ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
evde tost yapıp işyerine getiren varoş kız
-
içine koyduğu peyniri biliyordur ne güzel. bi de, sırf tabakta geldiği için bir tosta 20 lira vermiyordur.
bir kıza seni rüyamda gördüm demek
-
- seni rüyamda gördüm cansu.
- sahi mi? nasıl gördün?
- nasıl desem? böyle bazı şeylerden arınmış, saf, yalın bir şekilde diyeyim.
- ay gerçekten mi? hadi, inşallah.
- aynı şeyi ben de sabah kalkınca dedim biliyor musun?
- ne dedin?
- hadi, inşallah dedim. akşam bize geliyorsun değil mi? film izleyecektik?
sokaktaki travestiler ile diyaloglar
-
alsancak arka sokaklarindan kordona inilecektir
trvt:kardes ates varmi?
8..8:buyur
trvt:saol canim ismin ne senin
8..8:8690582132408(niye söylüyon aptal kafa)
trvt:istiyon mu beni
8..8:yok saol
trvt:tamam canim kib
2 gün sonra kızarkadasla aynıyerden aynıyere gidilecektir travesti karsımıza cıkar
trvt:8690582132408 naber?
kızarkadas:???????????????????????
fakirlik belirten hareketler
-
küçükken annem pazardan kırık yumurta alırdı daha ucuza geliyor diye. çok zor durumda olan insanları düşününce bu durumu fakirlik diye tanımlayamam belki ama zor şartlarda büyüdük. babamın fabrikada yemek yanında verilen 1 tek muzu yemeyip eve getirmesini, ablamla bana tam ortadan ikiye bölerek paylaştırmasını hiç bir zaman unutamam. yıllar geçti büyüdük üniversite okuduk(okutulduk), meslek sahibi olduk çok şükür halimiz durumumuz eskiye oranla iyi ama hayatta tattığım hiç bir şey babam tarafından ablamla ikimize paylaştırılan o muz kadar güzel gelmedi gelmeyecek. (bkz: ailenizin kıymetini bilin)
17 ağustos 1999
-
17 agustos'tan iki gün sonra dışişleri bakanlığının çağrısı ile atatürk havalimanına gitmiştim. sıra numarasına göre yurtdışından gelen yardım ekiplerinin yanına ingilizce bilen bir türk verip gönderiyorlardı. doctors without borders isimli kuruluştan bir doktor ekibi, tüm ameliyat malzemeleri ile gelmişlerdi. yunanlı 2 cerrah. bir iett otobüsü içinde tüm malzemeleri ile birlikte yalova'ya gitmemiz söylendi. akşam saatlerinde yalova'ya vardık. enkaz enkaz dolaştık, yardıma ihtiyacı olan bir yer aradık. sonunda bağımsız bir afet merkezi bulduk ve oraya gittik. bize bir yer gösterin yardım edelim dedik. "burada yeterince türk doktor var, yabancıya gerek yok" cevabını aldık her gittiğimiz yerden. 24 saat boyunca tüm yalova'da iett otobüsümüzle dolaştık amabir çok enkaz olmasına rağmen yardımımızı isteyen tek bir kişi dahi bulamadık. hepsi türk hekimlerine emanet edin bizi dedi. yunan doktorlar da bir süre sonra heveslerini yitirdiler ve iett şoforumuz ile kendilerini atatürk hava limanına geri bıraktık. organizasyonsuzluk, güvensizlik ve milliyetçilikten hoşlanmadığımı hatırlatan gün.
ettehiyyatu okurken işaret parmağını kaldıran tip
-
(bkz: post-teravih syndrome)
kedilerin gariplikleri
-
büyük bardaklara kafasını sokup o suyu mutlaka içtiğini fark etmemden sonra suyumu uzun termos tipi bardaklara koymaya başlamıştım ki kedim olacak dümbüğü geçenlerde patisini içine sokmuş ıslatıp ıslatıp yalar, saçlarını falan düzeltirken yakaladım. kim bilir kaç zamandır ben onun kaşla göz arası abdestlendiği suları içiyorum. :( eşek sıpası.
benzin ve motorinin 12 lira düşmesi
-
(bkz: bok düşer)
yaran diyaloglar
-
işyerinde, mutfak işlerinden sorumlu tonton ablamız soruyor:
- siz nereliydiniz?
- istanbul.
- yok yok. aslen yani. anne baba dedeniz hepsi istanbullu mu?
- zamanında anne tarafı saraybosna'dan, baba tarafı iran'dan gelmiş.
- olsun. insan olması önemli.
mordorluyum dedim sanki ablaya.