hesabın var mı? giriş yap

  • süt kardeşler filminde rakı bardağını buzladılar. ulan aslında bi kere gerçekten rakıyı buzlasanız tadını alacaksınız ama bilmiyosunuz işte.

  • ne çekilmez başımız varmış.

    berat kadar taş dusuyor, tercüman kadar taş düşüyor. arada salladığı çay poseti düşüyor.

    allah'ım sen başımı tüm görünür ,
    görünmez belalardan koru.

  • ne ilginçtir ki belli bir eğitim görmüş, orta sınıf yarı-burjuva ailelerde olan saplantıdır. ve bunu sürekli tekrarlayıp çocuğu daha fazla çalıştırarak 40 kere söylesem gerçek olur rüyası yaşarlar.
    mesela geçen yıllarda tatil yaptığım bir yazlık sitede çocuğu dahi olmayan tip yoktu. o kadar çok kafamı diktiler ki neredeyse ikna olacaktım, ama çözemiyorum deha nerede. neyse sonra oradaki ege köylüsü garsonla sohbet ettim. oğlu o bölgenin satranç birincisi olmuş, oyunu da kendi kendine öğrenmiş. inanmadım internet'te gösterdi falan. sonra da dedi ki "keşke kafası faydalı şeylere çalışsa".

  • daron acemoğlu’nun why nations fail kitabını okudum. uzun zamandır merak ettiğim bir kitaptı. kitaba puanım 4 / 5.
    kitapta ilk dikkatimi çeken şey, son derece kapsamlı bir kitap olmasıydı. kitap, neredeyse dünya tarihi gibi. abd, ingiltere, fransa, avustralya, kanada, japonya... gibi ülkelerin neden geliştiğini; orta doğu, afrika, asya ve güney amerika ülkelerinin neden gelişmediğini o ülkelerin tarihinden son derece spesifik detaylar vererek anlatıyor.
    hatta bir keresinde kitap rüyama girdi. rüyamda afrikalı bir liderin başkanlık konuşmasını ingilizce altyazılı olarak gördüm.

    1. gelişmiş ülkeler nasıl bu hale geldi?
    acemoğlu ülkelerin neden geliştiğini açıklamak için bir teori öne sürüyor ve tüm dünyayı bu teorisine göre inceliyor.
    teori şu: şu anki gelişmiş ülkeler zamanında (17 ve 18. yüzyıl) otoriter yani dışlayıcı/sömürücü (extractive) rejimlerine karşı toplumun tüm kesiminden destek alarak ayaklandılar ve çoğulcu yönetimler kurdular. bu çoğulcu yönetimler, mülkiyet hakkının korunduğu, merkezi yönetimin güçlü olduğu sistemlere evrildiler. bu sistemler de herkesi kapsayıcı (inclusive) kurumlar oluşturdu.
    bu kurumlar da yeteneği destekledi. yani kişiler yeteneklerini satabildiler. onlara zorla dayatılan şeyi yapmak zorunda değillerdi, yaptıkları şey teşvikle destekleniyordu. bu da insanların var olan işlere, yeni çözümler bulmasını sağladı. ve bu da sanayi devrimini tetikledi. bu ülkeler bir şekilde yaratıcı yıkımı (creative destruction) aştılar. yani misal matbaa ortaya çıktığında devlet, “bu el yazmacılarının sonu olur. el yazmacılar ayaklanır ve bu benim otoritemi zayıflatır” diye düşünmedi (osmanlı bu şekilde düşünmüştü). bu yüzden yenilikler o ülkelere zamanında geldi ve onlara yenileri eklendi (virtuous circle).

    2. gelişmemiş ülkeler neden böyle?
    burada bölgesel farklılıklar olsa da güney amerika ve afrika ülkelerinde ortak olan şey onların koloni mirasını devam ettirmeleri. yani ispanya bir güney amerika ülkesini işgal ettiğinde (acemoğlu işgal yerine “fetih” yani “conquest” ifadesini kullanmış -aynen bir batılı gibi- buraya daha sonra geleceğim); o ülkede dışlayıcı/sömürücü bir yapı kurdu. o yapı buranın tüm doğal zenginliğini, halkını köle gibi çalışarak sömürdü.
    sömürülen halk isyan edip ayaklansa da ve bağımsızlığına kavuşsa da burada güç sadece el değiştirdi. yani avrupa’daki gibi toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği bir yapı kurulamadı. gelen yönetimin eskisinden bir farkı olmadı. avrupa’da örneklerini gördüğümüz kapsayıcı kurumlar oluşturulamadı. bu yüzden de insanlar yine o yönetimin uygun gördüğü işleri, uygun gördüğü ücretlere yapmak zorunda kaldı. sanayi devrimi bu ülkelere ulaşmadı. yaratıcı yıkım gerçekleşmedi. ve bu durum kendini tekrarladı (vicious circle - kısır döngü).

    3. kitapta gördüğüm eksiklikler
    acemoğlu her nedense atatürk önderliğindeki modern türkiye’yi atlamış. onlarca ülkeyi ayrıntılı bir şekilde incelediği halde türkiye tarihindeki gelişme gösterdiğimiz örnekleri teorisine göre incelememiş.
    acemoğlu ilginç bir şekilde israil’e de hiç değinmemiş.
    acemoğlu tarihi tamamen bir batılı gözüyle incelemiş. yani ispanyolların güney amerika’da yaptığına “fetih” derken emevilerin ispanya’da yaptığına “işgal” demiş; avrupa hun’larını da “barbar” olarak tanımlamış.
    acemoğlu gelişmemiş ülkelerin bu halde devam etmesinde batının günümüzdeki rolüne hiç değinmemiş. batı desteğiyle yapılan darbelerden de batının desteklediği diktatörlerden hiç bahsetmemiş. batı tarafından istikrarsızlaştırılan ülkeleri, desteklenen iç savaşları kitapta göremiyoruz.
    günümüzde batı, gelişmemiş ülkelere yardım eden, onun iyiliğini düşünen bir hayırsever. kitapta günümüzdeki batının yani gelişmiş ülkelerin eleştirildiği tek bir yer var. o da batının gelişmemiş ülkelere yaptığı yardımın ne şekilde yapılması gerektiği üzerine. acemoğlu, bu yardımların yerine ulaşamamasını ve yanlış şekilde kullanılmasını eleştiriyor.

    özetle:
    kitap diyor ki “demokrasi ve çoğulculuk bir ülkede hakim olursa, gerisi gelir, refah gelir”.

  • matkap kullanmayı öğrenin çok zor oluyor sonra! mesela ben son iki saattir komşuların pazarını piç ediyordum, bu matkabın modları varmış... butonu çekiç üzerine getirince darbeli moda geçiyormuş. perde duvar üzerinde 2 saatte 2 cm derinliğe ulaşabildim, 1. haftanın sonunda rafları çakabileceğimi umut ediyorum.

    bir de dübel, tornavida, pense falan nedir öğrenin. ay pis bunlar, toz tutuyor diye bütün alet edevatı adamla beraber yollamayın.

    not: 19 litrelik damacanayı mutfağa taşımak için halterci olmanıza gerek yok, yan yatırıp yuvarlayın. sebile takarken koparmadan ziyade, silkme işe yarıyor, sakın unutmayın.

  • bunlar bir ara ticari itibar sebebiyle entry, video, tweet vs. sildiriyordu. peki milletin üzerine saldığınız o 3 avukata sorar mısınız, ticari ahlaksızlık yapan firmalara ne yapılmalı sayın reeder yönetimi.

    suç sizde değil ama, bu ülkeyi gelişmemiş üçüncü dünya ülkesine çevirenlerde. orta doğu bataklıklarında en kolay iş hem suçlu hem güçlü olabilmek.

    (bkz: guguk devleti)

  • sözlüğün özetini gösteren başlıklardan biri. her tip var içinde: eski video paylaşıp espri yaptığını sanan, ciddiye alıp mağara esprisi yapan, donuma sıçırtacak kadar aşırı derecede komik olan "sen misin" esprisi yapan, bunları ciddiye alıp açıklama yapan. sözlüğe gel. yazık lan bize.