hesabın var mı? giriş yap

  • tipik bir akpli çomarın sözüdür.

    bunlarda ahlak, şeref, haysiyet diye bir şey yok. bunlar aşağılık yaratıklar.

  • kahve

    alt katımızda kahve var, herkes gidip kahveye şifre nedir diye sorsun diye bu ismi koydum. bir gün kahveye indiğimde şifreyi ben de sordum. yok lan bizde internet minternet diye tersledi. demek ki sistemim iyi işliyor *

  • milyon dolarlar verip aldığınız world class kalecinizin sabit bir bölgede oynamaktan dolayı mutsuz olması.

  • 35+ bir kadına, “beni kabul etmeyip de ne yapacak, düşürürüm ben bu yaşa gelmiş kadını,” diye yaklaşan ama reddedilen birinin hezeyanı. aksi takdirde, sizinle alakası olmayan insanların size dokunmayan tercihlerini neden kendinize dert edesiniz, değil mi?

    edizhun; arkadaşlar, ciddi soruyorum; geri zekalı mısınız? bi' insanı savunmak için onunla aynı özelliklerde olmak mı gerekiyor? afganistanlı/suriyeli de değilim; onlarla ilgili yazdım. tacize, tecavüze, kadın cinayeti girişimine de maruz kalmadım; aleyna çakır'ı savundum...

    yaşımdan size ne? 35+ değilsem bu densiz giriye cevap veremez miyim? gerçekten hastasınız, yahu, lami cimi yok; hastalıklısınız.

  • monkeypox (maymun çiçeği), maymun çiçeği virüsü ile enfeksiyonun neden olduğu nadir bir hastalıktır. monkeypox virüsü, poxvirus ailesindeki orthopoxvirus cinsine aittir. orthopoxvirus cinsi ayrıca variola virüsünü (çiçek hastalığına neden olur), vaccinia virüsünü (çiçek hastalığı aşısında kullanılır) ve sığır çiçeği virüsünü içerir.

    monkeypox ilk olarak 1958'de araştırma için tutulan maymun kolonilerinde çiçek benzeri bir hastalığın iki salgını meydana geldiğinde keşfedildi, bu nedenle "maymun çiçeği" olarak adlandırıldı. insanlarda ilk maymun çiçeği vakası 1970 yılında demokratik kongo cumhuriyeti'nde kaydedildi. o zamandan beri, kamerun, orta afrika cumhuriyeti, fildişi sahili, demokratik kongo cumhuriyeti, gabon, liberya, nijerya, kongo cumhuriyeti ve sierra leone gibi orta ve batı afrika ülkelerinde maymun çiçeği vakaları bildirilmiştir. enfeksiyonların çoğunluğu demokratik kongo cumhuriyeti'nde gerçekleşmiştir.

    maymun çiçeğinin doğal rezervuarı bilinmemektedir. bununla birlikte, afrika kemirgenleri ve insan olmayan primatlar (maymunlar gibi) virüsü barındırabilir ve insanları enfekte edebilir.

    belirti ve bulgular:
    insanlarda, maymun çiçeği semptomları çiçek hastalığı semptomlarına benzer ancak onlardan daha hafiftir. monkeypox, ateş, baş ağrısı, kas ağrıları ve yorgunlukla başlar. çiçek hastalığı ve maymun çiçeği semptomları arasındaki temel fark, maymun çiçeğinin lenf düğümlerinin şişmesine (lenfadenopati) neden olurken çiçek hastalığının buna neden olmamasıdır. maymun çiçeği için kuluçka süresi genellikle 7-14 gündür ancak 5-21 gün arasında değişebilir.

    hastalık şu şekilde başlar:

    ateş
    baş ağrısı
    kas ağrıları
    sırt ağrısı
    şişmiş lenf düğümleri
    titreme
    yorgunluk

    ateşin ortaya çıkmasından 1 ila 3 gün sonra (bazen daha uzun) hastada, genellikle yüzde başlayan ve vücudun diğer bölgelerine yayılan bir kızarıklık gelişir.

    lezyonlar düşmeden önce aşağıdaki aşamalardan geçer:
    makül, papül, vezikül, püstül, kabuk

    (tek tek bunlar ne diye bakmak istemeyenler için; kızarıklık ile başlar, kabartı oluşur, iltihaplanır, kabuk bağlar ve iyileşir.)

    hastalık tipik olarak 2-4 hafta sürer. maymun çiçeğinin afrika'da, yakalanan her 10 kişiden 1'inde ölüme neden olduğu görülmüşür.

    bulaşma:
    kontamine olmuş bir hayvan, insan veya materyalden temas ile bulaşır. virüs vücuda derideki çatlaklar (görünmese bile), solunum yolu veya mukoza zarları (gözler, burun veya ağız) yoluyla girer. hayvandan insana bulaşma, ısırma veya tırmalama, vahşi hayvan etleri (bushmeat), vücut sıvıları veya lezyon materyali ile doğrudan temas veya kontamine yuvalar gibi lezyon materyali ile dolaylı temas yoluyla gerçekleşebilir.

    insandan insana bulaşmanın damlacık yoluyla gerçekleştiği düşünülmektedir. solunum damlacıkları genellikle çok fazla hareket edemez, bu nedenle bulaşma için uzun süreli yüz yüze temas gerekir. diğer insandan insana bulaşma yöntemleri arasında vücut sıvıları veya lezyon materyali ile doğrudan temas ve kontamine giysiler veya çarşaflar gibi lezyon materyali ile dolaylı temas yer alır.

    maymun çiçeğinin rezervuar konağı (ana hastalık taşıyıcısı) hala bilinmemektedir, ancak afrika kemirgenlerinin bulaşmada rol oynadığından şüphelenilmektedir. maymun çiçeği hastalığına neden olan virüs, doğada bir hayvandan yalnızca iki kez elde edilmiştir (izole edilmiştir). ilk örnekte (1985), virüs, demokratik kongo cumhuriyeti'nin ekvator bölgesi'ndeki hasta bir kongo ip sincabından elde edilmiştir. ikincisinde (2012) virüs, fildişi sahili tai ulusal parkı'nda bulunan ölü bir bebek mangabeyden izole edilmiştir.

    maymun çiçeği virüsü ile enfeksiyonu önlemek için alınabilecek bir dizi önlem vardır:

    *virüsü barındırabilecek hayvanlarla temastan kaçının (maymun çiçeğinin meydana geldiği bölgelerde hasta olan veya ölü bulunan hayvanlar dahil).
    *hasta bir hayvanla temas etmiş herhangi bir malzemeyle temastan kaçının.
    *enfekte hastaları, enfeksiyon riski altında olabilecek diğerlerinden izole edin.
    *enfekte hayvanlar veya insanlarla temastan sonra elerinizi sabun ve suyla yıkayın veya alkol bazlı el dezenfektanı kullanın.
    *hastalarla ilgilenirken kişisel koruyucu ekipman kullanın.

    *fda tarafından onaylanan, jynneos (ticari olarak imvamune veya imvanex olarak da adlandırılır) adlı inaktif aşının, maymun çiçeği virüsüne mesleki olarak maruz kalma riski taşıyan kişilerde kullanılması konusu bağışıklama uygulamaları danışma komitesi tarafından değerlendirilmektedir.

    tedavi
    maymun çiçeği virüsü enfeksiyonu için kanıtlanmış, güvenli bir tedavi yöntemi yoktur. maymun çiçeği salgınını kontrol etmek amacıyla çiçek hastalığı aşısı, antiviraller ve vaccinia virüsü antikoru kullanılabilir.

    kaynak: cdc

  • şamp. ligine kalırken manchester united'ı elemiş galatasaray ama yetmemiş kimseye.

    bu eleme öyle alalade bir eleme değil, statü değiştiren bir elemeydi. o sezon son sekiz takım arasına kaldıktan sonra ön elemelerde, seribaşı olayı getirildi.

    bunu takiben, lüksemburg'un avennir beggen takımını eledik.

    1997-98 sezonunda isviçre şampiyonu sion'u eledik. hani sen young boys'a elenmiştin hatırlar mısın?

    1998-99 sezonunda yine grashoppers zurih'i eledik. o sezon rosenborg ve at. bilbao'yu yendik, juventus ile iki maçta da berabere kaldık 2. olduk ama statü gereği çeyrek finale kalamadık.

    1999-00'de avusturya'dan rapid wien'i eledik! gruplarda da hertha berlin'den 4 puan , milan'dan 3 puan aldık ve 3.olup uefa'ya kaldık. sen hiç milan'ı yendin mi?

    2000-01 sezonunda yine isviçre'den st gallen'i eledik. gruplarda rangers, strum graz ve monaco'lu gruptan 2. olarak 2.tura kaldık. 2.turda paris sg, milan ve deportivo'lu gruptan çıkıp çeyrek finale kaldık, real madrid'i 3-2 yendik, orada 0-3 yenildik. sen him, milan'ı ikinci kez, real madrid'i monaco'yu, paris sg, o sezonun la liga şampiyonu deport,vo'yu yendin mi?

    2001-02'de vlaznia ve levski sofia'yı eledik, lazio, nantes, psv'li gruptan çıkıp, 2.turda roma, liverpool, barcelonalı gruba kaldık ve bir tek barceolana'ya yenildik, butun maçlarda öne geçtik.

    2002-03'te takım direkt katıldı, l.moskova'yı yendi brugge ile berabere kaldı.

    2003-04'te cska sofia'yı eledik, juve, olimpakos ve sociedad grubunda 3. oldu. juve ve olimpiakos'u yendik, sociedad ile beraberee kaldık. sen hiç juventus'u yendin mi?

    2006-07'de mleda bolesav denen takımı eledik, sadece liverpool'u yenebildik ve bordeaux ile berabere kaldık. sen hiç liverpool'u yendin mi?

    2012-13'te manu, braga, cluj'lu grupta ilk üç maçta 1 puan alıp, son 3 maçı ust uste kazanıp gruptan çıktık, schalke'yi de eleyip, real'i 3-2 yenip elendik. sen real'i, schalke'yi yenebildin mi?

    2013-14'te real, juve ve kophenag'lı gruptan son maçta juventus'u yenerek, eleyerek çıktık, chelse'ya 1-1 ve 0-2 ile elendik. sen juventus'u eleyebildin mi hiç?

    tarihte ise ingiltere'den manu, arsenal, leeds, liverpool, almanya'dan dortmund, schalke, hertha, ispanya'dan barcelona, real madrid, deportivo, bilbao, fransa'dan monaco, paris sg vs gibi ülkesinin kalbur üstü takımlarını yenmiş bir takım galatasaray.

    ama birisi çıkmış, galatasaray'da s.kindirik takımları ön elemede elemiş diyebiliyor. steau ise biraz güçlüymüş de elenmişiz. hayır biraz güçlü değildi. grashoppers, sion, st gallen, rapid hatta levski gibi takımlar bile daha güçlüydü ama sen nasıl young boys'a bakıyorsan o da galatasaray tarihinde bir iş kazasıdır.

    3 senede 2 kez gruplardan çıkınca, çeyrek final oynayınca, juventus, real madrid, kophenag, schalke, cluj, manu, braga takımlarını yenince, ondan önceki elemeler zamanında da uefa kupasını, uefa super kupasını aldığından, şamp. liginde çeyrek final oynadığından, gruplardan çıktığından, avrupa devlerini yendiğinden bir zahmet seribaşı oluyorsun ve basit takımlarla oynuyorsun..

    sen de sigma'dan 7 tane yemeseydin, cannes'dan iki maçta 9 tane yemeseydin, steau'ya, mtk budapeste'ye elenmeseydin, şampiyonlar liginde sıfır çekmeseydin de puan alıp, basit takımalrla oynasaydın.

    ne yapayım yani?

  • marmara depreminde, yağmalama amaçlı iç anadolunun çeşitli şehirlerden otobüs otobüs insanın deprem bölgelerine gittiğini bilenlerin şaşırmayacağı durum.

  • sümer mirasımız.

    kendinizi not almanızı sağlayan kağıt kalemin, sayıların, cep telefonunun hesap makinesinin olmadığı bir dönemde hayal edin. bir tapınağın vergi toplama bölümünde görevli bir katipsiniz. ülkenin kralından "tapınaklar yöredeki çiftçilerin mahsülünden 1/10 oranında vergi alacaklar" emri geldi. ardından çevredeki çiftçiler de katırlara yükleyip getirdiler mahsülü. şimdi çiftçinin kaç balya mahsülü olduğunu sayıp uygun oranda vergiyi tapınağın deposuna indirmeniz gerek. mesele aslında basit bir sayı sayma sorunu. dikkat, hala günümüzdeki gibi "bir, iki, üç ..." diye sayılar bilinmiyor. bugün kolay sayılabilecek bu konu o dönem için ciddi bir sorun.

    mısırlılar bunu parmak hesabı ile çözmüşler. iki eli açıp, her bir balya için bir parmağı kapatarak basit bir el hesabı ile sayı saymayı biliyorlar. her iki elde de toplam 10 parmak olduğuna göre, 10'lu gruplar halinde saymayı biliyorlar. bu yüzden günümüzde 10'lu sayı sistemini kullanırız. 10'a kadar "bir, iki" diye say, sonra "on-bir, on-iki" diye bir sonraki 10'lu gruptan devam et.

    isterseniz işi büyütebilirsiniz de. bir katip ellerini açıp teker teker sayar, 10 parmağını da kapattığında yanında başka bir katip sadece bir parmağını kapatır. öncekinin bir 10 parmak sayması sonucu bir parmağını daha kapatır. böylece birinci katibin her bir 10'a kadar sayması için ikinci katibin bir parmağını saymasıyla 10x10=100'e kadar sayı sayabilirsiniz. üçüncü bir katip daha eklerseniz 1000'e kadar sayarsınız. işte basamak kavramı da budur; 1. katip birler basamağı, 2. katip yüzler basamağı, 3. katip binler basamağı vs....

    fakat sümerliler bu işi geliştirmişler (herhalde kralları daha karmaşık bir vergi oranı belirlemişti) bir sümerli sayı sayarken bir elinin parmaklarını açar, baş parmağını işaretleme olarak kullanır, diğer 4 parmağının boğumlarını (katlanan eklemlerin arasında kalan etli kısımlar) sayar. her bir parmakta 3'er boğum var; 4x3 toplam 12 boğum sayılabilir*, ardından bir 12'lik grup tamamlanınca diğer elde bir parmak katlanır. ilk elini tekrar açar ve tekrar bir 12 daha sayar, diğer elde bir parmak daha katlar. kısaca 5x12=60'a kadar sayı sayabilirsiniz böyle parmak hesabıyla. işte 60'lık sayı sistemi burdan gelir. basit bir parmak hesabı.

    60'lık sistem sümerlerin gökyüzü hareketleri konusundaki araştırmalarına da yansır. güneşin doğudan batıya hareketini 3 dilime ayırırlar, sabah, öğle, akşam*. bu dilimler sonra geometride daha hassas hesaplama gerekince 60'ar bölmeye daha bölünür. bu yüzden bütün açı* 180 derece kabul edilir. güneşin onların gözünden yer altındaki hareketi de aynı şekilde bir 180 derece'dir, bu sebeple tam çember 360 derece kabul edilir.

    ya da yine zaman tanımlaması da buna göre düzenlenir; gün 12 gündüz 12 gece dilimine bölünür; birer saat. daha hassas hesap gerektikçe bu dilimler de 60'ar parçaya bölünür ve dakika icat edilir. sonra onlar da 60'a bölünür ve saniye icat edilir.

    yine günümüzde deste (10) ve düzine (12)'nin özel isimlerinin olmasının sebebi de mısır-sümer sayı sistemleridir. kimse örneğin 11'e ya da 13'e özel bir isim vermedi.

    ya da o sırada yılın hangi döneminde olunduğunun belirlenmesi, buna göre ekim-hasat yapılması için bir yıl 12 parçaya bölünür, günümüzde biz bunları aylar olarak biliyoruz. bu takvim hareketlerini genç rahip adaylarına ezberletebilmek için fabl gibi hikayeler üretilir; misal güneşin her gece batacağını ama her gün yeniden doğacağını anlatmak için "prometheus uzaktaki tanrılar katından ateşi çalıp getirdi (uzakta dünyayı ısıtmayan ateş parçaları; yıldızlar ve bu ateşi yakına getirip dünyayı ısıtıp ona can veren güneş), ama ceza olarak her gece öldürüleceği, ve her sabah yeniden diriltileceği sonsuz bir cezaya mahkum edildi (güneşin batıp yeniden doğması)" gibi.

    sonrasında bu hikayeler giderek kalıplaştı ve nesiller boyunca aktarıldı. bugün de akılda kalıcı bir iddia ortaya atar ve toplumda bunu yayarsanız birkaç nesil sonra çok güçlü bir batıl inanç yaratırsınız. bu fabl hikayeler (mitoloji) zamanla toplumsal kimlik haline geldi ki günümüzde biz bunlara din diyoruz. nitekim 12 sayısının etkisi bu bölgedeki pek çok dine etki etti; musa'nın mısır'dan 12 kabileyi alıp ayrılması, isa'nın 12 havarisi, muhammed ve 12 imam vs. vs.