hesabın var mı? giriş yap

  • şu an en ihtiyaç duyduğum şey çocuğumun sağlığına kavuşması... kalp damarının normal bir insan gibi çalışması mesela... gelecek günler içinde ameliyata ihtiyacı olup olmayacağını bilebilmek... daha huzurlu bir anne olabilmek falan... ama olmuyor.

  • az önce izlediğim film. insanın içini ısıtan sımsıcak bir yol filmi. little miss sunshine'dan beri kalbimizi bu kadar sevgiyle dolduran bir film izlememiştik. sevgilinizle romantik dakikalar geçirmek istiyorsanız bu hafta sonu bu film sizin için harika bir seçenek olacaktır.

  • amma övülmüş insandır.

    ben de elbette insanlarla her duygumu düşüncemi paylaşmam, sadece benim bildiğim birçok şey var, açıkçası herkes de benimle her şeyini paylaşsın istemem. ama ortamı denk geldiği halde paranoyak gibi iş ya da sosyal hayatımda olanı biteni de gizlemeye çalışmam. yiğidin malı meydanda olur derler :))

    başlıkta öyle bir hava hakim ki sanki hakkımdaki en ufak bilgiyi açık edersem aleyhimde fırtınalar estirebilir. öyle bir şey yok arkadaşlar. açıkçası kimsenin herhangi birini o kadar umursadığını sanmıyorum. herkesin kişisel gelişim diye diye kafayı yediği, kendi kıytırık hayatı dışında hiçbir şeyi siklemediği bir devirdeyiz. kimse sizinle sandığınız -ya da belki de umduğunuz?- kadar ilgili değil, gevşeyin biraz. "gizemli bir havam olsun, insanlar cool olduğumu düşünsün" falan diye bu triplere giriyorsanız anlarım, hatta hak da veririm; ama birilerine hayatınızdaki olayları anlattığınızda, bu kişilerin verdiğiniz bilgileri eninde sonunda canınızı yakmak için kullanacaklarını düşünüyorsanız küçük ihtimalle çevrenizi, çok çok daha büyük ihtimalle ise kafa yapınızı gözden geçirmenizin vakti gelmiştir. bu kadar ince hesaplarla ömür geçmez yani. ha anlatasınız yoktur, zorla değil illaki. ama anlatasınız varken bu kadar tutuyorsanız da ne bileyim. üç günlük dünya. salın biraz, takmayın bu kadar.

  • özellikle bu zihniyetteki 60+ yaş kişilere, zerre saygı duymamamın yegane sebebi olan dayıdır.

    ülkemizde bolca olduğu gibi şehrimizde, mahallemizde, sokağımızda hatta akraba çevremizde de bulunmaktadır.

    yüzlerine karşı diyorum, vatan haini nankörlersiniz, gelecek katilisiniz.

    edit : ifade

  • tam bir azınlık düşmanı, egemenlerin istediği tipte bir düzen çocuğu. herhangi bir azınlığa mensup biri veya kendini azınlıkların yerine azıcık koyabilen insanları ciddi bir şekilde rahatsız edecek, mide bulandırıcı bir zihniyete sahip yazdıklarından bir demet:

    "hımm bunu mu giysem ayy bu da travesti bekir'in iş kıyafeti gibi duruyor".

    "taksidi ile bile bir rus kızını kiralayabileceğim fondötenimi ayy rengi ne iyiymiş dur süreyimdiye atladıkları zaman suratlarını cırmıklayasım geliyor".

    "yaz sıcağında omzuna koyduğun ince kazakla da kendine zengin süsü vermeye çalışmışsın ama buram buram kırıkkalede kuaförlük yapıyorum diye bağırıyorsun".

    "bronz tenin güzel bir şey olduğunu kim çıkartmışsa aklına sıçayım ben onun. arabaların önüne atlayıp silim mi abi diyen bebelerden bir farkı yok. bok rengi saç, kara sarı ten".

    çok öfkelendirici, çok zavallıca.. kendisinin beyniyle ilgili hiçbir halt söylemeyip, dış görünüşünü eleştirenlerin ("dış görünüş eleştirmek"? bir insan sabah kalkar ve saçını sağa veya sola doğru tarar, kimisinin dişi yamuktur, kimisinin saçı yeşildir.. 'eleştirmek' ne demek? nasıl sığ bir beyin, ne kadar da meşru durumda.. 2011 yılında..) bu 'eleştiri'leri de ayrıca mide bulandırıcı.

  • çok basit biz yalaka değiliz.

    edit: beyefendinin sorusuna cevabımı verdim bende kendisine bir soru sorayım, fazıl say'ın da dediği gibi siz ne işle uğraşıyordunuz? hakan ural hangi sanat dalıyla uğraşıyor ben kaçırmışım kendisini.

  • fizyoterapistim, aynı zamanda yıllardır fitness yapıyorum. yüksek lisansıma devam ediyorum.

    sporcularla çalıştım, vücut geliştirme yapan hastalarım oldu. türkiye 3. sü hastamdı 2 ay birlikte çalıştık.

    tahmin edebileceğiniz gibi egzersiz fizyolojisinden, spor fizyoterapisine birçok ders aldım.

    sporcu beslenmesi ile ilgili kongrelere katıldım.

    supplement ve steroidlerle ilgili pek çok kaynak okudum. çalışmaları inceledim.

    ama şu sözlük yazarları kadar emin değilim neyin ne olduğu hakkında. ulan nasıl bu kadar kendinden emin konuşabiliyorsunuz ya? nereden geliyor bu özgüven? hayır yazdıklarından konu hakkında zır cahil olduğun belli.
    adam baya baya sadece protein tozu kullanarak, kasta mikrotravma oluşturmadan, hipertrofi ve ya güce yönelik antrenman yapmadan kas yapılacağını sanacak kadar bilgisiz. ama konuda en uzman adamdan daha emin söylediğinin doğru olduğundan.

    konuyla ilgili bilgim dahilinde bir şeyler söylemek gerekirse. 3-6 ay arası fitnessla uğraştıktan sonra protein tozu kullanma da bir sakınca yok. ben yarım ölçek spor öncesi ve 1 ölçek spor sonrası, böbreklere zararı en aza indirmek amacıyla yüksek miktarda su ile tüketiyorum(takriben 750 ml). özellikle spor sırasında ve spordan sonra katabolizma yani yıkım pik yaptığından bu dönemde whey kasa ihtiyacı olan proteini sağlıyor. bunun dışında kalan tüm proteini normal besinlerden sağlıyorum.

    50 dolara amerika'da satılan protein tozu türkiye'ye gelene kadar 10.000 km yol yapıyor. 200 tl'ye satılması normal hatta akp'nin bize geçirdiği vergilerle iyi bile.

    karaciğer hakkında çok dertlenenler hayatları boyunca alkol almayanlar olsa gerek, yoksa günde 5-10 bira içip buraya yazacak kadar malları kanzuk almasın.

  • antalya'da yaşayan/ merak eden çoğu kişi şehrin adının bergama kralı görsel / görsel 2. attalos/ attalia/ adalya'dan geldiğini bilir, fakat ilçe adlarının nereden geldiğini pek bilmez...
    bazı ilçe adlarının nerelerden geldiği ile ilgili:

    döşemealtı:
    binlerce yıldır kullanılmış olan antik döşeme boğazı yolundan adını almaktadır.görsel / görsel

    korkuteli :
    8. osmanlı padişahı ikinci bayezit'in büyük oğlu/ yavuz sultan selim'in de abisi olan şehzade korkut'un buraya gönderilip, burada yaşayıp, yine burada öldürülmesi sebebiyle ismini bu şekilde almıştır. korkud eli

    kemer :
    su kemerlerinden geliyor diye biliyordum... görsel phaselis
    ancak şöyle de bir şey okudum: " 1910'lu yıllarda eski köy adı ile bilinen ve dağlardan gelen seller sonucu göl ve bataklıklardan oluşan bir yerleşim yeri vardı. eski köy halkı, kendilerini bu sellerden korumak için, dağların eteklerinde 23 kilometre uzunluğunda bir taş duvar ördüler. sonraları, bu duvar nedeniyle köylerine kemer diyeceklerdir."

    elmalı:
    elma yetiştiriciliği yaygın olduğu için bu adı aldığı söylenir. edit: bizans döneminde adı "alimela" imiş.

    finike :
    yunanca phoiniks / phoneix (çöldeki hurma ağacı)
    fenikeliler'in anadolu topraklarında şu an finike olarak adlandırılan yere göç etmesinden dolayı bu isme evrildiği düşünülüyor.

    demre :
    mersin bitkisi/ myrrha/ myra/ zamanla türkçeye evrimleştirilerek demre.

    kaş :
    meis adası göz, karşısındaki topraklarda yurttaşlarımızın yaşadığı yer de kaşa benzetildiği için kaş ismini almıştır. google earth görüntüsü görsel

    konyaaltı:
    falezlerin altında (batısında) kalan kısma denildiği için koy altı/ konyaaltı denilmiş. bir başka rivayete göre de selçuklu zamanında antalya konya 'ya bağlı olduğu için konya ile ilişkilendirildiği söylenir.

    ibradı:
    yüksek rakımlı dağlık ve soğuk bir ilçe olduğu için arapçada "soğuk yer" anlamına gelen "ibrad" kelimesinden türediği düşünülmekle birlikte kesin bir bilgi söz konusu değildir.

    alanya:
    selçuklu hükümdarlarından sultan 1. alaaddin keykubad'ın burayı fethetmesinden ötürü sultanın adına göre alaiye denilmiş; zamanla alanya olmuş.

    gazipaşa :
    delibaş isyanının bastırılmasında mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşlarına yardım eden o zamanki ismiyle selinti (selinus antik kenti) halkını ödüllendirmek isteyen bakanlar kurulu’nun 21 ekim 1922 tarihinde selinti bölgesini ilçe yaptığını ve ismini “gazipaşa” olarak değiştirilmiştir.

    debe edit: ülkemizde ulaşılması en zor antik kent olan mnara antik kenti'ne yolculuk ....