hesabın var mı? giriş yap

  • bu kadını beğenir tamer karadağlıyı ise antipatik bulurdum, ödül töreninde kadın ödülü almadığı için nezaketen ödülünle konuşmanı tamamla diye incelik yapmış, at suratlı kadın noluyeaa deyince t.k tüm nezaketiyle kadının topuna girmeyerek ustaca beyefendiliğini korumuş, sözde feministler almış videoyu mağduriyet yaratma çabasına girmişler, bu n.y'da onların gazıyla kendini komik hallere sokuyor.

  • + kütlenin tanımı "maddenin durum değişikliğine gösterdiği direnç" tir. kolay anlaşılmaz, karizmatiktir.
    - ağırlığın tanımı ise "maddenin gezegen merkezine çekiliş gücü" dür, karizması yoktur, ilkokul 3 seviyesindedir.

    +kütle, pazarlarda kullanılan eşit kollu terazi ile ölçülebilen bir tevazu abidesidir.
    -ağırlık, batının sömürge düzenini hatırlatan dinamometre ile ölçülen bir burjuvamsıdır.

    +kütle, skaler bir büyüklüktür, toplanabilir, çıkarılabilir, kısacası öğrenciye kıllık yaratmaz.
    -ağırlık vektörel bir büyüklük olduğundan, dört işleme tabi tutmak, binbir türlü eziyeti beraberinde getirir.

    +kütlenin birimi kilogram'dır, içimizden biridir, bakkalda pazarda heryerde kullanılır.
    -ağırlığın birimi newton'dur, kendisini keşfeden zat-ı muhteremin adıyla anılmaktan yakasını sıyıramayan bir yetersizdir.

    +kütle, kütleçekimi, kütle numarası gibi türevleride mevcut bir çokyönlüdür.
    -ağırlık, hiçbir zaman bir başka sözcükle uyum içinde türeyememiş bir anti-sosyaldir.

    +kütle, cismin bulunduğu ortamdan bağımsız olarak hesaplanan bir özgünlük sembolüdür.
    -ağırlık, hesaplanabilmek için sabit bir yerçekimi ivmesine muhtaçtır.

    +kütlenin, dinamiğin temel prensibi olan f = m x a daki m'yi temsil etmek gibi asil ve ulvi bir misyonu vardır.
    -ağırlık ise m (kütle) x g olarak ifade edilir, burada bile kütleye muhtaç bir eküri bozmasıdır.

  • benim çocukluğum için en hasından çocuk bayramıydı. düşünsene, yılda bir günlüğüne arkadaşlarınla hava karardıktan sonra, üstelik akşam geç vakitte dışarda oynamana izin verilmiş. kibritle bile oynaman yasakken kocaman devasa ateşler yakılmış. cesaret edebilen üstünden bile atlıyor. sadece sen ve diğer çocuklar değil, büyükler de gelmiş oyununuza katılmış. mahallede sokak düğünlerini aratmayan bir kalabalık. saatlerce bitmeyen coşku. sonrasında evde aynada isten kararmış suratın, yanık lastik kokan tişörtün. derin uykularda büyüdüğünü gördüğün rüyalar.

  • bazen yardığı kadar dumur eden de diyaloglardır.

    kahramanlarımız kreş öğrencileri olan erkan*, sinem* ve gökhan dır. erkan sinem i sevmekte yalnız sinem hanım hem erkan a hem de gökhan a pas atmaktadır. bir gün erkan ın kafası atar ve sinem i bir köşeye çekip konuşmaya başlar:

    e: sinem! ben seni seviyorum. o yüzden bi karar ver artık beni mi seviyorsun yoksa gökhan ı mı?
    s: ben seni seviyorum ama gökhan da beni çok güldürüyor. sen de beni gökhan kadar güldürsen seni daha çok severim.
    e: sineeem! ben sana aşığım diyorum, soytarıyım demiyorum!?..

    (bkz: mavi ekran)

  • adam diyor ki bizim toplumumuzda erkekler "özel hayat" kavramını suistimal ederler, karılarını evde bırakır giderler, aldatırlar. evde bırakılan, kendini oyalayacak işi gücü, aklını meşgul edecek bir fikri, meşgalesi olmayan kadınlar da dırdır ederler, adamı bezdirirler. ve hem kadınlara hem erkeklere genel bir eleştiri getiriyor ve diyor ki "türkler yalnız kalmayı, meditasyon yapmayı, tefekkürünü geliştirmeyi bilmez, dedikodu yapar, boş boş işlerle uğraşır." yani adam özetle diyor ki bu ülkenin insanları mıçmıç ilişkiler ve evlilikler yaşar, kendi iç dünyaları sığ olduğu için birbirinin tepesine biner, dedikodu eder, kadını da erkeği de yalnız kalmayı, kendini geliştirmeyi, birey olmayı bilmez, birbirine saygı duymaz, dolayısıyla bunların yapacağı evlilikten de bir halt olmaz, sadece zaman kaybıdır.

    ben burada ne kadın düşmanlığı, ne evlilik karşıtlığı görebildim. eleştirinin gittiği yer belli, ve o eleştirilenler de muhtemelen bu videoyu izleyip, ana mesajı anlamayıp "ilber hoca da evlilik boş iş diyo yea" şeklinde konuşacaklar orda burda.