hesabın var mı? giriş yap

  • insanın hayatının büyük bir bölümüdür. minik bir hesap yapalım.

    her gün duş aldığını varsaysan. hadi diyelim kış falan var 2 günde bir duş.

    yılda 180 kez. 70 yıl yaşasan. 12600 kez duş alsan.

    şimdi bu duşta suyun sıcaklığını ayarlarken, ben mi malım bilmiyorum ama 4 5 dakika harcıyorum. çarp 12600 ile. 63 bin dakika.

    kaç saat eder? 1050. peki kaç gün? 45 civarı.

    yani toplam 45 günümüz duşta suyun sıcaklığını ayarlarken geçiyor. vay anasını, çokmuş lan.

  • birkaç gündür instagramda art arda sanat dünyasının 150 başyapıt resmini paylaşması nedeniyle takipçi sayısı 609 bin'den 607 bin'e düşen fazıl say bu bilgiyi paylaşmış.
    acun biti hakan hatipoğlu hangi akla hizmetse altına yorum yapıyor: aynı şey bana da oluyor bayram tebriki paylaşınca :)

    sonrası uygulamalı cringe. fazıl say: "siz ne işle uğraşıyordunuz?" diyor. sonrası h.h. için karanlık... onu bir daha gören olmadı. yorumunu siliyor tabii.
    fazıl say klavyene sağlık. doblo bilmeyen vedat milor'dan sonra en nazik insan ezme bu olurdu herhalde. içimin yağları eridi. evet.
    http://m.hurriyet.com.tr/…s-yapiyorsunuz-41025688/4

  • çoğunlukla 50 gb olarak uygulanan adil kullanım kotası o kadar komik ve adaletsiz ki, bunu rakamlarla açıklamaya çalışalım:

    8 mbps'lik bağlantıyı tam kapasite kullanan biri saniyede 1 mb veri indirebilir. bu da ayda, (60*60*24*30=) 2.592.000 mb eder.

    yani ayın 1'inden 30'una kadar hiç durmadan 24 saat full download yapan birinin indirebileceği toplam miktar en fazla (2,592,000 / 1024=) 2531 gb'dır. yani yaklaşık 2,5 terabyte. interneti download olarak görüyorlar ya, işte 8 mbps'lik hattın download kapasitesi bu: 2,5 terabayt.

    aylık kapasitesi 2.5 terabayt olan bir hattın daha 50 gb'ını kullanan birine, "sen bu hattı sömürüyorsun" demek, en basit anlamıyla arsızlıktır.

    ben hattımın kapasitesinin daha % 2'sini kullanmışken, sen bana nasıl "adaletsiz kullanıyorsun" dersin?

    adil kullanım kotası gerekli olabilir ama bu şekliyle ve ttnet'in uyguladığı biçimle en adaletsiz uygulamalardan biri. rakamlar da ortada.

    üstüne üstlük, bu paketleri "limitsiz" adı altında satıyor. yani % 2'den sonra sınırlayacağı hattı satarken "limitsiz" ibaresini koyup tüketiciyi aldatıyor.

    benim kapasitemin % 2'sini bana sınır olarak koyan, paketin ismiyle tüketiciyi yanıltan şirketi hangi mahkeme haklı bulur acaba?

    avukat olsam veya bu işlere harcayacak param olsa bu sisteme dava üzerine dava açarım.

  • yapılan bulgur pilavının cinsine göre değişir. ama en başta söyleyeceğim yağı bol olmalı.

    sade bulgur pilavı yapıyorsanız; muhakkak sadeyağ ve soğan kullanmalısınız. önce sadeyağ ile soğanı çevirirsiniz. soğanlar biraz yumuşayınca bulgur eklenir ve hızlıca kavurulur. 1 kısım bulgura 1.75 su konulur. (bulduğum mükemmel ölçü bu) suyunu çekmeye yakın içine bir miktar daha sadeyağ konulur ve dem bezi ile demlenir. tane tane dökülen mis kokulu bir bulgur pilavınız olur.

    meyane (meyhane) pilavı yapacaksanız: bu bambaşka dünya ve genelde yanlış yapılıyor. öncelikle sebzeleri kavurursunuz. (arzuya bağlı; soğan, sarımsak, biber, kırmızı biber, domates, mantar, acı, karabiber vs.) sonra üzerine bulgur ölçüsünün iki katı kadar (1 bardak bulgur ölçtüyseniz 2 bardak) kemik suyu, et suyu veya tavuk suyu, cart suyu curt suyu artık elinizde ne varsa onu koyarsınız. bir taşım kaynayıp su biraz yoğunlaşınca bulguru içine salarsınız. aslında burada ölçü yine 1 ölçü bulgura 1.75 su gibi oluyor. bulgur suyunu çekerken bir yandan tereyağını kavurursunuz. su tamamen bitince demlemeye alır üzerine tereyağını cos diye dökersiniz. demlenen pilavı karıştırıp servis edersiniz. efsane olur.

    sebzeli bulgur pilavı yapacaksanız; burada zeytinyağından gitmek daha iyi sonuç veriyor bence. zeytinyağında soğanları çeviriyorsunuz. ardından biraz biber, kısa kavurmadan sonra çok ama çok az salça ile kavuruyorsunuz. ardından bir tane domates ve iki iri diş sarımsağı ekliyorsunuz. bulguru ekleyip kavurmadan hemen 1/1.5 olacak şekilde suyunu veriyorsunuz. burada su neden az derseniz onca sebze koydunuz. onların da suyu var. suyunu çekmeye yakın baharata geçiyoruz. ciddi bir baharat desteği lazım. nedir; karabiber, pulbiber, nane, kimyon, kekik, sumak (ama çok çok az), bir tane küp şeker ekliyorsunuz. demlenme sonrası hafif ılınırken bolca maydanozu doğrayın ve karıştırın. hatta beni dinlerseniz yeşil soğan da koyun ölürsünüz.

    karamelize soğanlı bulgur pilavı: bu benim geliştirdiğim bir pilav. soğanları karamelize ediyorsunuz. ardından soğanları alıyorsunuz. biraz daha tereyağı ekleyip biraz bulgurunuzu ve belli belirsiz susamınızı ekliyorsunuz. kavrulma bittikten sonra soğanı, karabiber, pul biberi ekleyip suyunu veriyorsunuz. bayağı iyi oluyor. çaktırmadan soya sos eklediğim de oluyor bazen.

    sulu bulgur pilavı yapacaksanız; iç anadolu'da bazı yörelerde bulgur pilavı epeyce sulu yapılır. sebzeli bulgur pilavına ölçü olarak verdiğim suya 250 ml daha su eklenir yani 1 ölçek bulgura 2 ölçek su olur. baharat desteğini biraz azaltın hatta hiç baharat koymayabilirsiniz. muhakkak yufka ekmeğinin üstüne serilmeli, yanında ayran içilmeli. sonra yufka dürülüp yumuşacıkça gömülmeli.

  • bir yandan kapitalist sistemin insanı 5 gün çalışmaya zorlaması bir yandan da çalışanların haftalık 3 gün tatil arzularının mükemmel bir potada eritilmesi ile ortaya çıkardığım yeni takvim. buna göre haftalık 7 gün olan sistem bir gün daha eklenilerek 8 güne çıkartılıyor. 8. günün adını tuğçe koydum. bu beta isim. sistemi hayata recep tayyip erdoğan geçirirse bu güne recep tayyip erdoğan da diyebilirsiniz. angela merkel de..

    2013 yılının örnek takvimini de hazırladım:

    http://i.imgur.com/uboqz.jpg

    sonuçta haftalık sistem dediğimiz şey öyle bir günün 24 saat olması, bir saatin 60 dk. olması gibi doğanın zorlamasından kaynaklanmıyor. bildiğin insan kurgusu bir şey haftanın 7 gün olması, epik hikayelere dayanıyor ve dolayısıyla değiştirilebilir.

    bune engel olabilecek teknik bir neden de yok. birleşmiş milletler'de yarım saatlik bir oturumla kabul edilebilecek bir şey. en azından 2014'te deneyelim. küresel çapta verim, mutluluk, refah, gelir artmazsa, 2015'te sene boyu haftada 6 gün çalışalım.

    ..ki eminim ben, kendisine zaman ayırabilen bir insandan fışkıracak mutluluğun ve yaratıcılığın dünyayı komple güzel bir yer yapacağına..

    şunu da bi dinleyin (entry'nin soundtrack'i babında)

    https://www.youtube.com/watch?v=n7wqtzonvay

  • arada böyle boş bomboş entrylere denk geliyorum. hani vardır ya uyku öncesi ne var ne yok.

    iki dakika boş vaktim var; iki sorum var cevaplarsanız sevineceğim;
    1) bu varoş kadın kim?
    2) siz bu varoşları neden takip edip, her söylediklerini ve her yaptıklarını sanki önemli bir insan yapmış gibi sözlüğe taşıyorsunuz?

    (forum mode off).

    bir adet varoş kadın sözü. herkes ister sen alırsın. alırsııınnnnnn evet evet alırsınnnnn.