hesabın var mı? giriş yap

  • şimdi gördüğüm bir videoda, sabiha gökçen havalimanında gerçekleşmiş olay. malum bugünlerde rüzgar fazla ve pist de ıslak. bütün ekibe ve yolculara geçmiş olsun. daha fazla bilgi geldiğinde editleyeceğim..

    edit: video linki geldi. ekşiup'ı kaldırdım. yeni linki koydum.

    https://streamable.com/qbz3w

    edit2: olm nasıl insanlarsınız lan. bi sakin olun, bi tane video'dan giydirmediğiniz insan kalmadı. yok pegasus, yok ali sabancı, yok low cost. allahtan yeni havalimanında olmadı.

    sabiha'da şu an rüzgar hızı hem çok fazla hem de hamleli (gust) (27 kt g37kt)hamleli olması ne demek? rüzgar normal bir şekilde eserken aniden rüzgar hızının çok kısa bir süre için fazlasıyla artması demek. denizde dalganın çarpması gibi düşünün. zaten o hızda esen rüzgara bir de gust eklenince iniş esnasında profili bozmuş olabilir. hiç bir şey bilmiyoruz, benimki sadece hava şartlarına göre bir akıl yürütme. ama şirketi low costu falan bi karıştırmayın, ne çok biliyorsunuz her bişeyi birader.

    edit 3: bu ülkenin çivisi çıkmış yemin ediyorum :) bilgi verme amaçlı başlık açıyorum, adamdan gelen mesaja bak "bi dahaki sefere youtubedan düzgün video koy. yer hizmetlerinde çalışman şaşırtmadı" oğlum niye bu kadar kötü niyetlisiniz siz yahu?

  • adeta kaybedeni olmayan bir secim. eline mikrofonu alan başarılı olduğunu iddia ediyor.
    ıyı parti onca baskıya ve medyaya rağmen %10 aldi. başarılı.
    mhp baraj altı kalacak derken %11 aldı. başarılı.
    erdoğan %52 ile 16 yıl sonra yine kazandi. basarili.
    ınce partisinden 8 puan ileride. başarılı
    hdp barajı geçti. başarılı
    kim kaybetti lan bu seçimi ?

  • b12 eksikliği denince akıllara hep vegan / vejetaryenler geliyor ama aslında et yiyenlerin de b12 seviyelerine dikkat etmeleri gerekli. bu entry'de b12'nin kaynağından, b12'nin vejetaryenler/veganlar ve et yiyenler için nasıl temin edilmesi gerektiğinden bahsedilecek. bilimsel kaynaklardan derlenmiştir.

    hiç bir hayvan b12'yi kendiliğinden sentezleyemez ve dışarıdan almak zorundadır. sadece bazı bakteriler b12'yi sentezleyebilir. bu bakteriler toprakta yaşarlar ve hayvanlar (inek, koyun vs.) b12'yi ot yerken bir miktar toprak da yedikleri için topraktaki bakterileri de vücutlarına alır, böylelikle b12 ihtiyaçlarını karşılamış olurlar. aynı şekilde hayvanlar doğal ortamlarında içtikleri sudan da b12'yi az çok alabilir. sudaki bakteriler de b12'yi sentezler.

    endüstriyel et üretiminde hayvanlar toprak görmedikleri için, b12'yi doğal yollardan alamazlar. yeteri kadar b12 alamayan hayvanların eti standart dışı olacağı için hayvanların yemine b12 karıştırılır ya da hayvanlara b12 iğnesi yapılır.

    b12 balıkta bol miktarda bulunur.
    et ürünlerinde ise en çok karaciğerde bulunur.

    b12'nin vejetaryen/vegan supplementler için sentezi kültür ortamındaki bakteriler tarafından yapılır, herhangi bir hayvan zarar görmez. bunlar bir takım laboratuarlarda sentezlenip satışa sunulur.

    insanlarda ince bağırsağın son 50cm'inde yaşayan bakteriler ve kalın bağırsaktaki bakteriler de b12 sentezler ancak b12 emilimi kalın bağırsakta olmaz. sadece ince bağırsakta olur ve ince bağırsakta bu bakterilerden yeteri kadar yoktur. buradaki b12 emilimi insan vücudunun emilimi için yetmez.

    yapılan araştırmalara göre iran'da vegan beslenen bir takım insanların b12 eksikliği çekmediği gözlemlenmiş. bilim adamları bu insanları incelemiş. bu insanlar yedikleri bitkileri kendi dışkılarıyla gübreliyorlarmış ve sebzelerini de pek yıkamıyorlarmış. sonuç olarak, kalın bağırsağın sonundaki bakteriler dışkıya yapışıyor, sonra da bu dışkı gübre olarak kullanılıyormuş. sebzeler bu gübreyle gübrelenince sebzelerin üstüne bol b12'li bakteriler yapışıyor, bu insanlar ise sebzelerini çok iyi yıkamadıkları için b12'yi bir nevi kendi dışkılarını yiyerek elde etmiş oluyorlardı.

    b12 vitamini gerek yaş ilerledikçe gerekse insanların metabolizması kişiden kişiye değiştiği için bazı insanlarda daha zor emilebilir.

    et yiyenlerin çoğu b12 eksikliği çekmez. ama bu et yiyenlerin yeteri kadar b12 aldığına dair kanıt değildir. çünkü b12 eksikliğinin sonuçları uzun vadede karşımıza çıkar ve farkedilmesi zordur. yani siz et yiyor olabilirsiniz ama b12 seviyeniz hep sınırda olabilir. karaciğer ya da balığı az tüketen insanların b12 değerleri düşük çıkabilir.

    b12 değerlerinizin gerçekten normal değerlerde olup olmadığından emin olmak için, ister vejetaryen, ister vegan , ister et yiyen birisi olun, arada sırada bir kaç bitkisel hap almakta fayda var.

    b12 vitaminin fazlasının zararı yoktur. b12'nin vücuda katkıları çoktur o yüzden b12 seviyelerinizin yüksek olması için uğraşmalısınız. bunu supplementle de yapabilirsiniz ya da bol karaciğer / balık tüketerek.

    eti nasıl pişirdiğinizin önemi var. etin içindeki b12'nin %10 - %50'si pişirme esnasında kaybolduğunu gözlemlenmiş. bu yüzden uzmanlar buharlama ya da haşlamayı tavsiye ediyor.

    teorik olarak 100g karaciğerde günlük b12 ihtiyacının %100'ü karşılanır. ancak pişirme esnasında %10-50 arası bir kayıp olduğunu varsayarsak, günlük gerçek ihtiyaç 150g karaciğer olur. balıkta ise (somon, sardalya, ton balığı) bu oran 200 gram için günlük ihtiyacın %200-300'nü karşılar.

    b12 karaciğerde depolanır ve karaciğer 3000mcg'a kadar depolama yapabilir. ortalama bir yetişkinin b12 ihtiyacı günde 2mcg ile 3mcg arası değişir. eğer ki günlük b12 ihtiyacınızı besinlerden almazsanız o zaman vücut b12'yi karaciğerden temin eder. bir gün içinde günlük b12 ihtiyacınızdan fazla b12 alırsanız o zaman b12 karaciğerinizde depolanır ama çoğu idrar yoluyla atılır.

    b12 eksikliği veganlar ve vejetaryenlere özgü değildir. et yiyenler de b12 eksikliği çekebilir. üstelik et yiyen insanlar b12 seviyelerini önemsemiyor olabilirler ama aslında et yiyenlerin de b12 seviyelerine dikkat etmesi gerekir. çünkü b12 en çok ette bulunmaz. b12 en çok balıkta ve karaciğerde bulunur. sonra kuzu eti, karides ve inek etinde bulunur ama bunların 100gramı günlük ihtiyacın %100'ünü karşılamaz. etlerden sonra yoğurt, süt ve peynirde bulunur. sadece bu ürünleri yemek de günlük ihtiyacı karşılamaya yetmez.

    vejetaryen ve veganlar için b12 supplementi almak zorunda. ayrıca b12 takviyeli vegan ürünler de yenebilir ama tek başına yeterli olmaz. vejetaryenler b12 supplementi almalı çünkü normal bir insanın yiyeceği yumurta/süt/peynir günlük b12 ihtiyacını karşılamaya yetmez.

    vegan ve doğal olan tek b12 kaynağı mantardır ama mantardaki b12 miktarı günlük ihtiyacın sadece %3'ünü karşılar ve yeterli değildir.

    insan vücudunun kendi kendine b12 sentezlemesi mümkün değildir. sadece bakteriler b12 sentezleyebilir ve bu bakterilerin insana yetecek kadar b12'yi sentezleyebileceği yegane yer kalın bağırsaktır. maalesef kalın bağırsakta da b12 emilimi olmaz. o yüzden veganların/vejetaryenlerin b12 supplementi alması gerekli. (vejetaryenim ve b12 supplementi alıyorum)

    b12 emilimini azaltan başlıca etkenler:

    - yaş ilerledikçe b12 emilimi azalır. 50 yaş üstü insanların %30'u b12 ile ilgili sağlık sorunları yaşamaktadır.
    - alkol, b12 ve diğer b-complex vitaminlerin emilimini azaltır.
    - sigara da b12 emilimini sekteye uğratır.

  • gülmek zor şu günlerde.
    yarılmak ateş pahası.
    ağlanacak hale düştük,
    acı bir tebessüm hatırası;

    nasrettin hoca bir gün hava alsın diye eşeğini dama çıkarmış. bir süre sonra artık yeterli diyerek eşeği indirmeye çalışmış ama bir türlü indirememiş. en son pes edip "ne halin varsa gör" demiş ve aşağı inmiş. oynama alanı bulan eşek hoplamış, zıplamış ve en son damla birlikte aşağı düşerek ölmüş. âkibeti ibretle izleyen hoca bu olaydan şu dersi çıkarmış:

    "demek ki eşeğin mertebesini yükseltirsen hem bulunduğu yere zarar veriyor hem de kendine"

  • öhöm.. moskova'ya ilk uçuşum. pencere kenarına oturdum uçağın kalkmasını bekliyorum. bir yandan da uçağa binip yerleşmeye çalışanları izliyorum. içeriye tarifsiz birşey girdi. hani olur ya slow motion. zamanın durduğu an. arkada only you çalıyor falan. siyah, omuzlara dökülen saçlar, beyaz yüz, doğal vişne rengi dudaklar, yaş 23-24, tarifsiz bir güzellik... benim gözler faltaşı gibi açılmış, allahım yarabbim diye düşünürken, bu hatun kişi geldi, geldi, geldi... yanıma oturdu. şöyle bir ufak kafa sallamasıyla selamlaştık. hatun oturdu, eşyalarını yerleştirdi. bu sarkma asılma olaylarından nefret eden bir adam olduğum için, bir yandan elimdeki derginin sayfalarına bakmaya çalışıyorum hani ilgilenmiyormuşum gibi, ama içim içimi yiyor, piyangodan büyük ikramiye çıkmış gibi bir hissiyatım var. aradan birkaç dakika geçti, hop hatun birşey sordu, hem de türkçe. şaşırdım tabi, sordum nereden öğrendiniz diye, ben istanbul'da çalışıyorum dedi. laleli'deki deri mağazalarından birinde tezgahtarlık yapıyormuş. bir yandan düşünüyorum, yahu sen holywood'a git, paris'e git, ne işin var laleli'de... tam bu sırada birisi peydah oldu, rusça birşeyler anlatmaya çalışıyor, bu hatunla birşeyler konuştular, tartıştılar, meğer biz yanlış yere oturmuşuz. (o zamanlar kiril alfabesini tam bilmediğim için ufak bir karışıklık) neyse hatun dedi ki, bizim yerimiz karşı taraf oraya gidelim. giderken elimi tuttu. bak ne diyorum. elimi tuttu diyorum. oturduk, sonra sonu gelmez muhabbet başladı tabi. 2,5 saat uçuş. dedim ki tamam kmc. olay budur, şimdi siz moskova'da bir iki görüşürsünüz. bir kahve. ardından romantik bir akşam yemeği. akabinde bir süre sonra beraber yaşamaya başlarsınız. 1 yıl sonra güzel bir düğün. hemen ardından aşkınızın meyvesi güzel bir bebek. 5 yıl sonra bir tane daha. yaşlanırsınız foça'ya yerleşirsiniz. mavi gözlü torunlarınız olur. önce ben giderim, hatun kişi mezar başında ağlar. o da dayanamaz bir süre sonra gelir. cennette buluşuruz falan diye daldım gittim ben. (bkz: 25th hour final sahnesi)

    moskova'ya geldik, ayrılırken telefonunu istedim verdi. tamam dedim, ararım, uygun olursak görüşürüz. herşey güzel, telefonu bir kağıda yazıp cüzdanıma koydum.

    1 gün sonra cüzdanı çaldırdım.

    ---------------------------------------------

    yıllar sonra gelen edit: bu macerayla ilgili, sağolsunlar, çok sayıda mesaj aldım. bir kısım arkadaşlar da sonra ne olduğuna dair sorular soruyorlar.

    olaylar daha sonra şu şekilde cereyan etti: tahmin edileceği üzere, bu kızı bir daha hiçbir yerde göremedim. bu olay 2004 eylül ayında yaşanmıştı. aradan 9 yıl geçmiş.

    ben kısa bir süre sonra evleniyorum. kız arkadaşım da aynen burada tarif ettiğim gibi biri; beyaz yüzlü ve vişne dudaklı. bu kadar yıl moskova'da hayatıma -ciddi ya da değil- giren, görsel olarak birbiriyle alakasız bu kadar insan arasından hayatımı birleştireceğim insanın aynı tarife uymasını iki şekilde açıklayabiliyorum. ya algıda seçicilik ya da kaderden kaçılmaz kardeş )

    ---------------------------------------------

    edit 2: evlendim. eylül 2013'te baba oluyorum :)

    ---------------------------------------------

    edit 3 (2015): oğlum 1,5 yaşında) ismini devrim koyduk. bir şekilde yukarıdaki hikayeye bağlayacak olursam, insanın aşık olduğu kişiye olan sevgisi güneş kadarsa, çocuğuna olan sevgisi evren kadarmış. ben bunu gördüm)

    ---------------------------------------------

    edit 4 (2018): oğlum 5 yaşında. annesiyle pek bir iletişimimiz kalmadı. ayrı yaşıyoruz. ama hem anne hem baba tarafından sonsuz sevgi gören bir çocuk. umarım anne-babanın bu durumu psikolojisini ileride kötü etkilemez. zira kaç tane bilimsel makale okuduysam, ebeveynlerin ayrı olması ama çocuğa sorunların yansıtılmamasının, birlikte ama problemli ilişkiden daha sağlıklı olduğunu söylüyor. herşeyin hayırlısı.

  • süper bir imtihandır. bunu çeken bilir. şahsen ben ne zaman düğüne gitsem hakikaten rahatsız edici boyutlara geliyor. o yüzden düğünlerde çok sıkılıyorum tadım kaçıyor. bir kere girer girmez o yandan lüleli saçlı, simli kadınlar size bakıyor. aralarında gülüşüyor. hadi bunu atlatırsınız fakat asıl animasyondan da sorumlu piyanist şantörün birinci hedefisinizdir. gece boyunca en az iki espriyi sizin üzerinizden yapar. "uzun saçlı çok içme bayılırsın!" diye başlayıp "uzun saçlı sünnet oldun mu?"ya kadar gidebilir. benimki gitti. hayır bizim aile komple espri şaka yapan adamlar olduğundan, hiçbirinde zerre ciddiyet olmadığından onlar da gülüyor. yetmiyor sizi zorla oynamaya kaldırıyorlar. çünkü oynayışı komik görünebilecek, pistte eğreti durabilecek tek adam sizsiniz. geçmişte beni oynatmak için kuzenlerden, teyzemden, annemden kurulu bi kurulun mikrofonu alıp bana tezahürat yaptığını biliyorum. ve akıbet kaçınılmaz oluyor. kendimi serçe parmaklarından tutulmuş, esir alınmış olarak buluyorum. kürt halayına, üç ayağa zorlanıyorum. halayı çekerken ısssss diye şarkıya eşlik eden, zılgıt atan adamlarla kameraya alınıyorum. küçükken anneyle, teyze kızlarıyla utandırılarak dansa kaldırılan ben o günlerimi geri ister hale geliyorum. adeta aralarında köylü diye dalga geçilen zeynep değirmencioğlu gibiyim... yıllardır bitmiyor bu işkence... ama yalnız olmadığımı aranızda benim gibi mağdur olanlar vardır diye umut ediyorum... gelin birleşelim.