hesabın var mı? giriş yap

  • birkaç yıldır devam eden şiddet suçlamalarının tamamından mahkeme kararı ile aklanmıştır.

    geçtiğimiz günlerde mahkeme sonuçları internete sızdı (30 sayfalık döküman). belgelerde açıkça esas şiddet uygulayananın amber heard olduğu, kendisini "kurban" olarak gösterirken kocasına şiddet uyguladığı ve onu suçlamak için yalan beyanda bulunduğu yazıyor. heard'ün kanıt olarak sunduğu görsellerin sahte olduğu ve depp'in yaptığını iddia ettiği şeyleri aslında kendi yaptığı ortada.

    karşılık olarak depp, heard'e 50 milyon dolarlık tazminat davası açıyor. esasında bu durumda az bile kalır. bu olaylarla birlikte heard depp'e karşı öyle linç kampanyası başlattı ki adamın adı lekelendi. birçok iş teklifinden oldu, filmleri boykot edildi. disney'den kovuldu. depp yerin dibine sokulurken, "kurban" amber heard sosyal medyada sempati ve fan topladı. #metoo hareketinin tüm popülaritesini sömürdü ve şiddete karşı "duruşu" yüzünden bir tür kahramana dönüştü.

    sosyal medyada şu an depp'e karşı nefret biraz azalırken amber heard'e kimse bir şey demiyor. kadın linç edilmiyor ya da nefret mesajları almıyor.

    depp'in davasını kazanmasını istiyorum. sadece haklı olduğundan ya da gerçekten zarara uğradığından değil, depp sayesinde ismini daha geniş kitlelere duyuran amber heard'ün yalancılığının cezalandırılması gerektiği ve gerçekten tacize uğrayıp sesini duyurmaya çalışan kadınların davalarına leke sürdüğü için. heard'ün bu iğrenç oyunu sadece depp'e zarar vermedi. davasında haklı olup insanları inandıramayan kadınlara da zarar verdi.

  • türkiye'de olsa bebeğin psikolojisinde bozulma olmadığı ya da olay esnasında bebeğin direnmediği dolayısı ile olayda bebeğin rızası olduğu ve sanığın mahkeme esnasında iyi halinden dolayı beraat kararı çıkma olasılığı yüksek olurdu.

  • bu boktan satış stratejisi ayrı tartışılır ama şok market çalışanlarına üzülüyorum gerçekten.

    bugün sigara almak için şok'a gittim. kasada bir tane kızcağız önümdekilere yalvar yakar “bir tane piko alır mısınız” diyor. istemeyenlere lütfen, prim alamayacağım yoksa, bir tane alın falan diye kendini acındırıyor.

    sıra bana gelince kıza sordum. o bölgede 13 tane şok market varmış. aralarında piko satmak için yarışıyorlarmış. en çok satan markete de prim veriyormuş merkez. her hafta sanırım başka ucuz bir ürün sattırıyorlar böyle yalvar yakar, dilencilik yaptırarak.

    yazık değil mi lan insanları bu hale getirmek. ne vicdansız iğrenç insanlarsınız siz. yok bir de başka şok markete gitsem, orada da başka biri böyle yalvaracak. ondan alsam bu kez önceki kız prim alamayacak. yapacağınız işe sıçam.

  • kişilik bozukluklarından sadece biridir. bu tür hastalar kuşkucu, alıngan, kuruntulu ve saldırgan kişilerdir. çevresinden gelecek olan tutum ve davranışlardan bir kötülük geleceği kuşkusu ile aşırı dikkatli, tetikte ve savunucudurlar. kendilerini daima haklı ve üstün görürler. başarısızlıklarını ve kusurlarını başkalarını eleştirerek ve haksız bularak akla uygun hale getirmek en tipik özellikleridir.

    bu kişilik bozukluğu olan hastaları şöyle tanıyabilirsiniz:

    - kendisine sürekli birileri tarafından zarar verildiğini,kendisi hakkında konuşulduğunu ve çevresi tarafından sömürüldüğünü düşünürler.
    - dostlarının ya da iş arkadaşlarının kendisine olan bağlılığı ya da güvenirliği üzerine yetersiz kuşkuları vardır.
    - takipçidirler.takıntılı oldukları kişileri devamlı izlerler.
    - sıradan sözlerden aşağılandığı biçiminde anlamlar çıkartırlar.
    - sürekli kin besler, onur kırıcı davranışları olur.
    - başkalarınca anlaşılır olmayan bir biçimde, karakterine ya da itibarına saldırıldığı yargısına varırlar böylece öfkeyle, karşı saldırı ile birden tepki gösterirler.
    - huzursuz ve mutsuz oldukları için kendilerini yemeğe verirler ve aşırı kiloludurlar.

    bu tür kişilik bozukluğu olan hastalara her an her yerde rastlamak mümkündür.bazen aşık olduğunuz bir kişi bazen çalışma yerinizdeki iş arkadaşınız bazen anneniniz bazen kardeşiniz bazen de aynı ortamda olduğunuz geçmişte sadece selam verip borçlu çıktığınız bir kişi de olabilir. bu tür hastalara yapabileceğiniz en büyük iyilik gülümsemeniz ve şefkatle yaklaşmanızdır.

  • konya'da kimse kimseyi cumaya gitti diye işten atmaz, bilakis o kişi terfi alır. altında başka bir sebep vardır onun, camiye ayakkabıyla girip bira içmiş olabilir.

  • twitter kullanmayanlar için haberin içeriği;

    36 yaşındaki sevinç çelik, 2014 yılında sağlık bakanı fahrettin koca'nın sahibi olduğu medipolitan sağlık ve eğitim hizmetleri aş’ye bağlı medipol koşuyolu hastanesi’nde burun estetiği ameliyatı oldu.

    ameliyat sonrası şiddetli ağrı ve yüksek ateş başlayınca sevinç tekrar hastaneye gitti. doktorlar ameliyat nedeniyle bunun normal olduğunu, sadece "canının çok tatlı olduğunu" söyleyerek geri gönderdi.

    ne var ki çelik'in ağrıları giderek daha da arttı. durumu kötüleşen çelik devlet hastanesi acil servisine kaldırıldı.

    devlet hastanesinde yapılan incelemede çelik'in kanına mikrop karıştığı ve mikrobun tüm vücuduna yayıldığı tespit edildi. yoğun bakıma kaldırılan kadının ailesine doktorlar iki seçenek sundu: "ya hayatı ya ayakları..."

    aile çaresizlik içinde onay vermek zorunda kaldı, çelik'in bacakları diz altından kesildi.

    çelik, burun ameliyatının yapıldığı hastaneye 300 bin tl maddi, 700 bin tl manevi tazminat talebi ile dava açtı.

    açılan dava 10 yıl sonra sonuçlandı. mahkeme, sağlık bakanı fahrettin koca'nın sahibi olduğu hastanenin bir kusuru olmadığına hükmedip sevinç’in açtığı davanın reddine karar verdi. kararla birlikte avukatların vekâlet ücretinin de iki ayağını kaybeden çelik’in ödemesine karar verildi.

    hastane, kararda belirtilen tutarın ödenmesi için çelik hakkında icra takibi başlattı.

    haber linki kaynak

    olayla ilgili en can alıcı detay,hastanenin sahibi sağlık bakanımız fahrettin koca….filistinli,gazzeli yaralıların uçağını karşılayan,öpüp koklayan fahrettin bey,ben miyim öz yurdumda garip?yavuz hırsızlık yapmayın,kadın cehennemi yaşamış daha fazla çektirmeyin.

  • ilkokul 3. sınıfta okuyan yeğenimin bugün bana yönelttiği soru.

    diyalog aynen şöyle;
    - dayı, öğretmen ödev verdi. sana soru sorabilir miyim?
    + tamam sor bakalım.
    - 15 temmuz gecesi neredeydin?
    + bu nasıl soru lan? bunu mu merak ettin?
    - hayır. öğretmen istedi.
    + öğretmen sizden 15 temmuz gecesi nerede olduğumuzu mu öğrenmenizi istedi?
    - evet ama zaten kitapta yazıyor. o soruları cevaplamamızı istedi.

    görsel
    görsel

    bence milli eğitim bakanlığı, tarih dersini müfredattan kaldırsın. "15 temmuz" adında bir ders koysun. ya da türkiye tarihini 15 temmuz'dan başlatıp anlatsınlar.

    edit: lazor'un dikkati sayesinde kitap kapağındaki okulun adının da 15 temmuz şehitleri ilkokulu olduğunu öğrendim.