hesabın var mı? giriş yap

  • yazarların gözlemlerini ortaya dökecek başlık.

    kendimden başlayayım;
    düşünce olarak dünyayı ele geçireceğimi sansam da, en fazla; bir karış etek giyip bütün şehri peşimde gezdirirdim. kimseye de vermezdim.

  • kılıçdaroğlu ile çıkardım ki kirasını faturasını günü gününe öder, dert yaratmaz gibi.

    ince ile çıksam bu eve paso karı kız getirir, içer, dağıtır, bulaşıklara el sürmez gibi. “olm muharrem gel bir konuşalım şu evin durumunu” dediğimde de demagoji yapar, kafa bırakmaz gibi.

  • bazen enteresan şeyler de öğreniyoruz bu güldürü anılarından..

    "malumdur dersanelerde okumanın neşvesinden gelen bir şevkle güreş yapılır."..

    "okumanın neşvesinden gelen şevkle güreş yapmak" nedir, nedendir? ayı yavrusu musunuz lan siz?

  • -alo aşkım napıyosun
    +sağol hayatım iyiyim, evde televizyon seyrediyorum. sen napıosun?
    -sen de karı gibi ne oturuyorsun evde anlamıyorum ki...
    +birazdan çıkacam zaten arkadaşlarla ya
    -kim kim?
    +ercan, kamil, ufuk, behzat...
    -kesin bi bok yiyeceksiniz erkek erkeğe siz. ne yapmaya nereye gidiyorsunuz bu saatte?
    +kızlar da var hayatım
    -ne işin var ben yokken kızların arasında senin ha???
    +yok öyle değil hayatım, yani bizim arkadaşların sevgilileri falan, boşta kız yok yani
    -o daha kötü ya, ne işin var onlar çift sen tek..
    +onlar sorun etmiyor ki...
    -sen niye etmiyorsun?
    +lan ben niye edeyim?
    -hoşuna gidiyor galiba...
    +sende gel...
    -ben gelemem!
    +lan o zaman ne yapayım.. manyak mısın?!
    -ne biçim konuşuyorsun sen yaaa? kavga çıkarmakta üstüne yok! nereye gidersen git, beni ilgilendirmez...
    +tamam o zaman
    -nereye gidiyorsun?
    +allah belamı versin, bi yere gitmiyorum evde oturacam..
    -otur zaten evde karı gibi
    +.....
    -sana diyorum orda mısın?

  • günün birinde ülkenin en ünlü bilimadamının ve mühendisinin yarışacağı bir organizasyon tertiplenir... bazı kurallar vardır elbet: koşacaklardır, finiş çizgisinde de afet bir hatun vardır... işaret verilince bu afete doğru koşmaları gerekmektedir, hatuna ilk ulaşan kazanacaktır yarışı; ve de tabii ki hatunu... ancak koşu bildiğimiz yarışlar gibi değildir; her yarışçı ilk önce yolun yarısını koşacaktır, orda duracak ve daha sonra kalan yolun yarısını koşacaktır ve yarışın sonuna kadar böyle devam edecektir... start verilir, yarış başlar... ama bilimadamı koşmamaktadır... hakemler hemen yaklaşır ve:

    - yarış başladı ama siz koşmuyorsunuz, böyle giderse kaybedeceksiniz...

    bilimadamı kendinden emin bir şekilde:

    - niye kendimi yorayım ki, hiçbir zaman ulaşamayacağım nasıl olsa (açıklama da yapar)... şu aciz mühendise de bakın nasıl çabalıyor; çok yazık çok yazık...

    hakemlerin aklına yatar, ancak mühendis hala çabalamaktadır; az da yolu kalmıştır... merak içinde ona da sorarlar hemen yetişip:

    - mühendis bey, siz neden hala koşuyorsunuz? hiçbir zaman ulaşamayacakmışsınız ki (açıklama da yaparlar)... bakın rakibiniz koşmuyor bile...

    mühendis cevabı yapıştırır:

    - bırakın o salağı, ben işimi görecek kadar yaklaşacam ya o bana yeter!