hesabın var mı? giriş yap

  • rahatsiz olmus bunu da belirtmis. muhabir de saygi gostermis duruma. bu kadar abartilacak bir durum yok.

  • "konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin ama dinlersen yeni şeyler öğrenebilirsin."

    demiş dalai lama. ne güzel demiş.

  • ülkemizin insanının proteinden ne kadar uzak kaldığını gösteren haritalardır.

    portekizliler, ispanyollar etleri baya bir gömüyorlar, fakat bu liste içinde balık ve tavuğun da dahil olduğu genel bir et tüketim haritası. tabiki chorizo denen sucuk sabah , öğlen , akşam her zaman tüketiliyor , tapas denen şey etsiz olmaz. bunun yanı sıra portekiz'e sardalya zaten sürekli her şeyde yenilen bir balık.

    balık etinde ise gerçekten norveçli balıkçılar tüm ülkenin gıda ihtiyacını karşılıyorlar. somon ekmek gibi tüketiliyor.

    izlanda 'nın zaten başka şansı yok. hava ve iklim koşullarından dolayı hayvancılık ve tarım sınırlı ve ithalat kolay değil. mecburen balıkçılık sayesinde doyuyorlar.

    balkanlardaki et tüketiminin az olması beni şaşırttı ama bunu kültürel yapıdan çok ekonomik yapıya bağlıyorum.

    obezite konusunda ise ülkemizin birinci olmasının sebebi hamur işleri ve şekerdir. sabahları ikişer ,üçer poğaça ile güne başlayıp 4-5 şekerli çaylar içeriz. zaten biraz buruk , biraz eksi tatları beğenmeyiz. bir tatlının , çikolatanın , meyve suyunun iyi olma kriteri çok tatlı olmasıdır. eğer tatlı değil kakao , meyve veya farklı bir aroma tadı alınırsa bunu kimse beğenmez.

    tüm bunların yanında spor alışkanlığı olmaması , kimsenin yürümeyi sevmemesidir. altında araç olan 300 mt yürümeyi bile kendine yediremiyor. en çok yürüdüğümüz yerler avm lerin içi. bir de gece yatmadan önce yenilen kuruyemişler ve günde 4-5 öğün tüketimler, ekmekler ile bu daha da artıyor. kaliteli ve besin değeri yüksek gıdalar yerine vücudumuza bolca karbonhidrat , şeker ve yağ giriyor.

    bosna-hersek 'in ise obezitede en düşük ülke olmasının nedeni boşnak böreği ve cevabi yi bir kenara bırakırsak ülke halkının genlerinden dolayı sporu sevmesi ve spora olan yatkınlığıdır. aklınıza hemen futbol, basketbol , voleybol gelmesin . ülkede yapılan sosyal aktiviteler trekking , dağcılık , yürüyüş , kayak , yüzme gibi bir çok şey yaşam tarzlarına girmiştir. bosna mutfağı eski yugoslavya ülkelerinde bile kalorisi en yüksek yemekleri barındırmasına rağmen yaşam tarzı ve spor alışkanlıkları obezite oranın düşük olmasına etki eder. bir de çok mantıksız olmasa da boyları yüksek olduğundan dolayı vücut kitle endeksleri düşük çıkar. birde bu bölgede yugoslavya dönemi ve yakın dönem savaş zamanından dolayı iki öğün alışkanlığı ve bol kahve tüketimi vardır.

    edit : imla ve obezite eklentisi

  • biziz.
    mutsuzuz olm. hep bi arayıştayız, hep bi yarışta.
    amaçsızız. bizi peşinden sürükleyecek bi ideoloji yada hedef yok.
    tatminsiziz. herşeyi denedik, herşeyi tükettik.
    yalnızız. etrafımız kalabalıkken de yalnızız. yalnız hissetmedigimiz tek yer kardeşlerimizle uyuduğumuz odada "susadım" diye uyandığımızda bi bardak suyu koşarak getiren o melekle yaşadığımız zamanlardı.
    kandırıldık. hepimize yalan söylediler. hepimize süperstar olacaksın dediler. şimdi ekşide yazıyoruz.

    ne edebiyat çağına yetiştik ne felsefe çağına. ne savaşı gördük ne büyük buhranı.

    fotoğrafı bile içinde olmak için, oradaydım demek için çekiyoruz. yazık oldu bize be... iyi çocuklardık aslında. ziyan olduk.

    zorunlu edit:
    debe olsun diye yazmadım ama iki yüz küsür defa favlanınca dikkati mi çekti ve diğer entryleri de okudum. fight clup eleştirisi getirenlere; bu sözlükte fight clup taki o sahneyi kimsenin bilmediğini, öylece yutturabileceğimi düşünmeniz enteresan. buna arak yada çakma değil gönderme denir. işin ekstra hazin yanı bildiğimiz en sistem muhalifi eleştirinin de yine bir pop kültür ürünü olan hollywood yapımı bir film olması.

    kandırıldık. hepimize umut vaadeden delikanlı dediler, şimdi ekşi de yazıyoruz.

    ne edebiyat çağına yetiştik ne felsefe çağına. büyük buhran... hani şu gazap üzümleri'ndeki dönem... yaşamadık.
    çarıklarımızı da yemedik.
    mutsuzuz.
    amaçsızız.
    tatminsiziz.
    yalnızız.
    ve dün gece bütün bunların etkisiyle, format falan da takmadan, dilime geldiği gibi yazdım.
    canım sıkıldı şimdi... şu farklı renkte bağcıkları olan converse’lerimi giyeyim de kulağımda kulaklık, aklımda derin düşünceler, hiç dikkat çekmeden, çekmek de istemeden istiklal’de biraz yürüyeyim.