hesabın var mı? giriş yap

  • 3-5 yaşında bir çocuk verin de karnını doyursun hayvan. yaşam alanlarını işgal ettiğimiz için belli ki aç kalmış, çok üzücü:(

    edit: içim parçalandığı için twitter'da çok takipçili hayvansever birkaç kişiyle görüştüm. birkaç saat sonra video eşliğinde, 3 çuval mamayı o kaldırıma yığacaklarını söylediler. çok duyarlılar, sağ olsunlar. üzülme minik köpekcik, artık sen de karnını doyurup orada kendi küçük çeteni kurabileceksin.

  • erkek yazardir. bu gözler 15 entryli 200+ takipçili kadın çaylaklar gördü. herşey bir profil fotoğrafına bakar.

  • toshiba'nın hd-dvd oynatıcı ve kaydedicileri üretimini sonlandıracağını resmi olarak açıklaması ile kesin olarak sona ermiş savaştır.

    http://www.toshiba.co.jp/…r/en/news/20080219_03.htm

    doğrusu bu format savaşının bu kadar kısa sürede (betamax-vhs savaşı neredeyse 10 yıl sürmüştü) ve bu kadar net olarak sona ermesi hem sürpriz hem de tüketici için iyi oldu.

    hd-dvd kaybetti. ama blu-ray kazanacak mı belli değil. blu-ray'in şimdiki rakibi standart dvd. ve bu rakip hd-dvd'den çok daha güçlü. dvd'den blu-ray'e geçtiğinizde yaşadığınız fark, bir önceki teknoloji sıçraması olan vhs-dvd'deki kadar büyük değil. bir çok kişi upscale edilmiş dvd ile blu-ray arasında büyük bir fark olmadığını bile iddia ediyor (her ne kadar doğru olmasa da).

    bakalım blu-ray association dvd'ye karşı savaşında, özellikle microsoft destekli dijital download'lar da kendisini sıkıştırırken, fiyatlarını düşürmeyi ve büyük müşteri kitlelelerini yakalamayı başarabilecek mi.

  • tam azar olmasa da koridorda full makyaj yakaladığı, muhtemelen 9. sınıf öğrencisi olan kıza müdür yardımcısının tepkisi;

    - şimdi sen o ruju sürdün ya, dünyanın en güzel kızı sen oldun zannediyorsun ama çok yanılıyorsun.

    (bkz: baltalı ilah)

  • allah her iktidara böyle halk nasip etsin. ne güzel lan ne terörden sorumlusun,ne ekonomik krizden. şehit geldi mi cehape de, dolar uçunca dış güçler de ama ne dersen de halk sana oy versin. yemin ederim adamlar bu halk sayesinde dünyada cenneti yaşıyor.
    tanım: yanlış bir hareket.
    edit: imla
    büdüt: “yüzünden” kelimesi,”sayesinde” ile değiştirildi. uyaran arkadaşlara teşekkürler.

  • aynı şeyi ev sahibime yapmıştım ama o doktor değil* whatsapp üzerinden kira pazarlığı yapıyorduk yazışarak, ben her hitabımda "siz" yazdıkça o ısrarla "sen" diyor, en son "senin dediğin gibi olmuyor" diye yazınca hemen telefondan aradı gerildiniz sanırım diyor, yoo dedim sende nerden çıkarıyorsun böyle şeyleri diyerek ardından yalancı bir kahkaha patlattım. bir daha asla sen demedi.

    size "sen" dilini kullanan kim olursa olsun "siz" dilini kullanmayın, başka dillerde olanlar o dilin kullanıcılarının sorunu, bu dilin nezaket kuralları var ve nezaket karşılıklı olursa bir anlamı olur...

  • cem uzan'ın motorola'yı dolandırmasından bu yana yabancılara atılmış en büyük kazığı attık galiba çinliler'e sayesinde.

  • bir bagimlilik cesididir. hastamiz gosteris olsun ya da kutuphanede sik duruyor diye kitaba yatirim yapanlardan bircok noktada farkliliklar gosterir. oncelikle hasta kisi, kitabi sadece satin almaz, okur da. yalniz okuma ve edinme hizlari birbirlerine uyum gostermediginden, aradaki fark, yani okunmamis kitaplarin okunmuslara orani gitgide buyur. bu durumda hastaligin ilk etaplarinda bir hayiflanma sureci yasanir. sikayet edilir zamansizliktan, hicbirseye yetisemiyor olmaktan, daha okunacak aha su kadar kitap bulundugundan. zamanla bu durum kaniksanir, zira okunan ya da gozgezdirilen bir metinde, bir arkadas sohbetinde, ilgi duyulan bir konu, yazar, vs. ile karsilasildiginda hemen soluk kitapcida alinmakta ve evde biriktilmekte olan kitap sayisi gunbegun artmaktadir. bir gun gelir kitaplikta yarisi, dortte biri okunmus, hic okunmamis, ya da soylece bir goz atilmis kitaplar ustunde bir baski olusturmaya baslarlar. o zaman hastamiz bu gidise bir son vermek lazim der ve bagimliligi kontrol altina almaya calisir, fakat genelde cabalari beyhudedir. bir sure bagimlilik kontrol altina alinir, kutuphaneye dadanilir, odunc alinan kitaplarin teslim tarihi gelip catinca soluk en yakin kitabevinde alinir. buradan da anlasilacagi gibi kisinin derdi yalnizca okumak degil, okunan metinlere sahip olmak, yaninda bulunmak, bir gun birseye bakmasi icabettiginde elini atacagi kaynaklari yakin cevresinde bulabilmektir. boylelikle okunmamis kitaplardan ozur dilenip baris antlasmasi imzalandiktan sonra bir ferahlama donemi gelse de artan kitap sayisini kaldirmayan kitapliga yenilerini eklemek, evin orasina burasina konuslandirilmis kitap yiginlarini duzenlemek gibi mekana ve mobleye dair problemlerin peydahlanmasi yakindir. etrafla konu uzerindeki konusmalarinda ise savunmaci bir havaya burunur. kitapciya yollandigini soyledigi arkadasi, -e daha gecen gun almadin mi sunu bunu? dediginde - birader bu meyve sebze degil ki curusun, bittikce alinsin, teessuf ederim! gibi bir cikista bulunup kabarsa da icten icte, 'yahu hakli, hayallah, ama geldik iste simdi elim mecbur...' bir tane daha. neyse efendim, bilincli ve bagimliliginin farkinda olan hastamiz cesitli ruh hallerine bata cika kah okur kah kitap alir, bu is boylece gider. dilegimiz gun gelip de okunmamis kitaplarin agirligi altinda ezilen hastamizin, 'ben bu kitaplari simdi baslasam omrumun sonuna kadar bitiremem' hesabi yapip okumayi topyekun birakmamasidir.

  • bogota belediye başkanının dediği gibi, bir şehrin gelişmişlik düzeyi dar gelirlilerin otomobil satın alabilme oranıyla değil, zenginlerin toplu taşıma kullanma oranıyla ölçülür.

  • firma yetkilileri “bizim kullanıcılar için hazırladığımız çubukların çok daha fazlası geri geliyor. bazılarının sahte olduğundan şüpheleniyoruz” demisler. demek ki bu ibneler de her 12324452452 dondurmadan sadece 1'inde bedava oldugunu kabul etmisler boylelikle.

    akilli olun az daha bedava koyun cubuklara yoksa koyarlar. şlaskdjaşlksdjas. ulan ne ulke be.