ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
samsun'da şehre inen domuzu taşlayan insanlar
-
samsun'u düşman askeri işgal etse aynı tepkiyi vermez.
orta doğu teknik üniversitesi
-
hahahah çok güldüm sözlük. oğlunu, kızını ahlak için bu üniversiteye göndermeyecekler varmış.
benim çocuklarda o kadar beyin yok demiyo da...
tombi
-
90ların başında tombinin esiri olmayan kaç çocuk vardı acaba? ben maalesef ki çok küçük yaşta tombinin fıstıklı cipsinin ciddi müptelası olmuştum. evde tombi yüzünden kıyametler kopardı, annem asla yedirmek istemezdi. dahası bir gün tombiden tişort kazanmıştım. o zamanlar bu benim kişisel tarihimde çok önemli bir olay ve çok büyük bir mutluluk kaynağıydı. boyu 1.20den fazla olmayan bir çocuğun battal boy tombi tişortuyla, etekleri yerleri süpüren bir gecelik giymiş gibi dolaşması ve bunu hiçbir şekilde üzerinden çıkarmaması bu yüzdendi. çocukluğuma ait birçok fotoğrafta üzerimde olan bu tişort, muhtemelen sonradan annem tarafından yer bezi yapılmış, sonra da çöpü boylayıp, tarihin tozlu sayfalarına karışmıştı. ben de kendisini bu vesileyle anmak istedim.
maçın başlamasına türkiye saatiyle 4 saat var
-
ntvspor izafiyet teorisine selam çakmıştır.
mars
-
curiosity'nin gönderdiği son verilere göre atmosferi %96 karbondioksit, %2 argon, %2 nitrojen ve %0.14 oksijen. yani cuma akşam 5'teki balmumcu tüneli'yle aynı. bu da mars'ta yaşam bulma ümitlerimizi tamamen suya düşürdü.
yaran diyaloglar
-
100 kişilik bilgisayar mühendisliği sınıfında ana bilgisayar bozulmuştur. yine kendisi de bilgisayar mühendisi olan profesörümüz epey uğraşır, beceremez tabi ki ve bizi dumurlara sürükleten o tarihi cümleyi kurar;
-hademe hüseyini çağırsanıza ya o anlıyordu böyle işlerden.
edit: bu entry instagram hesaplarında çok paylaşıldı. küçük bir dipnot geçeyim, bu hocamız bilkent, odtü, hacettepe gibi üniversitelerde eğitim görmüş bir hocamızdı. ve kendisi son khk'lar ile birlikte artık ihraç edildi. şükür.
cep telefonu öncesi yaşam
-
insanlar söz verdiği saatte söz verdiği yerde buluşmak zorundaydı.
bir şey sorabilir miyim diyen hastaya hayır demek
-
(bkz: hasta hakları yönetmeliği)
debe editi: organ bağışı konusunda maksimum hassasiyet gösterelim. toprakta çürüyecek bir organın başka bir insanın hayatını kurtaracagini unutmayalım.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
insana direnme gücü veren sözler
-
(bkz: daha yolumuz var)
sandra blokları
en kötü ilk randevu tecrübeleri
-
ah sizin derdiniz dert midir, benim derdim yanında?
çıktığım ilk kızdı, ilk ve son randevumuz oldu...
danışman göreviyle midir, bodyguard niyetiyle midir bilmem, yanında çam yarması gibi bi kızla çıkageldi. davet benden gelmişti, serde de centilmenlik var, hayatta hesabı ödetmem ama bu üçüncü şahıs yoktu ki gündemde? bütçe desen kısıtlı, finans nanay o günlerde...
sonradan öğreniyorum yemek işini halletmişler; benimle buluşmadan önce ikisi kadıköy’ün ara sokaklarından birinde bişeyler atıştırmak istemişler, abla da orda dört tane kıymalı gözlemeyi gömmüş. yarasın.
ama yaramamış işte... biz oturduk kafeye, bişeyler içtik, lakin iki lafın belini kırmak ne mümkün? abla devamlı karnını tutup inliyor. ben o an gözleme olayından bihaberim, regl sancısı diyorlar bana. abla gözlerimin önünde boncuk boncuk terliyor, titreme de var hafiften, durum iyi değil...
derken bi hışım kalkıp tuvaletin yer aldığı ikinci kata yöneliyor, fakat döner merdivenin metal basamağına attığı ilk adımla beraber tökezleyip düşüyor ve düştüğü yerde bildiğin altına sıçıyor abla.
çıkmaya çalıştığım kızla kafeden çıkıyoruz, karşı sokağa geçip cebimdeki son parayla alış veriş yapıyoruz, uygun bi don seçip ablaya getiriyoruz. özürler, kusura bakmalar, mahcup oldumlar... ya gözleme dokundular, ya açık ayran bozdular...
ne demek canım diyorum, insanlık hali. apar topar vedalaşıyoruz çıkmaya çalıştığım kızla, artık kafam nasıl allak bullak olduysa bilek güreşi tutuşu gibi bi tokalaşmayla ayrılıyorum mekandan. bir daha ne o beni arıyor, ne ben onu soruyorum...