hesabın var mı? giriş yap

  • sonbaharı seven insan.
    ben severim. evi sevmekle ilgili olabilir mi acaba? böyle havalarda peluş terlikler, pijamalar, sıcak çikolata, çay ya da nescafe ve kitap, dergi, gazeteler vardır. ben de bunu çok seviyorum işte.

  • bundan 5-6 sene önce eski kız arkadaşımla taksim gezi parkında oturduk, çekirdek çitliyoruz. malum olaydan sonra atıl bırakıldığının farkında olmamıza rağmen, nedense hoşumuza giden bir etkinlikti bu, neyse konu o değil.

    bir tinerci yaklaştı yanımıza, arkasında 2 tane arkadaşı var. elinde bıçakla yanımıza geldi ve çekirdeği istedi. doğru düzgün konuşamıyor bile, çekirdeği işaret ediyor bıçağıyla. ben de içinden 1 avuç kendime 1 avuç da kız arkadaşıma aldım, pakedi verdim. eleman da sorunsuz uzaklaştı. biz de çekirdek yemeye devam ettik. bitince de konu ile ilgili tek bir yorum yapmadan uzaklaştık.

    peki bir fayda/mahsur değerlendirmesi yapalım.

    şimdi orada gereksiz bir münakaşa yaşasam, "erkeklik" yapıp diretsem, karşımda zaten diyalog kurabileceğim bir canlı yok. şu an sağlıklı bir insanım, bildiğim kadarıyla eski kız arkadaşım da öyle, ancak muhtemelen o tinerciler ya hapiste, ya da hayatta değil. şimdi ben kalkıp bu elemanlara çekirdek için diklensem, bakın çok değil, 1 tanesi bıçağı herhangi bir yerimize saplasa, geleceği olan bizim gibi insanların hayatı sona erebilir veya kalıcı bir sakatlığı kalabilirdi. onlar için ise değişen bir şey olacağını sanmıyorum.

    şimdi sormak istiyorum, değer mi?

  • az önce edindiğim bilgiler yüzünden beni üzen diyet. sağlıklı yaşamın koşulları buysa çok az ömrüm kalmış hakkınızı helal edin la.

    özellikle kokusuz sıçma konusu çok takıldı kafama. bu gercekten sağlıksız yaşam belirtisiyse ben yıllardır azrail ile elele tutuşup sıçıyormuşum haberim yokmuş.

  • iki taraf da süzme geri zekalı.
    umarım çocuk falan yapıp çoğalmazlar ve aptal genetik dizilimleri kozmik boşlukta yok olup gider.
    gece gece işsizliğimin zirvesindeyken boşluğuma geldi, okumuş bulundum.

    edit: gacının instagram sayfasına baktım da... la olum ananız babanız sizi okusun diye şehir dışına yolluyor siz n'apıyonuz lan? tamamıyla entel varoş. köyüne dön bacım.

    edit: allah sizi kahretsin! en çok favlanan yazım bu olmamalıydı. püüü!

  • ahlaksız, devletin verdiği parayı dövize yatıran değil, halkın verdiği yetkiyle halkını satandır.

    edit: onlarca “silivri soğuktur” mesajı geldi. arkadaşlar bende biliyorum silivri'nin soğuk olduğunu. ama parasızlıktan dolayı doğalgaz açamadığım için evim de soğuk. ayrıca hapisten farklı bir hayat da yaşamıyoruz. velhasıl sayenizde gömüldüğüm tefekkürle, silivrideki bir mahkumdan farkım kalmadığını üzülerek fark ettim.

  • çocukluğum bodrum'da geçti, haliyle denizden uzak olmak pek mümkün değildi. henüz 11 yaşındayken sıcak bir nisan günü okuldan eve dönüyordum. yol için her zamanki yolumdan farklı olarak sahil yolunu seçmiştim. çocukluğun ve baharın verdiği neşeyle hoplaya zıplaya evin yolunu tutmuşken ne olduğunu anlayamadan kendimi bi anda suyun içinde buldum. o noktada sadece ayağımın takıldığını hatırlıyorum. sonrası su yutma mücadelesi, yüzme bilmediğim ve panik içinde olduğum için batıp çıkmalar, sesimi yoldan geçenlere duyurma çabası...

    gözümün önünden film şeridi gibi geçecek kadar bir hayat bile yaşamamışken içinde bulunduğum duruma acayip bir şekilde de yabancıydım ve korku içinde çırpınırken yoldan geçen genç bir abinin üstünde başında ne var ne yok düşünmeden suya atladığını hayal meyal görüyorum. sonrasında hatırladığım ilk şey göğüs kafesime yapılan inanılmaz baskı ve tuzlu suyun ağzımdan çıkışı. beni kurtaran abi ve çevreye toplanan insanların yaşadığımı fark ettiklerinde yüzlerindeki sevinci hayatım boyunca unutamam.

    neyse... bu olaydan sonra denizden inanılmaz korktum haliyle. yıllarca, 21 yaşına kadar denize ayağımı dahi sokmadım. deniz kenarında güneşlenemedim bile. denizle olan maceram başladığı gibi bitti diye düşünürken hayatımda bir an geldi ve o an ne okuduğum bölüme devam etmek istedim, ne de hayatıma bu şekilde devam etmek... korkumla yüzleşmem gerektiğini tam 10 yıl sonra fark ettim ve yüzleşmeden de öteye geçmek için harekete geçtim.

    21 yaşında yüzme öğrenmeye ve öğrendikten sonra da ilerleyerek yüzme antrenörü olmaya karar verdim. bu kararı aldığım anki rahatlamayı ve mutluluğu kelimelerle ifade etmem çok zor ancak şöyle hayal etmeye çalışın. 10 yıl boyunca içinizde bir sıkıntının olduğunu ve o sıkıntının bir anda kaybolduğunu düşünün. şiddetli bir baş ağrısının bir anda kaybolması gibi bir şey... sonraki süreçte istediğim her şeyi zor da olsa başardım. 4 yıldır özel bir spor salonunda yüzme antrenörlüğü yapıyorum; çocukluğumda yaşadığım o travmayı bir daha hiçbir çocuğun yaşamaması için...

    mutluyum; kendimi bulduğum için...