hesabın var mı? giriş yap

  • çaresiz olan afad, çaresiz olan beceriksiz erdoğan hükümeti. kanunları çıkartıyorlar ama uygulayacak bütçeyi ayırmıyorlar sonuç sıfır! işi bilen bir hükümet gelirse felaketlerin nasıl önlenebileceğini görürsünüz.

  • ihmal sendromu olarak türkçe tabir edebileceğimiz özellikle vücudun sol yarısını görmezden gelmek, unutmak, adı üstünde ihmal etmekle karakterize bir rahatsızlıktır.
    ayrıca kontalateral neglect olarak tam anlamıyla tabir edilmektedir.

    v. s. ramachandran beyindeki hayaletler isimli kitabında bu duruma ait oldukça çarpıcı örneklere yer vermiştir. kitap popüler bilim kitabı olarak nitelenebildiği için oldukça kolay anlaşılabilir bir şekilde hazırlanmıştır. ilgi duyup merak edenler okumaktan çekinmesinler.

    ihmal sendromu gelişen hastalar bahsi geçen resimlerin yalnızca sağ yarısını çizmek gibi durumların dışında çok daha dramatik bulgular da verebilirler. örneğin, yüzünün yalnızca sağ yarısına makyaj yapmak, saçının yalnızca sağ yarısını tarayıp toplamak gibi.
    yine doktor ramachandranın yaptığı çalışmalarda bazı hastalarda sol yarıya ait ayna tepkilerinde de sorunlar ortaya çıktığı tespit edilmiştir. bedenin sadece nesneler, vücut algısı ihmalleri dışında ayna algısı da derinden sarsılabilmektedir.

    daha önce de bahsedildiği gibi çok büyük oranda vücut sol yarısında yani sağ hemisferde rastlanan bir durumdur.

  • toplasan türkiye'de bir kaç bin adet piyasaya çıkacak olan telefon üstünden hala kriz var mı yok mu bilmem ne muhabbeti yapan tipleri göstermiştir. hala şu bir kafe dolu kriz yok, şurda alışveriş yapan var kriz yok, bundan alan var kriz yok muhabbeti yapan. araba alıyorlar kriz yok diyorlar (arabadan toplasan 15 tane gelmiş zaten, satılmış). o aldığınız şeylerin zaten arzı çok değil hala anlayamadınız bunu, milyon tane yok lan satışta! bir kaç bin tane var.

  • yazılan mayışları, özlük haklarını görünce sinir hastası bir at gibi kişniyorum. kısacık çalışma saatleri, aylık 6-12 bin liretler havalarda uçuşuyor. mayışa ek olarak koynuna hatun koyan patron bile var.

    yazarların şöyle geçmişte yazdıklarını bi kurcalasan, donanımhaber ölücülerinden beter yüzlerce entrysini bulursun. çoğunun mendilinin markası blume, evdeki içtiği su sırmadır.

    ama ne de olsa türküye'de herkes minimum 1.83 boyunda, geniş omuzlu, yeşile çalan ela gözleri var hatta ağlayınca yeşil oluyormuş ha bi de başı hariç 20 cm değil mi ?

    36 sayfa entry'nin şöyle 20 sayfasını okumam sonucu, lüksemburg'ta yaşadığıma kanaat getirdim. birazdan thalys trenimle amsterdam'a gideceğim.

    debbe sonucu gelen editinho: minik damla için yardım kampanyası 2

  • yine lince ugruyacagim lakin, turkiye de inanilmaz bir kedi, kopek yogunlugu var sokaklarda. bir cozum bulunmali. tamam ben de hayvan severim lakin. kardesim var 4 yasinda. boyle bir olay basina gelmesini istemiyorum. ya da rastgele birinin isirilip. haftalarca ıgne vurdurmaya gitmesi filan pek guzel isler degil.

    edit: oha adam evrimin anasini sikmis. genetiginde saldirmak yokmus. hele o kopekler 3-4 den fazla olsun.( gruplasmak genlerinde var, eskiden avlari daha rahat yakalamak icin gruplasirdilar) direk hircinlik katsayilari 3 katina cikar. tehlike ya da av gorurseler, sadece birinin saldirmasi bile degil, one atilmasi yeterli, suru psikolojisiyle hepsi saldirir. bunlar evcillestirilmeden once, doga da yaptiklari olaylardan gelir. ana!! insan bu demez, tehlike ya da av olman yeterli.

    edit 2: hic bir zaman tum kopekleri oldurun demedik. toplayin basibos kopekleri, barinaklara filan alin. kisirlastirmalarini dogru duzgun yapin. sayilarini boylece kontrol altina alin. bakabilen aileler zaten evine aliyor. disarida besleyenler ise, barinaga da yardim yapabilir. devletin ilk amaci insanlarin guvenligini saglamaktir. ınsanlari tehdit eden insan da olsa hayvan da olsa bir seyler yapilmalidir. polonya'da yasiyorum. sokak kopegi denen bir olgu yok. kedi yok. lakin evlerin yuzde 70'in de kedi ya da kopek var.