hesabın var mı? giriş yap

  • hayatında hiç urfa-mardin-batman vb. görmeyenlerin şaşıracağı fotoğraf.

    edit: tamam arkadaş anladık. doğu’da güneydoğu’da hiç çarşaf giyen kadın yok. bu gazete de bu kadınlara para karşılığı çarşaf giydirip fotoğraf çekmiş. kendi halkınıza ne kadar uzak onlardan ne kadar kopuksunuz anlaşılmaz gerçekten.

  • gerçekten çok merak ediyorum. abi ne yazıyorlar lan o kağıda? kendi takımının rakibi belli olduğunda o önündeki kağıda hep bir şeyler yazarlar. nedir o allah aşkına?

    örneğin bugün galatasaray chelsea ile eşleşti. lütfi arıboğan direkt kalemi eline aldı, önündeki kağıda bir şeyler yazdı. yine "bir schalke değil fakat chelsea de iyi" gülümsemesi yaptı. ne yazdı şimdi oraya "chelsea" mi? yani yazmasa unutacak mı adam? "yahu şuraya bi chelsea yazayım da maçlar teee mart'ta unuturuz falan aklımızda kalsın" mı amaç?

    ne kadar gereksiz, formaliteden bir hareket gerçekten. belki çok çok eskiden imkanlar şimdi kadar olmadığı için insanlar yazıyordur fakat şimdi gerçekten çok gereksiz. bu saçma olayın bir an önce bitmesi gerekiyor.

  • geleceği netleşene kadar detroit pistons tarafından oynatılmayacağı açıklanan forvet.

    böylelikle blake griffin'in nba kariyeri fiilen bitmiş oldu. 2022 yılında 39 milyon dolarlık opsiyonu olmak üzere 1+1 yıllık 75 milyon dolarlık sözleşmesi takas edilemez boyutta, 2019'dan beri önlenemez düşüşü devam ediyor ve oyun olarak da bitmiş durumda. kendisi gibi dizlerinden muzdarip başka bir isim olan derrick rose da smaç yapmayı bıraksa da oyununu değiştirerek ligde tutundu ve 3 sezondur dakika kısıtlamasıyla oynasa da %48 ile isabet bulup maç başına 17.4 sayı ve 4.8 asistle çok iyi bir yedek performansı veriyor. ama blake griffin 2018-19 sezonunun sonuna doğru sakatlandığından beri oyununu toparlayamadı, geçen sezon detroit'in çıktığı 66 maçın 48'ini kaçırdı ve şimdi iyileşmesine rağmen geçen sezonki kötü oyununu sürdürmeye devam ediyor. son iki sezonda %35.8 ile saha içi isabeti bulup maç başına 12.4 top kullanıp 13.8 sayı buluyor ve oyunun diğer yanlarında da iyi değil. iyi sıçrayamadığı için ribaund alamıyor, patlayıcılığı bittiği için triple threat olamıyor, iyi savunma yapamıyor, yüzdeleri zaten düşük. böyle olunca da blake griffin'in herhangi bir hükmü kalmıyor.

    çok yazık oldu. lige girdiği ilk sezonu sakatlıktan dolayı kaçırmasına rağmen inat edip ertesi sezon çaylak yılında all-star oluşu, 2011'deki slam dunk şampiyonluğu ile çok ümit vaat ediyordu. bunların peşine her ne kadar kendi kafasızlıklarından dolayı olsa da 2017'de 5 yıllık sözleşmeyi aldıktan 6 ay sonra takaslanmasıyla aklını toplayıp 2018-2019'da ligin en iyi triple threat uzunu olarak kendini gösterip bir kez daha all-star mertebesine yükselmesi takdiri hak ediyordu. ancak ne olduysa 2018-19 sezonunun sonunda oldu. kendini gösterdiği sezonun ardından playofflara girerken sakatlandı ve o sakatlıkla beraber şu anki çakılış haline geçti. özellikle 2018-19 sezonunda yaptıklarının ardından bu duruma düşmesi üzücü bir durum. 2 sezon önce detroit'i playoffa sokan ve yeniden all-star/süperstar bandına çıkan, üstelik bunu daha olgun bir hava ile yapan griffin artık takımı için bir kamburdan başka bir şey değil.

    kendisini sevmem, özellikle chris paul'lu clippers'ta bir türlü beklenen atılımı gösteremediği, olgunluğa erişemediği için de kızarım ama detroit takasından sonra ciddi anlamda bambaşka bir oyuncu olmuştu griffin. ama yıllardır beklenen bu griffin'i epi topu 1 sezon izleyebildik. cidden yazık oldu.

  • devlet bahçeli'nin ahmet hakan ile olan röportajında bulunan vecizesi.

    bu nasıl bir sığ bakış açısı çözemedim. ciddi ciddi bir parti başkanı bu şekilde konuşmamalı. toplum önderisin sen ya. hayır arada bir fark mı var çinli ile koreli arasında demiş. oldu her çekik gözlüye saldıralım.

    zaten röportajın tamamında genel bir boş konuşma genel bir vurdumduymazlık farkedeceksiniz.

    hayır seçime kadar mhp için belki bir umut vardır diyordum ama, artık son dönemde çok fena saçmalıyorlar. durmadan atar, durmadan suçu başkasına atma.

  • sene 2002-2003 falan, üniversitedeyim o zamanlar izmir’de. tarsus’lu bir arkadaşım vardı onunla buluşacaktık, kordon’da rakı içecektik. buluşmadan 2 saat önce aradı abi benim memleketten arkadaşlar geldi, onlar da bize katılsa olur mu dedi. ben de hiç sevmem bu son dakika değişikliklerini, tanımadığım insanlarla takılmayı falan. küfrede küfrede tamam dedim. akşam gittim bunlar 3 erkek oturuyor, 2 tanesi (biri benim arkadaşım olmak üzere) zenci kadar esmer diğer çocuk da uzun boylu sapsarı bişey. neyse söylene söylene oturdum 4 erkek napcaz diye, arkadaş öbür çocukla tanıştırdı. sonra da kıvanç’ı tanıyosundur zaten dedi. o laftan sonra 1 dk. falan bakmışımdır adama yok ya çıkaramadım aynı bölümde miyiz diye sordum. arkadaş olm adam güzellik yarışmasında birinci oldu hiç mi görmedin amk dedi. ben de abi erkek güzellik yarışmalarını takip etmiyorum senin gibi diyerek aklımca lafı soktum arkadaşa. neyse uzun lafın kısası bütün akşam oturduk kıvanç anlattı durdu, gülümsemedim bile, 2-3 kez muhabbete girdim sadece. aslında adam da kötü niyetli değildi, benim sıkıldığımı anlayıp bana kişisel sorular bile sordu ama işte olmayınca olmuyo. yıllar sonra o kıvanç türkiye’nin en popüler insanlarından biri olurken ben de aynı meymenetsiz surat ifadem ile bu satırları yazıyorum.