hesabın var mı? giriş yap

  • yakında sevgilimle yaşadığım ufak bir tartışma neticesinde çıkıp demeç verip azarlamasından korktuğum birinin sözleri. kadına karşı şiddeti kınayanı, kınayan biri...

  • kavimler göçü

    mangeçur kağan seni davet etti. [paylaş] herkese açık etkinlik.

    zaman: m.s. 356
    yer: avrupa'ya doğru
    oluşturan: hunlar
    daha fazla bilgi: bütün kavimleri bekliyoruz. oturmaya mı geldik orta asyaya :)

    [katılacağım] [belki] [hayır]

  • işlerine geldi mi "yeryüzü bize seccadedir" derler, işlerine geldiğinde de çamlıca tepesine cami yaparlar. peki bu iki şeyin ortak noktası nedir? evet bildiniz din gösterisi.

    iki rekat tutarlı olsanız da dünya size seccade mi yoksa iki adıma bir cami yaptırmak mı lazım ona bir karar verseniz, insanlar da sizin bu işinize geldiği gibi davranma hastalığınızdan rahatsız olmasa.

  • burcu inanmıyorum...

    23 nisan'da doğmuşsun!! çocuk bayramı resmen ya... eminim senin doğumgünlerin çifte bayram olarak kutlanıyordur, değil mi? beni soracak olursan, deliye her gün bayram hehehe:)... (kendime deli dediğime bakma, aslında zeki olarak bilinirim çevremde. üniversite sınavında epey netim vardı, buluştuğumuzda ösym sonuç kağıdımı getirebilirim, mesele oysa).

    geçmiş doğumgünün kutlu olsun diye yazdım, gerçi 3 ay geçmiş ama olsun, kanuni olarak 4 aya kadar vakti var (hehehe, bu tür bomba esprilere hazırlıklı olmalısın:)

    kendine iyi bakıyorsun...

    mustafa

  • kaç yaşında bilmem kaç yıldır evli kadınım, kocam hediye almadı diye komşu ya da herhangi başka bir erkekten beklentim olmadı. normal kadınların da böyle beklentisi olmaz, normal erkeklerinde böyle bir düşüncesi olmaz.
    programındaki insanlarla fazla zaman geçiriyor sanıyorum, söylerken ki rahatlık midemi bulandırdı.

  • kimsenin inkar dahi edemeyeceği efsane olay.

    maliyeti 20 lirayı geçmeyen 2 kişilik masaya bakıyorsun 110 lira fiyat biçmiş adamlar. 110 liralık kahvaltıya bakıyorsun sucuklu yumurta fiyata dahil değil, menemen dahil değil, portakal suyu dahil değil. bir de bunlardan dünyanın en kolay yapılan yemeği olan sucuklu yumurtayı eklersen oluyor toplamda 135 lira. beyaz yakalı dallamalar düdüklenmeye doyamadığı için fiyat sürekli artıyor. ben hayatımda serpme kahvaltı falan yapmadım bu fiyatlara yapmam da zaten ama alt tarafı kahvaltı yani ne kadar pahalı olabilir ki?

    yorumu gidip bildiğimden değil, işletmelerin instagram üzerinde verdikleri fiyat bilgileri doğrultusunda yaptım. ben her gün evde kahvaltımı yapar öyle çıkarım dışarıya.

    evde kahvaltı maliyetim; (toptan fiyatı)
    100 gram peynir - 2.25 lira (1 kg ekici 22 lira)
    1 yumurta 0.5 lira (1 koli keskinoğlu 15 lira)
    1 salatalık 0.25 lira (1 kg cumartesi pazarı 2 lira)
    1 domates 0.50 lira (1 kg cumartesi pazarı 3 lira)
    50 gram zeytin 1 lira (1 kg marmarabirlik 20 lira)
    100 gram tahin pekmez 2 lira (700 gram seyidoğlu 14 lira)
    1 dilim ekmek 0.25 lira (20li uno tava ekmek 5 lira)
    1 sallama çay 0.25 lira (20li doğuş sallama çay 5 lira)

    günde 7 liraya, haftada 49 liraya, ayda 210 liraya hayvan gibi kahvaltı yaparak doyuyorum. serpme kahvaltı enayi mıknatısıdır.

  • ölme kavramını anlamak için önce canlı kavramını iyi oturtmak gerekiyor.

    kompleks davranışlar göstermek, büyümek, çoğalmak hatta metabolizmaya sahip olmak her ne kadar canlılığa ait şeyler gibi gözüküyorlarsa da, bunları başarmak için canlı olmaya falan gerek yoktur.

    örneğin tornadolar oldukça kompleks davranışlar gösterirler. kristaller de kopya oluşturmak suretiyle büyürler. bilgisayar virüsleri çoğalırlar ki bu özellikte ilginç olan çoğalmaya canlılık dediğimiz zaman eşeyli üreyen canlılarda tek bir canlı kendi kendine çoğalamadığı için bireyleri canlı kabul edemeyeceğimizdir. tabi bir de kısırlık var.

    yangınların ise metabolizmaları vardır. biz organik karbonu oksijen ile yakarken, yangınlar da benzer bir şekilde oksijen ile ağaçları yakıp enerji açığa çıkarırlar, bu enerjiden beslenir ve büyürler. kimyasal süreç aynıdır.

    cansız ve canlı sistemleri birbirlerinden ayıran temel fark mutasyondur. cansız varlıklar büyürken ve çoğalırken bu işlemi kusursuz kopyalar oluşturarak yaparlar. canlılıkta ise kopyalama işlemi sırasında genetik materyalin yapısı nedeniyle mutasyonlar olur. dolayısıyla canlı kopyalar birebir olmazlar ve zamanla canlı sistemler evrilirler.

    canlılardaki bu kopyalama işleminin nasıl olduğuna biraz bakmak lazım.

    bilgi depolama sistemi olan dna kendini eşleme sırasında (replikasyon) önce çift sarmal yapı ayrılır, sonra ucu boş kalan bazlarlara, stoplazmaya alınmış yeni nükleotidler eşleşir ve ortaya iki adet dna meydana gelmiş olur. bu işlem sırasında eşleşmeler önceki ile aynı olmayabilir ve bu olay bir mutasyon çeşididir. dış etkenler ve radyasyon sonucu bozulan dna'nın onarımı sırasında* da bozulan, bir parçası kopan dna'ya benzer bir biçimde yeni nükleotidler eklenir ve yine mutasyonlar oluşabilir. ilgili video

    bu dna tamiri ve kopyalaması sırasında oluşan mutasyonlar hucre içi işleyişi genelde kötü bir şekilde etkilerler. bunun sonucu olarak genelde senescence denen hücre yaşlanması görülür. oluşan atıkları düzgün bir şekilde atamayan ve enerji üretimi azalan, işleyişi bozulan hücre yaşlanır. dna bozunumu daha da vahim ise programlı hücre ölümü olur. bazen de mutasyon kontrolsüz hücre bölünmelerine yol açar ki bunlara genelde tümor demekteyiz.

    dna replikasyonu sırasında olan diğer şey ise telomer kısalmasıdır. kromozomların ucunda bulunan bu telomerler dna'nın bölünmesine ve uçlarının korunmasına yardımcı olurlar fakat her dna bölünmesinde bu parçada kısalma olur. defalarca bölünmelerden sonra kritik bir eşiği geçen bu kısalma sonucunda hücre artık bölünemez hale gelir. bölünemeyen hücre kendini yok edecek diye bir kaide yok fakat dna bozunumu ve onarımı işleminin devamı ve önceki mutasyonlar dolayısıyla hücre sonuçta senescene evresine geçiş yapacak ve sonunda ölecektir. (kendi başlığında detaylıca anlatılmış)

    bir hücrenin bölünme limitini* telomer uzunluğu belirlemekte. dolayısıyla dış etkenleri bir kenara bıraktığınız zaman buradan yola çıkarak canlının ideal şartlarda ne kadar yaşacağı kestirilebilir. insanlarda bu ortalama 125 yıl kadardır.

    yani canlılık kendini oluşturan kopyalama mekanizması gereği ölümlüdür.

    (bkz: bicentennial man)

  • teee ne zamanlar yurduma walkman denen gavur icadi ilk geldiginde tek tip kulagin ustune oturan sungerli tiriskadan kulakliklarla tanismistik. simdi ise zrilyon cesit kulaklik var, secmesi zor. ben de bir turlu dogru kulakligi bulamayan ukteci arkadasim ve ayni sorundan muzdarip diger arkadaslarima biraz yardim etmeye calisacagim.

    yukarida bahsi gecen turde kulakliklari ancak havayollari ucakta muzik dinlemek/film izlemek icin verdiginde mecbur kalinca kullaniniz, onun disinda kafaya oturmayisi ve sesin cogunu kaybetmeye yolacisi sebebiyle tercih etmeyiniz.

    diger tur kulakliklari kulagin icine yerlestirilen ve kulagin disinda kalan diye ikiye ayirabiliriz.

    kulagin icine gecenler cok basit, iki ufak ustu ince sunger kapli parcayi kulak deliginize yerlestiriyorsunuz. bunlar -eger hareketli bir spor yapiyor, zip zip ziplamiyorsaniz, basasagi durmuyorsaniz- dusmezler zirt pirt. (bir de kulak arkasina gecen sabitleyicisi olanlar var, bunlar pek rahat olmuyor, kulagin ust kismini acitabiliyor. sabitleyicisi kafa uzerinden olanlar icin asagiya...)
    ses de direk kulak deliginize gelir kulak ici kulakliklarinda. mis gibidirler. yillardir kullandigim cesit budur. ama bunlarla ilgili sorun su: surekli kullanildiklari icin zaten incecik olan kablo bu kulak parcasi (earpiece) ile birlestigi yerde zayifliyor cekistire cekistire kullanildikca. once cizirti, sonra temassizlik, sonra da mefta oluyor. israrla sony kulakliklar alip bu sorunla karsilastim, sonunda bir phillips aldim ve onda kaldim. tepe tepe kullaniyorum kac yildir, bana misin demedi. oyle ozel bir kulaklik degil, siradan, o kadar siradan ki bir model numarasi falan da yazmiyor ustunde ki buraya yazayim. fazla para da bayilmadim, kesinlikle tavsiye ederim.

    bu kadar reklam tanitim pazarlama yapiyoruz, tuketici haklarini cignemeyelim, risklerden bahsedelim. kulak ici kulakliklarin diger kulakliklara nazaran daha fazla isitme kaybi riski tasidigi soyleniyor -kulagin icinde oldugu icin. ozellikle yuksek sesli muzik dinleyenlere "demedi deme!" demek istiyorum. gerisi size kalmis (ben pantera mantera dinledim, hala duyuyorum, 10 yil sonrasini bilemem.)

    gelelim kulak disi cesitlere. bunlarda daha bir cesitlilik var. cesitliligin ana sebebi ise kulagin disinda kalan bu kulak parcalarini nasil orada tutacagiz sorusunun pek cok cevabi olmasi. bazilari bas ustunden oluyor, digerleri enseden dolasan bir sekilde sabitleniyor. bu kulakliklarla ilgili sorun fazla yer kaplamalari --ve kulaklik dedigin sey gerektiginde cirt diye cebine sigabilmeli. enseden dolasan tipi bu yuzden hic tavsiye etmiyorum, cunku katlanir versiyonunu gormus degilim (ayrica da kulagin ustunden geliyorlar o yuzden yukaridaki acitma sorunu yasanabilir). kafanin uzerinden dolasan (saca tac takmis gibi oluyor hani) versiyonunun katlanabilirleri var, bayagi kuculuyorlar. durup durup kafadan alna veya arkaya dogru kaymasalar fena degiller aslinda. yalniz kafada sabit durabilme ve hacim(tasinabilirlik) ters orantli gibime geliyor.

    kulak disi cesitlerde favorim gurultu ekarte edici (noise cancelling) kulakliklar. bunlari pek cok marka uretiyor, pilotlarin kulakliklarina benziyorlar, kulaklari sanki yarim dairemsi bir kulak parcalarinin icine aliyorlar. bunlarda muzik dinlemek harika, ses kalitesi ve detay kulak ici kulakliklara gore cok daha iyi. ama iki sorun var: 1. iriler, maksimum katlanabilir versiyonlari bile cebinize sigmaz (belki palto cebine sigar). 2. gercekten dis gurultuyu izole ettikleri icin disarida kullanmamanizi tavsiye ederim, trafige ve etrafinizdaki insan guruhuna tepkilerinizi azaltacak cunku, tehlikeli olabilir. ben sahsen sadece ev/ofis'te kullaniyorum noise cancelling kulakligi. bunun icin birebir: gurultu yapan, devamli telefonda konusan ev/is arkadaslariniz varsa artik yoklar. (benim kullandigim panasonic, bir sure sonra kulaklarimin kizarmasi disinda sikayetim yok. tavsiye ederim ama piyasada daha iyileri de bulunabilir diye dusunuyorum.) bunlar biraz daha pahalica onu da belirtmek lazim.

    kulaklik alirken dikkat edilecek hususlardan en onemlisi rahatliginiz ve kulak sagliginiz konusunda ne derece pimpirikli oldugunuzdur. bunun disinda dogru kulakligi ararken 1. nerede kullanacaginiz, 2. ne tur muzik dinleyeceginiz, 3. butceniz, 4. kulaklarinizin buyuklugu(!), 5. hacim konusunda tercihiniz (ille de cebe mi girsin, yoksa cantama atarim mi), 6. muzik dinlerken ne kadar hareketli olacaginiz ve unutmus olabilecegim daha pek cok faktoru goz onunde bulundurmak gerekiyor. kolay gelsin!