hesabın var mı? giriş yap

  • sözlükçü kardeşlerimizin belki karı kız düşer umuduyla son çare burada kendilerini afişe etmelerini hayretle izlediğim über bir başlık. profillere de üşenmiyorum bakıyorum ha, hepsi adeta hava ile çalışan özgüven makinaları koçlarım benim yürüyedurun.

  • uzun süreli denizaltı devriyeleri için icat edilmiş, enerjisini nükleer reaktörden sağlayan denizaltı modeli. koca bir demir yığını olmasına rağmen, nükleer reaktör kullanılması, makina gürültüsünü azaltarak, ultrasonik radardan kaçabilecek kadar sessizlik sağlamaktadır. stratejik açıdan çok önemli olmakla birlikte, herhangi bir kaza aninda aşırı radyasyon sızıntısından dolayı okyanus dibi yaşam için de bir o kadar tehlikeli muazzam makinalardır.

  • ulan adam hem ülkenin mühendisinin, beyaz yakalısının ev alamadığını dile getiriyor hemde balonun olmadığını söylüyor. savunmak için kafayı çizdiler.

  • bir kadin ve bir erkek cayirda yurumektedir. erkek ciceklerin ustune basar;

    - aay mukerrem, basmasana ciceklere! onlar da canli...
    - ohoo.. hersey de canli mina koyayim... yok kopegi kirma mukerrem, yok kusu dovme mukerrem...
    - kusu mu dovdun?
    - e, ucuyo...

  • dostoyevski'nin dediği gibi;

    "bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. kendisine bir ülkü edinen çok az. umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor: 'yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen?' öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar. insanları birbirine bağlayan ülkü tümden yitti, kayıplara karıştı. herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. herkes kendini düşünüyor. kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açlıktan, soğuktan ölsün, vız geliyor."

  • başlığı açacaktım. zaten acilmiş.

    artık gerçekten süremiyorum. gözlerim mahvoluyor. üstüne sis farını da açıyorlar. gece artık zorunlu olmadıkça çıkmıyorum.

    medeni bir ülkede olsa hepsi anında trafikten men edilir.

    bu işin artık boku çıktı. tahammül edilecek hali kalmadı. 10 araçtan 8 tanesi böyle

    devletin artık bu ise acil olarak el atması gerekiyor. insanlar olüyor artık.

    bu ayarsız, merceksiz farlara led mi xenon mu ne yarragimda taktıran herkesin

    allah belalarini versin,

    ölmüşleri kabir azabı ceksin

    sevgiden, şefkatden mahrum kalsın

    eşinden, dostundan hep ah alsın

    en kısa zamanda kanser olsun gebersin

    iki yakası bir araya gelmesin.

    eşi varsa aldatsın

    son söz bunu takan ustalar içinde geçerli üstteki beddualar.

    allah aşkına su başlığı gündem yapalım.

  • baslik icinde helva diye aradim mâmafih bulamadim.. bu diziye dair boyle diyalogun es gecilmesi ve deneysiz bir kimya dusunulemez.

    d: doktor
    m : memnun

    d : bunu size alistira alistira soylemem lazim ama.. 2 hafta omrunuz kaldi memnun bey..
    m : yok mudur bir caresi doktor bey??
    d : maalesef, tibbin bu konuda yapabilecegi birsey kalmadi.. kader iste..
    m : o elinizdeki nedir doktor.. recete mi yoksa??
    d : hayir. helva tarifi..

  • eski türklerde şamanların tören sırasında kullandığı en önemli eşyası davuldu.

    davulun tekdüze sesine uygun olarak şamanın çıktığı ruhsal yolculuk sırasında davul, sembolik olarak onun atı, kayığı, geyiği olurdu.

    davul eskidikçe değiştirilirdi ki bunun da oldukça uzun ritüelleri var ama bazen eskimesine gerek olmadan da yenisini yapmak gerekebilirdi. mesela bir kişi öldüğü zaman, ölen kişinin evinde şamana ait eşyalar davul vs varsa, erlik'in ölüm tanrısı/elçisi aldaçı eve girdiği için bu eşyaları kirlettiği kabul edilir ve davulun yenisi yapılırdı. (hakikaten pes dedirtecek kadar uzun ve karmaşık ritüeller var bu aşamada. kasnağın yapılacağı ağacın seçilmesinden tut, derisi gerilecek hayvana kadar)

    (bkz: şaman/@ay hatun)

    eski türklerde demirin kutsallığının en büyük kanıtını, şaman giysilerinde görürüz.

    en eski şaman elbiseleri (yakutların kullandığı demirden kuş iskeletine benzeyen giysi gibi) ya tamamen demirden yapılırdı ya da üzerinde demirden (özellikle hayvan motifleri) parçalar olurdu. aynı şekilde deriden yapılan şaman davulunun çevresinde de demirden aksam olurdu. kiriş denilen bu parçaya yine demirden parçalar asılırdı. demir eldiven, çizme giyerler, ağızlarına demirden diş takarlardı.

    (bkz: türk mitolojisinde demir ve demircilik/@ay hatun)

    şamanlar kayın ağacına özellikle hürmet eder, ayinlerini kayın ağaçlarının etrafında yapar, hastaları yine bu ağaçların altında iyileştirirlerdi. şaman davullarında da mutlaka ağaç resmi olurdu.

    bazı türk boylarında şaman ölünce ormanda bir ağacın dibine gömülür, davulu da aynı ağaca asılırdı.

    (bkz: orman/@ay hatun)

    kün ve ay simgeleri tabii ki şaman giysilerinin de olmazsa olmazıydı. ak şamanlar da güneşi selamlarlar, kostümlerinde ve davullarında da güneş sembolünü kullanırlardı. (kara şamanlar güneşi kullanmaz) ayrıca aynalarına da güneş simgesi kazırlardı.

    (bu sizin evdeki aynalardan değil; şaman aynaları demirden, bakırdan vs yapılmış, yuvarlak, içbükey tabağa benzeyen eşyalardır)

    (bkz: kün ay/@ay hatun)

    şamanın tören sırasında kullandığı başlığı ve ayakkabıları ise, bu manyak denilen kostümün içinde değil, onlar ayrı, davulu ve tokmağı ise tamamen başka hikaye. yani manyak sadece kıyafetin palto ya da üstlük kısmı ve bu kısımda çok çok fazla detay var ve detayların hepsinin de mitolojik bir karşılığı yani anlamı var.

    (bkz: manyak/@ay hatun)

    grigory potanin'e göre bozkurt, yıldırım tanrısı olarak düşünülürdü. yıldırım tanrısı'nın şamanlarla bağlılığı veya onun da bir şaman gibi düşünülmesi fikrini de ilk defa potanin ileri sürmüş, bu inanca dayanan şamanların davula vurarak ses çıkarmasını şimşek çakmasına benzetmişti.

    (bkz: türk mitolojisinde yıldırım/@ay hatun)

    altaylı şamanların davullarında gökkuşağı olmasına gelince... genellikle kayın ağacıyla birlikte resmedilir ve bu acunu ol acuna yani bu dünyayı öbür dünyaya bağlayan bir köprü olduğu ve şamanların alemler arası yolculuklarında bu köprüyü kullandıkları düşünülürdü. (belki de sahiden kullanıyorlardı, kim bilir…)

    (bkz: gökkuşağı/@ay hatun)

    “işin aslı kabulgan bütün şamanların bir hayvan atası olduğuna inanılan döneme yani şamanist döneme ait bir inançtır. bu koruyucu ruh, şamanı sadece korumakla kalmaz ona ruhsal yolculuklarında eşlik eder ve enerji verir. (şamanların davulu hayvanlarını, tokmakları da kamçılarını simgeler)

    bu hayvan genellikle kuş, geyik, ayı ya da kurt olur ve şamanın görme gücünü, yani geçmişe ve geleceğe dalmasını, aydınlanmasını, kehanette bulunmasını simgeleyen bağımsız ruhudur.”

    (bkz: donuna girmek/@ay hatun)

    wilhelm radloff türklere ait bir şaman ayinini şöyle anlatır:

    hasta için çağrılan şaman en iyi yere buyur edilir. şaman saçlarını çözüp dağıtır ve hıçkırmaya başlar; giysilerini giyip, süslerini takar. çubuğuna doldurduğu tütünden çekmeye başlar. gittikçe sararır; titremesi ve hıçkırığı gittikçe artar; yurdun ortasına bir at postu serilir. şaman biraz su içtikten sonra, çadırın ortasına gidip, dört rüzgar yönüne doğru eğilip, ağzındaki suyu dört bir yana serper. bu sırada hiç kimseden ses çıkmamaktadır.

    ocağa beyaz at kılları atılır ve ateş söndürülür. güneye yönelen şaman, davulunu bir kalkan gibi tutar. bir şeyler mırıldanır ve hıçkırır. kesin bir sessizliğin egemen olduğu sırada gürültülü bir biçimde geğirir. yurdun bir yerinden ya bir atmaca ya da bir martı çığlık atmaya başlar. derken ortalığa yine bir sessizlik çöker. sonra şaman usuldan usuldan davulunu çalmaya başlar, tıpkı bir sivrisinek gibi sesler çıkartır; giderek davulun sesi güçlenmeye başlar, bir gök gürültüsü halini alır. buna uygun olarak kuşlar, atmacalar bağırmaya başlarlar. davulun vuruşları iyice artar, zil ve çan sesleri birbirine karışır, adeta ses tonlarından bir su çağlayanı halini alır. birden her şey susar...

    yeniden davuldan sivrisinek vızıltısına benzer sesler çıkar ve gürültü gittikçe artar: bu biçimde sürüp giden gürültü sırasında şaman büyüsel şarkılar söyler, yerin kudretli öküzünü, stepin beyaz atını, ateş cinini vb çağırır. şaman şarkı söyleyerek ciniyle diger koruyucu cinlerin yanına gelmelerini rica eder ve onlardan yardım ister; onlara bir takım sorular sorar ve karşılıklar alır. sorduğu soruları da kendisi yanıtlar.

    böylece çağrılan cinler gelmiş olurlar. öyle ki onların birden ortaya çıkışından, korkunç bakışlanndan korkan ve çarpılan şaman yere düşer...

    (bkz: kam davulu)