hesabın var mı? giriş yap

  • bu işlerle* iyi kötü uğraşan biri olarak kendimce bi şeyler karalamak istediğim başlık. yılbaşı gecesi yapacak bi şeyim de yok. o yüzden meraklısına neyin ne olduğunu yazmak istedim. kafamda çok şey var uzun sürebilir baştan uyarayım.

    öncelikle, gösteriye geçmeden önce bazı şeyleri herkese hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum. şu bilinmelidir ki, türkiye'de profesyonel anlamda ( gelmiş geçmiş ) standup yapan tek bir adam var, iki değil. o da cem yılmaz. ona bugüne kadar standup gösterisi anlamında yaklaşan ata demirer'in tek kişilik dev kadro adlı gösterisinin bile ikincisini çoğu kişi hatırlamaz. çünkü ilki kadar iyi değildir. ordan anlayın işte cem yılmaz'ın standup anlamında zirvede ne kadar yalnız olduğunu. kaldı ki ata demirer'in gösterileri standup gösterisinden çok taklit, eğlence, şarkı, türkü odaklıdır. salt bir standup gösterisinden bahsedemeyiz yani. diğer komedyenlere baktığımızda ise yılmaz erdoğan'ın cebimdeki kelimeler adlı, yıllar önceki standup gösterisi akla gelir. fakat o da o kadardır. devamı yoktur. şimdilerde ilk çıktığında canlı izlediğim münaşaka adlı gösteriyi sahneye koyuyor fakat benim gibi gösteriyi izleyenler bilirler, standup gösterisinden daha çok yılmaz erdoğan'ın anılarını anlattığı bi standup gösterisidir. işin kolayına kaçmış usta biraz burda yani.

    tabi ki şimdilerde yeni çıkan doğu demirkol gibi, mesut süre gibi, cem işciler gibi( ve daha nicesi) yeni nesil standupçıları bu karşılaştırmanın içinde yok saymak haksızlık olur. ( bu arada kendimi de bugüne kadar 300'den fazla sahneye çıkmış biri olarak yeni nesil standupçıların arasında saymam yanlış olmaz sanırım ) . fakat yeni nesil standupçıların bana göre en büyük eksikliği hiçbirinin bu işi profesyonel anlamda icra edememesi. yani kimsenin yeteneğine laf etmiyorum fakat benim gördüğüm hiçbiri cem yılmaz gibi yaptığı işi profesyonel anlamda sahneye koyamadı. ilk gün ne idiyseler bugün de öyleler maalesef. tabi ki sahne tecrübesi kazandıkça anlattıkları şeyleri ilk çıktıkları zamana göre daha iyi anlattıkları kesin. fakat hiçbiri gösterilerini başka bi noktaya taşıyamadı. takip edenler bu söylediğime katılacaklardır diye düşünüyorum.

    bu girizgâhtan sonra gelelim cmylmz diamond elite platinum plus gösterisine. bi kere şunu en başta söylemek lazım, eski gösterilerini 10 üzerinden 9 sayarsak, bu gösterisi taş çatlasa 10 üzerinden 6,5 alır. ki o yarım puanı da cem yılmaz olduğu için alır. yalnız bu noktada gösteriye yorum yaparken hemen kötülemek, aşağı çekmek yerine biraz neyin ne olduğuna bakmak gerektiği kanaatindeyim. bi kere bu adam ( gösteride de sıklıkla belirtmeye ihtiyacı duyduğu gibi ) 25 senedir bu işi yapıyo ve başarı anlamında elde etmediği şey kalmamış durumda. yani cem yılmaz'ın artık yeni bi standup gösterisi yaparken eski heyecanı duyduğunu sanmıyorum. zaten bu durum bu gösterisinde hikayeleri anlatırken belli belirsiz iç çekmelerinden, düşük temposundan, mizacından çok net anlaşılıyor. ve size şöyle söyleyim, bir standup gösterisinde işin yüzde 70'i sizin enerjidir. sahnedeki adamın enerjisi direkt olarak seyirciye geçer. o gün dünyanın en komik esprilerini yapın, enerjiniz düşükse gram tepki alamazsınız seyirciden. ve bu düşük enerji cem yılmaz'da aşırı şekilde hissediliyor bu gösteride. resmen bazı yerlerde yaptığı espri tepki aldığında o espriye tutunup, enerjisini yükseltmeye çalıştığını görüyoruz. çünkü o da farkında bu durumun. ayrıca o bilmiyo mu sanıyosunuz eski gösterilerinde seyirciden aldığı tepki ile şimdiki tepkinin arasında dağlar kadar fark olduğunu. emin olun sahnedeki kişi, tek bir kişinin bile önceki gösteriye daha az güldüğünü herkesten iyi bilir.

    bi de şu var, bi standup gösterisinde seyiriciyi en çok kendisi güldürür. yani gelen seyirci ne kadar relax, ne kadar gülmeye hazırsa gösteri o kadar iyi geçer. enerjidir yani bütün olay. bu noktada da işte ülkenin durumu devreye giriyor maalesef. cem yılmaz'ın bi önceki gösterisinde ülke belki de ekonomik anlamda en rahat günlerini yaşıyodu ve herkesin kafası rahattı. yani izleyici gülmeye hazırdı. şimdilerde ise ülke en boktan zamanlarını yaşıyor maalesef ve artık gülmek biraz lüks oldu artık. herkesin kafası dolu. bu gösterinin en büyük handikaplarından biri de bu. onu da belirtmek lazım.

    sonuç olarak demek istediğim 25 sene boyunca zirvede yer almak kolay olmadığı kadar yıpratıcı da bi durum. o yüzden bu ülkeye mizah anlamında çok değer kazandırmış bu insanı, bi gösterisine bakıp yerin dibine sokmaya çalışmak yerine empati yapıp, sayı gösterilmesi gerektiği kanaatindeyim.

    büyük mizah adamı cem yılmaz'a saygılar. herkese iyi bi sene dilerim.

    edit

  • dövmelerin sansürlenmesinin değiştirebileceği hiçbirşey yoktur. televizyonda görmeyen sokakta da görecektir dövmeli insanı. sigara için de aynı şey geçerli.

    sigara sansürlenirken, dövme sansürlendirilmek istenirken neden kimse silahlar sansürlensin demiyor?

    silah; sigaradan ve dövmeden daha öldürücü ve kötü örnek değil mi?

  • hatta altinlari kulce kulce bulmuslar. hemen yaninda da dogalgaz bulmuslar. tarlanin kosesinde de brent petrol varmis

  • nevruza başka adlar takmaya çalışanlara kapak olan durumdur.

    faşik de sensin ipne.

  • aslında urfa'nın amsterdam, bern, barselona olduğunu öğrenmemize neden olmuştur.

    hee amk heee çok güzel çok misafirperver çok sıcakkanlı yer.

    ulan siz bu ülke sınırları içinde akp'nin %60 alıp da insanlarının hoşgörülü, misafirperver, açık fikirli, sıcakkanlı olduğu yer mi gördünüz?

    önüne kebap koydu diye neredeyse sevinçten ölecekler amk.

    tüm motivasyonu öteki diye adlandırdıkları milyonlarca insana kan kusturmak, bastırmak hatta şartlar gereği öldürmek olan bir ideolojiye ölümüne bağlı bir il bu sıfatların hiçbirinı taşımaz.

    hani aralarında yaşamasam inanacağım.

    yazdıklarımın konu dışında olduğunu biliyorum lakin olay üzerinden bok çukuru yerleri göklere çıkarmayın amk.

  • günün birinde kaptan bravo’nun gemisi açık denizlerde yol alırken, gözcü direğin tepesinden seslenmiş: ‘uzakta bir korsan gemisi göründüüüüü!’

    bunun üzerine tüm mürettebat dehşet içinde sağa sola koşuşturmaya başlamış. kaptan bravo sakin bir sesle yardımcısına seslenmiş: “bana kırmızı gömleğimi getirin!”

    yardımcı derhal kaptanın kırmızı gömleğini getirmiş… bravo gömleği giyerken adamlarını savaş düzenine sokmuş ve korsanları yenmiş...

    daha sonra, gözcü bu kez bir değil, iki korsan gemisini tespit etmiş...

    kaptan bravo bu kez de kırmızı gömleğini istemiş ve yine korsanları duman etmiş.

    o akşam, bütün mürettebat güvertede oturmuş, o günkü zaferi konuşurken, adamlardan biri kaptana sormuş:
    ‘kaptanım, çok merak ettik, niye hep savaştan önce kırmızı gömleğinizi istiyorsunuz?’

    bravo cevaplamış:
    “eğer saldırı sırasında yaralanırsam kırmızı gömlek akan kanımı belli etmez, böylelikle siz de korkusuzca düşmanlarımıza direnmeyi sürdürürsünüz.”
    ortalığı bir sessizlik kaplamış... adamların yürekleri kaptanlarının cesaretine duydukları hayranlıkla güm bede güm atıyormuş...

    şafak sökerken gözcü bu kez bir değil, iki değil, tam on korsan gemisinin yaklaşmakta olduğunu tespit etmiş. mürettebat kutsayıcı bir sessizlikle kaptanlarına bakarak, onun o artık alışılagelen kırmızı gömlek talebinde bulunmasını beklemeye başlamışlar.

    kaptan bravo çelik gibi gözleriyle gemisine yaklaşan korsan filosuna bakmış, sonra korkusuzca adamlarına dönmüş ve sakin bir sesle bağırmış:
    bana kahverengi pantolonumu getirin!

    mustafa denizli şimdilik kırmızı gömleğini istiyor ama bence kahverengi pantolonu isteme zamanı geldi.

  • askere gidenler bilir ölüleri şafak sıkıştırmıştır.

    o savaştan sonra terhisi ertelemek mümkün değildir. geçtim yeni bir cepheye göndermek kışlada bir gün bile daha tutamazsınız. deneyimli bir asker olan aragorn da bu durumu bildiği için toplu terhise izin vermiştir.

    zaten iş de yaptıramazsın mazallah isyana kadar varabilirdi. adamlar direkt krala sözünü tut diye geliyor artık bu adamla ne konuşulabilir dile kolay isildur'un bir saçma laneti yüzünden 3000 yıldır tezkeresi imzalanmamış adamlar bunlar.

    bana şaka yapmışlardı bugün olmadı yarın gel diye gerçekten ölüye döndüm bir anda, sözünü tut diye astsubaya çıkışacaktım. bir günde bu hale geldim, 3000 yılda aragorn falan tanımam.

  • ördekler için yol yapılmasından çok, yolda insan olmaması ve görseldeki ördeğin bu yolu kullanıyor olması şaşırtıcı.

    bizde yaya yoluna araba parkedilip, bisiklet yollarında piknik yapıldığı düşünülünce daha bir şaşırtıcı.

  • elinde oyuncak şırınga, o doktor ben hasta, oynuyoruz:

    - baba aç kolunu! domuz gribi aşısı yapacağım!
    - tamam.
    - pıst*. geçmiş olsun. şimdi de omzunu aç.
    - tamam.
    - pıst. geçmiş olsun.
    - bu ne aşısıydı?
    - bu da omuz gribi aşısı. hahahahahahaha!

  • müziğin belirli akorlar, gamlar ve uyumlar üzerine kurulduğunu, bu uyumlarınsa matematik üzerine kurulduğunu gösteren kuramdır. müziğin dilidir. az gireyim içine, belki birinin ilerde işine yarar.

    notaları a'dan g'ye gösteririz. la'dan sol'e kadar bu harfleri alırlar. nasıl oldu?
    a=la b=si c=do d=re e=mi f=fa g=sol oldu. bu notaların 5'i tam ses, 2'si yarım sestir. do'dan re'ye bir tam ses vardır misal. do tam sestir yani. re'den mi'ye de tam ses vardır. yani re de tam sestir. ama mi? mi yarım sestir. mi ile fa arasında yarım ses vardır. fa, sol ve la da tam sestir. si yarım sestir. ne dedik, mi ve si yarım sestir, gerisi tam sestir dedik. şimdi, iki tane lafımız var. diyez ve bemol. diyez yarım ses ileri demek. bemol yarım ses geri demek. diyezi (#) böyle gösteririz, bemolü ise göstermek için kullandığımız işareti ekşi algılamıyormuş, şu an edit atıyorum o yüzden. işaretin kendisi küçük b harfine çok benzer, bizse burda almanların ß'sini kullancaz. doğru gösterim değil kesinlikle, idare edin artık. ileri demek ince demek bu arada, haliyle geri demek de kalın manasında. nitekim notalar yazılırken aşağıdan yukarıya doğru incelirler.

    hızlı bir hesaplama yapalım.
    misal, do'dan fa'ya kaç ses vardır?
    c, c#, d, d#, e, f. gördüğünüz üzere 5 yarım ses.
    aynı notadan aynı notaya ise hep 12 yarım ses vardır. zaten 5 tam ses 2 yarım dedik, 5x2+2 haliyle 12. "şu notadan şu notaya kaç nota var" denilmez hane. genelde yarım seslerden gidilir.
    mi ve si -ki artık bunları izninizle e ve b diye gösteriyorum- arıza almaz. arıza ne demek? diyez demek. bu notaların diyezi yoktur dedik zaten. ki mantık larak, e ve b diyez almaz ise, f ve c da bemol almaz. nitekim misal f# dile gß aslında aynı notadır. birisi fa'nın yarım ses ilerisi, diğeri sol'ün yarım ses gerisi.

    akor nedir? akor ya majör, ya da minör gamına göre notaları dizip belirli notaları almamız ile elde ettiğimiz sesler bütünüdür. gam nedir? hah, işte şimdi müzik teorisine girdik. gamlar belli kalıplardır.
    majör gamı: tam-tam-yarım-tam-tam-tam-yarım'dır. ne demek? bir notadan başla ve sırayla bu sesleri git demek. arıza almayan tek majör do majördür. buyrun bakın:
    c'dan tam ses git d, ondan tam ses git e, ondan yarım ses git f, ondan tam ses git g, ondan tam ses git a, ondan tam ses git b, ondan yarım ses git c.
    resmen c-d-e-f-g-a-b'dir do majör kalıbı. aynı anda oktav da oldu bu tabi.
    nasıl gösterilir akorlar? büyük harfle. hani burda hepsi küçük olacak diye diyorum. mesela tek başına büyük c gördün, do majördür. yanına küçük m koyarsan cm yaparsan, do minör olur. peki gamları böyle sıraya dizdik diyelim, akoru nasıl belirleyecez? valla ana sesler 1, 3 ve 5. seslerdir. c-e-g oldu. mesela elinde gitar var, 6 teli birden (daha azını kullanacaksan sırf onları çevir) bu üç sesten birine çevirirsin. piyanodaysan direkt bu üç sese basarsın. gamları bilmek neden önemlidir? misal birileriyle çalıyorsunuz, adam do majör çalıyor. sen solo atmaya kalkarsan, hiç diyez ses basmazsın. neden? c gamında diyez yok çünkü.

    daha kepçük bi majör gamı deneyek. mi majör misal.
    e-f#-g#-a-b-c#-d#-e. bakınız 4 diyezli gam. peki aga, biz bu gamların hepsini ezberleyecek miyiz? bunun kısa yolu yok mu? tabii ki var. diyezlerin sırasını bil. o ne demek? usta, f ilk diyezdir. bu lafı bil. ondan sonra 3'er nota geri say. 3'er yarım ses falan değil, direkt 3 nota geri say. birinci diyez f ise, ikincisi c'dir. üçüncüsü g'dir, dördüncüsü d, beşincisi a, altıncısı e, sonuncusu b. tam tersinden sayarsan bemoller olur. ilk bemol b'dir, ikincisi e, üçüncüsü a, dördüncüsü d, beşincisi g, altıncısı c, yedinci ve son bemol de f'dir. şimdi bu ne demek? aga, kaçıncı diyezde isen, o ana kadarki tüm diyezler, bir ileriki notanın gamında çıkar. ne demek istiyorum? mesela ilk diyez f dedik ya, bir sonraki nota g mi? g gamında bir tek f# vardır. f'den sonraki diyez c mi? c'den bir ileriki nota olan d'nin gamında, hem c# hem de f# vardır. bakın demin yazdığımız e gamına. e'den bir önceki nota neydi? d. d dördüncü diyezimiz. o nota ve o notaya kadarki tüm diyezler hakikaten de e gamında var. bak yukarı, f# var, c# var, g# var ve d# var. bu kuralı oturttun mu her şey gider.

    minör gamını mı merak ettin kuzum? verelim.
    tam-yarım-tam-tam-yarım-tam-tam. majör gamlarının tek arıza almayanı c idi di mi? minör gamlarının tek arıza almayanı da am'dır. gitar dersine başlayan ergenler çok gülerdi buna. bayağı am yazıyor kağıtlarda. la minör hani.
    am gamı: a-b-c-d-e-f-g-a.
    neyse, şimdi siz bana sorarsınız. do majör de diyez almadı, la minör de. o zaman, bunların gamı aynı olmadı mı? helal olsun be derim sana. tüm majör gamlarının, kendisiyle aynı gama sahip bir minör gamı vardır. biz buna "ilgili minör/ilgili majör" deriz. bunu bulmanın kolay yolu var mı? tabii ki var. majörden üç yarım ses geri gidersin. do majör mü? git do'dan üç yarım ses geri.
    c-b-bß-a. vallahi de am'a geldik. bu böyledir. misal f ile dm, g ile de em aynı gamlara sahiptir.

    şimdi bana deyin ki, lan diyez yarı ses ileri, bemol yarım ses geriyse, neden ikisine birden ihtiyacımız var la? misal a# ile bß aynı şey değil mi? neden iki ayrı isme ihtiyacımız var. sormanıza sevindim delioğlanlar. a# ile bß aynı nota mıdır? evet. aynı şeyi mi ifade eder? hayır. ne dedim lan ben? şimdi usta, bir akorun gamında a# varsa, başka deyişle tüm la'lar diyez ise, sen la'ya basmazsın. sen la diyez'e basarsın, la sesi bozar. peki ya si? si'ye de basabilirsin. ama eğer gamda bß varsa, hani si'ler bemolse, bu sefer si'ye basmazsın. la'ya basabilirsin. anladınız? helal.

    şimdi aslında bu majör gamını da, minör gamını da bilmem neyi de ezberlemeye gerek var mı? ezberlesen tabii iyi olur, ama şart mı desen bence değil. c'nun tek diyez almayan majör olduğunu bil, onun ilgili minörünün de 3 yarım ses geri gitme kuralından am olduğunu bil. ordan nota aralıklarını sayarsın, kuralını bulursun. bir de başka bir şeye dikkat edelim; 1,3 ve 5. sesleri alıyoruz ya, gam kurallarına bakalım:
    t-t-y-t-t-t-y
    t-y-t-t-y-t-t
    şu görülebilir ki, birinci sesten üçüncü sese majörde 4 yarım ses, minörde 3 yarım ses var. birden beşe ise ikisinde de yedi yarım ses. yani bir notanın minör ve majör akorları içindeki tek fark, üçüncü sesin majörde yarım ileri olması. birinci ve beşinci ses aynı yoksa. misal izleyelim;
    akorların ana/kurucu sesleri (gamların 1-3-5):
    c => c-e-g
    d => d-f#-a
    e => e-g#-b
    f => f-a-c
    g => g-b-d
    a => a-c#-e
    b => b-d#-f#
    şimdi sırf orta sesi yarım ses geri alarak minörleri kurabilirsin:
    cm => c-d#-g
    dm => d-f-a
    em => e-g-b
    fm => f-g#-c
    gm => g-a#-d
    am => a-c-e
    bm => b-d-f#
    olay budur.

    bu akorlar sadece karşınıza fa majör, do minör diye gelmez tabi. yalnız adisyonlara falan geçmeden şunu da hatırlatalım, diyez ve bemol seslerin de gamları/akorları olur. misal eß majör:
    eß-f-g-aß-bß-c-d-eß

    şimdi, sizlere değişik akor çeşitlerinden bahsedelim. sus vardır misal, suspended manasında. aradaki 3. sesi çıkartırsınız, yerine 2 veya 4 koyarsınız. misal c gamı neydi?
    c-d-e-f-g-a-b.
    1-3-5'i aldın c-e-g. şimdi 3'ü çıkar, 4 ekle mesela. c-f-g olsun. ne oldu? c sus 4.

    adisyon vardır mesela. addition hani. gama baştan dönmenizi ister. misal add9. her gamın sekizinci sesi kendisi olduğu için, verilen sayıdan 7 çıkartırsan istenilen notayı bulursun. misal add9 diyorsa, 2. sesi ekle diyordur.
    c-d-e-f-g-a-b-c-d dersen c gamında 9. ses gördüğün üzere d'dir. zaten 9-7'den 2 deyip, ikinci ses d'dir desen de aynı şey. napıyoruz şimdi? c-e-g'yi alıyoruz, sonunda bir ince d çaktık mı al sana c add9.

    sept akor vardır misal. 7. sesi eklemenin diğer adı. misal a için, bir g eklersin akora.

    ben sıkıldım la. gece gece yeter, eğlendik bence. sen eğer internete "müzik teorisi" yazıp, sonra "aa ekşi sözlük'te kesin bir şeyler vardır" diye buraya gelmiş isen, ne mutlu bana yardım ettiysek. müzik güzeldir, müziği sevin.

    not: dediğim üzere, bemol işaretini ß'na çevirmek durumunda kaldım. gerçekte küçük b'ye benzer bişey. neden küçük b kullanmadın direkt derseniz, içimden gelmedi. b si demek ya zaten. bir de büyük harfle gösterilmeli hep notalar ama büyük harf yazamıyorum. iyice karışsın istemedim.