ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tecavüzcünün canlı canlı yakılma görüntüleri
taksim meydanı'nın yeni hali
-
doğal yeşil varken saksıda lale. ibb işi olduğu ne kadar da belli
çocuk şarkısında sonra hemen padişah kovuldu demek
-
yanlış oldugunu ben de kabul ediyorum.
padisah kovulmamış, aksine ardına bakmadan kaçmıştır.
garanti bankası'nın eşekli reklamı
-
eşşeğin sikini müşteri olduktan sonra gösteriyorlar. reklamda yok.
kedi
-
sanat eseri gibi yaratık. hayran kitlesinin bu kadar geniş olma sebebi de her hareketinin estetik içeriyor olması bence. mesela hayvan kapıdan dışarı çıkmıyor, zarif bir s harfi çizerek dışarı akıyor. kucağınızdan kalkmıyor, zıplayıp yay çizerek gidiyor. kendini temizlerken bile balerinlere taş çıkaran hareketler yapıyor. ve bunu görebileceğiniz en tombik olanları yapıyor. otur gösteri izler gibi izle hayvanı bütün gün.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
-neden sizi işe alalım?
+bunun cevabını size konuştuklarımızla açık ve net olarak verdiğimi düşünüyorum.
-"açık ve net" aynı şey değil mi?
+hayır
-nasıl yani, açıklar mısınız?
+televizyon bazen açıktır ama net değildir mesela...
american fiction
-
film, klasik modern düşünce ile bugün herkesin "woke" dediği ama aslında postmodernizmin açtığı yolun devamı olan çok-kültürlülük fikrinin arasındaki gerilim hattında ilerlerken, finalde ikisinin de "haklı" argümanları olduğunu ima ediyor ve "halkçı" yazarla (sintara golden) "elitist" yazar (monk) arasında sıkı bir diyalog veriyor bizlere. (kendini beyazların gözünden görmenin değişik biçimleri)
madame bovary'yi okursanız mesela orada "aydınlanma idealinin" nasıl da alaya alındığını görürsünüz. ama aslında gerçek manada aydınlanma değildir eleştirilen, onun parodisidir. "woke" meselesi kendiliğinden belirli bir ajandayla ortaya çıkmadı. varolan düzenin hastalıklarına bir itirazdı. daha toplumcu, inclusive, farklı kimlikleri de önemseyen, azınlıkların, yok sayılmışların seslerine de yer veren bir platform oluşturmaktı mesele. ama hemen her şey gibi o da kısa süre içinde kendi parodisine dönüştü. ve bu parodiyi iyi oynayan herkes bir biçimde vitrine çıkıp ağdalı üç beş cümleyle neyi savunduğunu bile bilmeden laf salatası kusar oldu.
kültür endüstrisindeki asıl problemin "woke" olmak ya da olmamak değil, kültürsüzleşmek, kalitesizleşmek, sırf "woke" jargonunu kullandığı için bir yerlere gelmekle ilgili olduğunu da güzelce görüyoruz.
filmdeki mesaj sadece "woke" karikatürüne değil, monk'un hikâyesinde de, onun kendini sevilemez, ulaşılamaz, konuşulamaz kılışında da alınacak ibretler var. bu sebeple finalde doğrudan o kazanmıyor. kendisinin farklı bir versiyonuna dönüşüyor, kardeşiyle bağlarını tamir ediyor, kitapların ve düşüncelerin arasında kaybolmuş bir "keşiş" (monk) olmaktan çıkıp yeniden "insan" olmanın tadına varıyor. bunu da fildişi kulesinde oturup elalemi yargılamaktan vazgeçerek yapıyor bir nevi.
modadan korkmaya gerek yok, "woke"tan korkmaya tiksinmeye de gerek yok. etrafımızdaki dünya hızla değişirken kartondan değil de gerçek "insan" kalmanın yeni yollarını bulmak lazım. film de bunu hatırlattığı için kıymetli bence.
insanın en hastalıklı duygusu
-
(bkz: bencillik)
26 yaşında üniversite okuyan öküz
12 nisan 2009 galatasaray fenerbahçe maçı
-
guiza'nın kırmızı kart bile göremediği maçtır
seedorf'un hep 34 yaşında olması
-
13-14 yıldır takip ediyorum bu herifi. hep tecrübeli futbolcu. benim yaşıtlar jübile yaptı bu hala aynı. sırrı nedir? garip bir durum.
breaking bad
-
5. sezonunun 6. bölümünde inanılmaz bir detay saklayan dizidir.
--- spoiler ---
walt'un "bu partiyi ben tek başıma bitiririm, sen git." dedikten sonra ıslık çalarak tutturduğu melodi, queen'in lily of the valley şarkısının melodisi!
--- spoiler ---
hidayet türkoğlu'nun c.başkanı başdanışmanı olması
-
- ne demek burası 2 sayı?
- şu çizginin arkasından atılan sayılar 3 sayılır cumhurbaşkanım
- bu kurala uymuyorum, saygı da duymuyorum