hesabın var mı? giriş yap

  • köpekten korkan değil, "köpeğin saldırarak korkuttuğu genç" doğru tanım olacaktır.

    bu hayvanların yeri sokaklar değil. önerim: belediyeler bir kampanya başlatsın, barınaklar kursun, sahiplenilmeyen hepsini kısırlaştırsın. dileyen herkes bir miktar maddi destek sağlasın, ben şahsen katkı sağlarım.

    sokaklar artık güvenli hale getirilmeli. gece gündüz tedirgin olarak yürümekten sıkıldım.

    edit: güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. bazı arkadaşlar çip sisteminin de sahipsiz hayvan sayısını azaltacağını belirtmiş.
    bir önerim de şu: proje tecrübesi olan biri olarak söylüyorum. bahsettiğim modeli belediyeler sosyal fayda sağlayacak bir ab projesi haline getirip maliyetin yüzde 75 ini de alabilirler. hem hayvan refahı hem de insan güvenliği sağlanmış olur.

  • düğün fotoğrafçısı değil de mevsimlik işçilerle ilgili dosya hazırlayan gazeteci sanki. bütün fotoğrafları tarlada.

    bu arada genelde insanların kafalarını kadraja almıyor.

  • adamın biri bi kahveye girmiş. millet kahvede baya gülüyor eğleniyor filan. napıyor lan bunlar demiş bakmış birisi ordan bağırıyor,

    - 45!

    herkes yerlerde

    - 7!

    ağlamışlar gülmekten.

    - 51!

    buna da gülmüşler baya.

    adam merak etmiş sormuş,

    - neye gülüyorsunuz böyle?

    kahvenin eskilerinden biri sinan özen'in şu bakışını atarak;

    http://t2.gstatic.com/…mages_up/sinan ozen1.jpg&t=1

    "sen yenisin galiba" demiş. "biz bu kahvede sabah akşam fıkra anlatırız. öyle çok fıkra anlatırız ki artık yorulmayalım diye fıkraları numaralandırdık. misal 5. fıkra temel ingiliz alman uçaktalar filan.. herkes ezbere biliyor. biri 5! diyince hepimiz fıkrayı hatırlayıp gülüyoruz" demiş.

    adam teşekkür etmiş,

    sonra "7412" diye bağırmış

    bağırmasıyla birlikte bütün kahve yerlere yapışmış. sandalyeden düşenler mi dersin, gülmekten sıçanlar mı dersin, burnundan sümük gelenler mi dersin, millet paramparça, konuşacak halleri yok, gözleri yuvalarından çıkacak.

    adam şaşırmış "niye buna bu kadar güldünüz" demiş

    zar zor konuşanlardan birisi cevap vermiş

    - bu fıkrayı daha önce hiç duymamıştık

  • bbc muhabiri stuart flinders'ın, liverpool'un eski kalecisi tommy lawrence'a, kim olduğunu bilmeden, yaşlıdır hatırlar diye düşünerek, "1967'de goodison park'ta oynanan fa cup 5. turundaki everton - liverpool maçını hatırlıyor musunuz" diye sorması ve efsaneden "i played in it" cevabı alması ile şoka uğramasını barındıran röportajdır.

    bbc reporter accidentally interviews former liverpool keeper

    müthiş bir futbol tesadüfü, inanılmaz eğlenceli bir an. lawrence'ın çocukları, "babamız konuşmayı hiç sevmez, muhtemelen başka bir soru sorsaydınız cevaplamazdı, ama çok iyi oynadığı bir maçı sormuşsunuz" şeklinde konuşmuşlar. neler oluyor hayatta...

  • viyadük trafiğinin şuan ki istikametinin tersine aktığı fotoğraf, o değilde viyadüğün altında ki küçücük büfe yıllar içinde nasıl bir yayılma stratejisi izlediyse artık, viyadüğün altını komple kaplamış vaziyette şuan.

  • hakan sükür'ün kafa golünden* sonra ercan taner'in su sözlerini unutamadigim mac.

    - hic farketmez hic farketmez... alman italyan ispanyol ingiliz hic farketmez...

  • bunların lağım çukuruna dönmüş ağızlarını misvak değil kezzap bile temizlemez.

    nasıl bir ceza ulan bu aşağılık adamlarla aynı ülkenin vatandaşı olmak, tarihin aynı rezil dönemine denk gelmek.

    ne kadar siyasal islamcı köpek varsa allah belasını versin...