hesabın var mı? giriş yap

  • atlas, oğlum 6 aylık, 4 aydır lösemi (kan kanseri ) teşhisiyle kayseri erciyes üniversitesi çocuk hastanesinde yatıyor. acil ilik nakline ihtiyacımız var.

    bağış yapmak çok kolay

    nereye, nasıl bağış yapacam diyenler için

    kızılay'a gidip ben kök hücresi bağışı yapmak istiyorum diyorsunuz, sizden 3 tüp kan alıyorlar (toplamda 20 ml), ön test yapıyorlar, çalışmaya uygunsa ayrıntılı bakıp sizi bankaya kayıt ediyorlar. eşleme olduğunda size haber verip ayrıntılı doku uyumuna bakıyorlar, uygunsa ilik nakli için sizden 30 dk lık basit bir iğne yardımıyla, ilik alıp nakil gerçekleşiyor. bu kadar.

    kızılay'a son 8 ayda 65000 bağış yapılmış ve 40 kişiye nakil için ilik bulunmuş, türkiye için çok iyi bir rakam.

    şuda kızılayın türkkök facebook sayfası,

    twitter şeysi #atlasicinilik

    hadi sözlük.

  • hülya avşar’ın 10 yaşındaki kızı zehra çilingiroğlu’nun hülya dergisinin son sayısından itibaren köşe yazarı olması ve engin hayat deneyimlerini okurlarıyla paylaşması durumu. kendi adıma, zehra çilingiroğlu’nun bir “küçük virginia woolf ” olduğundan ya da onun yazarlık yeteneklerinden şüphem yok. ama türk medyasındaki sarsısıcı entelektüel rekabet nedeniyle zehra çilingiroğlu’nun yazarlığının daha çok hülya avşar’ın kızı olmasından kaynaklandığını düşündüğüm için – tamamen saçmalıyor da olabilirim- başlığı da bu şekilde açtım.

    şimdi konumuza dönelim ve hemen zehra çilingiroğlu’nun ilk yazısından bazı alıntılar verelim:

    -her çocuk gibi ben de hafta içleri alışveriş yapmaktan ve arkadaşlarımla buluşmaktan keyif alıyorum. tabii derslerimden arta kalan zamanlarda... hafta sonları da ormana gitmeyi, balık tutmayı ve sahilde koşmayı seviyorum.(...) annem gibi ben de ayvalık'a bayılıyorum. hafta sonları annemle fırsat buldukça antalya'ya kaçıyoruz. kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seviyorum.

    - sizin hiç tahta oyuncağınız var mı? taa ki nişantaşı'nda açılan tayga toys'a uğrayana kadar benim de yoktu. 'sihirli annem' dizisinde severek izlediğim inci türkay'ın açtığı mağazada, sadece kesilmesi uygun olan ağaçlardan yapılmış oyuncaklar satılıyor.

    -bay majör'le klasik müzik masalları dizisi bence harika. bay majör isminde bir müzik araştırmacısı, kimi zaman anlatıcı, kimi zaman maceranın içindeki biri olarak karşımıza çıkıyor. dizi çobanın mevsim yolculuğu (vivaldi), şatoda üç saat (bach), büyük sır (mozart), duygu makinesi (beethoven) isimli dört kitaptan oluşuyor. üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün.

    ...........................

    10 yaşındaki kızını kendi ismini taşıyan, her ay kendi resmini kapak yapan dergide köşe yazarı yapmak nedir allahaşkına? hayır zehra çilingiroğlu’nun yeteneğinden tabii ki kuşkum yok. “üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün”..müş. bu cümleyi kurmakta hala zorlanırım mesela ben. 17 yaşımda bu cümlenin dörtte birini kursaydım belki de babam bizi terk etmezdi. neyse kişisel acılarımla sizi üzmek istemem.

    aslında beni bir ertuğrul özkök okuru olarak asıl rahatsız eden; “kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seven” zehra çilingiroğlu’nun canımdan çok sevdiğim, kişisel yol göstericim, aykırı düşünür ertuğrul özkök’e rakip olma ihtimali. biliyorsunuz “haftasonu las vegas’da çok ünlü bir restorandaydım. yanımda çok ünlü bir türk iş adamı, onun güzel eşi ve al pacino vardı” yahut “dün akşam petrus bana yeni bir şarap göndermiş. tattım. ve o an dünyanın gerçekten yaşamaya değer olduğuna inandım” türünden yazıları biz ertuğrul özkök’ten öğrendik.

    peki ne olacak şimdi? aydın doğan bey, yarın bir gün, zehra çilingiroğlu'nu hürriyet genel yayın yönetmeni yaparsa? biz ertuğrul özkök'ü nereden ve nasıl takip edeceğiz? skyturk'ten mi? oh, ulu tengrim, öyle çok korkuyorum ki....buyrun bu da zehra çilingiroğlu'nun köşe yazarlığıyla ilgili bir haber linki:

    http://www.internethaber.com/…_detail.php?id=115435

    edit: kidmanist ve kibritsuyu'na düzelti için çok teşekkürler. ben korkudan, üzüntüden ne dediğimi biliyor muyum arkadaşlar?

  • enflasyondan önceki bir fıkra;

    bir adam tablada kavun satıyormuş. etikete yazmış;

    ---> 1 kavun 3 lira, 3 kavun 10 lira

    yoldan geçen genç bir sevgili çift bu adamı görmüş. erkek kıza hava atmak için "bak şimdi şu kavuncuyu nasıl rezil edeceğim gör" demiş.

    - ağabey bana 1 tane kavun ver
    + al evlat
    - ne kadar
    + 3 lira

    - ağabey bana 1 kavun daha ver
    + al evlat
    - ne kadar
    + 3 lira

    - ağabey bana 1 kavun daha ver
    + al evlat
    - ne kadar
    + 3 lira

    genç, kavuncuya "ağabey bak ben senden 3 kavun aldım, sana 9 lira verdim. sen oraya 3 kavun 10 lira yazmışsın. sen bu işi bilmiyorsun" demiş.

    kavuncu cevap vermiş "bak evlat, herkes bana akıl vereceğim diye 1 kavun yerine 3 kavun alıyor. sonra da gelip bana ticaret nasıl yapılır öğret diyorlar"

    debe editi: fıkrayı yazdığım an birileri mesaj atıp çok kötü fıkra falan dedi, kulak asmadım. sonra millet fıkrayı debeye soktu. hay siz çok yaşayın e mi :)

  • ilginc olay. bana yillar evvel bi ankarali firmanin akrabama yaptigi jesti hatirlatti bu.

    soz konusu sirket kriz doneminde calisanlarina maas odemez hale geliyor. sartlar zorlasiyor. bu sartta herkes allah belani versin patron modunda istifa edio gidiyor. istifa etmeyen 5-10 kisi kaliyor. 1 sene sonra sirket kendini toparlayinca istifa etmeyip kalan herkese ev aliyor patron.

    akrabam halen o evde oturur ki suan ki degerini soylersem aglarsiniz kiskancliktan.

  • metroda kulak misafiri olduğum iki yaşlı amcanın arasındaki şu konuşma;
    -benim bir arkadaşım var gazeteyi gözlüksüz okuyor.
    -gözlüksüz müü?
    -eveet.
    -vay bee...

    gülümseyerek dinledim çünkü gerçeklik budur, çok içten geldi bu muhabbet. bizim de böyle diyeceğimiz günler gelecek...

  • sorunları kendileri çözemeyip, yakın akraba yada ailelerine çözdürmeye çalışılması. bu olduktan sonra ise artık çok geçtir. genelde bu davranışları birey olamamış ve başkalarının ağızına bakan insalarlar yaptığından, o yüzden ya içinize gömün yada kimseye bişey demeden bu işi bitirin.

    evlilik bir güç savaşı değil, karşındakini olduğu gibi kabul etmekten başka. hani o 70 aşamalı ve çok masraflı evlilik prosedürlerini yaptığınızda herşeyin çok farklı olcağına yalanına inanıp, çok küçük şeyden boşanıyosunuzya siz sadece bu müessedeyi kirletip düzgün insanların bile evlenmemesine sebeb oluyorsunuz.