hesabın var mı? giriş yap

  • bilgi olmadan fikir sahibi olmanın zararları altında incelenecek başlık.o yüzden affınıza sığınarak biraz uzun tutacağım.

    üniversite sınavından başlayacak olursak evet ilk 15 binde olmanız gerekiyor. belki kazançla alakalı doğru ama bu dilimde olabilmek için harcanan emeği görmezden gelmek doğru değil.

    5 yıllık eğitimlerinde bazı diş hekimliği fakültelerinde tıp fakültelerinden daha zor bir eğitim aldıklarını biliyorum.şu anda cerrahi bir bölümde asistan olmama rağmen gerektiğinde rest çekebildiğim nadir durumlar olabiliyor ki cerrahi nosyonunu, hiyerarşisini ve disiplinini bilenler ne demek istediğimi anlayacaklardır, diş hekimlğinde stajyer öğrenciyken hocaları bırak asistanların karşısında bile süt dökmüş kediye dönmezsen o sınıfı geçirtmiyorlar.

    tus gibi bir bela başımızdayken dus gibi bir bela da onların başında.hatta yılda iki kez değil bir kez yapılıyor artık. işin trajikomik tarafı uzmanlık eğitimi almak için sağlam bir torpile ihtiyaç duyulmasının önüne geçtiği için henüz daha yeni başlanan bu sınav bayram coşkusuyla karşılandı camiada.

    diş hijyenine halkın elit kesimi dahil büyük bir kısmının dikkat etmediği bir ülkede, mesleki açıdan karşılaştıkları güçlüklerden, bel, boyun ve tendon sorunlarından, hastanede yöneticilerinden, okulda hocalarından ve asistanlarından, özelde patronlarından ve her yerde hasta ve yakınlarından gördükleri mobingi uzun uzun anlatmaya gerek yok

    yaptıkları işin kıymetini anlatmak için diş ağrısına da gerek yok.diş eti problemlerinden tutun da her türlü ağız ve çene hastalıklarına kadar oldukça geniş bir yelpazeye hitap ediyor.teorik ve bilhassa pratik anlamda oldukça ağır bir meslek.

    kazançları da gelişmiş toplumlardaki oranlara bakılırsa düşük seviyede. nasıl bir trolleme içerisinde olursanız olun doktorlar, diş hekimleri, öğretmenler ve ağır işçiler türkiye'de normalde almaları gereken ücretin çok altında para kazanıyorlar.

    eğer eleştirecek bir maaş arıyorsanız kızılay'ı geçince az yukarıda sağda t.b.m.m. var.bir kardeşiniz olarak klavyenizi daha faydalı işler için çalıştırmanızı öneriyorum.

  • esas vurucu olan bu gidanin turk gida kodeksine uygun olmasidir. iyi icinde cimento yok, sukredin.

  • facebookta giotine paylaşmış, ben de gördüm ve çok beğendim, sözlükte paylaşayım istedim.

    doyuran kareler, bir sosyal sorumluluk projesi. düğün fotoğraflarınızı, barınaklara mama bağışı karşılığında çekiyorlar. herhangi bir ücret (mama karşılığı da olsa) kabul etmiyorlar. sadece, herhangi bir yolla barınağa mama bağışı yapıyorsunuz. o kadar.

    facebook sayfalarında kendilerini çok güzel anlatmışlar: https://www.facebook.com/doyurankareler?fref=ts

    sözlükteki tüm evlenecek çiftlere tavsiyemdir. ömür boyu mutlu olun :)

  • çamaşırları yıkamak için kullanılan bir temizlik maddesidir. peki devir ekonomi devri olduğundan mütevellit, giysilerimizin rengini soldurmamak ve daha uzun ömürlü olmasını sağlamanın sırrının çoğunlukla seçtiğimiz deterjanla ilgili olduğunu biliyor musunuz?

    bu konuyu marka ismi vermeden, tamamen yaşadığım deneyimleri de katarak yazacağım. markete gittiğimizde, deterjan reyonuna ulaşınca envai çeşit deterjanla kafamız allak bullak oluyor ya, artık telaşlanmaya gerek yok, sizinle bildiğim tüm ayrıntıları paylaşacağım.

    çamaşır deterjanları toz, sıvı, kapsül ve granül şekilde üretilmiştir. granül deterjanlar 30 derecede dahi çözünebilmesi ve çamaşırların üzerinde kalıntı bırakmamasıyla meşhurdur. bir çoğu doğala yakın formülü ile üretilmiş ve ciltle uyumlu olduğundan alerjik reaksiyonlara yol açmaz. ha bunu kullandığınızda leke çıkarma konusunda bir tık güçlük yaşayabilirsiniz. bu aşamada lekeli bölgeyi temizlemek için sıvı leke çıkarıcılardan destek alabilirsiniz. şahsen ben bebeklerin çamaşırının granül deterjanlarla yıkanmasından ve (bebekler için üretilmiş dahi olsa) yumuşatıcı kullanılmamasından yanayım. çünkü bebeklerin cildi çok hassas ve geçirgenliği çok yüksektir. onların cilt sağlığına dikkat edelim olur mu?

    şimdi gelelim toz deterjanı nasıl seçmeliyiz. toz deterjanlar renkliler ve beyazlar için bir çok marka tarafından ayrı ayrı üretilmiştir ve 30 derecede çözünmesi zor olmasından dolayı minimum 40 derecede yıkamalıyız. 40 derece de giysilerimiz için yüksek bir derecedir ve ömrünü kısaltır. bu açıdan düşünürsek beyazlar için olanını seçip beyazları toz ile yıkamak daha mantıklıdır.

    peki toz deterjanı niçin ayrı ayrı seçmeliyiz? beyazlar için üretilmiş toz deterjanda ağartıcı, çamaşır suyu katkısı olabildiği için renklilere zarar vermektedir. hele içerisinde optik beyaz vs. yazıyorsa renkli attığınız çamaşırları perişan halde çıkarabilirsiniz.

    bu açıdan renkli çamaşırlar için sıvı deterjanı öneriyorum tabi bunu da renklilere özel olanı seçmeniz kaydıyla. renk ayırıcı mendiller kullanarak renk ayrımı yapmadan yıkanırsa renklerin birbirine geçmesini önlemeniz mümkündür. inatçı lekelerle mücadele için özel sıvılar üretilmiştir. çamaşırınızı makine atmadan önce lekenin üzerine azıcık döküp, çitileme yaparsanız lekenin yok olduğunu göreceksiniz. kendim de bilhassa şu meşhur pembe leke çıkarıcıyı kullanıyorum.

    önemli bir ayrıntı daha eklemeliyim o da kotların yıkanma şekli. makinenizin yıkama programı ne kadar soğuk seçer ve kısa ayarlarsanız kotlar için o kadar iyidir. denim pantolonların yıkama talimatını dikkate alarak işlem yapmanızı öneririm. ben kotları 30 derece, sadece kotları aynı anda yıkamaya özen göstererek, hassas programda ve toz deterjan kullanarak yıkatıyorum.

    bir de çamaşır makinesini tıka basa doldurup yıkama yapmayınız. zira temizlenmesi zorlaşacak ve lekeler olduğu gibi kalacaktır. ayrıca şahsen ben yumuşatıcı kullanmıyorum, kullananlara da çift durulama öneriyorum.

    ürünlerinizin yıkama talimatı kısa da olsa iç etiketinde yazar. buna dikkat ederseniz sıkıntı olmayacaktır. bir giyside “yalnız kuru temizleme” yazıyorsa aman diyeyim elde ya da makinede yıkama hatasına düşmeyin. ürün mahvolur ve koşa koşa mağazaya gidip, değişim talep etmeyin. çünkü ürünü kendiniz yıkadığınız kolaylıkla anlaşılacak ve incelemeden olumsuz dönecektir.

    işte böyle azizlerim, son olarak şunu da ekleyip yazımı sonlandırmak istiyorum; "en değerli giysimiz cildimiz" mottosuyla hareket edip, alerjik reaksiyonlara davetiye çıkarmamak için iyi durulama yapmanızı öneriyorum. aklınızda bulunsun; deterjanlar petrol türevi ürünler ve çeşitli kimyasalların karıştırılmasıyla elde edilir. bizim de bu kimyasalları giyisilerimizden uzaklaştırmak için iyice durulayıp arındırmamız gerekir.

    herkese sağlıklı günler diliyorum.

  • terminalden çıktıktan sonra, girişte solda ramiz köfte var. orada bir köfte yiyip devam edin bari.

  • twitre gezerken denk geldim...
    eminim binlercesi vardır böyle.

    ulan yazıklar olsun!
    yiye yiye doymadınız! paraları yediniz, ülkeyi yediniz, gençliğimizi geleceğimizi yediniz!
    doymadınız! utanmadınız! gencecik memur adaylarının haklarını yediniz!

    şu kıza mülakatta elenecek kadar düşük puanı nasıl verirsiniz. ne yapmış olabilir yani 2 senedir memur olmak için kendini paralayan biri mülakatta! süt dökmüş kedi gibi uslu da durmadıysa ben de bişey bilmiyorum...

    not: hakikaten ne bu kızla ne başka bi kpss adayıyla en ufak alakam olmadığı gibi kpss denen sistemle de bi ilgim yok. özel sektörcüyüm.. ama vicdanımızı da çöpe bırakmadık amk.

    https://twitter.com/…anp/status/1475753894273822722

    gelen mesajlar üzerine edit: abi bisürü mesaj geldi, bu yazdığım örneklerden birsürü gönderen oldu... birinci olup atanamayan, çok yüksek puanla atanamayan, mülakatta kazanamasın diye bilhassa elenen birsürü genç varmış... yazık..

    edite edite: ooo kılıçdar amcamız da girmiş topa..
    https://twitter.com/…luk/status/1475924061373046793

    şimdi bu aktroller, atanamayan çocukcağızları terörist falan ilan etmezlerse iyidir ya...
    yıllarca çalış didin.. kpss de tavan puan yap...
    devlete memur olarak girmek için emek ver.

    sonuç olarak kapı gibi terörist damgası kazan.
    trajik bile demeye utanıyor insan...

  • zamaninda duzgun erkegin yuzune bakmayip, yanlis erkeklerin pesinde kosanlarin husnu kuruntusudur.

  • yöntemini birkaç cümleyle sizlere iletmek istediğim dolandırıcı. maksat tuzağa düşen olmasın çünkü inandırıcı konuşup destekli sallıyordu.

    affedersiniz diyip beni çevirdi. yol falan soracak diye döndüm haliyle. böylece yaklaşık 10 dakikalık esaretim başladı. "ben havaalanında çalışıyorum. bize prim olarak parfüm veriyorlar. benzin problemim var, üstümde para yok. bunları satıp benzin almak istiyorum. inanır mısın çok komik fiyatlara satıyorum. zaten prim olduğu için bana bedava geliyor." tarzında yardıra yardıra konuşuyor. ve ağzı öyle laf yapıyor ki 2 saniyede 3 cümle falan kuruyordu. o arada poşetinden 2-3 tane parfümü çıkarıp gösterdi, hatta koluma falan sıktı. parfümlerin üzerinde duty free 39,99€ falan yazıyor. jelatinli melatinli, orijinal gibi görünmesi için her şey güzel ayarlanmış. üzerimde çok para olmadığını, bunları alamayacağımı söyledim. ne kadar olduğunu sordu üstümde daha fazlası olmasına rağmen yalandan 20 tl dedim. 2 saniye kadar sustu, düşündü. "tamam" dedi "acil ihtiyacım var, 20 tl ver senin olsun." zaten önyargılıydım ve bu noktada şüphe oluşmaya başladı, bahanelerle gitmeye çalıştım fakat daha da yapıştı. yanında bir de kadın parfümü de veririm dedi. şüphelerim iyice arttı. fakat bu süreçte sürekli konuşuyor, asla sakin kafayla düşünmenize fırsat vermiyor. baştan başlayıp benzin problemi, thy'de çalışıyorum vs. anlatıyor. adamın bu kadar yapışmasından iyice işkillenince almamaya karar vermiştim ki o anda cüzdanını çıkarıp "bak thy'de çalışıyorum, yalan söylemiyorum" diyip üzeri thy logolu, kendi resminin de olduğu bir kart gösterdi. işte o anda yalanını anladım çünkü thy kartlarının neye benzediğini biliyordum. çok kararlı bir şekilde almayacağımı söyleyip uzaklaştım.

    hikayede yakaladığım açıklar beni kandırılmaktan kurtardı:

    1- thy çalışanlarına prim verecekse eğer bunu para olarak verir; parfüm, deodorant, cüzdan gibi eşya olarak değil.
    2- thy kimliği diye gösterdiği kartın üzerinde beyaz fonda kocaman thy logosu, kartın ortasında fotoğraf vardı. thy id kartlarının dizaynı böyle değil. ayrıca hiçbir thy çalışanının o kartı cüzdanında taşıyacağını sanmıyorum.
    3- ağzı çok laf yapıyor. sürekli ben satıcı değilim diye belirtmesine rağmen pazarlamacı edasında olduğunu sezebiliyorsunuz.
    4- çok fazla konuştuğu için arada tutarsızlıklar yakalamanız mümkün. önce arkadaşım arabada bekliyor derken 1 dakika sonra sevgilim arabada bekliyor gibi ufak yalanlar vs.
    5- çok ısrarcı olması acil paraya sıkıştığını değil, dilencilik yaptığını hissettiriyor.
    6- iki adım ötede atm'ler olmasına rağmen para çekmek yerine elindekileri satmaya çalışıyor. (ayrıca parfümleri hep yanında mı taşıyor?)

    özetle 5 liralık sahte parfümleri duty free'den alınma orijinal parfüm diyerek 20-30-50 lira gibi fiyatlara (neyi gözden çıkardıysanız artık) satmaya çalışanlar var. yeni türemişler sanırım. dikkatli olmanızda fayda var.

    edit: oha lan bir iyilik yapalım dedik ne ergenliğimiz kalmış ne mağara adamlığımız! hayır sanki bizim milletimiz değil telefonla kandırılıp tüm parasını çekip çöp konteynırlarının yanına bırakan? ama benim hatam, ekşi'deki küllyutmaz yazarların böyle şeylere ihtiyacı yoktur onu unutmuşum. neyse en azından okurlara bir faydamız olsun. 1 kişiyi bile uyandırabildiysem ne mutlu bana.

    ha bu arada gelen mesajlara göre, kısa zaman önce bu numaraya inanıp alanlar da olmuş. o yüzden iyi ki yazmışım bu entry'yi.

    ekstra not: almadım parfümü. valla lan :)