hesabın var mı? giriş yap

  • gorunuse gore eksicilerin bir hayali gercek oluyor! belçika hükümeti, düşük bedelli sosyal konutlarda yasayan vatandaslarinin yurtdisinda kendi adlarına kayıtlı mal varligi olup olmadıgıni takip etme kararı aldi. mal varligi olması durumunda bu tahsis edilmiş ucuz kirali sosyal konutlardan cikartma ve 35,000 euroya kadar para cezası vermeyi kararlastirdi.
    hadi taze taze citir link
    al abi bu daha sicak link
    bu su demek ki o evlerde oturan gurbetçiler turkiye'de adlarına mal edinemeyecek!

  • helal olsun,allah işini gücünü kolay etsin diye dua ettiğim teyzedir,aynı şekilde çok uzak olmayan osmanbey'de 65 yaşında çaycılık yapan tanıdığım tatlı bir teyze de var ve neden çalışıyorsun diye sorduğumda hayat çalışmamama müsaade etmiyor evladım diye cevabı tokat gibi yapıştırmıştır.

  • dun aksam saatleriydi.
    kapiyi hizla cekip ciktim. arkamdan birileri bagirdi, duymazdan geldim. yesil bi parkam var. onu giymisim sonra farkettim.
    sokak lambalarinin yeni yeni yanmaya basladigi saatler. havaya bir serinlik cokmus ama usumem ondan degil.
    sokagin basinda durup, hangi tarafa gitsem diye dusundum bir an.
    yukari gitsem, nereye ? asagi gitsem, nereye ?
    asagi gittim...
    bildigim bir apartmanin bahcesine girdim. banklarina baktim. elimi cebime atip, cikarken aldigim paketten bir sigara cikarttim.
    -iyi ki gaza gelip birakmamisim lan seni !
    dedim. yaktim.
    gecen arabalara, insanlara baktim.
    herkesin gidecek yeri var demek diye de biraz kahir yaptim.
    sigaramin kullerini bazen yere, bazen havaya biraktim.
    usudum bir hafif ruzgarda, yerimden kalktim.
    izmariti yeminle cope attim.
    yeni yeni yanan isiklara baktim.
    bana isaret ettikleri yerlere dogru adimlar attim.
    arabalar hizla gecti yanimdan, ve insanlar...
    bir yurumek aldi beni, adim ustune adim attim.
    bilmedigim sokaklara saptim, bildigim sokaklarda gozlerimi actim...
    yurudukce, uzerimden yukler attim.
    bir ara hem usudum ama hem bunaldim, parkamin onunu actim.
    yurudukce dagildim, usudukce toparlandim.
    kendimi kalabalik bir carsida buldum.
    oturacak yer aradim.
    cok yoruldum, cok dolastim, cok ugrastim, cok konustum icimden, cok da sus dedim disimdan.
    bir tahta sandalye buldum, bir yuvarlak mermer masa...
    - bir çay !
    dedim;
    -usta !
    icine bir seker attim.
    bir yudum, bir yudum daha...
    derken...
    .
    .
    .
    bunca ezaya iyi geldi cay...

  • ben bu insanlari da anlamiyorum. istanbulda vaka olmadigini mi dusunuyorlardi? vakalarin buyuk kisminin istanbulda oldugunu zaten her insan evladi tahmin edebilir bence.

    hayatini korku ustune kurmus ve mantikli davranamayan insan hareketidir, cok net. evinden cikmasa, sosyal izolasyona dikkat etse belki de hic virus kapmayacagini idrak edemiyordur.

  • bunlar 1920'de hindistanda bir ormanda bulunan kurt çocuklardır. bunlar ingiltere'ye getirilmiş ve eğitilmeye çalışılmışlardır. bunlardan genç olanı amala hemen ölmüştür fakat kamala daha fazla yaşamıştır. kendi çapında bir kelime haznesine de sahip olmuştur. ayağa kalıp giyinmeyi bile öğrenmiştir. sonra 17 yaşına geldiğinde o da ölmüştür.

  • italya'dan daha çok ülkemizde ünlü olan maç. italyanlar duysa manyak mı lan bunlar derler.
    düşünsene avusturya'da konyaspor-kayserispor maçının bilinir beklenir olduğunu.

  • bu kadınının ilk vukuatı değil bu, konuyu ve tarihi hatırlamıyorum ama olumsuz yoruma yine böyle bir üslupla karşılık verdiğini hatırlıyorum. psikolojik sorunlarını tüketiciye kusuyor resmen. hadi markama zarar veriyor diye tepki göstermesini geçelim kişisel olarak da saldırıyor. yazık, bundan sonra almam, aldırmam.

    düzeltme: konuyu ekşiden hatırlıyormuşum
    https://eksisozluk.com/img/0m8jwsgk
    (bkz: #135388592)

  • astroloji ve astrolojiye dair her şeyden tiksininen biri olarak yeni tanıştığım insanlara karakterini anlamak adına burç sormak yerine favori hogwarts binalarını soruyorum. bence bunun kadar doğru bir karakter tahlili yok.

    şimdi bunlar genelleme elbette. ben öyle değilim diyebilirsiniz. ama bence öylesiniz. frp sınıflandırmasını sonradan ekledim. bunları da terchi etmediğinizi düşünüyor olabilirsiniz. ama bence ediyorsunuz.

    gryffindor: eğer tanıştığınız insan size favori binam gryffindor diyorsa o insanı pamuklara sarın. bu insanın sıradan olmakla hiçbir problemi yoktur. sıra dışı olmak için kendini abuk subuk sınıflara sokmaya uğraşmaz, karakterini belli ideolojilerle kısıtlama peşinde koşmaz. ne söylüyorsa odur. dürüsttür, samimidir. ancak biraz yersiz ve içini çok da dolduramadığı bir kahraman kompleksine sahip olabilir. dünyanın kendi çevresinde döndüğünü düşünüyordur fakat gerçek hayatta başkalarının hikayesinin figüranı olabilir. frp'lerde lawful good human/paladin seçer, fazla kurcalamaz fantastik evreni. böyle "düz insan" olması rahatsız edebilir ve sıkıcı olabilir zaman zaman.

    hufflepuff: bence hufflepuff'ım diyorlarsa bunlar mevcutta oldukları durumla çok barışık insanlardır, oldukları gibi mutludurlar. gryffindor'a benzer bu açıdan. fakat önemli bir farkı kendi sıradanlıklarını, hatta underachiever doğalarını gereğinden fazla içselleştirmişlerdir, yüksek hayaller peşinde koşmazlar. konfor alanlarından çıkıp kendilerini geliştirmekten çok uzakta kalmışlardır. iyi insan olmaya önem verirler ama iyi insan olmanın tek başına yeterli olmayacağını göz ardı ederler. ya da daha fazlasını yapabileceklerine inanmadıkları için buna inanmayı tercih ederler. frp'lerde halfling ya da gnom tercih ederler, support sınıfı olurlar, arkanızı kollarlar.

    ravenclaw: ravenclaw olduğunu düşünenler toplumun geri kalanından daha zeki, daha soğukkanlı, daha özel olduğuna inananlardır. bazıları gerçekten inandıkları kadar zekidir, bazıları görece daha zekidir ama bazıları da "ben sapyoseksüel seviyorum" diyen fakat dahi anlamındaki de'yi bile ayıramayan insan modelidir. özellikle üçüncü grup zeki olmaya ihtiyaç duyar çünkü onları toplumun gerisinden ayırabilecek başka başarıları yoktur, eldeki üç beyin hücresine sıkı sıkı tutunurlar. hangi grup olursa olsun zeki ve üstün olduklarına duydukları bu güven biraz yorabilir. sosyal açıdan çok yetenekli değillerdir. sosyal açıdan çok yetenekli olmayan kurgusal karakterlerin gizli deha olduğu kurgusal karakterleri kendileriyle özdeşleştirirler. sherlock dizisini severler. frp'lerde elf ya da yarı elf olurlar, sorcerer ve mage gibi üzerine düşünme gerektiren sınıfları seçerler.

    slytherin: bunlar şeker ötesi şekerdir ya. gerçekten hogwarts'a gitseler seçmen şapka "ben ama slytherin" demelerine fırsat bırakmadan alır hufflepuff'a koyar. ancak hufflepuff olanlar iyi insan olmayı içselleştirirken bunlar iyi insan doğalarından utanırlar. gerçek hayatta çok iyi, çok naif, sesleri çıkmayan insanlar oldukları için kötü olmanın fantezisini kurarlar. kötü olsalar belki daha havalı, daha güçlü olacaklarını düşünürler. değil ama. siz öyle de güzelsiniz. kendinizle barışın. bu insanlar breaking bad'deki walter white'ın hikayesinin de bir cautionary tale olduğunu pek anlayamayıp ona kötü olduktan sonra edindiği güç nedeniyle hayranlık duyabilirler. ya da star wars'ta dark side'a geçenlerin talihsizliklerine yapılan vurguları kaçırıp kırmızı ışın kılıcı fantezisi kurabilirler. "bu hayatta iyiliğimizden kaybediyoruz" yalanına inanırlar. halbuki bu yalanı terk edip gerçekten kaybetme nedenlerine odaklansalar kendilerini geliştirebilirler. frp'lerde orc ya da elf seçerler, rogue ya da warlock olurlar.

    harry potter sevmem: kendi biramı ödeyip masadan kalkıyorum bu durumda, pek sosyal açıdan tanımayadım. ama sıkıcı biridir büyük ihtimalle.

  • şüphesiz dünyanın en mal insanları tarafından yönetilen ülkedir. adamların becerebildiği tek şey, halktan alınan korkunç orandaki vergileri ayakkabı kutularına doldurabilmek.

  • artık ilkokul 1. sınıf öğrencisi cimcime sabah annesinin yatağına gelir ve şehir dışında olan babasını sorar:

    cimcime: anne, babam ne zaman gelecek?

    anne: bugünü saymazsak dört gün sonra.

    c: bugünü sayarsak beş gün.

    a: evet.

    c: bugünü saymıycam.