hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye'de türk kahvesini 5 liradan aşağı içebilen var mı, halbuki marketteki paketi 5 lira bile değilken...

  • bu videoda görülen tek şey, seküler ve laik insanların ne kadar medeni olduğudur. şu tiplere sabır göstermek, yarın gelin konuşalım demek falan bunlar ciddi medeniyet göstergesi.

    bunun tam tersi olsa, mesela ben gidip camide ateizm tebliğinde bulunsam acaba böyle medeni bir karşılık görür müyüm? soru bu.

    debe edit: öncelikle; ülkenin şu içler acısı halinde, insanın çok rafine bir alan olan ekşi sözlük'te dahi olsa kendisi ile aynı düşüncelere sahip insanların varlığını görmesi kadar umut veren bir durum yok. o sebeple tüm güzel insanlara teşekkür ederim.

    sonra;
    (bkz: minik eymen'e yardim ediyoruz kampanyasi)

  • gerçek bir narsistle, yani çoğu zaman megoloman kişilerle karıştırılan ancak çok daha ciddi sonuçlarla karşılaşabileceğiniz narsistik kişilik bozukluğu olan biriyle iletişim kurarken -kendinizi ve ruh sağlığınızı- korumak için uygulamanız gereken yöntemlerdir.

    bir narsist, baş etmesi en zor kişiler arasındadır. o kadar manipülatör, o kadar oyuncu ve o kadar nabza göre şerbet veren kişilerdir ki, insanların yönlerini şaşırtmak, fikirlerini değiştirmek veya etkilemek, gerçeği çarpıtmak gibi ciddi yetenekleri vardır.

    hiçbir yöntemin onu asla değiştirmeyeceğini kabul ederek bu yola girmelisiniz. baş etmek söz konusuysa büyük ihtimalle gidemeyeceğiniz konumdasınızdır. aile ferdi, eş, patron, öğretmen gibi zorunluluklar haricinde sadece sevdiğiniz, aşık olduğunuzu sandığınız için bir narsiste katlanmayın. gidebilecek durumdaysanız, gidin. gidemeyenler için ise söyleyeceğim ilk şey,

    1. hatalı olanın siz olmadığınızı unutmamaktır.

    hiçbir konuda asla sorumluluk almayacağı ve hatasını asla kabul etmeyeceği için her zaman unutmamanız gereken ilk kuraldır.

    2. onun zihninize oynadığı oyunları bozmaktır.

    o mükemmel biri değil. sizin için yaratılmadı. ilk günlerdeki olağanüstü hareketleri asla geri gelmeyecek. kendini gösterdiği gibi biri değil.

    3. onları kendinize ifşa etmektir.

    oynadığı tüm oyunların farkına varmak ve bir daha asla o tuzaklara düşmemek için onu en zor olan şekilde, yani kendi içinizde ve kendi benliğinize ifşa etmektir. ona olan tüm zaaflarınızdan kurtulmaktır. onun -gerçekten- kim olduğunu görmektir.

    4. onlarla asla kavga etmemektir.

    tartışmadan ve kaostan beslenen narsist, her zaman haklı çıkmayı kendine görev edinmiştir. onunla kavga etmek, tartışmak onun ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramayacaktır. her kavganın kazananı odur. hatalarını asla kabul etmez, ve asla eleştiri kaldıramaz ve asla özür dilemezler.

    5. empati beklememektir.

    narsistlerin en belirgin özelliği, empati eksikliğidir. ayna nöronları çalışmadığından, karşısındaki insanın ne hissettiğini anlayamazlar.

    6. kendinize olan saygınızı kaybetmemektir.

    bir narsist sizi yönlendirebildiğini anladığında onun oyuncağı olursunuz. onun hamlelerini anlar ve oyuna gelmezseniz kontrolü elinize alma şansınız doğar. ona kendinizi acındırmayın, onun karşısında ağlamayın, sinirlenmeyin, zayıf yanlarınızı göstermeyin. ölçülü ve kontrollü olun.

    7. sizin duvarınıza çarpsın.

    dengeli bir şekilde artık onun oyuncağı olmadığınızı ona gösterin. en az bir kere o duvara çarpsın. ama bu çarpma asla saldırganca olmasın.

    8. ona ayna tutmayın.

    hastalığından, kişiliğinden, yalanlarından, problemlerinden ona bahsetmeyin. bir narsist asla birinin gözünde küçük düşmeyi sindiremez ve kabul edemez. bu, onun daha da saldırganlaşmasından başka bir işe yaramayacaktır çünkü o kendine asla eleştirel bir gözle bakamaz.

    9. manipülasyon tekniklerini kullanın.

    narsistlerin en büyük silahlarından olan manipülasyonu saldırmak için değil, savunmak için kullanabilirsiniz.

    belli sınırlar belirleyin ve o sınırlardan asla taviz vermeyin. onun yaratmaya çalıştığı kaos ortamını beslemeyin, size hiçbir şey diyemeyeceği şekilde davranın. onu iyileştirenin siz olmanız gerekmediğini anlayın.

    10. ve onun da narsist bir ebeveyn kurbanı olduğunu unutmayın.

  • geçenlerde sevdiğim bir aile dostumuzun yanına gittim. beni bulunca da arkadaşının hukuki bir konuda yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyip beni arkadaşına kitledi*

    abinin yanına gittim. altmışlı yaşlarda bir abi, söze eşini kaybettiğini söyleyerek başladı. o kadar rahat ve kanıksamış bir şekilde söyledi ki kendi kendime eşi öleli en az 2 sene olmuştur diye düşündüm. eşimden geriye miras kaldı, bu işi nasıl çözeriz? dedi. hemen aklımdan beynimde yerleşik olan insanların ne kadar maddiyatçı olduğuna dair fikir dizisi geçti (klasik hikaye işte ölenler ölür kalanlar mal kavgası yapar). sonra konuştukça hikaye biraz daha açıldı. abinin ve rahmetlinin çocukları olmamış. rahmetli eşin üzerine de sadece bir araba varmış. veraset ilamı almışlar tam 42 kişi rahmetlinin mirasçısıymış. abimiz de bu mirasçıların paylarını ödeyip arabayı almak istiyormuş. aklımdan arabanın değeri epey yüksek galiba başka türlü 42 kişiyle uğraşılmaz düşüncesi geçti. konuştukça arabanın da pek para etmediğini öğrendim. en sonunda "hocam yanlış anlamayın ama ben sizin yerinizde olsam bu kadar uğraşmazdım. 42 kişiden vekalet toplamak imkansız gibi bir şey. bana 50.000 lira verseler bu işle uğraşmam, zahmetine değmez ayrıca sonuç da garanti değil" dedim. kendisi sonuna kadar bu şekilde uğraşacağını belirtti. benim sunduğum alternatifleri de dinlemedi.

    sonra muhabbet biraz ilerledi. eşinin 18 yıl boyunca kanserle mücadele ettiğini, tedavisi için kolaylık olur umuduyla 3 yıl önce bu arabayı aldıklarını ve arabaya 36 bin lira verdiklerini ama eski araba olduğu için çok arıza yaptığını bir araba parası da tamir için verdiklerini, eşinin kanserle mücadelesini, cesaretini anlattı. öldüğü günü en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu ve hikayenin sonu yaklaştıkça gözleri dolmaya ve sesi titremeye başladı.

    eşi ölünce dünyasının başına yıkıldığını, eşinin her şeyi olduğunu, eşi olmadan ne kadar eksik ve aciz kaldığını anlattı. en sonunda da "bu miras işiyle de beni biraz meşgul etsin diye uğraşıyorum, derdimden uzaklaşmak için" dedi ve insanların birbiriyle yalnızca menfaat temelli ilişkiler kuran duygusuz yaratıklar olduğuna dair ön yargım uzun bir aradan sonra yıkıldı. bu kadar ön yargılı olduğum için kendime de epey kızdım.

  • bol gollü bir maç olur.
    fenerbahçe ilk yarının başında caner erkin'le gol bulur. ardından galatasaray, penaltıyı gole çevirir burak yılmaz'la. ilk yarı 1-1 berabere sonuçlanır.
    ikinci yarıda galatasaray "önde basma" diye tabir ettiğimiz oyun felsefesinden taviz vermez ve 2 gol daha bulur. goller sneijder ve hakan balta'dan gelir. son dakikalarda yüklenen fenerbahçe'nin sow ile atacağı bir golle maç 3-2, galatasaray galibiyetiyle sonuçlanır.
    şaka lan şaka, fener duran toptan bir tane takar bize. maç 1-0 biter amk.

  • odamı yeşile boyamış.
    o damı yeşile boyamış.
    o, damı yeşile boyamış.
    o da mı yeşile boyamış?

    yukarıdaki 4 cümlenin anlamı da aynı diyorsanız benim daha söyleyecek bir şeyim yok. de/da, noktalama işaretleri, her ne geliyorsa aklınıza dilde olmasının bir nedeni var işte, niye kullanmamak için bahane üretiliyor anlamıyorum!

  • çinlilerin kutlama amaçlı yediği şey. medeniyetin gözünü seveyim fransız kutlama yapacaksa şampanya patlatır, iskoç bir viski açar, türk baklava dağıtır bu ne yapıyor, çekiçle öldürdüğü maymunun beynini kaşıkla yiyor. zalimler.