hesabın var mı? giriş yap

  • kendi başınıza gittiğiniz hastanede doktorundan hemşiresine, hademesine, diğer hasta refakatçilerine kadar herkesin ağız birliği etmişcesine "refakatçiniz yok mu?" diye sorduğu her an.

    -refakatçiniz yok mu?
    +yok.
    -refakatçiniz olsaydı iyiydi.
    +kendi başımın çaresine bakabiliyorum. refakatçiye gerek yok.
    -olsun, refakatçi olsaydı iyiydi.
    +peki.

  • en baş birinci ilk aşırı önemli editi: genelleme yapıyorsunuz insanlara haksızlık ediyorsunuz hepsi böyle değilci kimseler özellikle okusun. içlerindeki işini iyi yapan kurallara uyan düzgün insanlar baş tacı, bizim eleştirimiz dalavere ve küçük hesap peşinde koşanlara. hatta bu karaktersizler sadece türkiyeden mi çıkıyor sanıyorsunuz her milletten göçmen her milletten insan artıkları çıkıyor. umarım hak ettiğinizi bulursunuz

    benim türkiyedeki hesaplarımı görseler daha üzerine para bağlarlar.

    destekediğim anlaşma bütün dalavereci gurbetçilerin ümüğüne çökerler inş

    bazı "dürrükler" saçmasapan savunulara girmiş. şimdi biz konuşuyoruz da bilmediğimizden veya yılda 2 hafta gurbetçi gördüğümüzden değil ben kendim şahsen bizzat yurt dışında yaşıyorum

    bu düşük seviyeli küçük varoş burjuva özentisi riyakar topluluğu savunanları da anlamış değilim. çifte vatandaşlık yasaklandığında vatandaşlıktan çıkmak için konsoloslukta olan kuyrugu görseniz anlarsınız cennet vatan olarak nereyi gördüklerini. şimdi de malları başkasına geçirsek beyan etmesek yok nasıl kurtulsak diye uğraşıyorlar. üç kuruşa çalıştırdıkları göçmenler üzerinden aldıkları paraları, devlete yalan beyanlarla aldıkları sosyal yardımları türkiye'de klasör dolusu tapuya çevirdiler.

    bunlaaar kardeşlerim toplu konuttan ev çıksın geçim yardımı gelsin çocuk parası artsın diye kagğıt üzerinde boşanırlar. hem adama hem kadına ucuz ev verir devlet birinde yaşar birini kiralar bu şerefsizler.

    kiraladığınız evin ikametgahını başkasına satar bu şerefsizler

    erken emekli olmak için deli taklidini yıllarca sürdürür bu şerefsizler

    vergi vermez, çalışanı resmi göstermez, vermesi gereken ücretin 5te birine günde 12 saat çalıştırır bu şerefsizler

    hak hukuk etik zerre önemli değildir onlar için 1 euro için yapmayacakları şey yoktur ama zinhar domuz yemezler

    umarım ab bunların alayını ters yatırır düz sever. senelerce keriz yerine kondular şimdi sistem falan kalmadı bu babadan oğula nesiller yüzünden

  • tek süper kahramanımız keloğlan, o da ölüm döşeğindeki prensesi tarhana çorbasıyla iyileştirmeye çalışıyordu.

  • birkaç gün önce ncsa mosaic hakkında bir entry girdim, buradan ulaşabilirsiniz.

    web tarayıcıları tarihinde önemli bir yeri var bu mosaic'in, entry'de de anlattım tekrara düşmek istemiyorum fakat önemli bir noktası şu; mosaic'i kuran ekip** daha sonra netscape ismiyle 2000'lerin ortalarına kadar bilinen tarayıcının kurucuları oluyorlar, daha sonra da mozilla vakfında bu işlerine devam ediyorlar.

    netscape ise, onlarca yara ile çıktığı savaşta internet explorer'a yeniliyor. 2003 civarı sanırım, piyasadan tamamen silinmeye yaklaştığı anda mozilla üzerine çalışmalarını başlatıyorlar ve açık kaynak kodlu ilk mozilla sürümü olan phoneix ortaya çıkıyor.

    "mitolojide yanarak öldükten sonra kendi küllerinden yeniden doğan bir kuş olan zümrüdüanka’nın “külleri”, ilk “tarayıcı savaşlarında” microsoft internet explorer tarafından öldürülen netscape navigator’ı temsil ediyordu. ancak phoenix markası phoenix technologies’e ait olduğu için bu addan vazgeçildi ve firebird adında karar kılındı. bu ad ise firebird adını kullanan açık kaynaklı veritabanı yazılımı projesinin tepkisine neden oldu. mozilla vakfı, karışıklığı önlemek için tarayıcının mozilla firebird adını kullanacağını açıkladıysa da tartışmalar sürdü ve 9 şubat 2004’te tarayıcının adı mozilla firefox olarak değiştirildi. firefox, kızıl panda adlı hayvanın takma adıdır ve firefox’un maskotu olarak da bu hayvan benimsenmiştir. " kaynak

    şimdi bunca şeyi niye ekledim, bakın yıl henüz 2003-2004 falan. eylül 2008'e yani google chrome'un çıkmasına henüz 4 sene var. bu adamlar bu işleri yaparken youtube'un kurulmasına bile daha bir sene vardı.

    gelelim güvenlik veya hız konularına.

    firefox'un eklenti marketine girdiğinizde, kendilerinin önerdiği ve güvenlik açığı olmadığını bildirdikleri tüm eklentileri gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz. bugün front end ile uğraşanların en büyük kaynaklarından biri olan mdn , zamanın netscape'i ile temelleri atılmış javascript dilinin de en büyük kaynağıdır. bugün internet tarayıcılarında kullanıcı etkileşimli olan her şeyi javascript'e, netscape'e ve bugün de ardılı olan mozilla vakfına borçluyuz da diyebiliriz.kaynak bunca şey için bile mozilla tercih edilebilirdi ama yetti mi? hayır yetmedi, devam edelim.

    senelerce opera fanatikliği yaptım, sonrasında çinlilere satıldı ve arkasında devasa bir boşluk bıraktı opera, o da silindi gitti maalesef. daha sonra brendan eich mozilla ile benzer bir çizgide brave browser'ı kurdu ve yoluna internetin ve kullanıcıların gizliliğine önem veren bir çizgide devam etti. peki neydi bizi oradan uzaklaştıran şey? bingo, google gibi devasa bir şirketle aynı politikaya sahip olmaya yaklaşmaları. veri güvenliği, veri madenciliği.

    bugünlerde herkesten duyarsınız, konuştuğumuz bir şeyin reklamını görüyoruz veya googleladığımız her şeyin 2 sene reklamına maruz kalıyoruz diye. bu nasıl oluyor sanıyorsunuz?

    şu an, chrome olmasa da çoğunlukla android ve google'a muhtaç durumdayız diyebiliyorum maalesef. hem ülkedeki ekonomik şartlar bizi android kullanmaya mecbur bırakıyor, hem de duckduckgo gibi arama motorlarının yeterli veriyi google kadar yeterli şekilde getirmemesi buna sebep olabiliyor ama bunu en azından tarayıcıda mozilla ile kırabiliyoruz.

    gelelim diğer sebeplere,

    1- firefox bellek kullanım açısından google chrome'dan daha iyi.
    2- chrome ile yapabildiğiniz her şeyi verilerinizi güvende tutma artısıyla firefox ile de yapabiliyorsunuz.
    3-firefox daha fazla özelleştirme seçeneğine sahip.
    4-kullanımında herhangi ekstra bir zorluk yok.
    5-mobilde çok ciddi uzantı desteği sağlıyor, firefox nightly isimli mobil web tarayıcısında reklam engelleyicilere kadar birçok eklenti kusursuz çalışıyor. sözlüğe firefox nightly'den girip reklamsız görmek mi yoksa chrome'dan girip gözleri skerten reklamlara maruz kalmak mı?
    6-mozilla üçüncü taraf izleme tanımlama bilgilerini varsayılan olarak engelliyor, facebook gibi avcılara sizi yem etmemek için uğraşıyor.
    7-mozilla kripto madenciliğine karşı sizi koruyor.
    8-mozilla sosyal izleyicilerin izlemelerine karşı da default olarak koruma sağlıyor.
    9-"firefox'un en son sürümü, dünya çapındaki tüm kullanıcılar için varsayılan olarak açık olan gelişmiş izleme koruması (etp) adlı bir özellik içerir. etp, facebook, twitter ve linkedın gibi şirketlerin sosyal izleyicileri de dahil olmak üzere 2.000'den fazla izleyiciyi engeller. ayrıca, şifrenizin ihlal edilmesi veya güncellenmesi gerektiğinde sizi otomatik olarak bilgilendiren firefox monitor adlı entegre bir özelliğe de sahiptir."

    hala ikna olmadıysanız;

    10-

    "chrome güvenli bir web tarayıcısı olduğunu kanıtlasa da gizlilik kaydı sorgulanabilir. google aslında konum, arama geçmişi ve site ziyaretleri dahil olmak üzere kullanıcılarından rahatsız edici derecede büyük miktarda veri toplamaktadır. google, daha önce satın aldığınız veya ziyaret ettiğiniz gibi bir süveter veya bir kafe bulmanıza yardımcı olmak gibi hizmetlerini iyileştirmek için yaptığını söyleyerek veri toplama konusunda iddiasını ortaya koyuyor. ancak diğerleri, google'ın aslında kendi pazarlama amaçları için benzeri görülmemiş miktarda veri topladığını belirterek aynı fikirde olmayabilir. bilgilerinizi bilgisayar korsanlarından gizli tuttuklarını öne sürüyorlar, ancak bu konunun dışında. google'ın kendisi, büyük ölçüde kullanıcılarından topladıkları veriler sayesinde dünyanın en büyük reklam ağını yönetiyor."

    kaynak2
    kaynak3
    kaynak4
    kaynak5
    kaynak6
    kaynak7
    kaynak8

  • kendi evlerinde nedense hiçbir sıkıntı yaşamayan arkadaşlar, yurda gidince ayilip bayılmaya başlıyorlar.

    sebebi ne? sevgilisiyle kavga etmiş, "bak ben ne kadar üzüldüm de hastaneye kaldırıldım" diye story paylaşacak.. babasının evinde yapamaz bu hareketleri...

  • kemal doğulu diyor ki; ben anlayamadığım insanları severim.

    sanki benim başıma hep stephen hawking'lerle, einstein'larla takılıyor. hande yener'in kankasısın işte ne anlayamadığım insanı?

    hande yener'i bile anlayamadıysan o da ayrı bir dram tabi.

    edit: diğer enteller gibi 'ya ben hep felsefe entrysi giriyorum ama bu saçma entrym debe oldu ühü' demeyeceğim. diyemem zaten son 5-6 entrym bu başlığa :( sadece şunu diyeyim, senin ben osmanlıcana sokayım uzun it. geber artık.

  • mesele sizin ne kadar üzüldüğünüz değil, kaybeden kişinin ne kadar üzüldüğü. giden can, kalan için ne ifade ediyorsa - evlatsa evlat , dostsa dost - yarattığı yıkım da doğru orantılı oluyor. evlat dediğiniz şey bir insan olmak zorunda değil. insan olsa, bu defa da biyolojik bağ ararsınız. hem kimin neye ne kadar üzülmesi gerektiğini belirleyecek had ve hakkı kendinizde nasıl buluyorsunuz?

    bence ıslah edilmesi gereken sizsiniz.

  • günlerden bir gün, köylerden birinde bir çiftçinin eşeği kör kuyuya düşer.

    eşek saatlerce acı içinde kıvranır ve bağırır. sesini duyan sahibi gelip baktığında zavallı eşeği kuyunun dibinde görür.

    çaresiz çiftçi köylüleri yardıma çağırır. köylüler kör kuyudaki eşeği kurtarmak için ne yapacaklarını düşünürler ama sonuçta onu kurtarmanın imkânsız olduğuna ve bunun için çalışmaya değmeyeceğine karar verirler. tek çare, kuyuyu toprakla örtmektir. herkes ellerine aldığı küreklerle etraftan kuyunun içine toprak atar.

    zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkerek dibe döker. bir süre sonra ise ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükselir ve sonunda yukarıya kadar çıkar. köylüler kuyudan dışarı çıkan eşeğe çok şaşırır. işte hayat da bazen bizim üzerimize yüklenir ve üzerimiz toz toprakla örtülüyormuş gibi olur.

    bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. kör kuyuda olsak bile.

  • -hangi okul?
    --hacettepe...
    -maaşallah! tıp yani!
    --yok alman dili ve edebiyatı.
    -ankara üniversitesi mi?
    -- yuoo! hacettepe...
    - e tıp o zaman!?
    --hayır teyzecim almanca bizim...
    -ama hacettepe demedin mi?
    -- evet teyze doktorum ben
    -maaşallah! tü tü tü...