hesabın var mı? giriş yap

  • pasifik okyanusu'nda kaydedilerek deniz canavarları ve tanımlanamayan olaylar hakkında spekülasyonlara yol açan gizemli bir su altı sesi: bloop!

    1997 yılında abd ulusal okyanus ve atmosfer idaresi (noaa), pasifik okyanusu'nun güneyinde son derece güçlü, yüksek ve ultra düşük frekanslı bir ses kaydetti. daha sonra bloop olarak tanımlanan bu ses, su altı sismik aktivitelerini izlemek için kullanılan hidrofon adlı su altı mikrofonları tarafından tespit edildi.

    okyanusun yaklaşık yüzde 95'i keşfedilmemiş olduğundan, sesin kaynağı başlangıçta büyük bir spekülasyon ve gizem konusuydu. bazı teoriler bloop'u muhtemelen bilinen herhangi bir türden çok daha devasa ve keşfedilmemiş bir deniz canlısının üretilebileceğini öne sürdü. okyanusun derinliklerinde yaşayan dev bir deniz canavarı fikri insanların hayal gücünü harekete geçirdi ve çeşitli teoriler ortaya atıldı.

    ancak bilim adamlarının daha sonraki araştırmaları son derece sıradan bir açıklamayı ortaya çıkardı. bloop, bir buz depreminin sesiydi! küresel ısınmayla birlikte her yıl giderek daha fazla buz depremi meydana gelmesi sebebiyle, buzdağlarının çatlaması ve kırılması sonucu oluşan seslerden meydana geldiği tespit edildi. sesin frekansı ve özellikleri, bir buz kütlesinin kırılmasıyla üretilen seslerle eşleşiyordu.

    bloop'un devasa bir deniz canavarı olmadığı ortaya çıkarılsa da, bu olay halkın gizemli ve açıklanamayan seslere karşı nasıl yaratıcı teorileri üretebileceğinin bir örneği olarak bilim kitaplarındaki yerini almıştır.

  • iran o işi kendi halletti. durumun ciddiyetinin farkına varıp zarrab'ın ortağı zencani'yi kendisi yargıladı hapse attı. hatta onunla işbirliği yapan dönemin başkan yardımcısı da içerde.
    sen ne yaptın, ucu sana dokunacak diye bunları yargıdan korudun. al işte adam kendi ayağıyla gidip şimdi orada seni satıyor.

  • büyük bir sitede oturuyorum, öyle kapıda şeker toplamalara falan hiç rastlamadım kaç senedir. bugün kapı çaldı kimseyi beklemiyordum, 5-6 yaşında bir çocuk şeker topluyormuş. kapıyı açtım, "maalesef bende şeker yok çünkü buraya hiç misafir geleceğini beklemiyordum o yüzden almadım" dedim. evde hiç nakit para da yok şimdi ne yapacağım diye düşünürken çantasından bir tane şeker çıkarıp verdi bana, "şekerin yoksa al bunu o zaman, bir sürü toplarım ben zaten daha" dedi. birkaç sene daha unutmam herhalde bu olayı :)

  • devamlı yaşadığım ikilem. inanılmaz bir şey. içinde yaya ve araba olan herhangi bir trafik senaryosu düşünün. karşıdan karşıya geçicem diyelim, direk yavaşlamayan arabalara kıl oluyorum.

    "lan ölür müsün biraz yavaşlasan" diye sayıklıyorum içimden.

    fakat aynı durumda arabadaki şahıssam; "lan öküze bak arabanın geldiğini görüyor hala dikiliyor yolun kenarında" diye düşünüyorum.

    empati falan yok. o an hangi ulaşım aracını kullanıyorsam kendimce tartışmasız şekilde haklı olan ben oluyorum. devlet buna bişey yapması lazım.

  • pandemi öncesinde maskeler, tehlikeli maddelerle uğraşmak veya bir suç mahallini araştırmak gibi risk veya tehlikenin söz konusu olduğu ortamlarda kullanılıyordu.

    covid-19 salgınının getirdiği en bariz toplumsal değişikliklerden biri, insanların halka açık yerlerde artık maskeyle dolaşıyor olması. bu elbette iyi ve gerekli. maskeler covid-19'un yayılmasını engellemeye yardımcı olan ana etmenlerden birisi. ancak maskeler sıradan hale geldikçe, insanlar arasındaki etkileşim bundan etlikenmeye ve tekrar şekillenmeye başladı.

    insan yüzü, iletişim ve etkileşimimizde önemli bir rol oynuyor. beynimizde yüz tanıma için özelleştirilmiş bölgeler bile var. yani, bir yüzün yarısının gizleniyor olması, beynimizi eninde sonunda etkiliyor olabilir. yakın zamana kadar, yüzü örtmek, şüphe çeken bir davranıştı. genellikle suç işleme potansiyeli olan kişiler tarafından yapıldığı düşünülür, peçe takmak ise ideolojik açıdan islamofobiyi tetikleyen bir araç olarak kullanılıyordu.

    pandemi öncesi dünyadaki maske algımızı bir düşünelim. insanların tehlikeli maddeler veya atıklarla çalışırken, breaking bad dizisinden alıntı yaparsam kimyasal madde yapımı esnasında, suç mahallini araştırırken.. yani risk veya tehlike durumunun söz konusu olduğu ortamlarda maske taktığını görüyorduk ağırlıklı olarak. filmlerde, kaçakçılar veya suçlular genelde hep yüzlerinde maske ile tasvir edilir. cerrahlar ve diş hekimleri, düzenli olarak maske takarlar ancak onlar bile, inkar edilemez şekilde insanlara yardım etmek için uğraşırken, maskerin aslında sağlıksız veya sevmediğimiz diğer şeylerle ilişkili anlamlar yüklenmesinin önüne geçemediler maalesef.

    maske takmanın olası bir sonucu, hepimizin daha temkinli ve tehlikelere karşı daha dikkatli davranmamız oldu. çevremizde sürekli var olan bir tehdit, dikkatimiz ve düşüncemiz üzerinde belirgin etkilere sahip. insanların, önemli olsa bile çevrelerinde olup bitenlere daha endişeli, daha az bağlı ve daha yavaş yanıt vermesine yol açabiliyor, çünkü maskeler beynimizin bir kısmının her zaman meşgul olduğu anlamına geliyor.

    öte yandan, herkesin maske taktığını görmek, insanların daha az endişelenmesini sağlıyor. her şeyin kontrol altında olduğunu, korumanın mevcut olduğunu, tehlikenin en aza indirildiğini gösteriyor. elbette bunun da olumsuz tarafı olacaktır. sağlığa yönelik tehlikeleri azaltmayı amaçlayan başka bir koruyucu olan bisiklet kaskı üzerine yapılan araştırmalar, bunları giyen insanların genellikle daha fazla risk almaya yatkın olabileceğini gösteriyor.

    düzenli maske takan insanlar covid-19 risklerini daha az ciddiye alıyor olabilir mi? bundan emin değiliz. maskeler, kasklardan çok farklıdır ve farklı algılanır ancak yine de bu göz önünde bulundurulması gereken bir konu.

    maskelerle ilgili bariz bir diğer endişe, iletişim üzerindeki etkisi. yüzlerimiz, iletişim kurarken büyük bir rol oynuyor ve maskeler yüz ifademizi belirgin bir şekilde gizliyor. bu, iletişim kuran iki taraf için de sorunlara neden olabilir. insanlar, kısıtlama etkisinin hafif bir versiyonunu sergilemeye başlayabilir. bu semptom, genellikle insanlar internet üzerinden anonim olarak iletişim kurduklarında görülüyor. karşılarında kimin olduğunu umursamadan, herhangi bir kısıtmalama ve endişe duymadan konuştukları için internet iletişimi zaman zaman düşmanca görünebiliyor.

    karşıdaki kişinin yüzünün bir kısmını göremedikleri için, insanlardan biriyle konuşurken aniden tüm sosyal normları terk etmelerini beklemek, biraz abartılı kaçıyor. yüz felci olan kişilerde yapılan araştırmalarda elde edilen yorumlar, başkalarının onları daha olumsuz algılama eğiliminde olduğunu gösteriyor. insanların yüz ifadelerini okuyamadığımızda onlara daha temkinli, daha şüpheli yaklaşıyoruz. ilginç bir şekilde, aynı araştırmalar, yüz felci olanların, seslerini ve vücut dillerini abartarak, duygularını daha çoşkulu hareketler, daha büyük jestler, sözcükleri daha vurgulu kullanarak, yüz ifadesi üretememelerini telafi etme eğiliminde olduklarını ortaya koyuyor. bu yöntem gerçekten de başkalarının onları daha olumlu algılamasına neden oluyor.

    yüzlerimiz örtüldüğünde duygularımızı bedenimizle daha fazla göstermeye eğilim duyuyoruz. günün sonunda, insanlar inanılmaz derecede etkileşimli bir tür ve iletimimizi durdurmak için bir virüs ve maskeden daha fazlası gerekli. bu engellerin üstesinden nasıl geleceğimizi zamanla göreceğiz.

  • bir akraba olur; bütün ailenin huzurunu kaçırır, borca sokar, kavga çıkarır ya işte devlet o akraba.

    araba alacaksın “enişte ya bana da 2 tane al” diyor. bira alacaksın “enişte 3-4 tane de bana al” diyor. ev alacaksın “enişte sana 0+0 500 bine olur” diyor.

    tanım: sömürgeci devlet faaliyetidir.

  • - anne tv'de within temptation çıkınca şu demirlere gelip kafa sallıyoruz tamam mı?
    + ay bu televizyonun önündeki demirler ne oğlum?
    - sahne önü anne burası.
    * ay peki şu kağıtları bileğimize niye taktın?
    - ya şükran teyze allahın adını verdim bi sus ya. onlar festival bilekliği. seninkini beyaz yaptım kombine. bizimkiler sarı kampçıyız. hadi anne şimdi çadırımıza gidelim azıcık otur.
    + allah belanı versin şükrü*. çocuğu evde tuta tuta asosyal ettin. izin vermiyosun hiç bi yere mal oldu çocuk... ay oğlum dur çarpıp durma bana...
    - hadi şükran teyze hadi daha hızlııı.. salla kafayı...sanktuooooss espirtuooooss