hesabın var mı? giriş yap

  • büyüsün de caddede düşük bel giyinip pijlik yapsın diye konulur bazıları;

    -->maşallah ne tatlı adı ne?
    -->adı yamaç
    -->paraşütü var onun di mi?
    -->hııııııı

    çocukların üstünde çok yapay dururlar

    -->maşallah ne tatlı adı ne?
    -->adı poyraz,
    -->kardeşi? keşişleme falan mı
    -->yoook. kardeşi ada

    bazılarını anlamazsınız,

    -->maşallah ne tatlı adı ne?
    -->adı burçiğ
    -->burçin?
    -->yoook burakla çiğdem'den burçiğ,
    -->iç ses: hay mnıza koyim sizin...oooo çok yaratıcı ya

    var bir sürü; arca, adonis, suyüz, erke, doruk, çınar falan bir sürü...

    fehmi ulan fehmi!

    fehmi!

  • ben bunu bi kere yaptım bin yıl önce dağ başında bir şantiyede çalışırken birlikte kaldığım kız iş arkadaşlarımızla bi çıkalım dedik. anadolu'nun küçük sayılabilecek bir ilçesi. mekan sahibi de tanıdık. gittik dört kız söyledik rakılarımızı hazırlattık masamızı bir güzel içiyorduk ki bizim büyük şeflerden biri geldi. tesadüf diye düşündük adamın gelmesini meğer öyle değilmiş. mekan sahibi aramış sizin kızlar burada içiyor diye. şef bize biraz kızdı. burası istanbul değil, canınız içmek istiyorsa söyleyin bize diye. eee o zaman kız kıza rakısı olmaz dedik. o da olmaz dedi. konu kapandı. dört mühendis genç kadın anadolu'nun bir ilçesinde yalnız içemezmiş. bu da böyle bi anımdır.

  • aslında bunun kaynağı bence aileler. kızınızın zihinsel engeli varsa neden evlenip çocuk yapmasına müsaade ediyorsunuz?

  • neden kadın diye belirtme ihtiyacı duyuyorsunuz diyenlere katılıyorum. bence de gerek yok. fren yerine gaz... dediğiniz anda kafada cinsiyet beliriyor zaten.

  • acun sen buraları bu kadar okuyosan net yazıyosundurda.
    şimdi tek tek ''bunu izleyen maldır'' yazanlara ''sanane lan izleyen izler'' diye söven tipleri tespit etcem ve ardından tayyip'i ve arda'yı pohpohloyan yazarların ortak kümesinden seni bulucam.

  • 1. sarısında kükürt vardır, "tatlıdaki yumurta kokusu" denilen şey bu kükürtün yüksek sıcaklıkta gaz formuna dönüşüp kokması oluyor, yani krem karameli 120 dereceden falan daha yüksek olmayan sıcaklıklarda uzun sürede pişirmek lazım kokmasın diye.

    2. kabuğu yıkanmamalıdır, yüzeyinde gözle görülemeyen ama ufak delikler olduğu için suyu ve dahi deterjanı içine çekecek ve bozulacaktır.

    3. kabuğu kalsiyum açısından zengin olduğu için haşlandıktan (ve üzerindeki bakterilerin öldüğünden emin olduktan) sonra toz haline getirilip içeceklere, köpek mamalarına ve bitkilerin topraklarına katılabilir.

    4. albumen, yani yumurta beyazının iki formu vardır, biri daha koyu ötekisi daha akışkan bir sıvı, poşe yumurta yaparken iplik iplik dağılan kısım bu akışkan kısımdır. poşe yumurta yapmadan önce yumurtanızı bir süzgecin üzerine kırıp bu ince sıvıyı akıtırsanız poşe yumurtanız iplik iplik olmaz.

    5. sarısı 65, beyazı 62 derecelerde katılaşmaya başlar.

    6. tazeliğini anlamak için bir bardak suyun içine bırakabilirsiniz. batıyorsa tazedir, batmıyor ve yüzüyorsa bayattır.

    7. pastörize edilmemiş yumurtada salmonella bakterisi bulunur, sadece kabuğunda değil beyazında da bulunma ihtimali vardır, o yüzden pastörize edilmemiş yumurtaları çiğ tüketmeyiniz.

    8. yumurtanın kabuk ve sarısının rengi tavuğun beslenmesi ve türüne göre değişiklik gösterir. mavi yumurta diye bir şey vardır mesela :')

    9. hindi, kaz, ördek ve benzeri hayvanların yumurtaları yerine tavuk yumurtasının bu kadar sık rastlanır bir ürün olması, diğer mevzubahis hayvanların tavuklar kadar sık ve çok sayıda yumurtlamamasından kaynaklanır.

    10. bayatlamaya yakın ya da bayat yumurta kabukla beyaz arasında oluşacak hava kabarcıklarının miktarı dolayısıyla daha rahat soyulur.

    11. yumurtada d vitamini vardır, d vitamini çoğu diğer yiyecekte bulunmadığı için ilginç bir bilgi.

    12. yumurta beyazı şeffaf değil de hafif pusluysa yumurtanız bayaaaa taze demektir. o kadar taze ki içerisindeki karbondioksit yumurtayı terk edecek vakit bulamamış, o puslu görüntüyo yaratıyor. ama tabii beyaz değil de başka bir renk pusluluk varsa yemeyin o yumurtayı, atın.

    13. yumurtanın üzerine basılan rakamlar gerçek kalitesini göstermekte. 00 ise organik, yani üf hiç hormonsuz çok kaliteli yumurta, 01 ise gezen tavuk yumurtası (ama yemlerinin organik olduğu şaibeli), 02 ise kümes tavuğu, 03 ise kafes tavuğu yumurtası anlamına geliyor. 03'leri tüketmeyin, tükettirmeyin, ürettirmeyin, yazık hayvanlara. neyse yani kanmayın her paketin üzerinde yazan "a sınıfı yumurta" yazısına.

    14. süpermarketten aldığınız yumurtalardan asla civciv çıkmaz, yumurtadan civciv çıkması için döllenmesi gerekir, o da ancak köyde möyde başı boş tavuklarda olacak olan durum, süpermarkette satılan seri üretim yumurtalarda öyle bir risk yok.

    15. yumurta buzdolabında saklanmalıdır. 1 gün dışarıda kalan yumurta 1 hafta buzdolabında kalan yumurtadan daha hızlı bir şekilde bozulur.

  • içinde bulunduğumuz dönem. eskiden insanlar emekli ikramiyeleriyle adam gibi bir semtten ev alabiliyorlarmış. şimdi ancak orta sınıf bir araba alabilirsin o parayla.

  • röportajında benim gibi kekeme olduğunu fark edince içim ısındı çocuğa. bilmeyenler için biz kekemeler, bazı kelimeleri söyleyemeyince elimizi kolumuzu oynatarak o kelimeyi söylemeye çalışırız. bazen söyleyene kadar nefessiz kalırız. bu tür hareketler kekemeliğin sebep olduğu bir çeşit tik. herhangi bir rahatsızlığı yok çocuğun, sadece bazı kelimeleri söyleyemiyor, takılıyor ve istemsizce tik oluşuyor.

    gururumuzsun, başarılarının devamını dilerim.

  • uzaya giden ilk kezban da olabilir. ay'a inince atacağı ilk adım onun için küçük insanlık için büyük olsa da adımı atmaz. ilk adımı karşıdan bekler.

  • aşkın mantığı devredışı bırakan bir kavram olduğu hatırda bulundurulduğunda ortaya çıkması hiç de garipsenmeyecek içgüdüsel/hayvansal davranış. bunu mantıksal bi temele oturtmaya çalışırsak: kaçan taraf aslında istemekte ama aynı zamanda kovalayan tarafın ne kadar istekli olduğunu sınamaya çalışmaktadır. karşı tarafta kısa zamanda vazgeçmeme içgüdüsünün varlığı, onun ilişki sırasında terketme eğiliminin az olmasına ilişkin bi işaret olarak görülür. (yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır durumu) kovalayan taraf ise kendi kriterlerine göre mümkün olanın en fazlasını istemektedir. yani ilişkiye hazır halde olanlar, zaten kazanılmışlardır. hazır olmayan bir üst basamak, kişinin hedefi haline gelir. bu süreç insanlarda da hayvanlarda da ufak değişiklikler olmakla beraber hemen hemen aynı şekilde işler. tamamen hayvansal içgüdülerimiz sonucudur ve kültüre dayalı bir mantıkla açıklanabilmesi olanaksızdır. özümüzde hayvan olduğumuzun kanıtıdır. budur.

  • öncelikle başlık konusu ceza yazılan kadın değil. başlık konusu 2:06'da başlıyor. lütfen dikkatli okuyalım.

    esenyurt'ta polis memurları kadına maske takmadığı için cezai işlem uyguluyor. burada bir sorun yok. fakat polis kendisine başka maske takmayan vatandaşların da olduğunu belirtip itiraz eden başka bir kişiye keyfi olarak sosyal mesafeye uymadığı için cezai işlem uyguluyor.

    2:06'da başka maske takmayan insanlar olduğunu belirten vatandaşa, sırf polise karşı çıktığı için polis memuru sosyal mesafeye uymuyorsun diyerek (3bin 150 tl) cezai işlem uyguluyor. ceza yazma amacını da ''bize müdahale ediyorsun'' diyerek belirtiyor.

    vatandaş sesini çıkarmasa, arkadaşıyla yakın oturması hiç bir sorun teşkil etmeyecekti. görüntülerde aynı şekilde görevli polislerin zaman zaman yan yana durdukları sosyal mesafeye uymadıkları görülmekte.

    şimdi soruyorum.. polislerin kendisini uyaran vatandaşlara bu şekilde keyfi ceza yazıp sindirme çalışması ne zaman son bulacaktır? bugün bu vatandaşa yarın sana bana...

    vatandaşa sosyal mesafeden ceza yazan polisler aynı şekilde kendilerine de sosyal mesafeye uymadıkları için ceza yazmışlar mıdır?

  • sundugu yarismadaki ilk zamanlarinda hanimefendi goruntusuyle hafiften bbg esintileri yasatirken, sundugu formati cozmesi sonucu simdilerde podyuma cikan kizlara attigi ''eee kevase bugun kimin altindasin'' temali bakisiyla ve tavriyla yarilarak izledigim sunucu.

  • bir davutoğlu ifadesi. selahattin kendisine selahattin eyyubi'yi hatırlatıyormuş. selo başgan ise "kudüs musevilerin kutsal mekanıdır" demiş. ahmet'ciğim de gönül koymuş, bu yüzden artık ona selahattin demeyecekmiş.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28894702.asp

    bu da selahattin'in sandalyeden düşüren cevabı:

    https://www.youtube.com/watch?v=xydab7ght3i

    ___
    edit: 'birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan şu günlerde' selahattin demirtaş türkiye siyasetine ilaç gibi geliyor. tüm kesimleri kucaklıyor, ezilenleri savunuyor, emeği, barışı, özgürlüğü temel alıyor. zira türkiye'nin bunlardan daha acil sorunları yok. karizması, özgüveni, espri yeteneği malum zaten. ancak bu adam ve partisi iktidar olmaya oynamak yerine barajı geçme kavgası veriyor. enteresan memleket dostlar.