hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: lan boyum 1 38 bisey soracam
    soru: boyum 138 cm yedek astsubay olur muyum

    5. tüfek kadar boyun var amk ne astsubayi

  • 31 mart 1922 gecesi, almanya'nın münih kentinin 70 mil kuzeyindeki küçük gröbern kasabasının hemen dışındaki gözlerden uzak bir çiftliğin sakinleri korkunç şekilde katledildi. basına hinterkaifeck cinayetleri olarak yansıyan bu dava bugüne kadar çözülemedi.

    hinterkaifeck adındaki çiftliğin sahibi andreas gruber, karısı cäzilia, 35 yaşındaki dul kızları viktoria gabriel ve küçük çocukları cäzilia ve joseph ile birlikte yaşıyordu. yakındaki kasabada iyi şekilde tanınan ailede andreas'ın şiddet ve istismarcı doğasının olduğu da bilinen bir gerçekti.

    saldırıdan yaklaşık altı ay öncesine kadar ailenin çiftlikteki yaşamı normal bir şekilde devam ediyordu. derken ailenin ve evin etrafında garip şeyler yaşanmaya başladı. ilk olarak çiftlikte hizmetçilik yapan maria, çiftliği derhal terk etmesi gerektiğini açıklayarak işini bıraktı. maria garip bir şekilde evin etrafında tuhaf sesler duyduğunu ve geceleri çatı katından ayak sesleri geldiğini söylüyordu. aileye, bir çeşit kötülüğün evi ele geçirdiğini ve daha fazla duramayacağını söyledi.

    ailenin babası andreas bir gün çiftliğin etrafında gezerken karın üzerinde orman tarafından çiftlikteki makine odasına giden izler buldu. üstelik makine dairesinin kapısının kilidi de kırılmıştı. ama andreas’ı asıl şaşırtan, makine dairesinden dışarı doğru çıkar pozisyonda hiçbir ayak izinin olmamasıydı. ilerleyen günlerde çiftlik evinin anahtarları ortadan kayboldu ve çiftlikte (hatta civarda da) kimsenin abone olmadığı bir münih gazetesi bulundu. cinayetlerden bir gün önce ise aile çatı katından gelen bazı ayak sesleri duydu. ancak andreas çatıya çıktığında çatı katının boş olduğunu gördü.

    31 mart sabahı gruber'ların kapısı çalındı ve yeni aile hizmetçileri maria gaumbartner ile tanıştılar. maria çiftliğe kız kardeşi ile birlikte gelmişti. kız kardeşi evine döndüğü için aileyi canlı olarak gören son kişi oldu. yaşanan her ne idiyse o gece yaşanacaktı.

    ertesi sabah kahve satışı yapan hans ve eduard schirovsky sipariş almak için çiftliğe gittiler. kapıyı çaldılar ve kimse cevap vermeyince evin çevresini dolaştılar ama kimseyi bulamadılar. gelgelelim makine dairesinin kapısının açık olduğunu fark ettiler. üç gün daha geçti ve takvimler nisan 3’ü gösterirken postacı josef mayer, hinterkaifeck'e posta teslim ettiği sırada cumartesi gününden o yana teslim ettiği postaların hiçbirinin posta kutusundan alınmadığını fark etti. buna şaşırsa da bir müdahalede bulunmadı. bu esnada kasabada hayat normal seyrinde devam ediyordu. genç cäzilia'nın okula gelmeyi kesmesi dışında ailede hiçbir sorun yok gibiydi.

    hatta bir ara, cinayetlerin ardından sorguya çekilen albert hofner, bir makine motorunu tamir etmek için hinterkaifeck çiftliğinin içine kadar girdiğini açıkladı. bu esnada hiçbir aile üyesini görmediğini ve ahırdaki çiftlik hayvanlarının sesleriyle köpeğin havlamalarından başka bir şey duymadığını belirtti. bir saat kadar bekledikten sonra makineyi tamir etmeye başladı ve yaklaşık beş saat sonra tamiri bitirerek oradan ayrıldı. öğleden sonra gröbern'de köy rehberi lorenz schlittenbauer'in kızlarıyla karşılaştı ve onlara hinterkaifeck'teki onarımları hallettiğini söyledi. hofner ayrıca wangen belediye başkanı georg greger'e hinterkaifeck'in boş olduğunu, hayvanlardan başka hiçbir canlı görmediğini anlattı.

    o günün ilerleyen saatlerinde rehber lorenz schlittenbauer iki oğlundan çiftliğe gitmelerini ve çiftlik sakinlerinden birini bulmalarını istedi. oğlanlar geri döndüklerinde hiç kimseyi göremediklerini söyleyince schlittenbauer, yanına aldığı iki adamla çiftliğe doğru yola koyuldu.

    çiftliğe zor kullanarak girdiklerinde andreas, viktoria ve cäzilias'ın cesetlerini buldular. yaşlı cäzilia'nın vücudunda boğulma belirtileri ve kafasına aldığı darbelerin neden olduğu çatlaklar vardı. andreas o kadar kötü biçimde dövülmüştü ki elmacık kemikleri yüzünden dışarı fırlamıştı. viktoria'nın kafatası ise tamamen parçalanmıştı ve yüzünde birçok yara vardı. genç cäzilia'nın çenesi kırık, saçları ise ellerinde öbekler halinde bulundu. dehşete kapılan genç kız, panik hali yüzünden saçlarını yolmuş olmalıydı. yeni hizmetçi maria yatak odasında, joseph ise karyolasında bulundu. ikisi de kafalarına ve yüzlerine aldığı darbelerle feci şekilde öldürülmüştü. ailenin her üyesi kazma kullanılarak katledilmişti.

    işin daha garip yanı aileyi öldüren kişi her kimse muhtemelen dört gün daha evde kalmıştı. zira birkaç gün daha çiftlik evinin bacasından yükselen dumanlar görülmüştü. bu esnada çiftlik hayvanları beslenmiş ve inekler sağılmıştı. katil ayrıca çiftlikteki yiyecekleri de tüketmişti.

    polis başlangıçta aileyi para için veya çiftlik evini kullanmak için öldürmüş olabilecek civardaki serserilerden şüphelenmişti, ancak bu teori çiftlik evinde dokunulmamış hâlde duran büyük miktarda para bulununca hızla çürütüldü. bugüne kadar polis 100'den fazla şüpheliyle görüştü ve son sorgulama 1986'da yapıldı. ne yazık ki sorgulamaların hiçbiri kesin bir sonuç vermedi ve aileyi kimin ve neden katlettiği asla bulunamadı.

    ek bilgi: prime video’da yer alan lore adlı yapımın ikinci sezonunun üçüncü bölümü de bu olayı işliyor.

  • ben buradan, 50 senedir bu isi gizli tutup, tek kelime sizdirmamayi basaran on binlerce nasa calisanina ve onlarca astronota tesekkurlerimi, bu isi ortaya cikaramayan rus ve cin devletlerine de teessuflerimi iletmek istiyorum. beceriksizler.

  • selam,

    türkiye'nin dört bir yanında yaşanan orman yangınlarında yanan ağaçların ve canlıların acısını derinden hissediyoruz.

    daha önce ekşi sözlük ve ekşi şeyler hatıra ormanı projelerinde birlikte çalıştığımız tema vakfı'nın, yangınlarda zarar gören bölgelerin tekrar ağaçlandırılması için başlattığı kampanyaya biz de ekşi sözlük olarak 6000 fidan ile destek veriyoruz.
    "yaşamı ve umudu yeniden yeşertmek" için hep birlikte bu kampanyaya destek olalım!

    siz de bu link üzerinden tema’ya destek olabilirsiniz.

  • video çok ilginç. şimdi arkada ekmeği için koreografi yapan kızlar cehenneme, evlenen kız dini vecibelere göre kapandığı için cennete mi gidecek?
    allah adama sormaz mı? benle dalga mı geçiyorsun sen diye??

  • dayım yaptı bunu bana.

    annem ve babam boşandığında 3-4 yaşındaydım, büyükbabamın evinde yaşamaya başladık. annemler 3 kardeş ve en küçükleri olan dayım benden sadece 9 yaş büyük. dayı yeğenden çok abi-kardeş gibi büyüdük. bilumum sosyal, fiziksel, kimyasal ve psikolojik deneylerin üzerinde yapıldığı zavallı bir kobaydım ben.

    evdekiler beni sürekli dayıma emanet ederlerdi. ben 5-6 yaşlarındayken o da 14-15 yaşlarındaydı işte. neyse ikimizin de iki tekerlekli bisikleti vardı ama benim caddede sürmem yasaktı tabii. bir gün evden dükkana giderken benim bisikletimi kendisinin bisikletinin arkasına bağladı, güya öyle daha güvenli oluyormuş. asıl amaç tabii ki itlik yapmak. başladı pedala basmaya, son sürat gidiyoruz. dükkanın önüne geldiğimizde küt diye frene bastı, ben uçtum tabii.

    bir gün dükkanda sigara içerken yakaladım, kimseye söylemeyeyim diye ağzıma zorla sigara sokup ağlata ağlata bana içirdi. nasıl bir zihniyetten bahsettiğim kısaca anlaşıldı sanırım.

    neyse, konuya gelirsek... samatya'da yaşıyoruz. 80'lerin ortaları, ben 5-6 yaşındayım. komşularımızın çoğu ermeni. dayım bir gün beni kenara çekti ve önemli bir şey anlatması gerektiğini söyledi. bazı belgeler bulmuş. aslında ben ermenistan'a göç eden bir komşunun çocuğuymuşum, adım da evrim değil evrommuş. "ben annemin çocuğuyum" diye ağlamaya başladım ama hayatımın geri kalanında bana evrom diye seslendi. ben de uzun yıllar boyunca evlatlık olduğuma inandım. dayımın sadistliği yüzünden 5 yaşımda oyunu, sokağı bırakıp kendi kendime okumayı söktüm. bütün evi deli gibi taradım senelerce evlatlık olduğuma dair belgeleri bulmak için.

    birkaç yıl sonra belgelerin kömürlükte saklanmış olabileceğini söyledi, bütün bir yazı kömürlükte belge aramakla geçirdim. annem ne kadar "yok kızım öyle bir şey" dese de adam bana evrom diye seslenmeye devam etti. mahallenin müslüman çocukları kuran kursuna giderken ben de gitmek istedim, ailem izin vermedi. "ermeni olduğum için herhalde" diye düşünüp gizli gizli kiliseye gidip mum yakmaya başladım. dayım bir süre sonra hikayeyi "sen üzülme diye ermeni bir aile dedim ama aslında mahalledeki arsaya çadır kuran çingenelerden almıştık seni, evrom ermeni ismi değil, çingene ismi" diye değiştirdi. çocukluğum kimlik arayışı içinde geçti.

    iyi tarafından bakarsak 5 yaşındayken okumayı öğrenmiş, geniş bir hayal gücüne sahip, farklı etnik gruplara ve dini inançlara saygı duyan ve erkeklerle mücadele etmek gerektiğini çekirdekten öğrenen bir insan olmamı sağladı dayım.