hesabın var mı? giriş yap

  • bu bir saldırı biçimidir ve doğru savunmayı uygulamak gerekir.

    ilk aşamada olayın üstünde kontrol sahibi olmadığınızı fark etmeniz gerekli. bu da kendinize ve olanlara bir süre sonra tepeden bakmakla olur. şu zamandan beri uğraşıyorum, ne kadar mesafe katettim sorusu ile.

    diyelim ki bir süredir bu kızla iletişim halindesiniz. bir sıcak bir soğuk ama siz hala umutlusunuz. bu size çok da saygı duymadığı anlamına gelir çünkü sizin üstünüzde bir kontrole sahip, sizi manipüle edebiliyor. sizde yeni ve ona ilginç gelen bir şey yok. çözebileceği bir gizem yok, ona göre her şeyiniz apaçık ortada, o kaçıyor siz kovalıyorsunuz. çözülmüş puzzle'ı kim ne yapsın?

    bu durumda yerleştirmeye çalışacağı dinamik şudur; neticede ben bunu reddedeceğim (soğuk) ama bu reddetme bir defalık olmasın, ben bunu atayım ama hep geri gelsin, her gelişi de haneme sayı olarak yazılsın. böylece kendime bir özgüven kaynağı yaratayım, ihtiyaç halinde bir yedeğim olsun, kendimi güçlü hissedeyim...

    bunun için salt reddetme haricinde de bir şeyler yapması lazım ki (sıcak) umutlarınız tamamen bitmesin. dolayısıyla size, ancak sadece bir sonraki reddetmeye kadar sizi ayakta tutmaya yetecek kadar bir umut vermesi lazım. yaralı askerin yaralarını sarıp yeniden savaşa hazırlamak gibi. bu umudu daha az verirse bir deneme daha yapmayabilirsiniz, eğer fazla verirse de bu sefer manevra alanı azalır, işler kontrolünden çıkabilir, kendini baskı altında hissedebilir.

    bu şekilde bir ileri bir geri gittikten sonra olan biteni değerlendirdiniz, özellikle kendinize yukarıdaki soruyu sordunuz ve manipüle edildiğiniz kanaatine vardınız. ikinci aşamaya geçebiliriz.

    burada öncelikli amaç bu döngüden çıkmak. intikam almak falan değil, sadece kendinizi kurtarmak. zararın dönebildiğiniz yerinden dönmek çünkü bu zihninizi sürekli esir alan, zaman ve enerjinizi de çalan bir ruh halidir. ama bu döngüden öyle bir şekilde çıkacağız ki bu sefer de onun aynı döngüye girme ihtimali olsun.

    tahmin ettiğiniz gibi onun taktiğini ona uygulayacağız. son reddedilmenizden sonra artık kesinlikle ona karşı oldukça kapalı, ondan kaçar bir halde olmanız gerekli. zaten onu kaybetmeyi göze aldınız. bu döngüden kurtulmanın bedeli.

    ama iletişim halinde olduğunuz zamanlarda (tesadüf veya onun girişmiyle) son derece sıcak davranmanız gerekli. soğuk ve kaba olursanız ya da sadece görmezden gelirseniz bu oyunundan çekildiğiniz anlamına gelir. ama aslında yapacağınız şey önce kaybetmemek, sonra ortam müsaitse kazanmak. kendi yarı sahanıza çekilip kontra fırsatı beklemek gibi.

    onunla çok az muhatap olacak ama bu sürede çok sıcakkanlı olacaksınız. bu sizin yoğunluğunuzu artırır. bu, sizinle geçirdiği o oldukça kısa anlara çok fazla olasılık ve anlam yükler, sizi gizemli kılar (bu hemen olmaz ama neticede olur). bunu yapmanın görece basit ve etkili bir yolu sadece iyi bir dinleyici olmaktır. hem olabildiğince az konuşarak bir belirsizlik oluşturursunuz, sizin keşfetmediği yönleriniz de olduğunu düşür, hem de iyi bir dinleyiciyi herkes sever. ama esas vurgunu eski atılgan tavrınızı değiştirmekle yapmış olursunuz. artık kovalamak yerine kaçıyorsunuz. ama süreci yarıda kesip mutlaka kaçın, artık siz onun sınırsız iletişim kurabileceği biri değilsiniz, yapacaklarınız var.

    ona meşgul biri izlenimini vermeye çalışmayın, yapay olmaktan, mesaj vermeye çalışmaktan ve rol yapmaktan kaçının.

    harici olarak yem niyetine bir başka dişiyle görülürseniz işiniz daha da kolaylaşır. başka bir dişi işin içine girince artık mesele sadece sizinle onun arasında kalmaz iki dişi arasındaki bir ego savaşına evrilir, sizin işinize gelen bir doğrultuya. sizin yüzünüze bakmak istemese bile sadece rakibin kazanmaması için size yaklaşması çok olasıdır.

    eğer amacı sizi manipüle etmek değildiyse, normal hali buysa size bundan sonra pek yaklaşmaz. başlarda biraz sinirlenir, anlam veremez ama ciddi bir hırs da yapmaz. sizin çıktığınız döngüye kendi de girmez. zaten ciddi anlamda ona hiçbir şey ifade etmiyorsanız bu geri çekilme hareketinizin de hiçbir etkisi olmaz. ondan uzaklaşarak kendinizi kurtardığınızla kalırsınız.

    ama en başta niyeti sadece ego tatmini sağlamaktıysa, oynamadığı oyuncağı elinden alınan çocuk gibi ağlayacaktır. bunu da iyi misin? kendine gelebildin mi? tavrıyla yapar. bu bahaneleri sizinle iletişime geçip bir dalga daha sizi kendine çekmek için kullanmaya çalışır. bu noktada bir zamanlar manipüle edebildiği birini artık edememenin rahatsızlığıyla hırs yapar ve döngüye kendini sokar. çünkü psikolojik olarak geriye düştüğünü hisseder ve bunu kendine yediremez, açgözlü davranma dürtüsüyle girer bu döngüye. dengesi ne kadar bozulursa o kadar iyidir çünkü sadece kaybettiklerini kazanma hırsı daha da artacaktır.

    ama özellikle kendini geri çekme adımını salt intikam hissiyle yapmayın, gerçekten başkasına yönlenin. bu hem döngüden kurtulmanızı kolaylaştırır, hem ikinci aşamanın daha doğal ve spontane bir şekilde akmasını sağlar hem de başka bir dişiyle işlerin yolunda gitmesi durumunda malum kişinin yükünü ağırlaştırır.

    son olarak da bunu yapan kıza kızmayın, bunu bireysel almayın ve bunun insan doğasının bir parçası olduğunu bilin. bu, atacağınız adımları daha mantıklı hale getirir.

  • yüzde 51 yerli ve yüzde 51 milli araç. yavaş yavaş kendileri de kabul etmeye başladı bu gerçeği. togg, türkiye'de montajı yapılan fiat ve renault kadar yerli ve milli olacak o zaman.

    lastik yerli, döşemeler yerli, karoser yerli ama motor ve elektronik aksamları yabancı bir araca yerli ve milli denir mi?
    evet denir, akp döneminde her şey mümkündür.

    edit: elektrikli olunca motor değil diyen salakları görüyoruz başlıkta, bir de mesaj atıyor ağzı bozuk sığır. lan sen git aya yapılacak otobanı güzelle, herkesi de kendin gibi sığır sanma.

  • fatih terim hocamızın az önceki basın toplantısında kurduğu cümle. "beklediğim ancak boyutunu tahmin edemediğim sorunlar yaşandığını zaten daha önceden söyledim. oyuncuların buraya gelmeden önce hazırlanmasını beklerdim. şampiyonaya burada hazırlanılmaz. ülkece de bu turnuvaya hazırlanamadık. gruptaki son maçımızda ya biz bitti diyeceğiz bitecek, ya da biz bitti demeden bitmez diyeceğiz. böyle bir krizden fırsatı çıkarabilirsek, sonraki turda başka şeyleri konuşabiliriz." demiş tam olarak.

    hocam haklısın, son zamanlarda çok tembellik ettim, kondisyonum düşük. yarınki çek maçı öncesine kadar bir toparlamaya çalışayım ama kolay olmayacak. ben yedekte kalayım, 80 milyondan biri başlasın. ikinci yarı oyuna girerim.

    http://www.hurriyet.com.tr/…as-aciklamalar-40120051

  • sene 2003 lise son. dershaneye gidilmektedir. (dershaneden sürekli kaçılır)
    lise biter öss'ye girilir haliyle barajı bile geçemem. zira ben meslek lisesiyim. okulda gördüğüm dersler radar, denizde haberleşme, yük işlem, gemi manevraları gibi derslerdir.
    (bkz: matematik ne arar la meslek lisesinde)

    tabi aileye mahçup olunur. kırtasiyeden bir matematik (konu anlatımlı) birde geometri (konu anlatımlı) kitap alıp. yazın günde 3 saat kendi kendime ders çalıştım.
    sadece 2 ay (inanmayabilirsin ama evet gerçek) sonunda artık ne geometriden ne de matematikten soru kaçırıyordum.

    2004 haziran geldi. öss ye girildi. 45 mat sorusuna 1'i boş (çok uğraştım yapabilmek için) 44 cevap verildi.
    sınav sonunda 44 mat neti geldi. o yapamayıp boş bıraktığım soru hatalı olduğu gerekçesiyle iptal edildi.

    ama hiçbirşey fark etmedi. sonuçta yine meslek liseliydim. sonuç değişmedi

    tekrar hazırlanıp biyoloji, fizik, kimya çalışıp onları full yapsaydım yine birşey değişmeyecekti. meslek liseli olmak demek üniversite okuyamamak demekti. bu yüzden hazırlanmadım. okumaktan, ders çalışmaktan nefret ettim.

    ne olurdu lan bende üniversite bitirseydim. çok özeniyorum valla. hala üniversite öğrencisi görünce içten içe kıskanıyorum. bende öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar bu başlığa yazsaydım ne olurdu. gerçi yazmadım değil. ama insan kıskanıyor işte. yada ne bileyim böyle olmazdım. kız arkadaşlarım filan olurdu. sizin gibi normal bi insan olurdum.

    insanlar ben matematikten anlamıyorum, kafam almıyor diyince sadece gülüyorum. çalışınca oluyor güzel kardeşim. öyle özel öğretmene, dershaneye filan gerek yok. içinde istek varsa eğer kendi kendine bile başarırsın.

    satırlarıma burda son verirken şunları eklemek isterim; dünyanın en güzel mesleği öğrenciliktir. kıymetini bilin. okuyun. ne olursa olsun okumaktan vazgeçmeyin.