hesabın var mı? giriş yap

  • vardır efendim. algı kasmanın lüzumu yok.

    mülteci sorununu çözecek olana oy verilir.
    ekonominin düzeltilmesi için adım atacak olana oy verilir.
    hukuk sistemini düzeltecek olana oy verilir.
    bu ülkenin geleceğini çalanlardan hesap soracak olana oy verilir.
    kadın cinayetleri ile ilgili somut adım atacak olana oy verilir.
    parlamenter sisteme dönecek olana oy verilir.

    verilir de verilir ama bu milletin a. koyacağız diyenlere oy verilmez.

  • bunlarin haline aciyan olur mu bilmiyorum ama aciyacak olan varsa su sorunun cevabini dusunsun: yakalanmamak icin kendisine bunu yapan, baskasina neler yapardi kimbilir?..

  • iki işletim sisteminin karşılaştırılmasıdır.

    işletim sistemi nedir?

    işletim sistemi en basit tabiriyle donanım ve kullanıcı arasındaki iletişimi sağlayan programdır. ekrana basarak yapmayı talep ettiğiniz şeyi donanıma iletir diyebiliriz.

    bu iki işletim sistemini kullanan cihazlar sıkça karşılaştırılmakta. bu yazıyı okuduktan sonra bu iki işletim sistemini kullanan telefonları daha rahat karşılaştırabilirsiniz. bu iki işletim sisteminin en büyük farkı yazıldığı dillerdir. ios swift dili ile yazılmıştır. swift ise yine apple tarafından geliştirilmiş ve objective-c üzerine kurulmuştur. objective-c yi bildiğimiz c dili olarak düşünmenizde bir kayıp görmüyorum. android ise java kullanarak yazılmıştır.

    bu iki dilin sahip olduğu farklı özellikler yüzünden bu iki işletim sistemi birbirinden farklılaşıyor. şimdi c dili düşük seviye bir programlama dilidir. düşük seviye terimini ise donanıma daha yakın olarak düşünebilirsiniz. dolayısıyla bu dil programcısından yüksek donanım bilgisi talep eder. bu dil donanıma yakın olduğu için esnekliği azdır. bu dille yazılmış bir program farklı bir donanım üzerinde çalışmayabilir. ios cihazların hepsinin neredeyse aynı olması bu yüzdendir. zaten fark etmişsinizdir ki ios işletim sistemini apple telefonlar dışında görmezsiniz, çünkü apple cihazlara göre terzi işidir. yine apple cihazların başka cihazlarla bağlantıya pek müsade etmemesi bu yüzdendir.
    bu yüzden apple'ın her türlü aksesuarını yine apple üretir, başka aksesuarlar sorun çıkarır.

    bu dar hareket alanına rağmen neden bu dil tercih ediliyor peki? çünkü makineye oldukça yakın olması diğer programlama dillerinin erişemeyeceği bir hız kazandırıyor. apple cihazlar takdir edersiniz ki diğer cihazlardan daha stabil ve hızlıdır. kendisine terzi işi olarak üretilen bu işletim sistemi sayesinde diğer cihazların 4gb ram ile yaptığı işi 2gb ram ile yapabilir, daha yavaş işlemciyle daha iyi sonuç verebilir. ios cihazların android cihazlardan daha düşük performanslı donanım kullanmasının nedeni işte budur : yazılımı yetkindir ve yüksek performanslı donanıma ihtiyaç duymaz. düşük performans donanım ise daha düşük enerji tüketimi dolayısıyla daha yüksek pil ömrü olarak karşınıza çıkar.

    gelelim androide. android java ile yazılmıştır. java ise makine üzerinde çalışmaz, makine üzerine bir sanal makine kurar. (java runtime environment yüklersiniz ya, heh işte o) java yazılımlarının çalıştığı bu sanal makine ise hep aynıdır. dolayısıyla herhangi bir donanımda yazılmış bir java yazılımı diğerinde sorunsuz çalışır. bu yüzden androidi her cihazda görebilirsiniz. android işletim sistemini çok farklı markalarda görmeniz bu yüzdendir. daha esnektir, sağa sola her şeyi yapmaya izin verir çünkü makineyle uyum sorunu yaşamaz. hafıza kartı takarsınız, bilgisayara bağlarsınız, değişik markaların farklı farklı aksesuarlarını kullanabilirsiniz. fakat bunun için daha güçlü donanıma ihtiyaç duyar bu da enerji maliyetini artırır dolayısıyla pil ömrünü düşürür.

    kısacası ios işletim sistemi kullanıcı --> ios --> donanım yolunu izlerken android işletim sistemi kullanıcı --> android --> java sanal makine --> donanım yolunu izler. androidin izlediği yol daha uzun olduğu için daha güçlü donanıma ihtiyacı vardır ve ios'tan daha yavaştır. fakat sanal makine üzerinde çalıştığı için daha esnektir.

    bu bilgiler ışığında telefonların işlemci hızını, hafızalarının büyüklüğünü kıyaslamanın isabetsiz bir yorum olduğunu görebilirsiniz. dolayısıyla telefon alırken donanımın özelliğine bakmayın. daha özgür ve geniş bir ortam için pil ömrünü ve stabiliteden feragat ederek androidi seçebilirsiniz. ya da ben zaten çok şey istemiyorum stabil olsun, güvenliği fazla olsun, bozulmasın, istediğim işi hızlı halletsin istiyorsanız ios tercih edebilirsiniz.

  • bireysel emeklilik olayının ne demek olduğunu yazdığımda insanlar bana kızmıştı. (bkz: bireysel emeklilik/#44018930)

    bunun özet olarak, en yalın haliyle anlamı şudur; "sana verdiğimiz paranın bir kısmını ver de biz onu işletelim. ancak bu yolla piyasa derinliği elde edebiliriz".

    insanlar şunu görmüyor; türkiye'de çok genç bir nüfus geldi ve şu anda hüküm sürüyor. ama bu gençler devlet iyi planlama yapmadığı için çok çok çok büyük bir oranda yetersiz; vasat insanlardan oluşuyor. buna kendimi de dahil ediyorum. iyi yetiştirilmedik. yaptığımız işlere baktığımızda, bu işleri dünyayla kıyasladığımızda katma değerimizin çok düşük olduğunu görmeliyiz. bizler entelektüel derinliğe sahip olmamızı sağlayacak o eğitimi almadığımız için üretimimiz de vasat. bununla beraber geçmişte erkenden emekli olan dedeler ve babalarımız; gelecekte sosyal patlama yaşanacağı gerçeğinin fitilini ateşlediler. bu genç nüfus; bu vasatlıkla emekli olursa ve bu emeklilik hakkıyla sosyal yardım alırsa ekonomik sistemimizin göçeceği açık. peki bu hangi sonuçları doğurdu reaksiyon olarak;

    (bkz: sigortalı olmayanların 213 tl ödeme zorunluluğu)
    (bkz: 65 yaşında emekli olmak)
    (bkz: bireysel emeklilik)
    (bkz: doğum kontrol oyununu artık bozuyoruz)
    (bkz: en az 3 çocuk)

    bu son 2 bakınız gelecekte çok fazla yaşlı olmasına karşın; çok az genç nüfus bulunacağından bir felaketin habercisi olarak yorumlanmaka olan gidişatı ifade ediyor.

  • böyle bir olayın üstünden dahi dalga geçen suserları gördükçe sözlüğün kalitesinin nereye geldiğini daha iyi görüyorsunuz.

    ucunun nereye dokunduğu ortaya çıkacaktır elbet.

  • yaklaşık olarak 11 yıldır fotoğraf çekiyorum, sokak fotoğrafçılığı ile başladım, son 3-4 yılda ise kuş fotoğrafçılığı ve kuş gözlemi yapıyorum. kuş gözlemi yaptıgımı ögrenen insanlardan, arkadaşlarımdan vs sürekli sorular geliyor ve farkettim ki gelen soruların çoğu aynı şeyler. bu sorulara bir de buradan cevap vereyim kendi açımdan.

    -kuş gözlemciliği nedir, yani ne yapıyorsunuz?
    -kuşları izliyoruz, doğayı izliyoruz, hangi kuşu nerede gördük, ne zaman gördük bunları kayıt altına alıyoruz. doğanın içindeyiz, doğayı, hayvanları ve fotoğrafçılığı seviyoruz. hepsinin birleşimi sonucunda kuş gözlemi ortaya çıkıyor. ben eskiden de doğayı, hayvanları izlerdim, kuşlar hep ilgimi çekmişti, uçmak hep ilgimi çekmişti. zamanla kuşlarla ilgili internetten bilgiler edindikçe ve kitaplar aldıkça daha çok bilgilendim ve sanılandan çok daha karmaşık canlılar olduklarını, çok daha zeki olduklarını, bazı kuşların çok ciddi sosyal ortamlarının olduğunu öğrendim. bunları öğrendikçe daha çok bu hobiye tutuldum.

    -sıkılmıyor musunuz?
    -genel olarak hayır. ilk bakışta durağan bir hobi olarak geliyor fakat, bu hobinin içinde, gezi, muhabbet, doğadaki canlıları izleme, çok ilginç olaylarla karşılaşma gibi durumlar içiçe. tabii ki bazı zamanlarda çok az kuş gözlemleyebiliyoruz, aracımız batıyor, sıkıntılar yaşıyoruz ama genelde çok güzel anılarla dönüyoruz eve. ayrıca çektiğin güzel bir fotoğrafı izlemek de çok keyifli.
    insan şu fotoğrafa bakıp da keyif almaz mı?
    guş
    bir kuş sizden korkmadığını anladıgında, size yaklaştıgında onunla bir bağ kurarsınız. işte bu bağ benim kuş gözleminde en sevdiğim şeydir. ama kuşların türkiyede insana güvenmesi çok zor, bu kadar çok av baskısının, doğa düşmanının olduğu bir yerde kuşların rahat olması çok zor.
    ayrıca, ufak da olsa kuş gözlemcileri kendi içlerinde yarışırlar. ne kadar çok kuş göreceklerine dair bir yarış vardır. her gördükleri yeni bir kuş onların tabiriyle yeni bir "kertik"tir. bu da tatlı bir çekişmeyi ve daha çok gözlem yapmayı teşvik eder. bu olay da ayrı keyif verir.
    big year denen de bir olay var, bir yıl içinde en fazla kaç kuş göreceğinize dair bir yarışmadır. hatta filmi bile çekildi ve keyifli bir filmdir.
    (bkz: big year)

    -fotoğraf makinesi şart mı?
    -hayır değil hatta hiç fotoğraf da çekmeyebilirsiniz gözlem sırasında, ben gördüğüm kuşları kayıt altına almak, daha sonra baktıgımda nerede ne görmüşüm diye incelemek ve güzel bir kare bulursam da onu çekmek için kullanıyorum. ama sadece dürbünle hatta dürbün bile olmadan sadece gözlerinizle gözlem yapabilirsiniz, yaptıgınız gözlemi ufak bir deftere, kağıda not alabilirsiniz.

    -para kazanıyor musun?
    -hayır, yani şu ana kadar hiç bir kuş fotoğrafım satılmadı. satabilen kişi sayısı da çok değildir sanırım. ama kuş gözlemi rehberliği yapan ve kuşlar konusunda çok bilgili arkadaşlarım var, onlar bu işi profesyonel olarak yapıyor ve para kazanıyorlar.

    -biz de yapabilir miyiz, nerelerde yapabiliriz?
    -her yerde, parklarda, bahçelerde, gittiğiniz bir mesire yerinde, bir ormanda, deniz kenarında, gölde hatta çölde ve dağda gözlem yapabilirsiniz.

    istanbul için özel olarak kuşların bol olduğu bir kaç yer şunlar olabilir;
    -büyükçekmece gölü ve çevresi; su kuşları ve yırtıcılar. kış aylarında ördek ve su kuşları, yaz ortası sumrular.
    -riva çayırları; her tür kuş karşınıza çıkabilir. özellikle bahar aylarında, göçün yoğun oldugu dönemler güzeldir.
    -terkos havzası, karaburun ve karadeniz sahil kesimi; deniz kuşları, ördek ve ötücüler
    -belgrad ormanı; piknik alanında ötücüler, ağaçkakanlar vs
    -çamlıca tepesi ve toygartepe (itfaiye gözlem alanı); eylül ekim aylarında yırtıcı göçü (yüzlerce kartalı bir arada görmek nefis)
    -sarıyer kuş gözlem kulesi; nisan mayıs aylarında yırtıcı göçü
    -boğaz; martılar, karabataklar, yelkovanlar, su kuşları vs. her zaman sürprize açık.
    -marmara ve karadenize kıyısı olan her yer
    -validebağ korusu
    ilk aklıma gelenler bunlar.

    -yaşadığınız zorluklar?
    -avcılara bile laf söylenmeyen yerlerde kuş gözlemcilerinin tepkiyle karşılaşması. makineyi gören yerel halk tarafından zaman zaman jandarmaya şikayet edilmek. güzel fotoğraf için saatlerce kamuflaj içinde sabit durmak. soğuk kış aylarında rüzgara, soğuğa, yazın da sıcağa katlanmak. ama bunların hepsi bu güzel uğraş için değer.

    bunların yanı sıra, gönüllü olarak kuş halkalama istasyonlarında çalışabilirsiniz. kuşlara halka takıp bilimsel çalışmalara yardımcı olabilirsiniz.
    kuş sayımlarına katılıp milli parklara yardımcı olabilirsiniz. bu sayımlar kuş ve yaban hayatı için çok önemli. kuş sayısının yıldan yıla nasıl değiştiğini ve dolaylı olarak doğal hayatın seyrini takip edebilir ve bu konuda yetkili birimlere katkıda bulunabilirsiniz. bireysel olarak da gözlem yapıp bu değerli gözlemlerinizi uluslararası internet sitelerinde paylaşabilirsiniz.

    türkiye kuş gözlemi açısından çok güzel bir yer. dünyadaki göç rotalarından en önemlilerinden bir kaç tanesi türkiye üzerinden geçiyor. istanbul boğazı, hatay ve artvin çok önemli merkezler. ayrıca anadoludaki bir çok göl kuşlar için çok önemli dinlenme ve üreme alanları. bu alanlarda da gözlemler rahatlıkla yapılabilir (daha geniş bir zamanda sadece gözlem alanlarını içeren detaylı bir entry girmeyi planlıyorum)

    bu hobiye giriş yapmak isteyenler için bir kaç kaynak bırakayım;
    trakus kuşlar hakkında türkiyedeki en iyi site diyebilirim.
    ebird uluslararası bir site. tüm dünyadan kuş gözlem kayıtları giriliyor. hangi kuş nerede gözlenmiş, izleyebiliyorsunuz.

    collins bird guide en iyi kuş kitaplarından birisi. (ingilizcede kuş kitapları, "field guide" olarak geçer, ingilizce kuş kitabı aramak isterseniz bu tabir size yardımcı olacaktır)
    kuş gözlemcisinin cep kitabı türkçe ve ufak boyutuyla iyi bir kaynak.

    bu da bonus olsun, sadece kuş fotoğraflarımı paylaştığım instagram hesabım;
    kuş

  • türkiye'de yapılsa ve youtube kanalına koysa iyi bir kanal yönetimi neticesini hızlı almış olabilecek deneydir.

    amerika'da gösterilen running late programındaki komedyen scott (scott rogowsky) ve asistanı insanların new york metroda müstehcen ve garip kitaplar okuyanlara nasıl tepki verdiğini gözlemlemiş.

    video