hesabın var mı? giriş yap

  • 1996 ya da 1997 yıllarından birinde zamanın başpehlivanı ahmet taşçı japonya'ya davet edilir ve gösteri maçında sumo güreşçileriyle sumo güreşi yapar.

    ardından japonlar da türkiye'ye gelir iade-i ziyaret babında. planda yine gösteri maçı vardır, ama bu sefer bir japon güreşçiyle yağlı güreş yapacak bizim başpehlivan. yer de kocaeli veya sakarya.

    bu abi de maç öncesi seyirciyi güldürsün , şaklabanlık etsin diye önden sürülür. bir müddet üstünde bir parça sumo çapıtıyla şaklabanlık eder ama sonra o çapıtı çıkarıp dal taşak takılır biraz. tabi seyircilerin galeyanı, tekbirler derken abiyi battaniyeye sarıp zor kaçırırlar, canını kurtardığına sevinmiştir herhalde.

    olan da gösteri maçına olur zaten, yapılmaz , japonlar gerisingeri ülkelerine dönerler.

  • izlenip eglenilmesi farz olan, enfes japon animesi. chihiro sadece ruhlarin girebildigi bir gece hamaminda calisan tek insan/kucuk kiz olup domuza donmus anne ve babasini kurtarmak icin canla basla ugrasmakta bir de anormal guzellikte neredeyse psychedelic gorunumlu bir adet cadinin asistani olan yakisikli bir animasyon genciyle dostluk kurmaktadir. bu genc biraz karanlik bir tiptir, ara ara ejderhaya donusur. (bkz: olaylar gelisir) kizin ingilizce dublajli sesi sinir kaldirici olsa da animenin kendisi ilgiye sayandir, hatirlara princess mononokeyi getirir.

  • öncelikle (bkz: asphalte)

    söz konusu durum bir haksızlık değildir. ortak yaşanılan yerlerde bazı durumlar böyledir. mesela en üst kattaki adam da çıkıp "ben sadece kapımın önünü süpürsem yeter, zaten kirlenmiyor bile. temizlik parası vermek istemiyorum." diyebilir. toplu yaşama uyum sağlayamayan müstakil evde de yaşayabilir tabi.

  • anlık hayallere daldıran dizi bu. behlül le nihal yatta kahvaltıya nereye gidelim diye düşünürken, mutfakta yemek yiyen arkadaşın 'olum burayı böcek basmış lan' lafı ile bi an gözlerim dolmadı dersem yalan olur.

  • marlon brando'nun hollywood'un kızılderililer'e yaklaşımını ve amerika'nın kızıldereliler üzerindeki soykırımını protesto etmek amacıyla oscar ödülünü almaya gitmeyip yerine gönderdiği bayan kızılderili oyuncu. sahneye kızıldereli kıyafetleriyle çıkan littlefeather, brando'nun ödülü reddettiğini açıklamıştı.

  • ilk kitaptan son kitaba, bir annenin sevgisiyle başlayıp, yine bir annenin sevgisiyle sona eren hikayenin kahramanı.

    her şey nasıl başlıyor? lily potter ile, onun sevgisiyle. o olmasa, voldemort ile harry'nin arasında durmasa sağ kalan çocuk da olmayacaktı, bizim ayıla bayıla okuduğumuz olaylar da.

    son kitaba gidelim. voldemort, harry'nin öldüğünü sandığında gerçeği öğrense, oracıkta harry'nin işini bitirirdi. ama narcissa, o çok değerli lorduna yalan söylüyor. çünkü oğlunun yanına, hogwarts'a girmesinin tek yolu bu. o anda galibiyet önemli değil, önemli olan tek şey oğluna kavuşabilmek.

    bu anneler çok farklı. lily potter ve narcissa malfoy. ak ile kara, gryffindor ile slytherin, harry ile draco kadar farklılar. farklı taraflarda savaşıyorlar. ama ikisinin de oğullarına duydukları sevgi, harry'nin hayatta kalmasını sağlıyor.

    yıllar sonra bile, böyle şeyleri hatırladıkça ya da fark ettikçe rowling'e olan saygım artıyor.

  • almaya karar verdiğiniz şey her ne ise ondan soğumanıza neden olacağı için yapılmaması gerekendir.

    bu kış kombiyi yenileyeceğim, bütün markaların başlıklarını gezdim, bir tane doğru dürüst marka yokmuş meğer türkiye'de, vaillant'ından baymak'ına kadar hepsi dandikmiş. soba kurmayı düşünüyorum şimdi.

    sadece bu değil, misal bilgisayar almaya karar verirsiniz, model beğenirsiniz, girer ekşi sözlük'e bakarsınız ne demişler diye,

    "uzak durun"lar, "yanından bile geçmeyin"ler, "o markayı evime bile sokmam"lar havada uçuşur.

    her marka berbattır, her markanın servisi soyguncudur, her marka aslında "çok bozmuştur."

    siz siz olun, birşey alacağınız zaman girmeyin ekşi sözlük'e, içinize sinen neyse gidin alın, kötü çıkarsa da kader diyip geçin.

    yoksa burada yazanların hepsini dikkate alırsanız bir şey alamazsınız.

  • atasayda bir yüzük alana bir yüzük bedavaymış. o kadar parası olanın metreside vardır düşüncesiyle kampanya yapmış adamlar.

  • debe editi: nefes...

    memursenli memura cok bile...
    yetkili sendika sagolsun tum yetkisini memuru ezdirmek icin kullaniyor.

    2010 yilinda yeni baslayan 8/4 teknik personel 1215 dolar alirken, simdi 1/4 30 yillik teknik personel 800 dolar aliyor...

    memur aileler calisirken evini alir, emekli ikramiyesiyle yazlik alir, yerli arabasina binerdi...

    birakin memuru eskiden herhangi bir okumus calisan tazminatiyla emekli oldugunda, bir ev ve bir adet 2. el araba aliyordu.

    zamanla bunu bir eve dusurduler, babalarimiz ev aldi ikramiyeyle.
    gectigimiz yillarda emekli olanlar sifir bir arac aliyordu cok degil 3 4 yil once.
    1 2 yil once 2. el iyi bir arac aliniyordu...

    bu sene emekli olanlar 30 yillik emekli ikramiyesiyle; dis implanti yaptirip olmeyi bekliyor...

    okuyani bitirdiniz,
    calisani bitirdiniz,
    emekliyi bitirdiniz,
    genclerin umutlarini tukettiniz...
    herkesi asgari ucretli yapin bari komunistiz dersiniz, onu da yiyen olur merak etmeyin...