ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
pippa bacca
-
avrupanın doğal sınırlarının gerçekten tam olarak nerede bittiğini acı acı idrak ettirmiş olan kadın
konuşan kızın göğüslerine bakmak
-
hem konum hem de içerik olarak aslında ingilizce bilip gene de altyazıları okumaya benzer..
bilirsin aşağıda farklı bir şey yok, ama gene de gözlerini alamazsın.
instagram'daki fantastik aile
-
"ahahahh ne super hayatimiz var bence herkes gormeli" seklinde hala poz poz internet maymunlugu yaptiklarina gore, pek de o kadar hidayete erememislerdir. kendi iclerinde oksimoron bir durum yasayan, sekil olmak icin can veren bir ailedir.
buzdolabını çekip hani ekonomi kötüydü diyen çocuk
-
darwin efendi,n'oldu senin teori? bak hala bunlar ortalıkta geziyor...
narkotikçi keş arı
ikebana
-
bu japon çiçek düzenleme sanatında buketler üst üste değerlendirilen üç düzey olarak tasarlanıp düzenlenir ve gönderilecek kişiye göre buket değişir. her buketin taşıdığı bir anlamı, bir mesajı vardır ve bu nedenle her buketin bir dinamiği bulunmaktadır: en altta bulunan çiçek veya yeşillikler buketin hitap ettiği kişinin geçmişini simgeler, buketin orta katı kişinin bu gününü, en üst kademesi de geleceğini simgeler. bu şekilde genç bir insana verilecek olan kişinin buketi üst kısımda yoğunlaşırken, hayatta daha tecrübeli olan kişilere hitab edecek (bkz: politically correct) aranjman da ağarlık alt düzeye verilir.
1999 sonrası sigortalıların uğradığı haksızlık
-
haksızlık ve büyük rezalettir.
benden 3-4 yaş büyük biri benden 20 sene önce emekli oluyorsa, yemişim böyle adeleti.
bundan sonra oy moy yok.
el amor en los tiempos del colera
-
asik olmakla kolera olmus olup karantina bayrakli bir gemide karanlik bir nehrin icine dogru suzuluyor olmanin aslinda ne kadar paralel durumlar olduklarini hatirlara getiren guzel bir marquez kitabi...
pokemon go
-
sincan merkez muk dolu aq oyun cidden çok gerçekçi.
günde 8 saat ders çalışmak
-
insanı hem çok geriyor, hem de çok rahatlatıyor. aylardır günde altı saate sabitlemiştim, sınavlar yaklaştığı için sekize çıkardım. her kahve-sigara molasında da sözlüğe bakınıyorum. tek eğlencem bu. özellikle iki haftadır, hafta sonları keyifli bile gelmeye başladı. sabah kalkıyorsun, balkona masayı atıyorsun, bir demlik de çay getiriyorsun yanına. kuş sesleri eşliğinde, yüzüne hafif rüzgar vururken pek sıkılmıyorsun da. bu saatlerce ders çalışma olayı ilk başta çok zor ama sonra mutlu ediyor insanı notlar açıklandıkça. tabii kafanı duvarlara vurasın geliyor, niye yıllardır yapmadım ben bunu diye o ayrı.