hesabın var mı? giriş yap

  • öğrencilik döneminde yıllarca garsonluk yapmış biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki bir samimiyet, iyi niyet, insanlık göstergesidir.
    halen gittiğim her mekanda garsonlara yardım ederim.
    oturduğum masanın ağzına sıçmam.
    en az %10 bahşiş bırakırım.

    sadece garsonlar için değil, hizmet aldığım her alanda hizmeti verenin işini kolaylaştırmak için elimden geleni yaparım. sanıldığının aksine bu garsonun işini zorlaştırmaz aksine her şeyi daha pratik bir hale getirir. çok şık bir mekanda bile garsonun uzanması zor olan bölgedeki tabak çanağı masanın bir köşesine doğru yanaştırmak gerekebilir.

    verdikleri parayla insanları köleleştirdiğini düşünen bazı zevatlar, garsonun işini yapmaya çalışırkenki çırpınışlarını mağrur bir edayla izleye dursunlar, hayat yardımlaşan insanların sinerjisiyle daha mutlu geçmeye devam edecektir.

  • yarın akşam 2 tane bulgar dilberini istanbul'da ağırlayacak olmama vesile olan çağrı.
    1500 dolar yol parası gönderdim hesaplarına, yarın akşam gidip karşılıycam havaalanından kısmetse.

    az önce de bi siteye girdim, tak! siteye giren 1 milyonuncu kişiymişim, hediyeler filan. bu aralar acaip şanslıyım lan!

  • izmir’in “lanetli” semtlerinden. belki 100 bin nüfusu ve en az 15 mahalle var bu semtte. basmane garı’nın yan tarafından devam edip, ssk hastanesini geçtikten sonra sağa dönünce çıkılan uzun bir caddeyle bu semte ulaşmak mümkün. biraz topografya biraz da devlet eliyle yaratılmış tam bir “öteki izmir”. çünkü dramatik göçlerle doğmuş, türkiye’nin ilk gecekondu mahallelerinin birleşmesiyle oluşmuş. temel olarak üç farklı insan manzarası var burada: 1950’li yıllarda gelmiş balkan göçmenleri (torbeşler, yürükler, arnavutlar), konyalılar ve kürtler...

    ...elbette ünlüleri de vardır buranın. yıldız tilbe, yavuz bingöl ve özcan deniz bu semtte büyümüşler ya da bir dönem yaşamışlardır. hatta bir gün yıldız tilbe’nin babası vefat ettiğinde taziye için ibrahim tatlıses bile gelmişti...

    gültepeliler, burada ve bir arada ama garibanlık içinde yaşar giderler ve erken ölürler. son 15 yılını biliyorum, maalesef devletin pek de ilgilenmediği semtlerden. sebebi malum. 12 eylül öncesinde “kurtarılmış bölge” olan semt bugün devletin rövanşına maruz kalmıştır. o yılların meşhur ismi ise efsane belediye başkanı solcu aydın erten’dir. o zamanlar gültepe ayrı bir belediye iken 12 eylül burayı mahallelere bölmüştür. şimdi konak belediyesi'ne bağlıdır.

    eskiden kalma 2 lise vardı. 12 eylül’den sonra devlet “hizmet” adına bir tane lise yaptı adını da kenan evren lisesi koydu. varın siz düşünün gerisini. bir de geçen senelerde caminin altına tansaş açıldı, sonra öğrenciler için bir üst geçit, bu kadar. sokak lambalarında hâlâ 12 eylül’den kalma atatürk resimleri var. o meşhur 12 eylül grafiği var ya: 1881-1981 yazısı ve madeni paralardaki atatürk silueti...
    bütün evler imarsız ve plansız. ama hepsi de körfez manzaralı. sokaklar dar olduğu için belediye kadrolu eşeklerle çöp toplardı bir ara.

    bu mahallerde pek değişen hiçbir şey olmaz. gençleri evlenip “aşağıya” yani merkeze inerler. burası büyükçe bir tepedir ve her yeri yokuştur. bisiklete binen çocuk sayısı azdır mesela. sokaklarında rahat top oynanmaz. civar mahallelerinde bir tür “korunaklı mekân” havası vardır ki izmir’in suç haritası biraz da bu mahallelerde çizilir. tenekeli mahalle, kuruçaygibi yerlere komşu bir semttir gültepe. bir yanıyla da şirinyer-buca tarafına yaslanır. sakinleri göztepe’yi tutarlar. akşam vakti oldu mu fabrika ve tütün mağazası servisleri vızır vızır geçmeye başlar caddelerinden. çoğunluk başta gencecik kızlar düşük maaşlarla, “aman sigortam ödensin yeter” mantığıyla bu yerlerde çalışır. zaten hemen bütün yaşlılar ssk emeklisidir. ama herkes ticarette kurnazdır. güven duygusu körelmiş insanlar, dedikoduyu hayatî önemiyle kavramış insanlar semtidir bir yanıyla.

    dükkanların çalışanları, tabelaları, tezgahları ve de kepenkleri hasılı bütün bir unsurları 20 yıldır değişmez. toz bile aynıdır gültepe’de. düzenlerinin bozulmayacağını bilseler insanlar takvim ve imsakiyelerini bile değiştirmeyecekler ya...

    ama gençler, ah o gençler. onlar hep “aşağıdakilere” özenmekte. delikanlıların her biri ilhan mansız gibi ıslak-yapışık saçları, kırmızı pumalarıyla arz-ı endam ederken, genç kızlar saçlarını yandan ayırmakta lakin şu düşük belli pantolonları giyememekteler. sokakları ve çarşısıyla der daim boruları patlak veren caddeleriyle hayatımın değişik dönemlerine el sallamış bir semttir gültepe.

    selimiye, çankaya ve adem yavuz caddeleriyle ve bunları bölen, kesen, birleştiren ara sokaklarıyla, kireç boyalı evleriyle, doğramasına bir fırça boya sürülmemiş kahvehaneleriyle yıkık, bıkkın insanlar semtidir. babamın ve dedemin 40 yıldır ekmek yediği, bizim ekmek teknemizin bulunduğu, 30 yıldır her gün karşıyaka’dan gidip geldiği için babamın ömrünü çürüten ama bizi okutan, ayakta tutan insanların semtidir burası. vefa borcumu bir gün ödemekten çekinmeyeceğim bu semte.

    murat, anadolu, trakya gibi mahalleler öyle iç içe girmiştir ki hangisinde yaşadığınızı kimse bilmez. evler bitişik, mahalleler bitişik, dükkanlar bitişiktir de insanlar hep bir yana dağılmıştır. ulaşımı ayrı bir dertti eskiden. hep en eski otobüsleri verirlerdi buraya. koltukları sürekli kesilip parçalandığı için çareyi plastik koltukta bulmuştu belediye. stad koltuğu gibi koltukları vardı otobüslerinin eskiden. 44 mersinpınar-gümrük, 45 gültepe-gümrük ve 245 esentepe-gültepe otobüsleri ile, çay mahallesi ve pınarbaşı dolmuşları ile şehre bağlanır. mersinpınar semtin alt tarafındaki kısmının adıdır. işte böylesi bir izmir manzarasıdır gültepe.

  • domuz eti yemeyecek kadar müslüman, psikolojim bozuldu artık yemiyorum ayağına tazminat kovalayacak kadar düzenbaz şahıs içerdiğini düşündüğüm haber.

  • tam 1 senedir hastanelerde doğru dürüst kendime ortopedi anneme ise kardiyoloji randevusu bulamıyorum. tam 1 senedir! neden biliyor musunuz? sağlık sisteminin yavaşlaması yüzünden.

    ister aşı ol ister olma. sokaklardan ekmek toplayan insanların olduğu bir ülkede gerçekten insanların aşı vs olup olmaması umurlarında mı sanıyorsun? aşı olmazsan ne mi olur? sağlık sistemi çökmeye başlar. yarı kapasitede hizmet veren doktorlar, covid birimlerine kaydırılmış sağlıkçılar derken kimse normal sağlık hizmetini alamaz olur. bir de sinirle yazmış; "huaaa size ne kardeşim aşı olayım olmayayım huaaa".

    şubat 2020 tarihinde birleşmiş milletler ülkelere covid salgınına karşı sağlık sistemlerinin koruyacak önlemler almalarını önerdi. daha virüs türkiye'de yokken. ilk günden beri aşının da maskenin de yasakların da tek amacı sağlık sistemini ayakta tutmaktı. bir rapor vardı 2016'ya ait sanırım. hemen bugün ülkede ki tüm hastaneler hizmet vermeyi durdursa günlük ortalama 13bin insanın ölme ihtimali üzerine senaryolar vardı.

    vazgeçin artık şu aptalca "aşı olsam da hastalık bulaşacak hüüü" zırvasından. aşı zaten ağzınızı yüzünüzü yok eden bişey değil. adam daha aşı olunca virüsü kapsa dahi daha rahat atlatacağını anlamamış, aşının virüsü yok ettiğini sanıyor gelmiş burada tespit sıçmış. yazık günah soluduğunuz havaya.

  • gidip de fatiha okuyani yoktur diyen sigirlarin aksine neredeyse herkesin fatiha okudugu anit. arkadas hic gitmedigi icin saniyor ki her giden vatandas mozoleye celenk koyup saygi durusunda bulunuyor.

  • yarı doğulu mistisizmden bıkmayan, senariste her şekilde baskı kuran, sanki televole dünyasındaymışız gibi hala "halk bunu istiyor" diyerek iş yapan, kendine çöpte yer bulmak konusunda başarılı, vasatı öven, kendi ülkesinden başka diziyi acaba hangi az gelişmiş ülkeye satarım diye düşünen, toplantıda oyuncuların insta takipçisi kaç diye öğrenmek isteyen, ülke sınırını geçtim global anlamda da rezil olmayı madalya kabul etmiş, sadece "büyük" hikaye peşinde olup küçük dünyalar kuran ve tüm parayı onun bunun palazlandırmasıyla bir yerlere gelmiş vasat oyuncuların maldivler tatilini finanse etmek için ayıran yapımcıların bize dayattığı son eser.