ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
iphone x
-
2016 yılında çıkacak 10. nesil iphone.
(bkz: başlık parsellemek)
(bkz: kim öle kim kala)
edit büdüt: 6 sene öncesinden ismini tayin edebildiğim ancak bütçe ayıramadığım teknoloji harikası ürün. tonla mesaj gelmiş, ölüp ölmediğimi soranlar olmuş ama ölmedim efenim.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
bu ileti kardeşimden geliyor;
"issız adaya düşsem yanıma 3 değil 4 şey alırım. bunlar; hilal cebeci, nihat doğan, doğuş ve erol köse. bu fedakarlığımı da unutmayın"
ovacık belediyesi'nin şeffaflık anlayışı
-
sebebi komünizm değil, ovacık belediye başkanının muhteşem bir insan olmasıdır. dinden, ideolojiden, ırktan önce insan olmanın önemini göstermektedir.
yaran diyaloglar
-
arkadaş: katılalım mı? (kim milyoner olmak ister)
ben: katılalım abi nolcak.
arkadaş: olum sosyal medya fobisi var bende.
ben: ?
arkadaş: ilk soruda elenip toplumdan tepki almak var.
başka bir arkadaşla;
arkadaş: telefon jokeri de önemli bence.
ben: orada sıkıntı var abi. kim çıksa ''ahmet'i arayalım kendisi ressam, ayşe'yi arayalım kendisi öğretmen'' falan diyo. var mı bizde öyle çevre?
arkadaş: .....
ben: yok... ahmet beyi arayalım. ne iş yapıyor? hiç. öyle, mahalleden.
ssg'nin yurt dışına taşınması
-
o güzel sedet o güzel uçağa binip çekip gitti
sözlüğün ekşisine, kanzuk'un dürümüne kaldık
zamanında atatürk'ün yaptığı da gerillalıktı
-
emperyalistlere karşı savaş açan ve bu savaşı kazanarak mazlum milletlerin umudu olan mustafa kemal atatürk ile emperyalist daşşağı yalamaktan vazgeçemeyip işi 'biji serok obama'ya kadar vardıran it sürüsünü aynı kefeye koymaya çalışan gerizekalıların ortaya attığı hezeyan cümlesidir.
istanbul'daki donut fiyatlarının %30 artması
-
gece devriyesinde arabada bekleyen polisleri panikletmiş artış.
hazırlanan sofraya kimsenin oturmaması
-
mutsuzluk sebebidir.
şimdi ben yaşını almış gencecik bir insanım. sofra hazırladığım insan sayısı üç, bilemedin beştir. onlar da arkadaş, eş dosttur. ama az çok tahmin edebiliyorum bu durumun yarattığı mutsuzluğu.
bir anne var mesela. her gün akşam sofrası hazırlamakla mükellef. zaten sabahtan akşama kadar yalnızlığından çok sıkılıyor. kadının tek mutluluğu akşam yemeğinde ailece sofraya oturup iki çift laf etmek. oğul/kız geliyor, aç değilim diyerek odasına çekiliyor, eş desen bazen geliyor, bazen gelmiyor. gelmeyince de o üç beş tabak, çatal, bardak sofrada piç gibi kalıyor.
annenin o sofrayı geri toplarkenki yüz ifadesi gözünüzün önüne geldi mi? hah. o işte mutsuzluk. kanımca anne ne kadar aç olursa olsun toplarken bıçak gibi kesiliyor iştahı. ama anne ya işte, ses etmiyor. bir sonraki akşam yemeğini bekliyor.
ergenken hepimiz yapmışızdır. "yemiycem!!!" diyerek annelerimizi cezalandırmışızdır. bilin ki o cezaların en büyüğüdür.
sahanda yumurta bile olsa, sofra sofradır sevgili arkadaşlar. siz siz olun, sizin için hazırlanan sofraya herhangi bir zıkkım yemeseniz de oturun. annenin sofrası olur, babanın olur, eşinin olur, arkadaşının olur. ama oturun.
sofraya hazırlanan emeğin boşa gitmesi şu dünyada beni en çok üzen şeylerden biridir. o sofrayı hazırlayan aç değilseniz size çay da demler üşenmeden. yeter ki oturun.
sofra evin direğidir.