız her şeye.

    siz de olmadığınız gibi görünmeye çalışmayın, o'nun bir zamanlar ciğerinizi en iyi bilen kişi olduğunu unutmayın.
    acınızdan utanmayın. siz sevdiniz.

    size kazık atmışsa bile-zira acı çeken kişiler için sevdiceğin yaptığı her şey kazık gibi görünür- kin gütmeyin.
    büyüklük sizde kalsın.

    çirkin sözler etmeyin, kırmak insanca değildir. etrafa karşı da büyük büyük laflar etmeyin; çocukça görünüyor.
    asil davranın, acınızı yaşayın. son da size yakışır olsun.

    içinizden geliyorsa, oturup konuşmak için arayın. pişmansanız arayın. tekrar denemek için arayın. iletişim kurun bir şekilde.ne diyeceginden korkmayın, önemli olan sizin arama büyüklüğünü göstermeniz.

    dünyaya bir kere geliyoruz ve ömür dediğin mutlu anlardan ibaret.

    ama iş olsun diye aramayın. amacınızı, niyetinizi bilin, bildirin.

    sevgiline nasıl sahip çıkıyorsan, ayrıldıktan sonra da eski sevgiliye laf getirmeyin. yaşadıklarınıza sahip çıkın. ona gelen laf, size gelmiştir. döneklik etmeyin.

    efendi olun. artislik yapmayın.
    ----------------------

    taraflardan birinin aşkı bittiği için ayrılanlara:

    yukarda yazılanlardan aramak dışındakilerin hepsi geçerli.

    not: bir ayrılığın sorumlusunun hiç bir zaman tek kişi olmadığını unutmayın. insan dediğin hata yapar. affetmesen de, bil.

    bilmem ne kadar zaman sonra gelen edit: bu konuda tavsiyeye ihtiyac duymayacak, insanlarin tavsiye vermeye calismayacagi biri olun.

  • bu sehirde gidebileceginiz guzel restoranlari/kafeleri (dunya mutfaklari) asagida listelemeye calistim. kullanisli bir liste olmasi umuduyla buraya birakiyorum. bu listenin uzun zaman sonunda elde edilmis deneyimler sonrasi olusturuldugunu belirtmek isterim. mutlaka eksikler vardir, ileri zamanlarda eklemeler yapilacaktir.

    hotel new york burasi rotterdam'in kartpostal yuzu diyebilirim. tarihi ve gecmisini bir kenara birakacak olursak, burada bulunan restoran oldukca hos. binanin icerisinde bar, restoran ve ayri bir fine dining restoran var. ben direk hotel new york restorani soylemek istiyorum. sehre en azindan turist gelirseniz buraya ugramanizi oneririm. tarihi gormek ona eslik etmek hos bir deneyim oluyor. deniz urunleri ve biftekleri denenmeye deger. restorana ek olarak, barinda guzel vakit gecirmek icin tercih edilebilir. fiyatlar normal +.

    loetje burasi ulke genelinde bulunan bir restoran zinciri. iyi bir dana bonfile yemek istiyorsaniz ilk adresiniz burasi olmali (kimisine tat olarak tuzlu gelebilir). 3-4 cesit secenek mevcut. hepsi farkli soslarla, sadece gravy, acili, sarimsak vs. gibi sunuluyor ve iki boyu var. gravy soslari kendilerine ozgu. normal boy olani 25 euro civarinda. patates ve hamburger diger denenebilecek guzel secenekler.

    steak & bier hazir biftek demisken burasi bir secenek olabilir. biftekler basarili, bira secenekleri yine oldukca iyi. fiyatlar normal+. mekan cok dar ve havasiz. havalar kotu oldugunda iceride oturulmuyor, bunu belirtmekte fayda var.

    biergarten adi ustunde bira bahcesi. butik biralar icebileceginiz, ortami guzel bir mekan. arkadaslarinizla gunun stresini atabilirsiniz burada. patates kizartmanizi yersiniz, tren istasyonuna oldukca yakin oldugundan da baska sehirlere cabucak gecebilirsiniz. formula 1 (hollanda gp) vb. etkinliklerde ortam efsane oluyor.

    bierboutique bira demisken, burasi rotterdam'in guzel islek bir caddesinde yer alan bir mekan. cok cesitli bir bira menusu var. fiyatlar uygun. alakasiz olsa da fransiz usulu sogan corbasi servis ediyorlar (sokagin karsisindaki baska bir mekandan geliyor).

    simurg rotterdam'ki turk nufusundan bahsetmeye gerek yok. boyle bir listede cok iyi bir ocakbasiya yer vermeden olmaz. inanilmaz bir kalitesi var buranin. hani yurtdisinda kebap mi yenir diyebilirsiniz, ne kadar iyi olabilir diyebilirsiniz. ancak burasi kebap konusunda oldukca basarili. caniniz ulke disinda kebap cekiyorsa kesinlikle oneririm. kendi ozel salatalari kebap disinda mutlaka denenmesi gereken bir urun. fiyatlar uygun.

    old scuola pizza denemek isteyen icin bicilmis kaftan (napolitan). italyan bir kac arkadasin tavsiyesi uzerine denemistim. son zamanlarda bozmus oldugu soylense de hala oldukca basarili. fiyatlar uygun. ilginc bir sekilde guzel limonatalari var.

    la cubanita tapas restoran zinciri. kuba esintisi esliginde neredeyse sinirsiz cesitlilikte menusu olan bir mekan. sinirsiz tapas secenekleri mevcut. rotterdam'daki subeleri oldukca guzel konum ve hizmete sahip. unutmadan: la vida es un carnaval. hafta ici fiyatlar daha uygun.

    alfredo's taqueria meksika mutfagi arayanlar icin gidilebilecek guzel bir yer. porsiyonlarin hollanda standardina gore kucuk oldugunu belirtmekte fayda var. fiyatlar uygun.

    umami by han modern-cin restorani. michelin listelerinde bulunan bir restoran ayni zamanda. tadim menusu secilebilir (eger secilecekse 3 course yemek seciliyor, her course 2 tabak yanlis hatirlamiyorsam, o yuzden tek kisi icin fazla gelebilir). fiyatlar menudeki cesitlilik goz onune alindiginda uygun (tadim menusu uygun). tavsiye olarak: michelin gurme menusu secmek oldukca mantiksiz. zaten o menudekileri normal tadim menusu alarak secebiliyorsunuz ve daha uygun oluyor boylece.

    little v vietnam mutfagi arayanlar icin bir secenek. iyi bir restoran olmasina karsin ben cok begenemedim. fiyatlar uygun.

    soju bar kore usulu kizarmis tavuk isteyenler icin. cok basarili buldugum fiyat performans olarak ust duzey bir yer. soy garlic ve honey butter secenekleri denemeye deger. porsiyonlar oldukca buyuk ona gore secmekte fayda var.

    man nam diger bir kore restorani. burada daha fazla secenek var kizarmis tavuklardan ziyade. porsiyonlar yine oldukca buyuk. izgara secenekleri mevcut.

    ayla modern avrupa restorani (akdeniz), sehir merkezinde guzel bir secenek. istiridyeler guzel. gitmeden menuye bakmak lazim, doneme bagli olarak menu degisiyor.

    goat tavuk burger yemek istiyorsaniz burayi deneyin. lezzet yaninda menulerin buyuklukleri devasa olcude. coleslawlari basarili. fiyatlar uygun.

    five guys hazir hamburgerden soz acilmisken, rotterdamda da bu fast food zinciri mevcut. hic denememis kisiler icin yazmak istedim.

    bram yine bir zincir. ama bu sefer hollandaya ozgu patates kizartmasi satiyorlar. gelen kisiler turist dahi olsalar mutlaka denk gelirler bram'a. patates icin dusunulmeden gidilebilecek bir yer. mayonezsiz patates kizartmasi yenmez, eskiden central'de vardi ama su an sanirim markthaal'da bulunabiliyor.

    de ijsmaker dondurmanin basarili oldugu bir yer. soju, bierboutique, wagamama gibi restoranlarin oldugu sokakta yer aliyor. yemek sonrasi dondurma diyerekten dusunulebilir. pure pistachio tavsiye edebilecegim bir secenek.

    kaat mossel deniz urunleri icin guzel bir secenek. konum olarak basarili, kaliteli bir mekan.

    dudok hamur isi, tatli konusunda iyi bir mekan (hollanda). konumu iyi. kosede oturup sehri izlemek cok keyifli. fiyatlar uygun.

    by jarmusch kahvalti icin bir secenek. yumurta ve pankek.

    heroine hakkinda oldukca ovguler olan kaliteli restoran. gidemedigim ama basarili oldugunu dusundugum icin yazmak istedigim bir yer burasi.

    iyi bir kahve icin ozellikle surasi diyemiyorum. ancak ben coffee company ve douwe egberts (central station yani) soyleyebilirim. konumlari icin tercih edebilecegim yerler. erasmus koprusunun kuzey ayaginda minibusunu getirip kahve satan birisi oluyor haftasonlari. en azindan oradaki parklarda oturup keyiflenmek icin bir secenek.

    kup evler altinda bulunan mekanlari eklemedim, cok turistik ve fiyatlar pahali. markthaal'da bulunan mekanlar da oyle. ancak iyi snack bulunabiliyor orada.

    son olarak rezervasyon yaptirmayi unutmayin (menuye de bakmayi ihmal etmeyin). unutmadan hollanda'da genel olarak porsiyonlar buyuk oluyor. siparis verirken bunu aklinizdan cikarmayin.

  • suçtur.

    tck 132.m/3.f:
    kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın (ek ibare: 02/07/2012-6352 s.k./79.md.) hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, (değişik ibare: 02/07/2012-6352 s.k./79.md.) bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (ek cümle: 02/07/2012-6352 s.k./79.md.) ifşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

    suçun yanında da, kişilik sorunudur. bu tarz davranışlar sizi, kendi çıkarları uğruna her şeyi yapabilen, saygısız, kişiliksiz, hiç bir özel bilgiyi paylaşmaya uygun olmayan bir insan yapar.

  • bir cogumuz icin karanlik caglar denildiginde aklimiza ilk gelen dönem 800 ile 1400 lerin ortasi yani ortacag gelir. veba, fakirlik, hic bitmeyen savaslar...

    ama aslinda oyle degil.
    ınsanlik tarihinin en kotu donemi 536 senesinin ilk aylari ile 537 senesinin son aylari yani yaklasik 20 aylik bir dönem. tam anlamiyla karanlik cag da diyebilecegimiz bir tuhaf zaman dilimi.

    20 ay boyunca gunesin olmadigini dusunun. 20 ay boyunca yari karanlik bir dunya da yasiyorsunuz. gunes olmadigi icin tarim bitiyor, aclik had safhada.
    kuresel isi dusuyor. o zamanlarin istanbuluna yaz ortasinda kar yagiyor. hem de oyle bir iki dakikaligina serpistirmiyor 3 gun boyunca kar firtinasi ile bogusuyor bizans.
    cin ile misir da ayni durumda, avrupa ise daha da bitik.
    bugun ırlanda, almanya, fransa olan bolgeler bu doneme "times of the bad breads" diyor.

    ve tum bunlar krakatoa ve ilopango yanardaglarinin 5 ay arayla patlamasi ile olusuyor.
    tum dunya yaklasik iki sene surecek kalin bir toz tabakasinin altinda yasamak zorunda kaliyor.

    aclik yuzunden kanibalism basliyor. kucuk kasabalar biraz daha buyuk kasabalar tarafindan sadece biraz daha bugday bulabilmek icin yagma ediliyor.
    kuzey de feodal krallar fakir halktan hergun rastgele birini secip karinlarini doyuruyor arta kalan kemikleri ise yine fakirlere atiyorlar. o fakirler arasinda muhtemelen biraz once yenilen kisinin esi ya da cocuklari da var...ama aclik insanlari bu duruma getiriyor.

    dramatize ettigimi dusunuyorsunuz ama sahiden de tum bunlar yasaniyor.
    bizans'li tarihci procopius gunlugune " bugun 18. aya girdik, gunes hala dunya yi ay isigi kadar aydinlatmakta" diye not dusuyor.

    bizans imparatoru 1. justinian bir yasa ile 537 de imparator olur olmaz kanibalizmi yasakliyor.
    ama alinan hicbir onlem aclik ceken insanlari durdurmaya yetmiyor.

    roma imparatorlugunda binek hayvani kalmiyor. 537 senesinin ilk aylarinda imparatorluk ahirlari ac roma halki tarafindan yagma ediliyor. ne imparator ne de askerler hic birsey yapamiyor.

    bu donemde 18 ay boyunca gunes isigindan hic yararlanamayan insanlik "d" vitamini eksikliginden de muzdarip olmaya basliyor. normal bir sekilde attan inen bir erkek bacagini kirabiliyor. sakat kalan insanlarin ise hic sansi olmuyor. sakat kalanlar saglamlar tarafindan gida olarak gorulup ölduruluyorlar.

    yine d vitamini eksikliginden kel insan sayisi artiyor. dogan her 10 bebekten sekizi rasitizm hastaligi ile dogmaya basliyor.

    ekonomik olarak tuhaf gelismeleri de pesinden getiriyor bu donem. ınsanoglu uzun zamandir ilk defa paranin yenemeyecegini anliyor. kimse altin ya da zumrutun yuzune bakmiyor. ucretler bugday, yumurta, kurutulmus et gibi gida urunleriyle odenmeye baslaniyor.

    dunya nufusu 535 senesinde yaklasik 190 milyon. 537 senesine geldigimiz de bu sayi yaklasik 100 milyona dusuyor.

    ve bugun yasanan ya da gecmiste yasadigimiz bir cok felaket 536 ile 537 senelerinin karanligi yaninda gulluk gulistanlik kaliyor.

    ılgilenenlere link

    https://www.researchgate.net/…t_century_perspective

    https://history.fas.harvard.edu/…e_mag_re_ad536.pdf

    https://www.science.org/….1126/science.362.6416.733

  • bayramda büyük anneannenin evi... 9 çocuk ve sayılamayacak kadar çok büyük bulunmaktadır. çocuklar 1.5 -12 yaş grubu arasındadır... misafirlerden birinin çocuğu olan 3 yaşındaki yusuf geri kalan bütün çocuklara kan kusturmaktadır.

    ilay(5): anne, yusuf(3) bana vurdu!
    romica: aaa çok ayıp yusuf, arkadaşlara vurulmaz!

    5 dakika sonra...

    ege(7): anne, yusuf ilay'a vuruyordu, onu korumak isterken kumandayla kafama vurdu, küçük diye dövmüyorum!
    romica: tamam oğlum, sen koru kardeşini ama vurma...

    5 dakika sonra...

    elif(1.5): ingaaaaaa!!!!
    emrecan(11): ya romica abla, yusuf kardeşime tokat attı, sonra da itti!
    romica: ege, ilay, mert(4) ve elif'i öbür odaya al, yusuf'u da oodaya sokmayın!

    5 dakika sonra...

    utku(11): halacığım, yusuf ufaklıkları eziyor yine!
    mert(4): halacı, eziyo bizi üstümüze çıkıp çıkıp!
    romica: eytera be, lan it, ne istiyorsun benim çocuklarımdan, yeğenlerimden! ben adamı ne yaparım biliyor musun sen? höt!
    yusuf(3): çotaa!!!
    romica: argh, kafam!
    yusuf'un annesi: hihi, ay çok yaramaz, kusura bakmayın!
    romica: hıı, evet... biraz yanınızada dursun, bütün çocuklar ağlıyor içeride...

    5 dakika sonra...

    mert: ege, askercik oynayalım mı?
    ege: tamam, ben başkomutan oluyorum!
    mert: ben de askercik oluyorum!
    ege: yusuf da terörist olsun!!!

  • nazim hikmet'in kimi insanlari cok iyi anlattigi bir siiri... (bkz: onlar kendilerini bilirler)

    akrep gibisin kardeşim,
    korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
    serçe gibisin kardeşim,
    serçenin telaşı içindesin.
    midye gibisin kardeşim,
    midye gibi kapalı, rahat.
    ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
    bir değil,
    beş değil,
    yüz milyonlarlasın maalesef.
    koyun gibisin kardeşim,
    gocuklu celep kaldırınca sopasını
    sürüye katılıverirsin hemen
    ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
    dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
    hani şu derya içre olup
    deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
    ve bu dünyada, bu zulüm
    senin sayende.
    ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
    ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
    kabahat senin,
    — demeğe de dilim varmıyor ama —
    kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

    1947