hesabın var mı? giriş yap

  • istanbul'un simgesi ne zaman duvarda biten çiçekler oldu dediğim olay.

    ankara'ın simgesi dinozorlar kalkınca bir şey olmadı, rahat olsunlar.

  • sene 1997, mekan yurt odası.

    odada tek bir bilgisayar var, pentium 100.
    ram 8 ya da 16. (ben smyrna'nın uyarısıyla eklemek isterim ki megabyte!)
    internet bağlantısı falan yok he, insanlar minesweeper'da rekor kasarak eğleniyorlar sırayla.

    bir akşam odaya girdiğimde bir tedirginlik hissettim ama yorgunum zaten hiç takmadan çıktım ranzama. derken bilgisayarın sahibi geldi. birşeyler konuşuldu ve adam parladı!
    "nasıl nasıl?????" diye kükreyince de kulak kabarttım, duyduğum ilk şey:

    "ben 3 taneden fazlasını koymayalım demiştim, dinletemedim".

    ne üçü beşi, ne koyulmuş derken eleman bana seslendi "gel bir el at da şunu halledelim".

    olay şu ki minesweeper'dan sıkılmış ahali bir oyun bulmuş, oyun da 6 cd'lik (ulan devamını anlatamıycam utançtan). hepsini birden sığdıramayınca 4 tanesini cd sürücüsüne zorla sokuşturmuşlar. sonuç malum..

    biz kasayı sökerken kendini savunan olayın saçmalığının hala farkında olmadan söyleniyordu, "üçer üçer koyalım demiştim ben, dinletemedim".

    edit: bi de şöylesi var #16245044

  • ahaha tespit gibi tespit.

    anilar gozumde canlandi. o fezaya dikilen topa kafayla cikan stoper ve forvet mucadelesi de inanilmazdi.

    babam alpay ozalan icin bu herif o toplara kafa vura vura gerizekali olacak derdi ki hakliymis. su an goruyoruz kendisini. *

    simdi kaleci de ortasaha gibi defans gibi ayakla oyun kuruyor. futbolun harala gurele oynandigi, bol dikilmis formalarin ruzgarda salindigi zamanlar artik geride kaldi.

  • ımam konuşmasında "en tepelerde malikanelerde bile yaşasaniz sonunda hepiniz oleceksiniz" gibi bir cümle sarfetmiş bu esnada da tayyip başını yere egmistir.

    ımam bu cümleyi bilerek mi etti bilmem ama fox ana haber tam da bu kısmı kesmeden yayınlanmıştır.

  • bir istanbul seçmeni olarak hakkımı haram ediyorum, yalanlara iftiralara nefer olduğu için haram ediyorum. kendinden ve kendinden sonra 7 göbek neslinden fitil fitil gelsin, amin.

  • eski takımına gol atmak. bunu yapan oyuncular umumiyetle sevinç gösterilerinden uzak duruyor.

    batistuta gibi gözleri dolanı yahut adebayor gibi rakip takım taraftarlarına depar atarak koşanı saymazsak genelde işler böyle yürüyor.

    bütün sözlüğe ve hatta bütün ülkeye malum olan golden sonra hamit'in tepkisini merak ettim. ( o an etmedim elbet, o an kardeşimle gol kutlaması yapmakla meşguldum ) doğduğu, büyüdüğü kentin takımına, eski takımına gol attıktan sonra hamit ne yapıyor?

    armayı öperek, galatasaraylı taraftarların olduğu tribüne koşuyor. hem kime bağlı olduğunu gösteriyordu hem de aslında bizzat kendi çocukluğuna koşuyordu. o tribündekilerin büyük bölümü almanya'da yaşayan türklerden oluşuyordu ve hamit bir zamanlar onlardan biriydi. bir türk takımı, bir alman takımına kaybettiği zaman ertesi gün; işe, okula başı önde gidenlerden biriydi. kimsenin başı öne eğilmesin diye vurdu ve golü attı.

    bir zamanlar neden türk milli takımını seçtin sorusuna; benim için başka bir alternatif söz konusu değildi zira kendimi türk gibi hissediyordum mealinde cevap veren oyuncu, hem buradaki galatasaraylı taraftarları hem de almanya'da yaşayan türkleri mutlu etmeyi başardı.

    prekazi; topun canı var, der. canı istemezse top, gol olmaz. topun canı var da direğin yok mu? bu sefer içeri aldı.

  • işleri zamanında ve olması gerektiği gibi özenli yaptıktan sonra ister yatsınlar ister erkenden mesailerini bitirsinler. böylesi iki taraf içinde daha mutlu ve kazançlı olur. akıl, mantık ve bilim bunu söylüyor.

  • sıkça kullandığımız bu deyimin hikâyesi köroğlu ile bağdaştırılır ama köroğlu'nun efsaneleştiği 16. yy.'dan çok daha önce bu deyimin kullanıldığı sabittir.
    nitekim başta seyahatnâme olmak üzere birçok eserde de asıl hikâyesi anlatılmıştır.

    deyim, bir başka destan kahramanı olan battal gazi ve üsküdar kıyısında bulunan kız kulesi ile alakalıdır.
    nitekim battal gazi destanlarında da geçen bu kıssa ile deyimin çıkış noktasının bu olay olduğu barizdir.

    battal gazi, yedi yıl boyunca üsküdar'da bir evde yaşar. burada bağ bahçe işleriyle uğraşır. daha sonra fetih için şam'a gider.

    kanatorsa isimli kral, fırsat bu fırsat diyerek kadıköy'de bir kale inşâ ettirir. üsküdar'dan çamlıca yönüne değin bir hendek kazdırır. buralara kırk bin asker yerleştirir. lâkin bu tedbirlerin de battal gazi'yi üsküdar'dan uzak tutmaya yetmeyeceğini düşünerek denizin üzerine bir de kule inşâ ettirir. nâm-ı diğer kız kulesi! ve buraya da tekfurun kızını hapsettirir. çünkü battal gazi şam'dan dönünce üsküdar tekfurunun kızına onu kaçıracağına dair söz vermiştir.

    şam'da bir sene süren savaşın ardından üsküdar'a geri dönmek isteyen battal gazi, burada olan biteni öğrenince yanına 700 asker alıp üsküdar'ı basar.
    kaledekileri öldürürler ve askerler savaşırken battal gazi, bir kayık ile kuleye geçip hâtunu kurtarır. ayrıca buradaki hazineyi de yanına alır.

    bu sırada krala da haber gitmiştir ve kral, bütün askerleriyle birlikte üsküdar'a gelir. lâkin battal gazi, çoktan hâtunu da alıp atına binip gitmiştir.

    bu olaydan sonra kral, halk arasında alay konusu olur.
    aldığı tüm tedbirlere rağmen battal gazi'ye engel olamamış ve üsküdar'a da geç gelmiştir.

    günümüzde " bundan sonra yapacak hiçbir şeyin kalmaması " mânâsında kullanılan deyimin hikâyesi budur vesselam.