hesabın var mı? giriş yap

  • akıldan şu düşünceleri geçirendir:

    -emeklidir.
    -işsizdir.
    -öğrencidir.
    -izindedir.
    -sporunu yapıp, kahvaltısını edip işe öyle gitmiyordur heralde.
    -kesin işsizdir.
    -hem benden geç işe gidip hem de daha çok kazanmıyordur di mi lan?
    -lütfen kazanmıyor olsun lan.
    -o da işten çok geç çıkıyordur kesin.

    neyse ki işe vardığınızda düşünecek daha iğrenç şeyleriniz olacak.

  • hitler'den 1 gün sonra ve aynı führerbunker'de evvela 6 kızını, sonra kendisini öldüren kişi.

    bu kadın başlı başına incelenmesi gereken birisi. ömrünün yarısına kadar sahipsiz kalmış, öfkeyle yoğrulmuş, sonra bir ideolojide kendini bulmuş, öfkesini hırsa ve saplantıya çevirmiş, liderle kendini özdeşleştirip tüm hayatını buna göre şekillendirmiş, bunda en iyi olmaya çalışmış, nihayetinde de lideri için herşeyini yok edebilmiş birisi.

    çocuklarının hepsinin baş harfleri "h", böylece "h"itler'in ismiyle özdeşleştirmiş. yine 6 çocuğu olması da tesadüf değil, bunun sebebi de "h-i- t- l- e- r".

    sadece bunlar değil, okuduklarıma göre saç kesiminden kıyafet tercihine, yediği yemeklerden dinlediği müziklere kadar herşeyini hitler'e göre düzenlemiş. bildiğimiz "sünnet" mevhumu var kadında. yani hitler işin bokunu çıkartmayıp, "yaşam alanı" (bkz: lebensraum) nı sağladıktan sonra silahlı mücadeleye son verseydi ve hayatta kalsaydı, hitleri basbayağı peygamber ilan edeceklerden birisi bu kadındı. öylesi bir tapınma..

    bu kadını ve psikolojisini doluya koysam almıyor, boşa koysam dolmuyor. 6 tane evladını tek tek uyutmuş ve elleriyle öldürmüş. bunda asil bir taraf yok. korkuyla yaptığını da zannetmiyorum. hala gösteriş gibi geliyor bana..

    ama dönem almanyasını ve psikolojisini anlayabilmek adına bu kadın nirengi noktalarından birisidir. hitler bile kendine, bu kadın kadar inanmamış.

  • başıma geldi bu. gecenin saat dördünde acı acı çalan telefonu açtım. numara bende kayıtlı değildi. telefonun karşısındaki ağlamaklı ses "seni unutamadım, hala çok seviyorum bunu bil" diyordu. sesi yabancı değildi ama tanıdık da değildi. hüzünlü kadınların sesleri nedense hep aynı tınıyı veriyordu. sustum, "orda mısın" dedi. buradayım dedim. nasıl olduğumu, görüşmeyeli neler yaptığımı sordu. anlattım.

    evlendin mi? dedi tedirgin bir sesle. hayır yalnızlığa alıştım dedim. bir süre sustuk. bana başka birinin adıyla hitap edince onu tanımadığımdan emin oldum ama konuşmaya devam ettim. sanki bir zamanlar onu sevmişim gibi.

    kapatırken seni seviyorum dedi, "ben de"dedim. neden bilmiyorum, galiba buna ihtiyacı olduğunu düşündüm.
    iç çekerek telefonu kapattı. sabaha kadar uyumadım.

  • belki büyük bir kısımınız bana saf gözüyle bakacaksınız ama, benim hala umutlu olduğum maçtır. yok arkadaşım bitmedi bu maç. ben en azından penaltılara bırakabileceğimizi düşünüyorum.