hesabın var mı? giriş yap

  • kimse büyük konuşup yazar arkadaşa akıl vermesin bence. bu kalp öyle bir orosbu ruhlu ki kilitlendimi boku yiyorsun. kendini kandırıp türlü türlü bahaneler ile avutuyorsun.

    çok geçmiş olsun kardeşim inşallah tez zamanda düşündüklerin ya da iç sıkıntın yanlış çıkar.

    lütfen güzel sevenler üzülmesin allahım, bu gece sana dua edeceğim

  • denememek ve en önemlisi vazgeçmektir.

    yaratma güdülerinde bilişsel yöntemleri savunan wolfgang köhler'in "iç güdüsel öğrenme" * olarak açıkladığı bir kavram vardır. bu kavram istediğiniz şeylerin etrafında devamlı dolanıp ona bir anda ulaşmayı yani aydınlanmayı öngörür. en başta fark edemediğiniz ya da araştırdığınız konu bir anda içinize doğarak önünüzde belirir.

    devamlı bir konu üstünde uğraşırken beynimizde yeni nöron bağlantıları kurulur ve beynin nöroplastik yapısı gereği yeniden yapılanır. siz o işle uğraştıkça aslında hiç bir gelişme olmuyor sansanız da gelişiyorsunuzdur. işte burada "vazgeçme" kavramı devreye giriyor. sizin farkında olarak işe yaramadığını sandığınız konu üstünde kendinize "işe yaramıyor, en iyisi vazgeçmek" komutunu gönderiyorsunuz ve yaratıcılık orada bitiyor. nöroplastisiteyi her alana uygulamak mümkün. negatif bir kavram olarak obsesyonlar da böyle kazanılıyor, pozitif anlamda bilgi de böyle kalıcı hale geliyor. yani davranışınız neyse beyniniz ona göre tekrardan yapılanıyor. kısaca neyi devamlı yaparsanız o olursunuz diyebiliriz.
    (bkz: nöroplastisite/@karanlikruya)

    kohler çalışmayla da bunu ispatlamıştır. maymunu bir odaya kapatır ve tepeye muz asar. çevreye de sandalyeler, eşyalar ve sopa koyar. maymun en başta ne yapacağını bilemez, inatla muza zıplar ama ulaşamaz, ardından sandalyeyi alır üstüne çıkar ve yine zıplar fakat yine başarılı olamaz. denemeye devam eder. çünkü açtır ve güdülenmiştir ve diğer eşyayı sandalye üstüne koyar, yine ulaşamaz. en sonunda 2 eşyayı üst üste koyup sopayı da kullanarak muza ulaşır.

    demek ki işe yaramadığını düşünsek bile o işte bir şey yaratmaya devam etmeye çabalamamız gerekir.

  • prof. dr. nuray ekşi'nin habertürk yayınında yaptığı açıklama

    yaz aylarında afganistan'ı terk etmesi beklenen 20 milyon insandan söz ediliyor, izleyecekleri rotayı ve nihai hedeflerini tahmin etmek zor değil. eğer durdurulmazsa türkiye için 15 mayıs 1919 tarihi kadar vahim bir olay olur.

    not: themarbler uyardı, geçen yıldan şöyle bir haber var. konuyla ilgilenenler bunun neden yapıldığını az çok tahmin edebilir belki.

  • vatandaşlık, hakim çoğunluğun sınırlarını belirlediği bir durum değil anayasal bir haktır ve türkiye cumhuriyeti vatandaşı kimliği taşıyan herkes bu ülkenin yurttaşı, sahip olduğu değerin esasıdır. bu görüntülerden hoşlanmayan hatta üzülen gidip başka ülkelerin vatandaşı olabilir. gördüğüm kadarıyla türk museviler oldukça mutlu.

  • kendisi ceo olmus ama ceo olmak isteyene mudur olmak isteyene hadi lan diyen bi adamin beyani. sen aradigin binlerce ara elemana ne kadar maas verceksin pasam? ben soyleyim asgari ucret. insanlar bir kere dunyaya geliyor tabi ki en iyisini olmak isteyecek, kendin 3 haneli maaslar+promosyonlar alirken omur boyu senden alacagi asgari ucrete boyun egmiyor diye kimseyi suclayamazsin. evet ara eleman ihtiyaci var ama ara elemana asgari ucret verip sonra da "is begenmiyorlar" diyen ceo'lara ihtiyac yok.

  • bir kadın olarak çok anlamsız ve aşağılayıcı bulduğum bir uygulama. bir arkadaşım, yüksek lisans mezunu kendisi, boşandığı eşinden ayda 1000 tl nafaka alıyor, çocukları falan yok isteyerek de boşandılar. erkek olsam vermezdim, kadın olsam almazdım, ne çirkin anlaşmalar, ne aşağılayıcı uygulamalar.

    edit: ama benim favorim yine de üniversite bitiminde evlenip, öğrenim kredisi borcunu yağız delikanlıya ödeten kızlar!

  • aşiretten bir milletvekili çıkar “bir yanlış anlaşılma olmuş” der, olay kapanır. zaten kim uğraşacak devletin malına, doktoruna zarar veren 100 tane şerefsizi bulmaya?