hesabın var mı? giriş yap

  • linkten görülebilecek fotodur. 1 mayıs kimleri bir araya getirmiş!

    http://imgur.com/07mpo7q

    bunlar okurlarını 6 yaş seviyesinde filan mı zannediyor acaba?

    edit: lamneth haklı, başlığı dikkatsiz açmışım, 1 mayıs 1977'ye değil günümüze ışık tutan (!) bir foto aslında. özür dilerim.

  • mühendislere sallamak adına bilgi sahibi olunmadan yine fikir sahibi olunmuş. ülkenin en büyük problemlerinden biri de bu sanırım. bilal'e anlatır gibi anlatalım o zaman.

    zira örneğin renault'nun dünyaca ünlü 1.5 dci k9k motoru bursa oyak-renault fabrikasında yapılır. zira çoğu kişi bilmez, mercedes a serisi, nissan qashqai gibi markalar da bursa'da üretilmiş bu motoru kullanır. sen alman arabası diye mercedes alırsın, motoru bursa yapımıdır. bu 1.5 dci bu motorun yerlileştirilmiş parça oranı da hayli yüksek olup, her geçen süre de artmaktadır.

    mercedes, veya alman mühendisler bu kişilerin iddia ettiği gibi motor yapmayı bilmiyordur da bursa'da yapılan motoru mu almaktadır? hayır. motor yapmak artık know-how değil, çalısma prensibi yüz yıla aşkın süredir biliniyor. ancak otomotiv sektöründe artık yarış o kadar sert ki, her şey maliyet. maliyet de seri üretimin çokluğu ve sayısı ile ilgili. sayı ne kadar artarsa maliyet düşüyor. o yüzden yeni motorlar üretip, yeni motorlara yatırım yapmak yerine, halihazırda üretilen ve sayısal üretim fazlalığından dolayı maliyetlerini optimuma çekebilmiş motorları alıyorlar. yani kısaca bu renault motoru o kadar tutulmuş ki, üretim adetleri artmış, üretim adetleri artınca alt parça üretim adetleri de artıyor, ve pazarlık şansı dolayısıyla üretim maliyetleri de azalıyor tedarikçilerden alınan parçalarda. siz buna "sürümden kazanmak" diyebilirsiniz kısaca.

    bu yüzden motor yapmak ve lisansını almak değil, piyasada tutunabilecek, yarışabilecek, daha doğrusu maliyeti bu motorlarla yarışabilecek motor yapmak zor. zira köşe başları hep kapılmış. hem de yüz yıldır. dizel motor piyasası fransız markaların elinde mesela, renault ve psa gibi. almanlar bile bu piyasayı kolay kolay ele geçiremiyor. örneğin volkswagen'in dizel motor emisyon konusunda abd'de nasıl gümlediğinin üzerinden de çok geçmedi, hatırlanır.

    yine aynı mantıkla lüks araba piyasasında köşe başlarını da almanlar tutmuş, buraya yerleşmiş mesela. yine aynı örnekten gidelim, örneğin renault lüks araba yapmayı bilmiyor mu? fransız mühendisin kapasitesi mi yok? hayır, ancak lüks araba segmenti alman markalar tarafından tutulmuş, köşe kapılmış. artık renault pahalı araba bile üretse bu segmente giremiyor. pahalı araba üretmek de artık bir know-how değil, vites dişlisini sessiz olsun diye fosfat kaplamak yüz yıldır biliniyor. ya da kasa daha geç dağılsın, daha az ses çıkarsın diye punta kaynak yerine lazer kaynakla birleştirmek de sır değil. ancak bu maliyet getiriyor, maliyet getirince araba pahalılaşıyor. ve bu segmentte zaten mercedes var, ne kadar pahalı araba üretsen de artık bu segmentin köşe başını tutmuş markalar arasına giremiyorsun. yine aynı mantıkla orta alt segment de fiat, opel, renault gibi markalar tarafından tutulmuş mesela (ki fiat alfa romeo'yu da üretir). mercedes de bu segmente girmeye ve küçük ve daha ucuz araba üretmeye çalıştı, ancak modeli piyasada başarılı olamadı, hatta yollardan toplatıldı (eski küçük a serisi). bu macerayı bıraktı, kendi segmentinde devam etti. yani sorun üretememek değil, üretmemek, yani piyasada o segmentte tutunabilmek.

    motorun en önemli parçası motor bloğu, yanma içinde gerçekleşir. volkswagen ve audi gibi markaların motor blokları izmir çiğli'deki türk tedarikçide yapılır mesela. ya da bentley'nin milleri gebze'deki tedarikçide yapılır. ford'dan bmw'ye, lexus'tan maserati'ye çoğu markanın o bayıldığınız alüminyum jantları izmir'deki türk tedarikçide yapılır. pistonlar izmit yapımıdır. sen alman diye alırsın, içindeki çoğu parça türkiye yapımıdır. bu tarz birçok örnek var. en son çip krizi de buna örnek, çip yapan birkaç firma var, ancak piyasayı tayvan'daki tedarikçi öyle bir ele geçirmiş ki, zira sürümden dolayı o kadar optimum ve az maliyetle ürettiğinden tüm markalar bu tedarikçiden parça alıp buna bağlı kalmışlar ki, adamlar üretimi azaltınca tüm markaların üretimi durdu. diğer tedarikçilere de acil olarak geçemiyorlar, zira hem pahalı alacaklar, hem de kapasite ve hat yatırımı vb. gerekir yeni tedarikçide. otomotiv sektörü artık globalleşti. hiç bir araba artık yüzde yüz alman veya fransız değil. konu daha ziyade maliyet. bunları bilmeden bu tarz yorumlar yapmak komiklik veya en basit tabirle bilgisizlik.

    edit: bir çok soru geldi, edit yaparak toplu olarak cevaplamış olayım; başlıkta metal alaşımlı motor bloğunun malzemesinin büyük sır olduğu ve bu yüzden yapılamadığı gibi bir bilgi varmış, bu konuda yorumum sorulmuş. sektörde deneyimli her mühendis size benzer cevabı verir: bu bilgi doğru değildir. zaten yazdığım üzere en büyük metal alaşım alüminyum enjeksiyon motor bloğu üreticilerinden biri izmir çiğli'dedir. dünyanın en büyük otomotiv üreticisi volkswagen grubun bazı modellerinin motor blokları burada dökülür ve üretilir. yine aynı şekilde oyak-renault 'nun da kendi alüminyum motor bloğu üretim tesisi vardır bursa'da. yine yukarda bahsettiğim gibi büyük markaların motorlarının ve vites kutularının birçok kritik parçaları da türkiye'deki türk tedarikçilerde üretilir ve örneğin peugeot'ya, ford'a, toyota'ya, mercedes'e vb. gönderilir. balata üretimindeki karışımlar metale göre daha özeldir mesela, ancak bu da öyle ulaşılmaz bir sır falan değildir, kendi reçetesi ile balata üreten de türkiye'de birçok tedarikçi vardır uluslararası büyük markalara parça veren.

  • bilmesi.
    evet adamın çok şey bilmesi, ama ukalalık gibi değil, hmmm nası desem, işinde uzman olması diyim.
    yani ne sorsan yanıtlaması, ya da bir hobisi var diyelim, örneğin caz, adam caz tarihinden, enstrümanlarına kadar her şeyi biliyor mesela,
    ama gösteriş yapmıyor, sırası geldikçe, ona soruldukça tevazu içinde yanıtlıyor.
    bilgi güçtür.
    bilgi diğer tüm defoları kapatır.

  • 1. şifreye göre daha düşük mertebeye verilmiş olma ihtimali var, çünkü daha az başarı oranı sağlıyor.

    1. şifre --> 40 sorudan 35 üzeri doğru cevap --> premium şakirt
    2. şifre --> 40 sorudan 30 üzeri doğru cevap --> gold şakirt
    3. şifre --> 40 sorudan 20 üzeri doğru cevap --> standard şakirt

  • saçma sapan bir gelenektir. hukuken de karışıklıklara sebep olur. zira evlilikle değişmediğinden soyad da aynıdır. staj yıllarımda bir davaya denk gelmiştim. duruşmalı bir idare yada vergi mahkemesi davasıydı.

    aile komple davacı.
    şu dedenin ismi verilmesi geleneği bir yerde kırılmış ailede ve çocuklardan birine babanın ismini vermişler. sonra dedeler de aynı isim döngüsüne girmiş. velhasıl ailenin erkeklerinin neredeyse hepsinin ad soyad aynı. hakim duruşma boyunca kafayı yedi. beyan alacak yanılmıyosam soyad mümin'di. celal mümin. hangi celal mümin? celal mümin oğlu celal mümin.

    adama diyo ki kaç çocuğun var. 3 tane. isimleri ne? celal, celal, biri de allahtan kız olmuş. neden isimlerini aynı koydun? birine babamın ismini diğerine dedemin ismini koydum diyo.

    velhasıl hakim kimin kim olduğunu çözemedi. zaten katip de bişeyleri yanlış yaptı. sinirlendi bi sonraki duruşmaya erteledi ifadeleri.

    not: henüz tc kimlik no yoktu, mahkeme salonunda pc ve printer değil daktilo vardı.