hesabın var mı? giriş yap

  • bir parça ketum olmanın her daim faydalı olduğunu gören, bilen, tecrübe eden insandır.

    şimdiye kadar 'beni o kadar iyi anlıyor ki' diye tanımladıklarınızdan kaçı sizi bu konuda yanıltmadı; çizgisini bozmadı; her daim yanınızda oldu? sizleri tanımasam da cevap veriyorum: hiçbiri.

    dilden çıkan her dert, gardınız düştüğünde size karşı kullanılacak esaslı bir kozdur. o yüzdendir ki hayatta iyi geçinmek ve sevmek zorunda olduğunuz kendinize bir iyilik yaparak ağzınızı sıkı tutun.

  • “10 yıl kadar önce genç bir cihangir solcusu olarak atatürk’ün yaptıklarını faşistçe bulduğum, biraz da küçümsediğim bir dönem olmuştu, bütün samimiyetimle çok özür dilerim ya… ne büyük adammışsın atam sen.” şeklinde bir mesaj paylaşmış bugün twitter üzerinden.

    bu ülkede kendini entelektüel zanneden insanların bile atatürk’ün kıymetini anlamları için, taliban’ın afganistan’ı ele geçirmesi; insanların şeriattan kaçmak için uçakların motorlarına sığınıp kaçabileceklerini sanacak kadar cahil kalıp yüksekten yere çakılıp ölmelerini görmeleri gerekiyormuş demek.

  • bugün saat 15.00'da başlayacak, s sports 2'den şifresiz olarak yayınlanacak olan formula 1 yarışı.

    önce bi pisti tanıyalım. pist şu şekilde: istanbulpark pist
    ilk olarak 2005'te yapılan istanbul gp, toplam 58 turdan oluşuyor. yarış saat yönünün tersinde koşuluyor. toplam pist uzunluğu 5338 metre. pistin en meşhur virajı olan 8. viraj 640 metre uzunluğunda ve pilotlar bu virajı tam gaz dönüyor; yaklaşık 5g'lik kuvvete maruz kalıyor. pistin en hızlı turu bugünkü sıralama turlarına kadar 1:24.770 ile montoya'ya aitti. 2005 yılındaki yarışın 39. turunda en hızlı turu atan montoya'nın bu derecesi hamilton tarafından 1:22.868 ile geçildi, hamilton pist rekorunu ele geçirdi.

    tanımı yapıp pisti kısaca tanıttıktan sonra hem şöyle bir yarışa kadar neler olmuş bir özetleyelim hem de yarın yarışı ilk defa izleyecek olanlara formula 1 yarışlarının kuralları ile ilgili basit bilgiler verelim.

    formula 1'de yarıştan önce pilotlar ve takımlar cuma günü iki, cumartesi günü bir olmak üzere toplamda 3 defa antrenman turları atar; cumartesi günleri ise sıralama turları gerçekleşir. bu sıralama turlarında pilotlar hangi dereceyi elde ederlerse pazar günü(yani bugün) yarışa o sıradan başlarlar.

    antrenman seansları: iki tanesi cuma, bir tanesi cumartesi sabah olmak üzere toplamda 3 defa gerçekleşir. pilotlar bu seanslarda araçları, pisti ve lastikleri denerler. hangi set lastiği kullanınca hangi performansı alacaklarını bu seanslar sayesinde öğrenen takımlar sıralama turları ve yarışta hangi stratejiyi uygulayacaklarını öğrenirler.

    sıralama turları: üç aşamalı olarak gerçekleşir. ilk aşama 18 dakika sürer. bu sürede piste çıkan sürücülerden en iyi 15 dereceyi yapanlar ikinci aşamaya geçerken 16-17-18-19 ve 20'nci sırada yer alan sürücüler bu aşamada elenir. ikinci aşama 15 dakika sürer. piste çıkan 15 pilottan ilk 10 tanesi son seansa katılmaya hak kazanır, 11-12-13-14 ve 15'inci olan sürücüler elenir. üçüncü aşamada 12 dakika sürer. bu sürede piste çıkan 10 pilot turlarını atar, en hızlı pilot pazar günü yapılacak olan yarışa ilk sırada başlar, diğer pilotlar da derecelerine göre sıralanır.

    drs (drag reducing system): drs, yarışlarda drs tespit bölgesi denilen belli alanlarda öndeki pilotla 1 saniyelik zaman farkı olduğu durumda otomatik olarak aktifleşen, arka kanadın bir kısmının yere paralel konuma gelerek açılması sayesinde aracın daha az hava sürtünmesine maruz kalarak düzlüklerde daha hızlı gitmesini sağlayan bir sistemdir.
    drs açık/kapalı hali
    sadece geçiş yapan araç drs kullanabilir. önceki yani geçilecek olan araç bu esnada drs kullanamaz. drs, kullanımına izin verilen alanlar haricinde(yukarıdaki istanbulpark'ın pist haritasında drs bölgelerinin nereler olduğunu görebilirsiniz) kullanılamaz. drs sıralama turlarında önce herhangi bir araç vb olup olmadığına bakılmaksızın drs bölgelerinde serbestçe kullanılabilir.

    drs'nin yanında bir de ers var. nedir bu ers? kısaca özetlemek gerekirse, bir f1 aracı motoru ortalama 600 beygir güç üretir. ers ise motora ek olarak 160 beygir civarında güç üretiyor. nasıl sağlıyor? normal motora ek olarak egzozda ve frenlerde oluşan ısı enerjisini geri dönüştürerek oluşan bu ekstra gücü motora gönderiyor. böylece pilotlar hızlanırken veya geçiş yaparken bu ekstra gücü kullanarak kendilerine avantaj sağlıyorlar.

    lastik çeşitleri:
    f1'de takımlar pistlerin, rakiplerinin ve hava şartlarına göre lastik seçiyor ve adeta birer lastik savaşına giriyorlar. f1'e sadece pirelli lastik sağlıyor. yarış günleri pirelli hangi set lastikleri getirirse takımlar onu kullanıyor. f1'de ağırlıklı olarak 3 olmak üzere toplam 5 çeşit lastik var:
    1- sert lastik(h): çevresi beyaz renk şeritlere sahip olan lastiktir. dezavantajı zor ısınması, diğer lastik setlerine göre pilotlar sert lastikle daha yavaş turlar atar. avantajı ise ömrü diğer lastiklere göre daha çok dayanmasıdır.
    2- orta hamur(m): çevresi sarı şeritlere sahiptir. takımlar ve pilotlar tarafından en çok tercih edilen lastik tipidir. dayanıklılığı ve performansı dengelidir.
    3- yumuşak set(s): çevresi kırmızı şeritlere sahiptir. avantajı yüksek hız sağlamasıdır. dezavantajı ise en çabuk biten/yıpranan lastik türüdür. bu lastikler çabuk tükendiği için pilotlar orta hamura göre daha erken pit-stop yapmak zorunda kalırlar.
    4- ıntermediate green(ı): çevresi yeşil şeritlere sahiptir. ıslak zeminlerde kullanılır. yoğun yağış yoksa ıslak zeminde maksimum yere tutuş sağlar. dayanıklıdır.
    5- wet blue(b): çevresi mavi şeritlere sahiptir. yoğun yağış ve aşırı kaygan pistlerde kullanılır.

    öncelikle cuma ve cumartesi günleri neler olmuş onlara bakalım.

    1- birinci antrenman seansı (cuma 11.30):
    geçen yıl türkiye'de gerçekleşen yarışta pilotların ve takımların en çok şikayet ettikleri şey, piste yeni atılan asfalt sebebiyle yol tutuşunun yoka yakın olmasıydı. hatta bu yüzden fia bu sene resmen eşeğini sağlan kazığa bağladı ve yarışa günler kala pistin özel sulama vb yoluyla asfaltı aşındırıldı ve yol tutuşunun daha yüksek olması hedeflendi.

    işte geçen yıldan kalan bu endişelerle başlayan birinci antrenman seansını ilk dakikalarında pilotlar piste çıktıklarında gördüler ki geçen yıla göre çok daha iyi bir yol tutuşu var. yumuşak set lastikler pistin yol tutuşu ile birleşince pilotlardan özellikle geçtiğimiz yıla göre çok daha hızlı turlar izledik.

    seans öncesinde hamilton motorunda yaptığı değişiklik sebebiyle(f1'de pilotlar öyle kafalarına göre motor ve motor parçalarını değiştiremiyorlar. her değişiklik sonrasında belli bir yaptırıma maruz kalıyorlar) 10 sıra geriden başlama cezası aldı. haliyle hamilton sırala turları sonunda kaçıncı olursa üzerine +10 sıra eklenecek ve bu şekilde yarışa başlayacak.

    seansın ve pistin açılışını fernando alonso yaptı, piste çıkan ilk isim oldu. seansta en yüksek hıza 332,4 km/h ile yaşlı kurt kimi raikkonen sahip oldu.

    bu seansın en hızlısı lewis hamilton olurken max verstappen ikinci sırayı aldı. ilk antrenman seansında detaylı sıralama ise şu şekilde oldu:
    birinci antrenman seansı sonuçları
    tabloyu biraz özetlemek gerekirse, ilk 5'te yer alan tüm pilotlar yumuşak hamur lastik kullanmışlar. hamilton bu seansta verstappen'den yarım saniye daha hızlı olmuş. pilotlar ilk seansta ortalama 25'er tur atmışlar. verstappen mi yavaştı yoksa leclerc mi hızlıydı bilinmez ancak bu iki pilot arasındaki fark sadece 0,051 saniye oldu.

    2- ikinci antrenman seansı: (cuma 15.00)
    seansın açılışını perez yaptı ve piste çıkan ilk isim oldu. 12 ve 14'ün virajda pilotlar istanbul trafiğini resmen piste yansıttılar ve pilotlar zaman turlarına başlamadan önce bu bölgede yavaşladılar, bu da bir trafik oluşmasına sebep oldu.

    latifi seansta tur derecesine atarken 9'uncu virajda spin attı ve pistin ilk aksiyonu da böylece gerçekleşti.

    leclerc 1.24.102'lik derecesiyle seansın en hızlı turunu atsa da arkasından turunu tamamlayan hamilton 1.23.840'lık turuyla en hızlı turu atan pilot olma unvanını leclerc'ten aldı.

    bu kez spin atan isim 6'ncı virajda gasly oldu.

    tüm bu durumlarla birlikte ikinci antrenman seansı tamamlandı ve hamilton ilk sırayı alırken leclerc ikinci sırada yer aldı. detaylı sonuç tablosu şu şekilde:
    ikinci antrenman seansı sonuçları

    grafiği değerlendirmek gerekirse pilotlar bu seansta piste orta hamur lastik setleriyle çıktılar ve yumuşak hamur lastik setlerine göre daha hızlı turlar attılar. yine ilk 5'te yer alan isimler aynı tip lastik tipini tercih eden pilotlardan oluştu. ilk seansta verstappen'den sadece 0,051 saniye yavaş olan leclerc orta hamur lastiklerle birlikte verstappen'de 0,225 saniye daha hızlıydı.

    bu seansta raikkonen'in su içtiği düzeneğin arızalanması ve ayaklarına su gelmesi ve takımla bu konuda yaptığı telsiz konuşmaları izleyiciler için seansın eğlenceli anlarıydı. o anlar: video

    devamını piste gireyim yazarım. yazmam belki de. bakıcaz.

  • bir çevirmen olarak şunu söyleyebilirim, ingilizceye çevrilen metinde bir yanlışlık olduğunu düşünmüyorum çünkü bu tarz bir metnin önceden belli olduğu konuşmalarda, metin böylesi yerlere mevcut çevrili vaziyette gider ki zaten okuyan kişinin takilmadigindan da bunu anlayabilirsiniz, simultane çeviri böylesi akıcı olmaz.

    en akla yatkın açıklama, türkçe açıklama türk insanının algısını değiştirmek maksatlı hazırlandı, ingilizce metin ise abd'ye aslında söylemek istedikleri/söyleyebilecekleriydi.

    edit: genel çeşitli yanlış algılardan dolayı ekleme yapma ihtiyacı hissettim. bu çeviri, efektif olarak bir yazılı çeviridir ama görünüşte uygulanış itibarıyla insanlarda ardıl çeviri intibası bırakmaktadır. yani bu konuşma türkçe olarak hazırlandıktan sonra bir de çeviri sürecine giriyor ki devlet kademesinde bu önemde yapılan çeviriler genellikle çeviri yapıldıktan sonra başka biri tarafından tekrar kontrol edilir ki hata olmasın. bir de çeviri türleri hakkında sizleri aydınlatmak istiyorum. iki türü vardır, sözlü ve yazılı. sözlü çeviride de iki tür vardır ve bunun ilki ardıl çeviridir, konuşucu duraksadıktan sonra sözlü olarak yapılır ve hiçbir zaman rte trump görüşmesi esnasındaki gibi akıcı değildir. örnek olarak yabancı futbolcuların, basketçilerin yaptıkları basın toplantılarından görebilirsiniz. bir diğeri ise simultane çeviridir. bu türün ardıldan farkı, bekleme olmamasıdır. tümce geldikçe çevrilir ve gene bu derece akıcı değildir, zaman zaman doğal olarak teklenir çünkü tümceler farklı bir insana aittir ve arada çeviriyle ilgili düşünme süreci vardır. bu tarz aniden yapılan çevirilerde de kaynak metni bilerek ve isteyerek farklı aktarma durumu çok güçtür çünkü zamanınız kısıtlı. son bir bilgi daha vereyim, tercüman sözlü çeviri yapana, mütercim ise yazılı çeviri yapana denir. çevirmen ise her ikisini kapsamaktadır ve görece daha modern bir terimdir.

    velhasıl, ortada kesinlikle bir hata yoktur, bilerek ve istenerek yapılmıştır. ingilizce metin ya rte'den habersiz bir şekilde çeşitli kaygılar göz önünde bulundurularak yapıldı ya da rte'nin de bilgisi dâhilinde biz türk halkının algısını yönetmek için yapıldı. ancak şu noktadan sonra her iki şekilde de bok, çevirmene atılacaktır ve olayın üzeri kapatılacaktır.

  • zeytin ağacı dizisi hakkında yapılan bir röportajda “oynadığınız karaktere benziyor musunuz” sorusuna evet cevabı vermiş.

    tubacım bebeğim sen zaten herhangi bir karakteri oynamıyorsun, sen oynamıyorsun, sen hep kendinsin, karakter yaratmak gibi bir yeteneğin yok senin üzgünüm. çok don yağı gibisin ama evet çok güzelsin.

  • tum bu guney amerika ulkelerinin geri kalmisliklari farkli iktisadi yaklasimlarla aciklanabilir. hepsinin somurge ulkesi olmasi, yerli halka asimilasyon, gelisemeyen (gelistirilmeyen) demokrasi anlayisi, cok zorlu cografyalara sahip olunmasi, endustri devriminin kuzey yarim kurede yasanmasi sonucu sermaye birikiminin kuzey yarim kurede gerceklesip, guney yarim kurenin geri kalmasi...
    isim geregi sabaha kadar farkli goruslerin farkli az gelismislik teorilerini sayar dokerim de isteyenin istedigini veremem.
    cevapliyorum; tabi lan sizin dininiz hic geri kalmisliga, kadercilige sebep olur mu? hepsi kuresel gucunuzu cekemeyen gavurlarin oyunu.
    edit1; kubanin saglik sisteminin gotunu yiyin
    edit2; entry-nick uyumu.

  • yolcu 1: hostes hanım bakar mısınız?
    hostes: buyrun.
    y1: şu arkadaki koltuk (acil çıkış tarafındaki koltuğu gösteriyor) buradan daha geniş ben oraya geçebilir miyim?
    h: maalesef efendim. koltuk değişikliği yapılamıyor.
    y1: neden?
    h: acil çıkış kapısındaki kapılar ek ücrete tabi oluyor ve ek ücret ödeyenler oturabiliyor.
    y1: ya hanım kızım boş oturayım ne olacak işte?
    h: efendim maalesef belirttiğim gibi sizi oraya alma şansım yok.

    [adam burada uf puf eder, hostes gider.]

    yolcu 2 [adamı tanımayan başka bir adam]: ya geç hemşehrim kimse oturmuyor n'olacak!
    yolcu 3 [adamı tanımayan adamı tanımayan, yolcu adamı da tanımayan başka bir adam]: tabi tabi ya geçin ne var oturacaksınız da yiyecek misiniz sanki koltuğu n'olur yani!
    yolcu 4 [aslında kimsenin yüzüne bakmadan, konuştukları çevresindekiler tarafından duyulacak şekilde konuşuyor]: aman şirket politikasıymış insanlara eziyet etmekten başka bir şey değil..
    y1 [acayip gaza gelir hostesi falan dinlemez ve bir hızla yerinden kalkar]: tabii ya sanki ne var yiyecek değiliz ya koltuğu. [oturur] oh be ayaklarım rahat etti vallaha.

    [y1 y2 y3 y4 arası karşılıklı tebessümler]

    hostes gelir, bakar, dudağının kenarlarını kulaklarına doğru çekme, gözlerini kapama ve kafasını sağa doğru çevirmek sureti ile sitemkâr bakışlar atıp geri döner.

    hostes --> emir kulu. ekmek kapısı. türk.
    yolcu 1 --> kendine kalsa yapmayacağı bir şeyi biraz gaza gelince kolaylıkla yapabiliyor. türk.
    yolcu 2 --> küçük meselelerde birine destek olmayı çok sever. türk.
    yolcu 3 --> küçük meselelerde biri birine destek olunca olaya dahil olmaktan çok hoşlanır. türk.
    yolcu 4 --> ortalık galeyana gelince çorbaya tuz atmak, birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirmek temel görevidir. türk.