hesabın var mı? giriş yap

  • sanılan,

    -güzellik
    -naz niyaz eda işve sahibi olmak

    gerçekte olan,

    kafasına göre bir insan. eninde sonunda herkes kafasına göre bir insan arar. kimisi bunu geç fark eder o kadar.

    not: mesaj atmayın. erkek değilim. kadın da değilim. masa lambasıyım.

  • bir ortadoğu uzmanına göre, başına gelen en basit musibet de bile "ben/biz nerede hata yaptım/yaptık" diyerek ders almak yerine "bunu bana/bize kim yaptı" paranoyası ile komplo teorileri üretmesidir. bu nedenle "bir musibet bin nasihatten iyidir" atasözü de, olan bitenden ders almamakta ısrarlı, bildiğini okuyan ortadoğu insanı için geçerli değildir.

  • muhtemelen arapça konuşmasından ziyade yüksek sesle konuşması, telefonla konuşmaması gereken bir yer ya da zamanda konuşmasından kaynaklanmış olup medyanın çarpıtması ile böyle bir habere konu olduğunu 25 yıllık türkiye tecrübemden ötürü düşünmekteyim.

  • the parable of the blind leading the blind adlı tablosunda çubuklarla birbirine tutunmuş yürüyen altı tane körün hikayesini anlatır.

    en önde yürüyen ve diğerlerine liderlik yapan kör çukura düşmüştür, arkasından gelen kör onun üstüne düşmek üzeredir, düşüşü kaçınılmazdır. üçüncü sıradaki körümüz düşmeye başlamıştır, sopası kontrolsüzdür, vücudu öne eğilmiştir, yüzündeki ifade neye uğradığını anlamak üzere fakat hala tam anlayamamış birinin ifadesidir. dördüncü kör kardeşimiz önden giden arkadaşlarında bir halleşme, bir tepişme olduğunu anlamıştır.. ve fakat kör olduğundan kelli ne olduğunu çıkaramamıştır. bir bilse o sırada en öndeki arkadaşı yerde tepetaklak olmuş yatıyor ve hatta birazdan muhtemelen kendisi de onun yanına aynı şekil serilecek, öyle ağzını açıp bakar mıydı acaba havalara.. beşinci körümüz* sadece önündeki arkadaşının tedirginliğinden dolayı duruma kıllanmış, hatta hala tam kıllanamamış yürümektedir. en arkadaki altıncı kör ise her şeyden tamamen bihaber, barış ve sükunet içinde yoluna devam etmektedir.

    bu resim, manyak bir resimdir. brueghel her bir körün yüz ifadesini tamamlayıcı bir kompozisyon içinde resmetmiştir. çok sevdiği çapraz tual kullanımı bu resme çok yakışmıştır. fonda görülen, ve aslında bir çok kopyada tam olarak görülemeyen 'bir köyün sıradan yaşantısı' ayrıntıları, orijinal resimdeki ışığın güzelliği, farkedilmesi gereken ayrıntılardır.

    http://www.backtoclassics.com/…dleadingtheblind.jpg

    not: kör, köre liderlik yapabilir mi? birlikte çukura düşmezler mi?

  • şöyle oluyor:

    eskiden küçüktük, garsonlar, kasiyerler, eve gelen temizlikçiler falan; abla, abi, teyze veya amcaydı. küçüktün yani sen ve onların ne olduğu, onların sosyal sınıfları veya gelir durumları seni pek ırgalamıyordu.

    ama arkadaş şu son yıllarda özellikle iyice üzerime üzerime geliyor bu gerçek.

    evet, hizmet aldığım için utanıyorum.

    cumartesi gecesi çalışmak zorunda kalan genç bir garsonu, bulaşıkçıyı görünce utanıyorum. ben oraya eğlenmeye gelmişken onu o gece çalışmak zorunda bırakan sisteme küfrediyorum. ama "sorun sistem yea" diyip "baksana lan" diye garson aşağılayıp hayatıma devam edemiyorum. biraz da komik oluyor mahçup mahçup "ben bir x alayım" demek...

    kendi yaşıtlarından veya insanın kendine nispeten yakın yaşındakilerden hizmet alırken utanmak böyle bir şey yaklaşık olarak...

  • üniversitede -tamamen can sıkıntısı ve boş zaman fazlalığından- daha önceden geçtiğim bir dersin* sınavına girip uydurma bir isim yazmış, sınavdan da en yüksek notu almıştım. notlar açıklanınca deli gizem olmuştu. lan bir de üstüne ilan panosunun önündeki kalabalığa karışıp "kim lan bu zibidi, hepimizin toplamı kadar not almış" diye galeyancılık yapıp sempati toplamıştım.
    vay ebesine ne güzel günlermiş lan.