hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: john carpenter/@justin mcleod) 'hala' günümüzün en önemli sinemacıları arasındadır.

    1948 doğumlu sinemacı korkudan bilim kurguya pek çok tarzda film yapmıştır.

    kendimce size seçki sunacağım;

    (bkz: the fog) – sis (1980) görsel

    carpenter'in yönettiği, senaryosunu yazdığı ve müziklerini yaptığı sis, kuzey kaliforniya'daki küçük bir sahil kasabasını esir altına alan ve beraberinde bir asır önce orada bir gemi kazasında ölen cüzzamlı denizcilerin intikamcı hayaletlerini getiren garip, garip bir sisin hikayesini anlatıyor.

    sis, çağdaş küçük amerika kasabasında yeniden su yüzüne çıkan intikam temaları ve bastırılmış yozlaşmış tarihsel olaylar üzerinden toplumsal gerçekçi göndermeler yapıyor. ilk vizyon tarihinden bu yana geçen yıllarda, bir kült kültür oluşturması iiel dikkat çekten filmin 2005 yılında rezalet bir yeniden yapımı yayınlandı.

    (bkz: escape from new york) - new york’tan kaçış (1981) görsel

    bir başka yönetmenlik, senaryo ve müzik konusunda carpenter imzası taşıyan kült film.

    gösterime girmesinden on altı yıl sonrasında, 1997’de geçen olayları anlatan filmde manhattan adası yüksek güvenlikli bir hapishaneye çevrilmiştir. bu girmesi ve çıkması neredeyse imkânsız adada mahsur kalan abd başkanı’nı kurtarmaksa carpenter’ın unutulmaz karakterlerinden birine düşer: kurt russell’ın hayat verdiği eski asker ve mahkûm snake plissken. new york’tan kaçış tekinsizliği, karanlığı ve karamsarlığıyla carpenter’ın zamanla değeri artan, kült niteliği kazanmış filmlerinden biridir.

    carpenter, filmi 1970'lerin ortalarında watergate skandalına tepki olarak yazdı. halloween'nın (1978) başarısından sonra, prodüksiyona başlamak için stüdyo üzerinde yeterli etkiye sahip oldu ve tahmini 6 milyon dolarlık bir bütçeyle ağırlıklı olarak st. louis, missouri'de filme tamamladı.

    10 temmuz 1981'de amerika birleşik devletleri'nde vizyona giren film, eleştirmenlerden olumlu eleştiriler aldı ve gişede 25,2 milyon dolardan fazla hasılat elde ederek ticari bir başarı elde etti.

    film, en iyi bilim kurgu filmi ve en iyi yönetmen dahil olmak üzere dört satürn ödülü'ne aday gösterildi. film bir kült klasiği haline geldi ve ardından yine carpenter tarafından yönetilen ve yazılan ve russell'ın rol aldığı bir devam filmi olan escape from l.a. (1996) geldi.

    (bkz: christine) katil otomobil (1983) görsel

    bill phillips tarafından yazılan ve stephen king'in 1983 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan film, arnie cunningham'ın, arkadaşlarının, ailesinin ve genç düşmanlarının 1958 model kırmızı-beyaz klasik bir plymouth fury satın almasının ardından hayatlarındaki değişiklikleri konu alıyor. christine adlı, cqb 241 plakalı, kendine ait bir aklı varmış gibi görünen ve arnie üzerinde kötü etkisi olan kıskanç, sahiplenici bir kişiliğe sahip bir arabadır...

    9 aralık 1983'te amerika birleşik devletleri'nde vizyona giren christine, eleştirmenlerden genel olarak olumlu eleştiriler aldı ve gişede 21 milyon dolar hasılat elde etti. film o zamandan beri bir kült klasiği haline geldi.

    sony pictures ve blumhouse'dan bir yeniden yapım için uğraşmakta.

    (bkz: the thing) – şey (1982) görsel

    bill lancaster'ın senaryosundan uyarlanan ve john carpenter tarafından yönetilen film görevi bilim insanlarından oluşan bir keşif ekibini norveç’e uçurmak olan macready, ekibin orada garip ve uğursuz bir keşif yapmalarına tanıklık ediyor. bilim ekibi tarafından keşfedilen uzaylı, karşısına çıkan kişileri öldürüyor ve onların kılığına giriyor. carpenter’ın dehasından izler taşıyan yapım, vizyona girdiği günlerde o kadar da popüler olmasa bile sonradan kült filmler arasına girmeyi başardı.

    1938 tarihli john w. campbell jr. romanı who goes there?'e dayanan yapım, 1951'deki the thing from another world'ün ardından kısa romanın sadık bir uyarlaması olarak 1970'lerin ortalarında başladı. şey, her biri hikâyeye nasıl yaklaşılacağı konusunda farklı fikirlere sahip birkaç yönetmen ve yazardan geçti. çekimler, ağustos 1981'de başlayarak yaklaşık on iki hafta sürdü ve los angeles'ın yanı sıra juneau, alaska ve british columbia'daki soğutmalı setlerde gerçekleşti. filmin 15 milyon dolarlık bütçesinin 1,5 milyon doları, rob bottin'in büyük ekibi tarafından herhangi bir şekle girebilen bir uzaylıya dönüştürülen kimyasallar, gıda ürünleri, kauçuk ve mekanik parçaların bir karışımı olan yaratık efektlerine harcandı.

    (bkz: prince of darkness) – karanlıklar prensi (1987) görsel
    (bkz: prince of darkness/@justin mcloed)

    john carpenter tarafından yazılan ve yönetilen, donald pleasence, victor wong, jameson parker ve lisa blount'un oynadığı 1987 amerikan doğaüstü korku filmi

    the thing (1982) ile başlayan ve (bkz: ın the mouth of madness/@justin mcleod) (1994) ile sona eren carpenter'ın "kıyamet üçlemesi" adını verdiği serinin ikinci filmdir.

    los angeles’ta terkedilmiş bir kilisenin bodrumunda uzun yıllardır uğursuz bir sır saklanmaktadır. gizemli bir tarikata mensup bir rahibin ölümüyle, başka bir rahip bodrumun kapısını açar ve içinde yeşil sıvı bulunan bir fıçı keşfeder. rahip, sıvı dolu fıçıyı araştırmak için bir grup fizik mezunu öğrenciyle iletişime geçer.

    ne yazık ki, aslında sıvının ne içerdiğini ve neleri açığa çıkaracağını hiç ama hiç bilmemektedir. keşfettiklerinde ise her şey için oldukça geç kalınmış olacaktır. kendi kendine canlanan sıvı, tarihsel ve inançsal bir hesaplaşmanın taşıdığı hınç ile karşısına çıkan diğer öğrencileri yaşayan birer ölüye dönüştürmeye başlar.

    aynı yüz yılda yaşadığımız için şanslı olduğumuz sanatçılar arasında olan carpanter her ne kadar sinemadan uzak dursa da yeni filmler için senaryo yazdığı dedikodular arasında.

    umarım usta daha uzun yıllar yaşar ve yeni eserler verir bize.

  • ulan biriniz de ataride silahla ördek avlamayı söylememiş.

    ulan ne teknolojiydi beee! bugün bile böyle bir teknoloji yok :)

  • bir ay önce -atıyorum- 500 liraya alınmış, 400 lira fiyat biçtiğiniz bişey için bazısı "abi bunun sıfırı 300 lira zaten, şu sitede kampanya vardı ama şimdi bitmiş tüh" diye girer, kimisi "50 lira veririm" mesajı atar, öbürü "kullanılmış kulak çubuğu seti + nokya 3110 üstüne de 10 lira versem olur mu" der. allahın manyakları.

  • akli başında olan erkektir. küçük yaşlardan beri boks yapıyorum defalarca maça çıktım ülke çapında madalya aldım, sırf antrenmanlarda kafama yediğim yumruğun sayısını bilmem, yumruktan darbeden kavgadan korkacak insan değilim ama ben sokakta kavga etmekten korkarım, burasi türkiye arkadaşlar uyanın. çevreniz kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlarla dolu. en ufak tartışmalar, trafikteki dalaşmalar ölümle sonuçlanabiliyor, adam yirmi lira için arkadaşını bıçaklıyor, ne baktın kavgasına insanlar birbirinin gözünü oyuyor. herkeste silah, herkeste bıçak var kimden ne çıkacağı bilinmiyor. bu kadar kendini bilmezin olduğu yerde siz siz olun uzak durun, alttan almak, arkanızı dönüp gitmek size bir şey kaybettirmez.

  • üniversite sınavından çıkmış, allak bullak olmuşum, annem kapıda beklemiş, konuşmuyorum, ağlıyorum... ana kız okuldan çıkıyoruz. okulun hemen yakınında park etmiş kamyonlar var, adamın biri kamyondan iniyor, bildiğin kamyon şöförü:
    adam-ne ağlıyor bu?
    annem-sınavı kötü geçmiş de. (annem de şokta sanırım)
    adam-(bana dönüp)- ağzının üzerine bir çakacağım şimdi!
    ben- ühüüüüüü. (daha yüksek ağlama sesi)
    annem-üzülme bak, adam da dövecek...

  • filmi izlediğinizde, uyarlandığı hikayenin yazarı robert a. heinlein'ı da takdir etmeyi unutmayın. adam 1958 yılında neler yazmış sen 2014'te filmini izleyip şaşırıyorsun.

  • sosyoloji derslerinde gonul rahatligi ile kullanilabilir bu video.

    1- soforun stop kelimesini istop'a evrimleyerek "istop asagi" cumlesini "kacin, minibusu yok etme butonuna bastim" tandansi ile tonlamasi ve ufak bir tonlamanin insanlar uzerindeki yikici etkisi.

    2- sofor ile goz goze gelen teyze sakin kalsa, muhtemelen hic panik yasanmayacak. ama "tehlikeyi" soforun gozlerinden anlayan teyzenin zengin kalkisi yapmasi ile suru psikolojisinin tetiklenmesi.

    3- suru psikolojisi devreye girdikten sonra, insanin en temel ve en ilkel duygulari olan egoistlik ve hayatta kalma mucadelesi basliyor. bu hayatta kalma mucadelesini, yardimci kadin oyuncu teyze ile amansiz bir omuz omuza mucadeleye giren gence ve harekete gectikten sadece 1.7 saniye sonra minibusten inen kizlara bakarak anlayabilirsiniz.(teyzenin yasama sevinci gozlerimi doldurdu bu arada)

    4- son olarak da, gencin arkasindaki kadinin kacarken yere dusurdugu kitabi almaya calismasini incelersek, canlilarin hayatta kalmak icin ne tur donanimlara sahip olmasi gerektigini goruyoruz. orada minibus patlamak(!) uzereyken kadin hala kitap derdinde. karar verme mekanizmasi hizli calismadigi icin hayatta kalma sansi teyzeye gore cok dusuk. oysa teyze orada guclu bir rakibi ekarte ederek hayata tutunuyor.

    niyahetinde tekrar anlasildi ki, minibus soforleri toplumlarin afyonudur. her eylemleri toplumsal bir deney adeta.