hesabın var mı? giriş yap

  • merkeze gelir gelmez kaldığımız otelin hemen dibinde karşılaştığımız manzara ile tebessüm ettirmiştir.
    link

  • arabaların markası ve içinden çıkan tipler, lüks arabalar ve kekolar, barzolar, silahlar. helal olsun polis kardeşlerimize.

    edit:aşağıda 'gelmiş hemen polise bişey olmazcılar' diye entry giren bi parisli var. komik parisli.

    başlığa destek lütfen, başka bir maganda olayı, bir kadının canına malolan bu maganda şu an firari imiş (bkz: 18 ocak 2022 tarihli trafik cinayeti)

  • seçim gecesi gibi artık sağır sultanın bile duymaktan bıktığı şeyleri bir kenara bırakıyorum ve ince'nin apaçık yalancı ve koltuk sevdalısı bir insan olduğuna kendi söylemleri vasıtasıyla emin oluyorum. kendisi cb adayıyken cb olamazsam genel başkanlığa aday olmayı düşünmüyorum dedi mi? dedi. üstüne genel başkan adayı oldu mu? oldu. ardından seçilemeyince siyasetle artık işim olmaz memleket hareketi ile insanlara derdimi anlatacağım dedi mi? dedi. ardından yine u dönüşü yapıp siyasete devam ederek partimden istifa etmem mücadelemi parti içerisinde yaparım dedi mi? dedi. şimdi parti kuruyor mu? kuruyor. bunlar şu an aklıma gelenler. geçmişi tezatlıklarla dolu birisine zaten katlanıyoruz. ikincisine lüzum duymuyorum.

  • o kiralari artıran emlakcilar. yok bir de utaniyorlarmsi. 1lira fazla almak için yapmayacaklari şey yok. çoğu zaten ucuza kiraya veren ev sahibini arayıp 3 katına verelim diyor.

  • bir "utanç" haberini alıp, daha sonra bunu "belli bir kesimi aşağılamak" amacıyla açık açık şehir ismi vererek ve de "modernler guya" altyapısıyla servis etmeye çalışmak, en az o utanç haberine konu olan kişinin yaptığı kadar büyük bir ahlaksızlıktır.

    türkiye'nin en muhafazakar illerinden biri olan erzurum'da öz kızına tecavüz eden,

    yine muhafazakarlığın kitabının yazıldığı konya'da öz kızına tecavüz edip hamile bırakan ve doğan çocuğu dereye atarak öldüren,

    delikanlılığıyla meşhur adana'da kızlarına tecavüz eden,

    ülkenin başkenti ankara'da iki kızına yıllarca tecavüz eden,

    kocaeli'de yıllar boyu kendi kızına tecavüz eden,

    amasya'da çocuğuna tecavüz edip hamile bırakan, doğan çocuğu da öldürüp gömen babalar gibi, her yerde olabilecek ve olan bu tür olayları şehir bazında "bok atma" amaçlı kullanmanın nasıl bir cibiliyetsizlik örneği olduğu sanırım herkesin malumu...

    ancak ahmaklık ve geri zekalılık, muhafazakarlıkla birlikte üçlü bir paket halinde doğuştan geliyor bazı insanlarda. üzerine ahlaksızlık sosuyla servis edildiğinde ise tadından yenmiyor...

  • malumunuz bazı dil ailelerinde insanlardan üçüncü tekil şahısta cinsiyetlerine göre he/she gibi farklı zamirlerle söz edilir. işte bu ekip kendilerinden çoğul üçüncü şahıs olan "they" ile söz edilmesini istiyorlar, çünkü kuzey avrupa dillerinde çoğulda cinsiyet ayrımı yok. latin dillerinde ne yapıyorlar merak ediyorum, onlarda çoğulda da cinsiyet var. aslında bu açıdan en temizi türkçe.

    tek dertleri bu olan insanların yarattığı son akımdır.

  • üniversite, yüksek, askerlik derken...

    3-4 yıllık iş deneyimiyle birlikte kurumsal bir şirkette senior web developer falan olurdu şu yaşıyla. (bkz: alkış)

    iş çıkışı mochasını içer, boş vakitlerinde twitter'da karı-kız kovalar ve her zaman aklında olan kendi şirketini açma hayali toplum baskısı sonrasında yapmak durumunda kaldığı evlilikle biterdi.

    sonrasında ne bileyim... görümce, elti ne boksa işte onların evinde çoluk çocukla beraber beyaz çoraplarıyla bağdaş kurmuş vaziyette çay içerken, acun programlarına katıla katıla gülerdi.

  • edit: olum entry girmeyin diyoruz, ısrarla entry giriyorsunuz. bu trollere destek veren sizsiniz amk. sazan gibi atlıyorsunuz başlığa.

    cübbeli ahmet müridi birinin açmış olduğu başlıktır. entry girmeye gerek yok. eksi verip engelleyin.

  • soğuk savaş'ın izlerini ve korkularını taşıyan muhteşem bir bilim-kurgu. insan varlığına, gittikçe gelişen teknolojiye, üçüncü dünya savaşı korkusuna, bugün gittikçe bizi korkutan yapay zeka gelişimini yaklaşık 60 sene önce ele almıştır bu romanında philip k. dick abimiz.

  • bu konuda daha önce yazmıştım.

    burada kumar bağımlısı olmuş arkadaşlara, bırakamayacağını düşünenlere, özgüvenini yitirenlere birşeyler daha söylemek isterim, umarım faydam dokunur:

    1. para
    ---------
    elbette kaybettiğiniz ilk şey. aslında kumar bağımlısı olmanın tek bir yolu vardır: "bir kereye mahsus sizin için hatırı sayılır bir para kazanmak". "ne alaka?" diyenleri duyar gibiyim. kumardan para kazanmamış, bunun tadını almamış kimse kumar bağımlısı olmaz. bağımlı olmanız için önce para kazanmanız gerekir. beyin, "bu işten para kazanılıyor" demeli herşeyden önce. zamanla o kazandığınız paradan fazlasını batırırsınız. bir süre için "batırdığım çıksın bırakıcam"lar başlar. batırılan para artık çıkmayacak noktalara geldiğinde, algı "bi 10luk vursam şu borcu öderim"e döner. ama aslında olan tek şey kaybetmeye devam ediliyor olmasıdır. bu boka uzun dönem bulaşan herkes "zarar eder". bunun profösyönel poker oyuncuları haricinde hiç ama hiç alternatif örneği yoktur. kumar oynar ve oynamaya devam ederseniz, para kaybeder ve kaybetmeye devam edersiniz.

    2. zaman
    ------------
    para kadar önemli bir başka şey ise zamandır. sanal casino, idda, gerçek casino farketmez. saatleriniz, günleriniz o ekran yada makinanın başında geçer. aklınızda her zaman kumar vardır. ah o "j 5'in yanına bir kağıt daha çekseydim", "ah o kupona son maçı yazmasaydım". alakası yok biliyormusunuz? çünkü bir sonraki, olmadı ondan sonrakinde gene kaybedecektiniz. geçmişe dönüp baktığınızda, kaybettiğiniz parayı bir kenara koyun, kaybettiğiniz zamanda neler yapabileceğinizi düşündüğünüzde kendinize bir kere daha kızacaksınız.

    3. özgüven
    --------------
    bu döngü içerisinde alternatifsiz yitirdiğiniz birşey vardır. özgüveniniz. "ben ne yaptım?", "ben bu boku bırakamam", "oynamadığımda kötü hissediyorum"... say say bitmez. kendinize olan güveniniz yavaş yavaş kaybolur. bir süre sonra bırakamayacağınızdan okadar emin olursunuz ki, "bırakmak" konusunu bir kenara koyar, "ben artık böyle bir adamım" der hale gelirsiniz. halbuki büyük bir gerçek var: bıraktığınız andan itibaren her geçen gün o kaybettiğiniz özgüven yerine gelecek, bir süre sonra "kumar mı? aptal mısın oğlum?" diyen adam olacaksınız.

    4. fizyolojik ve psikolojik bağımlılık
    -----------------------------------------------
    kumar bağımlılarının bir çoğu aslında bilmese de, "dürtü kontrol bozukluğu"na sahiptir. içinden gelen "oyna lan ne olacak" dürtüsünü kontrol edememesinin sebeplerinden biri de budur. sadece kumar oynarken değil hayatın bir çok alanında bu dürtü kontrol sorununu yaşarlar.

    psikolojik tarafını bir kenara koyar, fizyolojik tarafına bakarsanız da dopamin i görürsünüz. beyindeki bu salak saçma mutluluk hormonu, sigara, kumar, uyuşturucu gibi alışkanlıklarla tetiklenir ve salgılandıkça sizi iyi hissettirir, eksikliğinde mutsuz kılar. yani o huzursuzluklarınızın, kötü hissetmenizin, oynamak istemenizin altında psikolojik ve biyolojik sebeplerde vardır.

    5. kumardan sonrası
    ---------------------------
    düne baktığınız, dünü düşündüğünüz her an dünde kalırsınız. atıyorum kumardan önce 50.000 tl birikimi olan, ayda 5.000 tl kazanan bir bireydiniz. şimdi ise birikiminiz yok ve 100.000 tl borcunuz var. bunların hepsi kumar yüzünden. çıkış yolu ne? tekrar oynamak mı? hayır.

    dünü unutun. şunu çok iyi biliyoruz, kaybettiğiniz paralar hayatınızı etkileyecek kadar büyük. zaten kimse kazandığında haz almayacağı bir para için oynamaz. bu yüzden de riske atılan para her zaman kişiye göre büyük olur. önünüzde ödemeniz gereken bir borç ve yaşamanız gereken bir hayat var.

    iki alternatifinizin biri oynayarak bu parayı çıkarmak. bunu yaparsanız ne olur? %1 ihtimalle 150 bin vurur, hem borcunuzu kapar hem birikiminizi geri alırsınız. sonrasında yine oynar aynı noktaya yine gelirsiniz. %99 ihtimalle ise borcunuz büyümeye devam eder. kendinizi kötü hissetmeye, aklınızı yitirmeye devam edersiniz. özet: oynadıkça her zaman kaybedilir.

    ikinci alternatifiniz (net olarak yapılması gereken tek şey) çalışarak borcunuzu 1,2,3 kaç seneyse o dönemde ödemek, geçmişe çizgi çekmektir. bir çok insan yanlış yatırımla para batırıyor, dolandırılıyor, soyuluyor. siz de kumar oynayıp batırdınız. artık bunu düşünmeyi bırakın.

    çıkın şu bok çukurundan dışarı, hayatınızı geri kazanın.

    bunları okuyan sana söylüyorum, "ne diyor bu adam?" diyorsan, bağımlı değilsin, sadece olursan neler olacağını okudun. "hasiktir aynı ben" diyorsan, çözümü de yazdım sana. "artık çok geç" diyorsan da, sakın deme. kendine güven. hemen şimdi şuan bırak.

    saygılar.

    edit: imla ve düzenlemeler.
    edit2: bu yazıyı yazdıktan sonra bırakmalı başlamalı bir süre daha oynadım. en son artık tamam deyip üstünü çizdiğimden sonra 1 sene olmuş. ben ki sadece slot oynuyordum, ofiste evde, cep telefonundan tuvallette bile. (tuvalette 45 bin vurmuştum vermemişlerdi, hesabı kapamışlardı. verseler de zaten ertesi gün batırırdım sıkıntı değildi. :) 2-3 senelik bu boktan serüvenim bittiğinden beri hesabımı kitabımı biliyorum. herşey çok daha güzel. 100 tl nin değeri var. bir gecede 5000 i 200 bin yapıp ertesi gün batırmış adamım. 200 bin birşey ifade etmezken şuan 100 tl benim için alın teri olduğundan çok değerli. geçmişe bakmıyorum. arkanıza bakarak koşarsanız düşerseniz. özetle ben bıraktım siz de bırakabilirsiniz. ancak unutmayın, aynı sigara gibi. asla bir kere bile denemeyin. o dopamin endofrin gel baba gel diyor ve sizi geri içine çekiyor. bırakın, bırakabilirsiniz!
    edit3: 2 seneyi geçmiş oynamayalı. bu da size ümit/motivasyon olsun.

  • beyaz show devam ediyor olsaydı hepsini aynı tişörtlerle bu hafta konuk olarak görürdük.

  • @elif_safak: elif hanim ben konya esnaf odasi başkaniyim, mevlana'dan yediğiniz ekmek kadar konya etli ekmeği yemediniz, esnaf kan ağliyor.