hesabın var mı? giriş yap

  • kerem alışık yüzünden gönül rahatlığıyla okuyamadığım kitap olmuştur.

    kitabın iki ana karakterinden biri olan ada'nın kerem alışık olma ihtimali yüzünden bir türlü odaklanamadım. kumral ada; ünlü bir aktör ve aktrisin kızı, dayısı da ünlü bir şair. türkiye'de bu tanım yapılınca aklıma sadece kerem alışık geliyor.

    ve tüm kitap ada'nın genç, güzel bir kadın olduğunu hissedemeden okudum. bu benim aklımın bana pisliği olabilir. siz bana aldırmayın. okuyun.. hatta mümkünse gidip kuzguncuk'ta okuyun. kendinizi mabel'in yerine koyarak okuyun.. kırılın gönlünüzce, tüm farklılıklarınızla sizi koruyup kollayacak birileri varmışcasına yaşayın/yaşamaya çalışın..

    "ah mabel, hep güçlü olmak zorunda kalmamız ne yorucu..."

  • işte osmanlıyı çökerten, türkiye'yi bu hale getiren kafa budur işte. tam olarak budur.

    şu kafanın eğitime, bilime, sosyal hayata hükmettiğini düşünün.
    düşünemediniz dimi ?

    çünkü böyle bir sistemde düşünme bile yok. o kadar yerlerde bir zihniyet bu.

    yazık kimin çocuğuysa.

    edit: imla

  • bu bölümü annemle izledik, ki annem bu diziye sarmayan nadir insanlardan.

    - haha, aa para dağıtan hırsız. bu da iyiymiş.
    + yok anne, o öyle bir insan değil.

    vallahi çıktı bu laf ağzımdan, aklınızı seveyim sizin ya...

  • 300tl lik evini üniversite öğrencilerine 1000tl ye kiraya veren bir akrabamın desteklediği iddia. adam haklı bi yerde öğrenciler olmasa bu ahlaksızlığı yapamayacaktı.

  • ben galatasaraylıyım. hatta çok iyi galatasaraylıyım. çok büyük futbolcular gördüm kendi takımımda, hepsiyle övündüm. kopanhag (bkz: hacı) gördüm, berlin gördüm, bursa gördüm, 120 liraya kasımpaşa bile gördüm.

    -ahanda burası da tanım olsun- ha bu alex dedikleri ne güzel topçudur, onu izlemek ne büyük keyiftir... futbol ayıların güreştiği bir fizik mücadelesine dönme evrimindeyken, esasında nasıl sudokudan ziyade bir akıl oyunudur onu gösterendir. ensesinde de gözü olandır, hiçbir zaman aşırıya kaçmadan futbolla ilgili güzel her şeyi yapandır... futbol fizik oyunu mudur; o zaman da bir inceleyin bakalım, düşmek istemediği zaman düşmeyendir, türkiye ligi tarihinde en zor kafa gollerini muhteşem zamanlaması ve pozisyon bilgisi sayesinde atandır, koşmuyor diyenlere inat maçın 70+. dakikasında 60 metre topsuz koşu yapıp "kolay" bir gol atandır. ezeli rakibimde de olsa iyi ki türkiye'ye gelmiştir, iyi ki vardır, iyi ki hala -allah vermesin- minimum sakatlıkla oynamaktadır.

    avrupa'ya gitmişmiş oynayamamışmış, anca fenerbahçe ve türkiye liginde oynayabilirmişmiş, hikaye. alex avrupa'da oynar. alex madrid'de, juventus'da, bayern munich'de, ingiltere ligi hariç (oyun yapısından dolayı) heryerde oynar. alex parma'ya gittiği için oynayamamıştır, çünkü parma küçük bir takımdır, alex büyük takım topçusudur, küçük takımın büyük oyunucusu oyun karakterli bir adam değildir, onun için parma'da oynayamamıştır. türkiye liginde fenerbahçe (allah'ım affet) büyük takımdır ve alex de büyük takım futbolcusu olduğu için iyi oynamaktadır.

    hiçbir zaman bir hagi olamayacaktır gözümde doğal olarak, ve hatta giydiği formadan ötürü kendisine sempati beslemem mümkün değildir. alex'in takımı kaybettikçe ben sevineceğimdir. fakaaat spor yazarı olsundur, klüp başkanı olsundur, galtasaray taraftarı olsundur, niye eleştirdiklerini hiç anlamadığım bazı fenerbahçe taraftarı olsundur, çatladıkapıspor (bkz: hıncal uluç) taraftarı olsundur, kendisini eleştirene kafam girsindir.

    budur.

  • 11 yaşındaki oğlum çok büyük hayranı, ''anne, ilker'i aç, izleyelim'' der, videolarını izleriz beraber.

    gösterisi olduğunu duyar duymaz bilet aldım, gel gör ki, şöyle bir sorun gelişti. oğlum gitmem de gitmem diye tutturdu, niye? ilker de onu görecekmiş, niye 2. sıradan bilet almışım. onunla alay edermiş, rezil olurmuş. (seyrettiği amerikalı stand-up komedyenleri öyle yapıyormuş) 11 yaşında çocuk aklı işte!

    oyun günü geldi çattı kara kara ne yapsam diye düşünürken, aklıma birden ilker gümüşoluk'a instagram'dan mesaj yazmak geldi, olur da okurdu belki. çok kısa bir zamanda gördü ve hemen cevap yazdı sağolsun. ''hay allah, ne yapalım'' dedi. dedim bir ses kaydı gönderebilirsiniz. ''kuzey, oyuna gel, bekliyorum seni'' diye ses kaydı gönderdi sağolsun. bizimkinin heyecanını, korkusunu daha da arttırdı gerçi ama çok güzel jestti.

    neyse, gittik ve oğlum da ben de çok eğlendik. çıkışta da tam arabaya binmiş dönecekken, instagram'dan gelen mesajını gördüm. ''kuzey isterse fotoğraf çekilebiliriz, kulise gelebilirsiniz'' yazmış. koşa koşa salona döndük tabi. orada da çok kibardı, sağolsun.

    o günden beridir, sosyal fobisi ile ilgili sorunlar yaşadığımız oğlum kendi isteğiyle dışarı çıkmaya başladı, kendine güveni arttı. kendisine teşekkürü buradan etmek istedim.
    çok teşekkürler.

  • hangisinin benzediğini anlamadığım polis memuru.
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    ek: esas komik olanı, şenol güneş sağdan ikincisine daha çok benziyor. bak, sağdan ikincisi şenol güneş'e benziyor demiyorum, nüans var.

  • aslen uskumru, torik ve orkinosu içeren bir familyadandır. sürüler halinde yaşar. pulsuz, siyah etli bir göçmendir. sırtı çizgili, karnı gümüş rengindedir. uzunluğu 1 metreye varan akrabaları vardır. bu familyanın mensupları bütün denizlerimizde görülmekle birlikte en lezzetlileri karadeniz ve marmara’da avlanan yani "palamut" olandır.

    boyuna göre aldığı isimler farklıdır: 20 cm’ye kadar vanoz, 20-30 cm arası çingene palamutu, 31-40 cm arası palamut, 40-50 cm arası kestane palamutu, 51-60 cm arası torik, 61-65 cm arası sivri, 65-70 cm arası altıparmak, 70 cm’den büyük olanlarına da zindandelen denir. torik ve ondan büyükleri çok yağlıdır. bu nedenle tuzlama ve lakerda yapımında tercih edilirler.

    palamut balığının etinin yavan olması meselesi ise; basit bir karmaşa sebebiyle türemiş dedikodudan ibarettir. daha da doğrusu, kurnaz esnafımızın, ege’de yaşayan, tombik, benekli orkinos ve yazılı orkinos olarak da adlandırılan akrabalarını halkımıza "palamut" diye yutturma alışkanlığından çıkmıştır bu rivayet. bu tür esnafa dikkat edilmelidir. çünkü onlar vatoz balığını da "kalkan" niyetine kakalar, iki dakkada adama. çünkü bu yakın akraba grubunu palamuttan ayırdetmek biraz zordur. hizmette sınır yok elbet: efendime söyleyeyim; bunların sırt kısımlarından karın kısımlarına doğru dalgalar halinde akın eden 10-16 tane alacalı çizgileri ile karın civarında en az üç adet siyah benek bulunur. işte bunları yemeyiniz ya da en azından palamut diye yemeyiniz. oysa ari ırka mensup yetişkin bir palamutun baştan kuyruğa doğru muntazam çizgiler halinde giden, dördü koyu, üçü açık, menevişli, toplam yedi adet bandı bulunur. benek menek de görülmez.

    palamut avı legal olarak ağustos ayında başlar. önce karadeniz’den sürüler halinde vanoz ve çingene palamutu, eylül’den itibaren de kendisi gelmeye başlar. en lezzetli zamanı da eylül başından şubat ortalarına kadardır. palamut siyah etli bir balık olduğundan buğulaması ve çorbası tavsiye edilmez. ama yapana da kimse "niye yaptın?" demez.