hesabın var mı? giriş yap

  • açık ve net tanımı: bana göre şu an, bu devirde yayında olan diziler arasında en iyisi.

    "bana göre"si önemli. ne yapalım biz "sana göre"sini biz sen miyiz, kutsal bilgi kaynağı burası diyebilirsiniz. haklısınız ama bir bağlantı var orada. çevremdeki insanlar uzun zamandır bana bu diziyi izlememi salık veriyor, "bu tam senlik" diyor. tamam diyordum ama izlemiyordum çünkü insanlar öyle tamam der ama yapmaz. sonunda izledim, gerçekten de tam benlikmiş.

    çünkü ben çok sıkıldım günümüzdeki insanoğlu kökten kötüdür yaklaşımından, kiniklikten, boğucu hale gelen nihilizmden. günümüzün senaristleri dünyayı böyle gördükleri, onlara okullarında böyle öğretildiği için izleyenin içinde kaybolacağı bir kaçış dünyası yazmak yerine kendi pesimist dünya görüşlerini bize öğretmeye çalışıyorlar. o yüzden artık kalıcı olacak, kült olacak dizi çok az çıkıyor. dizi, film değil, her şeyin ne kadar kötü olduğuna dair ders videosu izliyoruz.

    ted lasso bunu çok güzel kırıyor. dünyada kötülükler, zorluklar, zorbalar var ama bunlara direnen, daha iyiye inanan, umutlu insanlar da var. her zaman çok gerçekçi değil fakat her zaman çok gerçekçi olmasına da ihtiyaç yok. bazen de bunu izlemeye ihtiyacımız var. bu dönemde kurtarıcı oldu ted lasso. ted lasso gibi diziler hiç gelmiyor değil ancak bu kadar iyi yapılarak insanlara pozitifliğin, wholesome (tam türkçe karşılık bulamadım) olmanın güzelliğini hatırlatacak ölçüde gelmiyor. bu başarı için de snl'den beri yaptığı her işte hayran olduğum jason sudeikis'e ve bu olumlu ton açısından benzer konseptteki scrubs'ın da yaratıcısı olan bill lawrance'a teşekkür etmek lazım öncelikle.

    yine tam "sana göre" diyenler benim superman'i ne kadar çok sevdiğimi ve neden çok sevdiğimi bilen insanlar. superman hakkında yazılmış bence en güzel şarkıda * şu sözler geçer:

    'cause no one wants to know the man who stands for things we outgrow
    he's too noble and too blind
    we're all older now and we don't need someone to care about the innocence we left behind

    o yüzden, ted lasso gibi, arkamızda bırakıp yüzüne bakmayı reddettiğimiz masumiyeti ısrarla koruyan kahramanların ve karakterlerin değeri benim için daima çok büyük olacak.

  • her boşluğa sağına soluna bakmadan pat diye atlamalarıdır. sonra da motorcuları fark edin diye bas bas bağırmalarıdır.
    edit1:imla
    edit2: mesajla uyaran arkadaş eklememi istedi; "yol olmadığında fütursuzca kaldırıma atlamaları"
    edit3: ara sokaklarda yayaların arasından zikzak çizerek hayvan gibi gitmelerini de eklememi istedi bir arkadaş.
    edit4: ters şeritten gidip yol vermedin diye bozuk atmalarını da ekleyelim.

  • turabi ile hakan'ın cilveleşmeleri bize iki ihtimal gösteriyor:

    1-her şey kurgu. kameralar kapanınca 'seyirciyi iyi kekledik bugün de' diye bizle dalga geçiyorlar.

    2-doğukan adada bonzai yetiştirmeye başladı herkes kafayı buldu.

  • lazer epilasyona giden bir zahmet birazcık araştırsın yahu. o çok dalga geçtiğimiz kadınlar kulübü'ne girip bir baksa bile insan, sert kıllar dışında hiçbir halta yaramadığını şap diye anlar. bas bas bağırıyor insanlar. nedir iş yarayan bu bölgeler? genital, koltuk altı, belki bacaklar (çok kalın olması lazım tüylerin). bunun dışında kol, yüz ve diğer yerler için iğneli epilasyona gidin direkt. hem paranız cebinizde kalır, hem seanslarca sürmez, hem de bir daha o bölgeden tüy çıkma ihtimalini ortadan kaldırmış olursunuz. evet biraz acılı bir şey ama binlerce lira döküp sonuç alamamaktan iyidir.

    önemli not: hiçbir bok bilmeyen ve kıçındaki kıla bakmadan sizin minik tüylerinize laf eden erkeklerin "lazer epilasyona gitsene yaa", "lazere git lazere" , "lazere gitsen ne güzel olur", "2013 yılındayız hala lazere gitmeyen kadınlar var" türü laflarına aldırmayıp, her bölgeye en uygun epilasyonu seçmenizde fayda var.

    sanıyorlar ki lazer, içi sıvı dolu bir küvet. kadınlar giriyor çıkıyor, hooop bütün tüyler gitmiş.

    hey gidinin efesi!

  • bu kadar zaman bu başlığı takip ettim ve daha yeni yazabilmeye cesaret ediyorum. bipolar teşhisini 11 yıl önce koydular bana. ilk doktorum aileme hayatımın geri kalanında iyi şeyler yapamayacağımı söylemişti. en çok da bir ilişkisi olması imkansız demişti. kısmen haklıydı. ilk ilişkim ancak 18 yaşındayken oldu. bana o kadar kötü davrandı ki, bırakamadım buna rağmen. ikinci ilişkim de aynı oldu. hiçbirine eziyet etmedim, kıyamet koparmadım, polis kapıya gelmedi, sesim bile yükselmedi. sevgi bizim gibilere çok iyi geliyor çünkü. insan ilişkilerimizdeki başarımız ancak bir hayvan içgüdüsü kadar. ilacım, doktor takibim, terapim devam ediyor. hayatımı böyle sürdüreceğimi biliyorum. ancak sizin bahsettiğiniz gibi kötü biri değilim ben. şımarıkça bipolarım demeden önce bir sürü teste girdim. her ay lityum düzeyime göre dozum ayarlanıyor. son ilişkim ise yeni bitti. doktora sevgilim olduktan sonra gidip "ilaçlarımı ihmal edemem. beni dengesiz sevmez, takibim sıkı olsun." demiştim. o da gördü nasıl heyecanlı olduğumu. mani mi başka bir şey mi çözemedim. sonra o korkunç depresif dönemim geldi yani bu son birkaç ay. normalde daha durgun olmalıydım. doktora söyledim ama ilaçlarım yerindeydi. "sevilmek seni canlı tutuyor" dedi. hayatımda ilk defa bir kış dönemi evde duramadım. deliler gibi gezdim ve sevgilim bundan rahatsızdı. "hani kışın duruluyordun" dedi. sürekli yüksek enerjimi kaldıramadı. kendini çekti. o çektikçe ben çöktüm. şu anda ise yerimden kalkacak gücüm yok. biz ilişkilerde iyi değiliz. bizden kurtulmak için böyle başlıklar açmayın, atıp tutmayın. bizi alın karşınıza, tutun elimizi, güven verin. sakinleştiğimizi göreceksiniz. hissedemeyiz sizin kafanızdan geçenleri, anlatın. sevgiliniz bipolar diye ona hayvan muamelesi yapmayın. sizden daha yoğun yaşıyoruz hislerimizi. ama birini görünce öncekini unutacağımız falan yalan. böyle şeylerle aşağılamayın.

    debe editi: bu kadar çok destek mesajı beklemiyordum. hepinize ne kadar teşekkür etsem azdır. içini açanlar, bipolar sevgilisi olduğu dönemde yaşadıklarını paylaşanlar, kızanlar. hepiniz iyi ki varsınız. tek bir kesim beni kırdı. son sevgilimle ilgili yazdıklarımı okuyup ona kızanlar. x ben kötüyüm desem her zaman yanımda olur. ilişki dinamiklerinden bahsetmek gerek diye onu örnek verdim. kötü biri değil. sadece olmadı demek. bu ikimizi de kötü yapmaz.

  • babamın doğum gününü kutladım. bana "benim doğum günüm 3 gün önceydi oğlum" dedi. başta "nasıl unuturum ya" diye o kadar utandım ki. ama sonradan fark ettim. babam 21 temmuz'da doğmuştu, ben 18 temmuz'da. adamdaki zarafet dolu cevaba bak.

  • +: yaşlı teyze, amca

    -araştırma görevlisi
    +???
    -akademisyen? asistan?
    +???!!!
    -üniversitede hoca.
    +heee, aferin aferin.

    +: genç

    -araştırma görevlisi
    +size çanta taşıtıyorlar mı ehehehe
    -/&%+^'!!!!

    +: orta yaş

    -araştırma görevlisiyim.
    +yani tam olarak ne araştırıyorsun?

  • şiddetin bir başka çeşidine maruz kalmış merhume. dr olmam sebebiyle bir çok insanla karşılaşıyorum, ve maalesef erkeklerin hastalanan eşlerinden çok kolay vaz geçtiğine şahit oluyorum. kadınlar ise yıllarca yatalak eslerine sonsuz bir merhametle sahip çıkıp yanlarında oluyorlar. genellemeler hatalıdır evet vapurlar da tuhaftır hayat da

  • bir fenerbahçeli olarak çok az bulduğum ceza. aziz yıldırım'ı hapse atmıyorsunuz; volkan'a, emre'ye şöyle okkalı cezalar vermiyorsunuz. yeter artık amk kurtarın bizi şu adamlardan.

  • işemeden sıçması çok enteresan onun dışında normal vidyo bence. bu milletin tuvalet adabını bunca yıl istikrarla sürdürmesi mucizeydi zaten.