hesabın var mı? giriş yap

  • yıllıktan anlaşılıyor ki o dönemlerde çağdaş üniversite öğrencileri siyasi baskılara sadece sözlü olarak ve başlangıç seviyesinde maruz kalıyorlar ve bu baskıları sadece tiye alıyorlarmış.

    o insanları değil, tüm insanları kastederek söylüyorum ki; bu tiye alma tavrının bedelini çok ağır ödüyoruz ve ödemeye devam edeceğiz.

    yapamazlar denilen her şeyi yaptılar ve yapılamaz denilen diğer tüm şeyleri de yapmaya devam edecekler.

    yobazlar yıkmadan, yok etmeden pes etmezler. binlerce yıl kin güder ama yine de yakıp yıkmak için örgütlenir, geri gelir, kaldıkları yerden devam ederler.

    tiye alıp eğlenirken unutulan şey de bu olsa gerek...

  • hayata dair gülümseten detaylardan biri. insan böyle aşkları, aşıkları görünce mutlu oluyor.

    -pişt garson.

    hatun: aşkım yapma lütfen noolursun.

    -sen karışma. kardeşim bize iki tane çay getiriyorsun, biri açık.

    garson: tabi efendim.

    hatun: sen çok iyi bi insansın...

    -şşt sakın, sakın. bir daha bu konuyu açarsan seninle konuşmam.

    hatun: amaa, hmpf peki.

    -sakın.

  • çok güzel ve mutlu bir video. imrendim doğrusu, çok tatlı tepki vermiş.
    benim babam istediğim üniversiteyi ve bölümü kazandığımda bile “boğaziçini neden kazanmadın” demişti.

  • dövmeci telefonla konuşurken yapmasına izin vermeyin.

    zira tehlikeli olabilir :

    "tamam abi yazdım ben adresi buraya. hadi görüşürüz ararım ben seni"

  • her zaman söylüyorum; bu kafayla mücadele edilemez. bir anlığına şu adamla siyaset tartıştığınızı bir düşünün lan.

    sen adama dış politika, cari açık falan diyeceksin, adam sana "devlet çok güzel muhafaza ve müdafaa" diye karşılık verecek.

  • 4 aralık 1998'de vizyona giren , başrolünde erkan can, ella manea, haldun boysan'ın olduğu filmin 40. dakikasında kamil, yemek masasında otururken "bugün de ben bir hikaye anlatayım size" diyerek lafa girer ve gençlik yıllarından bir hikaye anlatmaya başlar. video

    hikayeye göre kamil, samsun'da, kendisinin de küçükken aşık olduğu kızın isteğini kıramaz ve askerlik arkadaşı ile evlenirken nikah salonuna gidecek gelin aracını kullanmak zorunda kalır. ancak onur duyduğu bu görev yüzünden spor toto kuponunu yatıramaz. iki gün sonra fenerspor vs samsunspor maçı oynanır ve samsunspor fenerspor'a 5 gol atar.

    kamil'in, düğün nedeniyle oynayamadığı kupona 32 milyon tl ikramiye çıkar. sene 1980'dir ve filmde 15 liralık sigara fiyatı üzerinden hesap yaparlar ve 320 milyon sonucuna ulaşırlar. idris kaptan, bu yanlış hesap üzerine "çok da değilmiş be" der. (aslında hesaba göre para 320 milyardır.)

    bu paranın bugünkü değerini, günümüz sigara fiyatları, enflasyon ve dolar kuru üzerinden hesaplayacağız.

    öncelikle bahsi geçen ve 15 liradan hesaplanan sigaranın ne olduğuna karar vermek gerekiyor. filmde kısa marlboro, maltepe ve tekel 2000 sigaraları görünüyor. güncel fiyatlarının ortalamasını kullanacağız. bugünkü fiyatları ile kısa marlboro 27 tl, samsun 26 tl ve maltepe 24 tl'dir. ortalamasını aldığımızda 25,66 tl yapıyor. düz 26 tl üzerinden hesaplayacağız.

    buna göre, 1980 yılında 32 milyon tl ikramiye ile satın alınabilen 2.133.333 adet sigaranın yani ikramiyenin bugünkü ederi 55.466.666 tl yapıyor.

    enflasyon hesabını tcmb'nın enflasyon hesaplayıcısı ile (resmi enflasyon rakamlarına güvendiğimizi varsayarak) kolayca yapabiliyoruz. 1980 nisan ayı ile 2022 nisan ayı aralığını kullanarak hesap yaptığımızda paranın bugünkü karşılığının 11.462.249 tl olduğunu görüyoruz.

    dolar hesabı yaparken 24 ocak 1980 kararları göz önünde bulundurmamız gerekiyor. kararlar öncesinde 1 abd doları 47 tl ederken 70 tl’ye yükseldi. 1980 yılının ortalama abd doları kuru ise 91.04 tl'ye ulaştı.

    32 milyon tl'nin ortalama dolar kuru üzerinden karşılığı 351.494 dolara tekabül ediyor. ancak dolar enflasyonunu da göze almamız gerekiyor. nisan 1980 ile nisan 2022 üzerinden hesap yaptığımızda paranın bugünkü dolar karşılığının 1.254.565 dolar ettiğini görüyoruz.

    1.254.565 doları bugünkü kur olan 16.39 ile çarptığımızda, ikramiyenin bugünkü karşılığının 20.562.320 tl olduğu sonucuna ulaşıyoruz.

    not: @vertba'nın ricası üzerine hesaplanmıştır.

  • 1979'da ilk star wars filminin gösterime girmesini beklerken ne kadar heyecanlı idiysem şimdi de o kadar heyecanlıyım. film nasıl çıkarsa çıksın şu heyecanı yaşamaya değecek.

    edit: arkadaşlar, mesajlardan anladığım kadarıyla bir kısmınız 70'leri taş devri filan sanıyor. tabii ki böyle önemli filmlerin haberi çok önceden yayılıyordu. hele o zamanlar filmlerin türkiye'de genellikle 2 sene gecikmeyle gösterime girdiği düşünülürse önceden bilmemiz kadar normal bir şey yok. ayrıca amca babanızdır.

  • önemsiyordur. aslında karşı tarafın eve varıp varmayacağından kaygılandığı için değil sadece "seni önemsiyorum" u bu şekil belirtmek istediğinden söylemiştir. sizde biraz ince olup gidince mesaj atın.

  • tam tersi bir durum olduğunu düşünüyorum. ateistlik bir hayat sorgusunun, bir entellektüel birikimin sonucudur. materyalist düşünce ateistin beynini zaten yeterince yormuşdur. ölümden sonrasına inanmadığı için elindeki hayatıda cezaevinde düşüp kalan ömrünü talan edecek kadar aptal değildir. ateistten değil, "cahil" müslümandan korkunuz.

  • pen ödülü kurucularından marry lee settle film hakkında şöyle demiştir: "hayatımın en mutlu üç yılını aralarında geçirdiğim insanlarla kıyasla arabistanlı lawrence ve geceyarısı ekspresi'nde gördüğüm türkler çizgi film karikatürü gibiydiler."

    pauline kael: "hikaye hemen hemen herhangi bir ülkede geçiyor olabilirdi, ancak eğer billy hayes azami menfaat gütmek için hapse girmeyi planlıyorduysa bunu bir türk hapishanesinden daha iyi nerede yapabilirdi? kim türkleri savunmak isteyecekti? (columbia pictures'ın nasıl temsil edildikleriyle ilgili kaygılanmasını gerektirecek kadar bile yeterli bir film piyasaları yok)"

    world film directors yorumcularından biri: "geceyarısı ekspresi'nden daha vahşi bir milletten nefret ettirme filmi hatırlayamıyorum. ufku daraltan, izleyicilerinin en adi korkularını ve önyargılarını ve kinlerini onaylayıcı bir film."

    david denby: "doğrudan anti-türklükle alakalı, ve mahkumların haklarını veya hapishane şartlarını eleştirmekle hiçbir alakası olmayan, filmdeki bütün türklerin -gerek gardiyan gerek mahkum olsun- "ezik" ve "domuz" olarak lanse edildiği, ve hiçbir istisnaya yer bırakmayacak şekilde bütün türklerin dejenere, aptal ayılar olarak sunulduğu bir film."

    tanınmış ispanyol film dergisi fotogramas: "yapılmış en varsayımcı ırkçılık eylemlerinden biridir, hem de üstüne bir de ilericilik etiketiyle pazarlanıyor."
    kaynak

    filmin gerçek hayattan konu aldığı billy hayes bile bir röportajda filmin türkleri lanse etme biçimini eleştirmiş ve haksız bulduğunu söylemiştir. ayrıca film için özür dilemeye türkiye'ye gelmiştir. "türkler bu filmi hak etmiyorlar" demiştir. kaynak

    ana karakterin gerçek hayattaki versionu bile filmi haksız bulurken ekşisözlük cengaverleri nesnellik ve haklı eleştiri adı altında bu ırkçılığı aklamayı becerebiliyorlar. neyse artık yabancı eleştirileri de yazdım, batı filtrenizden geçtiğine göre bu fikri de onaylayabilirsiniz.

    düzeltme: uzun yorumlu eklemeyi silme ve yazım hatalarının düzeltimi.