hesabın var mı? giriş yap

  • aslında heves kırmak mı desem, yoksa kötü hissetirmeye çalışmak mı desem bilemedim ama buraya da uygun galiba.

    bu tip insanları ayırt etmek çok basittir. diyelim yeni bir şey aldınız. örneğin bir televizyon olsun aldığınız şey.

    bu eleman bu televizyonu gördüğünde ilk soracağı şey fiyatıdır. "kaça aldın?"

    siz de "x liraya aldım" dersiniz elbette. sonrasında gelişen diyalog şaşmaz:

    (d: dalyarak, s: siz)

    d: abi pahalı almışsın. bilmem ne spotçusunda yarı fiyatına. hem bunlar eski model, daha yenilerini senin aldığın fiyattan daha ucuza satıyorlar.
    s: olsun aldık bi kere. hem spotçuda garanti olmaz, o açıdan kafam rahat.
    d: ya keşke haber verseydin. 4k alırdık o paraya yemin ederim. bir de ses sistemi alırdık. üstüne de para kalırdı bak.
    s: neyse çok şey yapma ya. ben memnunum.
    d: bikbikbiksiksiksik ama şöyle ama böyle. en çok beni dinleyeceksiniz :(

    yahu be dalyarak, alan almış, satan satmış. neyin peşindesin anlamıyorum ki. adam yeni bir şey mi almış? bak söylemen gereken tek şey var: "hayırlı olsun". bitti. bu kadar amk.

    illallah ettim. yeter.

  • bunların bundan sonraki hayatlarında toplumdan tamamen dışlanması, “sosyal ölüm” yaşaması gerekiyor. kimse ciddiye almayacak, kimse iş vermeyecek, gören sırtını dönecek, iki kelam sohbet edecek adam bulamaz hale gelecek. başka türlü iflah olmazlar.

  • beşiktaş'ta apartmanı sallamaktadır. tırstım.

    edit 1: balkon kapısı açıldı hassikome!

    edit 2: açılan balkon kapısının devirdiği ıvır-zıvır kutusundan yıllardır kayıp olan nadide satranç taşımı bulmama vesile olan fırtınadır. emeği geçenlere teşekkürler.

  • mümkün olduğunca daracık kaldırımlarda şemsiye açmasınlar ne altlarından geçiliyor ne üstlerinden atlanıyor.

  • şimdi bi tane kız gelip "hafif kaslı erkekler iyi, çok kaslı olmasın :s :s" diye hafif kaslı bir vücut resmi atacak. attığı vücut 3 sene çok sıkı diyet uyku ve antremanla anca yapılabilecek olacak.

    kendi yorumum da şu önemli olan kas değil frame, postür.

  • benligimde yarattigi hissiyat, takriben gorucuye cikartilmis 16 yasindaki sessiz, icine kapanik, daha once sevgilisi dahi olmamis bir genc kizin, yuzunde egreti bir makyaj, uzerinde vucuduna oturmayan tuhaf ve rahatsiz kiyafetler, elinde ancak ablasinin yardimiyla yapmayi becerdigi turk kahveleriyle birlikte, en ufak bir sevgi, ilgi veya yakinlik duymadigi, hatta basbayagi tiksindigi 39 yasindaki amcaoglunun onune iteklenerek ve titreye titreye ciktigi, ve de onun yavsak siritisi, kisisel bir hizmetci edinmenin sehvetiyle pirildayan gozleri ve suratindaki kendinden memnun iktidar ifadesi ile yuz yuze geldigi anda hissettiklerine denktir.

    bir de (orf ve adetlerimize aykiri olarak) damat adaylarinin genc kizimizi almaya geldigini degil de, genc kizin kendini begendirmek amaciyla tiksindigini bildigi koca adaylarinin kapisina gittigini, kendini satmak icin her agzini actiginda nefesini kesen dehset hissini bastirmaya calisarak "beni alin ne olursunuz, omur boyu hizmet edecegim size!" diye yalvardigini tahayyul edin, halihazirda korkunc derecede sagliksiz iliskilere gebe olan gorucu sisteminin bir de bu sekilde tepetaklak edildigini dusunun, birkac aydir yasadiklarimi, pek cogumuzun yasadiklarini, anlayacaksiniz.

    sunu da not duseyim, ileride is arayacak sozlukcuklerin kulagina kupe olsun:

    sistem zannettiginizden (en azindan benim zannettigimden) cok daha kurnazmis, matrix'e inanmayanlar icin matrix'e sizmak dusundugumden cok daha mesakkatli bir ismis. kac tane meritokratik etiketi kiciniza yapistirmis olursaniz olun ("x harikulade lisesinden ciktim, dunyanin-her-tarafinda-vaaaaauuvvv-dedirten y universitesinden dereceyle mezun oldum, mezunlarina-herkesce-tapilan z universitesinde master yaptim, arada adini duyunca beni ayakta alkislamak isteyeceginiz bu, su, ve oteki sirketlerde staj yaptim, kisa ve uzun sureli calistim" vs, vs.), eger mustakbel isverenler hayatinizin bir doneminde goodbye to all that dediginizi, "kapitalizmin neferi olmak" klisesinin neden klise oldugunu sorguladiginizi, hatta busbutun "calismak" konusunda suphelere gark olup kendi dunyanizda inzivaya cekildiginizi sezerse, bir sekilde oyunu kurallarina gore oynamak konusunda gecmiste veya bugun tereddute dustugunuzun kokusunu alirsa (ki bu koku ne kadar yikansaniz, sirtinizi keseleseniz dahi cikmiyor, teninize bir sekilde siniyor), size nukleer artik havuzunda yuzup mulakata oyle gelmissiniz muamelesi yapiyorlar, ve tereddutsuz kapinin onune koyuyorlar. o noktada hicbir bilgi, yetenek, birikim, tecrube, ya da etiket fayda etmiyor.

    lisa simpson'in vejetaryen olmaya karar verdigi simpsons bolumunde, lisa solucan kesmesi gereken biyoloji dersinde, "ogretmenim, bir hayvani kesebilecegimi dusunmuyorum, hayvanlari kesmenin yanlis oldugunu dusunuyorum" der de, ogretmeni de "ahlaki itirazina* saygi duyuyorum lisa" derken bir yandan da masanin altindaki uzerinde "independent thought alarm"* yazan kirmizi dugmeye basar ya hani? hah iste, icinize sinmedigi halde "is" ariyor, gozunuzun tutmadigi yerlere basvuruyorsaniz eger, isverenler de ayni "independent thought alarm"'a basiyorlar gizlice, ve de o alarmin sesi basvurmayi dusunebileceginiz tum is yerlerinde, cv'niz insan kaynaklari mudiresi'nin inbox'ina dustugu anda yankilanmaya basliyor.

  • (bkz: ttnet)
    (bkz: telekom)
    (bkz: turk telekom)

    herhangi bir problem olduğunda biri diğerine, öbürü öbürküne, sonra hepsi ttnet'e suç buluyor.

    olm siz birlikte değil misiniz? tripli sevgililer gibi dakka başı ayrılıyor musunuz ?