hesabın var mı? giriş yap

  • koltuğu indirirken arkasındaki kişiden izin alma nezaketinde bile bulunmayan birine kaldırır mısın ne demek? belli ki nezaketten incelikten anlamıyor. kaldır ulan koltuğu ayı iki büklüm kaldım burada görmüyor musun hıyar demeliydi.

  • 2015 genel seçimlerinde saray soytarısı kontenjanından milletvekilliği yolu yapmaya çalışan bir zatın kusmuğu.

    "yavuz bingöl, cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın berkin'in annesini yuhalatmasını 'insani bir şey' olarak nitelendirdi. hürriyet gazetesinden ahmet hakan'ın sorularını yanıtlayan bingöl, erdoğan'ı 'burada da tayyip bey'in duygusallığı rol oynuyor. sokaklarda ölmüş annesine küfredildiği zaman ertesi gün o da berkin elvan'ın annesini yuhalattı. bu çok insani bir şey...' sözleriyle savundu."

    http://ilerihaber.org/…gusal-yuhalatma-insani/6188/

    beklediği ilgiyi gördü sanırım:

    http://ilerihaber.org/…-bingole-tepki-yagiyor/6205/

  • "şu demirtaş suçlu ama..." yorumlarında gına geldi. onu da savunduruyorsunuz adama. arkadaş, suçluysa cezasını çeksin, mahkemelerimiz yargılasın, suçunu kanıtlasın, tck'da ne yazıyorsa o suçla ilgili, o kadar süre yatsın, bunu istemeyen şerefsizdir zaten. keza kavala için de aynı süreç işlesin. evrensel hukukta da böyle. olması gereken bu. gerek yasin börü ve arkadaşlarının başına gelenler, gerek 15 temmuzda yaşananları hepimiz biliyoruz, bunlarla ilgili kim suçluysa gün yüzü görmesinler. bu olması gereken şey.

    ama ya suçlu değilse, soruşturma için içeride tutuluyorsa, yeterince suç bulunamıyorsa...

    bu neden bu kadar önemli biliyor musun sevgili meriç? yarın aynısı sana da, bana da, bir tanıdığına da yapılabilir. ergenekon sürecinde, balyoz sürecinde yapıldı. şu anda hukuksuzca tutuklu binlerce khk'lı var. (neden hukuksuzca diyorum, devletin zamanında izin verdiği şeyleri yaptıkları gerekçesiyle suçlu gösteriliyorlar, legal bir bankaya, kendi hesabına para yatırdı diye işinden atılmış, hapse girmiş insanlar var. ha bu arada bankanın kurucusu bugün spk başkanı vs.)

    iyi oku meriç. yarın şuursuzun biri gelip, seninle ilgili bir iddia ortaya atar, 4-5 yıl hapiste kalırsın daha hüküm almadan. bunu ister miydin? kendine istemeyeceğini başkasına da isteme. özgürlük çok kıymetli, bir saatini bile sana geri verecek kimse yokken, insanların yıllarını yiyorlar zindanlarda.

    tanım: olması gerekeni savunmuş komedyen.

    gelen mesajlar üzerine edit: yazdığım şeyin arkasındayım. anlatmaya çalıştığım bu soruşturmaların hala sürmesinin adalete güveni sarstığının anlaşılması. bu devletin savcısı/hakimi/polisi 4-5 yıl boyunca işlenen suça yönelik delil bulamıyorsa/dava açamıyorsa/davayı sonuçlandıramıyorsa adaletten nasıl bahsedebiliriz? adalet demek af demek değildir, suçluysa cezasını vermek, suçsuzsa haksızlığa uğramasını engellemektir. demirtaş o sözleri söylemiştir, halkı sokağa çağırmıştır ve bunun sonucunda insanlar ölmüştür. tamam, o zaman cezasını verelim, "dur biraz bekle (4-5 yıl) iddianame yazıp, seni yargılayacağız" denebilir mi? başımıza gelse "nerede bu devletin adaleti" demez miyiz?

  • suyu bedava veriyorlar ya, bir de ona hastayım. doldur doldur iç. ekmek mi bitti, hiç söylemene gerek yok, hemen doldururlar. küçük kebapçıda işin tıkınmak, büyük kebapçıda, restoranda "garsonla gözgöze geliym de bi su istiym boğazımda kaldı" derken geberir gidersin haberin olmaz.

  • başlık: beyler bugün 86 model murat 131 le

    entry: 0 dan 100 e kaç saniyede çıkcak diye bi deneme yapayım dedim. izmirden afyona vardım hala 100 e çıkamadım amk.

  • geçenlerde, internette gezinirken gözüme takılan ve okuyup araştırdığımda da'' vay be'' dediğim olay.
    diğer bir adı ise suni yağış ,yani havanın insan eliyle değiştirilmesi olayı.biraz daha açacak olursak şöyle başlayabiliriz.

    çoğu zaman mevsimlerdeki anormal değişiklikler insanları etkilemişlerdir .işte bu etki kuraklık zamanlarında daha fazla görülmüştür.çünkü her canlı gibi bizimde besin maddelerine ve suya ihtiyacımız vardır.bundan mütevellit insanoğluda evrimin kendine verdiği gelişmiş aklı kullanıp ,hava olaylarını kendi lehine çevirmeye çalışmıştır.bunu ilk olarak vincent schaefer ve ırving langmuir adlı kişiler(1940'lı yılların sonuna kadar) bulutları tohumlamak için uçaktan, ezilmiş kuru buz (katı co2) parçacıkları attılar.

    1947'de bernard vonnegut adlı kişi ise, gümüş iyodürü bulut tohumlama işleminde kullandı. gümüş iyodür, buz kristaline benzer bir kristal yapısına sahip olduğu için -4°c ve daha düşük sıcaklıklarda etkili bir buz çekirdeği olarak hizmet eder. gümüş iyodürü kullanmak, kuru buzdan daha kolaydır . çünkü bir uçağın kanadından çıkan veya yer yüzeyindeki kaynaklardan çıkan yanıcı maddelerden buluta taşınabilir. diğer maddeler örneğin kurşun iyodür ve bakır sülfür de etkili buz çekirdeği olmasına rağmen, gümüş iyodür bulut tohumlama işlemlerinde en yaygın olarak kullanılmaktadır.

    gelelim nasıl çalıştığına:

    bulutta yağmur damlalarının oluşması bergeron— findeisen teorisine göre şekillenmektedir. bu teoriye göre, buz kristalleri olmadan yağış olmaz. ancak daha sonra yapılan araştırmalar bazı bulutlarda buz kristalleri olmadan da yağış meydana geldiğini ortaya koymuştur. bu tip yağışlar daha çok okyanus üzerinde oluşan kümülüs tipi bulutlarda meydana gelmektedir. bergeron ve findesien buz kristallerinin yağışın ettiklerini şöyle açıklamaktadırlar; içinde buz bulunan, bir de su bulunan ayrı iki ortam düşünelim. her iki ortamda da sıcaklık aynı olsun. buzun buhar basıncı, suyun buhar basıncından daha azdır. aynı ortamda su ve buz bulunması durumunda buza göre havanın nemi %100 doymuş halde iken, suya göre doymamıştır. bunun bir neticesi olarak su için yoğunlaşma henüz başlamamasına rağmen buz kristalleri üzerinde yoğunlaşma devam eder. buz kristalleri büyümeye devam ettikçe bulut damlacıkları da buharlaşmaya başlar. böylece büyüyen kristaller aşağıya düşmeye başlar. düşerken diğerleriyle birleşerek daha iri bir hal alırlar. eğer düşme esnasında bulutun altındaki hava bu buzu eritecek kadar ılıksa, onlar yere yağmur olarak, eğer o kadar ılık değilse dolu veya kar olarak düşer.yani buzlu bir bardağın etrafında havadaki su buharı nasıl yoğunlaşır veya buz dolaplarında buzlanma da havadaki su buharını hızlı bir şekilde dondurur.

    işte suni tohumlamada gümüş iyodür amonyum nitrat, kadmiyum iyodür, diğer higroskopik materyaller çekirdek vazifesi görmek üzere yağmur bulutuna püskürtülmektedir. bu durum havadaki su buharını hızlı bir şekilde yoğunlaştırır veya dondurur. en tesirli olanı ise gümüş iyodürdür. ancak bu maddelerin tesir derecesi sıcaklıkla değişir. örneğin, bir gram gümüş iyodürün oluşturduğu kristal sayısı -6 °c de 10 iken 14 °c de bu sayı 1010 ise çıkar. netice olarak suni tohumlama olabilmesi için öncelikle nem oranı yüksek bir bulutun mevcut olması ve bulut üstü sıcaklığın belli bir değere düşmesi gerekir.yani komplike bir durumdur rüzgar hızından tutunda her şey olayı etkileyebilir.tohumlamadan 15 dakika veya birkaç saat sonra yağış olabilir. orta şiddetle sağanak üreten yaz kümülüs bulutları ve alçak kış bulutları uygun tohumlama imkânı sunar.

    ayrıca bulut tohumlamada 3 yöntem vardır.
    1-statik bulut tohumlama : gümüş iyodür gibi kimyasal maddeleri bulutların içine yaymak
    2-dinamik bulut tohumlama: yerden dikey hava akımlarını artırarak bulutların daha fazla suyu yağmura çevirmek
    3-higroskopik (nem çeken) bulut tohumlama: bulutların alt kısımlarına patlayıcılar ve fişekler ile tuz dağıtmak.

    yağmur bombararı

    nasıl olduğuna dair şekil

    dünyada suni yağış/hava modifikasyonu kullanan ülkeler

    son söz:bu konu benim ilgimi çekmişti ,umarım sizde beğenirsiniz paylaşmak istedim.birde bu konu hakkında uzman değilim okuduğum bilgilerden derleme yaptım saygılarla.

  • resmin bulunduğu oda, ressam velasquez'in alkazar kalesindeki stüdyosudur. bu oda, daha önceleri dünyanın en bahtsız insanlarından birisi olan kral 4. felipe'nin 17 yaşında ölen oğlu baltasar'a aittir. resimde görünen oda, 1656 yılında yani resimin yapıldığı tarihte içinde rubens'in resimleri ağırlıklı olmak üzere bir çok resim barındırmaktadır. tam karşıda duvarda yukarıda asılı duran iki resim de rubens'in çalışmalarının birer reprodüksiyonudur. yani, oda hayali değildir. mekan, gerçektir. ressamın bu resmin mekanı olarak bu odayı seçmesi, yani kralın biricik ölen oğlunun odasını seçmesi, hayatın yani o anda odada gerçekleşen an ile ölümün yani bir zamanlar yaşayan kralın oğlunun ölümünün bir kesişimidir. yaşam ve ölüm. gerçek ve reproduksiyon yani gerçek olmayan.

    velasquez, hayatı boyunca yaptığı resimlerde hiç bir zaman las meninas boyutlarında bir resim yapmamıştır. bu resim kendisinin yaptığı en büyük boyuttaki resimdir. las meninas'ta görülen kanvas ise büyük boyutlarda bir kanvastır. daha önce defalarca kral'ın ve kraliçe'nin resimlerini yapmış olan ressam, hiç bir resminde kral ve kraliçe'yi bu denli büyük boyutta bir kanvasta resmetmemiştir. arkada siluetleri yani bir nevi reprodüksiyonları görülen kral ve kraliçe'nin yansımalarının, velasquez'in o sırada resmini yapmakta olduğu kanvastan gelmesi ise geometrik olarak mümkün değildir. çünkü kanvas nerdeyse 30 derece açıyla aynaya açı yapmaktadır. işte bu nedenlerden dolayı resimde görülen resim, las meninas'ın kendisidir. yani arkası bize dönük olan ve bize gösterilmeyen resim de las meninas'ın kendisidir.

    kral ve kraliçe'nin yansımalarını geometrik olarak değerlendirecek olursak, kral ve kraliçe'nin aynadan yansıyabilmeleri için tam olarak kanvasın çaprazında ayakta durmaları gerekir. sanki resimde, kral ve kraliçe odaya aniden girmişler de o anda orada bulunan infanta margarita, nedimeler, cüceler ve yanındaki saray korumasına bir şeyler fısıldayan dul kadın- kendisi resmin yapıldığı tarihte yani tam olarak 1656'da kocasını kaybetmiştir- hepsi birden odaya giren kral ve kraliçeye bakmaktadırlar. aynanın yansıması kral ve kraliçe'nin odada bulunduğunu kanıtlar gözükse de, kral ve kraliçe'nin kesin olarak odanın içinde olduğunu kanıtlayan şey de kapının başında odaya girdiği yada çıktığı belli olmayan kişidir. bu kişinin adı jose nieto'dur ve kral ve kraliçe'nin saray erkanında her zaman yanlarında bulunan bir kişidir. eğer jose nieto odanın içindeyse, kral ve kraliçe de o odada bulunur. böylece kral ve kraliçe, odanın bizim görmediğimiz yüzeyinde bulunmaktadırlar. ancak geldikleri yönde odaya açılan başka bir kapı bulunmamaktadır. yine gerçek ve reprodüksiyon birlikte.

    bir başka nokta, kapının ardındaki boşluktur. ışığı kullanmayı çok iyi bilen ressam, nedense, aynanın üzerindeki yansımadan odanın açılan pencerelerinden odaya sızan ışığa kadar tüm aydınlatmayı mükemmel biçimde resmetmişken, kapının ardına kapının kenarındaki perde dışında hiç birşey çizmemiştir. sanki oda, boşlukta bir yerde salınıyormuş gibi odanın ötesini bomboş bırakmıştır. ki bu boyutta ve ayrıntıda yapılan bir resim için gözden kaçan bu ayrıntı, odayı gerçeğin dışında bir yere koyar.

    ve gözlemci. siz de bu resme bakarken bu resme dahilsiniz. çünkü resmin sınırları aynanın varlığıyla birlikte odanın içinde bulunan kral ve kraliçeyle birlikte aslında sizi de yansıtır. aynanın ötesinde duran bizler, gerçekten var olan bu odaya, bir resimden bakınca, aynanın öteki tarafındayızdır. tıpkı kral ve kraliçe gibi. ancak bizler değil kral ve kraliçe yansır aynaya. ancak velasquez, resimde tam olarak resmin odak noktasına yani bize bakmaktadır. sanki oradan bizi içeriye çağırmaktadır.

    resimde görülen kanvasta yer alan resmin kendisi de las meninas olduğu için, bu resim aynen michel foucault'nun dediği gibi reprodüksiyonun reprodüksiyonudur. aynada yer alan kral ve kraliçe'nin yansımasının tıpkı velasquez'in venus'ünde olduğu gibi blur olması, kral ve kraliçe'nin yani bir yerde iktidarın aslında sadece bir imajinasyon olduğunu anlatır. kanvas'ın yanında yer alan resmin içindeki nedimeler, infanta, cüceler ve dedikoducu ikili son derece net olarak görünürken, bakış açısının uzağında yer alan kral ve kraliçenin odadaki varlığını kesinleyen jose nieto ve aynadaki yansımalar o derece blurdur. ancak biliyoruz ki uzakta gördüğümüz aynanın içindeki kral ve kraliçe ve jose nieto net olsaydı, bu kez de hemen önümüzde duran ressam ve diğerleri blur görünecekti. ancak ressam aynen gerçek hayatta olduğu gibi gözümüzün önünde duranı net olarak resmetmiş, uzakta duranı bir fizik kuralını gerçekleştirir gibi olsa da blur resmetmiştir. ancak tüm perspektifte yani evrendeki tüm objelerde blurluk bulunmaz. herşey aslında nettir.

  • yetişmiş elemana hala çırak maaşı verenlerin şikayet konusu.
    adı üstünde ,yetişmiş. hakkı neyse ver ki kalsın,kusura bakmayacaksın,kimse hayrına çalışmıyor.